hesabın var mı? giriş yap

  • "anneme aşure yapsana diyorum, bekle bi kaç güne komşudan gelir diyo, ben şimdi annemi yaşlanınca araba fırçasıyla yıkamıyım da napıyım??????"

  • bu sabah minibüste en arkada oturan iki arkadaştan duyduğum diyalogtur.

    -yağmur yağıyor
    +yağsın banane amk.

    2 dakika sonra..

    -işe geç kaldık
    +kalalım sanki çok önemli insanlarız amk.

  • yolun devamını göremediğiniz yerlerde mutlaka yavaşlayın ve görmediğim yerde bir araç durmuştur diye düşünün. hayat kurtarır. 100 kere boşa yaparsınız ama 1 kere işe yararsa hayat kurtarır. tepe üstlerinde, ani virajlarda vs. vs.

    bir de trafik lambalarina kesinlikle güvenmeyin, kirmizida durmayan bir kamyonun sürücüsü suçlu olur ama siz ölü olursunuz, onun giydiği hüküm sizi geri getirmez. 15 sene kadar önce 1 saniye ile biçilmekten kurtulduk bu sebeple. her zaman yolun boş olduğunu gördükten, kimsenin gelmediğine emin olduktan sonra hareket edin.

  • evet şimdi "bonco yopolmomoolı yatıyoolar" ergenlerini sırayla izleyelim.

    bak düşük zekalı, anlayacağın gibi anlatayım; üniversitedeki bir profesör hocadan doçentine, hastanede muayeneye gittiğin doktorundan, ameliyat için kendini emanet ettiğin cerrahına, kolluk güçlerinden itfaiyesine herkesi ilgilendiriyor bu mesele, paşam memuru ptt'de memuriyetle sınırlayan bir dünyası var çünkü, tabi gel gör ki o adamlar da ne kafa patlatıyor senin imza ve okuma yazma bilmeyen dede ve ninelerinin işlerine, yüz yüze günde 25 dakika konuşmadığı çocuğuna 6 saat emanet ettiği öğretmene de ne yapıyor diyor bu adam sonuçta.

    sen sanıyor musun bu ülkede 500-600 dolara profesör-doçent akademisyenleri, cerrahları, diş doktorlarını tutabileceksin? ama yok paşam masa başı memuruna kinlendiği için bu adamlar da mutsuz edilmeli.

    memur ekibi bu zammı haketmiyor görüşünü sadece "memursen" üyelikleri sebebi ile savunursanız hak veririm o kadar, bu sarı sendika yetkili olduğu müddetçe kimse gün yüzü göremeyecek.

    bir akademisyen olarak söylüyorum, bu sene 2 makalem yayınlandı, 2 sunumum var fakat gel gör ki polonya'daki bir garson kadar maaş alamıyoruz, daha önce de yazdım; makale, dergi bunlar karın doyurmuyor artık kur, coin, endeks takip eder olduk "yok olan" maaşlarımız yüzünden.

  • crossfire'da ön meydanı cepheden gören makineli tüfek ve bombaların olduğu balkonda doğmuştur. ancak oradan az öncesinde biri geçip makineli tüfek ve bombaları topladığı için bu silahların yeniden çıkmasını beklemektedir. bu arada boş durmayıp balkonun köşesinde bulunan böcekleri ortama salar, belki iş yapar diye... yazıktır, hor görmeyelim :)

  • bu matematik çok çılgın bi şey lan. tamam 2014 olarak ikisiyle de aramızda 16 sene var ama yani ne bileyim. 2030 lan i-k-i-b-i-n-o-t-u-z dile kolay. şunun şurasında kaç sene geçti 98 dünya kupasından. nasıl eşit olabilirler. yaşlanıyor muyuz ne? söyleyin algımla oynamasınlar.

  • "fethullah gülen'e çete diyemezsiniz, seversiniz sevmezsiniz bu ülkenin yetiştirdiği bir değerdir. her şey devletin kontrolünde yapılıyor." diyen kisinin adalet bakani olmasi hadisesi

    bilmem ne bankasinin onunden gecmis olanlar,
    emir kulu askeri ogrenciler,
    2 maklube yemis olanlar icerde.

    al sana feto ile muthis mucadele

    edit: videosu

    bozdag'dan ozur diliyorum. konusmasini dun yanlis/eksik alintilamisim.

    konusmasi tam su:
    "f. gulen bu ulkenin yetistirdigi degerli bir kiymettir. seversiniz, sevmezsiniz ama degerli bir insandir. bilge bir insandir.
    bu ulkenin milli ve manevi degerlerine bagli nesillerin yetismesi icin hizmetini yapiyor.
    her seyi de acik.
    devletin denetimi ve gozetimi altinda acik"

  • aynı gemidecilere bi lafım var.

    niye lan?

    şimdi siz seçim sonrası dışarıda ateş ederken birikimlerini dolara yatıran ben, kurun yükselişine sevinmeyeyim çünkü aynı gemideyiz öyle mi?

    ahahhaa yarrağımın başı aynı gemideyiz.

    siz eşşşek gibi çalışacaksınız, beni besleyeceksiniz bundan sonra.

    kilosu 3 liradan 2 kilo patates pişirin, bi hafta yiyin.
    işiniz ne?

    alışıksınız nasıl olsa.

    tanım: svihs

  • teorik olarak mümkündür. ancak başarı şansı oldukça düşüktür. özellikle birden fazlası ateşlendiğinde imkansız denebilir.

    nükleer başlık taşıyan kıtalararası balistik füzeyi (icbm) patlamadan imha etmek için üç ayrı evre bulunmaktadır:

    1) yükselme aşaması: katı ve sıvı iticili olmasına göre değişmekle beraber 3 ilâ 5 dakika sürer. bu aşamanın sonunda yollanılan açıya göre değişmekle füze 150 ilâ 400 km irtifaya ulaşır. genellikle yanma hızı 4 km/saniye olur.

    2) ilerleme aşaması: ortalama 25 dakika süren bu aşamada çoğunlukla dikey açıda oval bir yörünge çizerek yol alır. zirve yüksekliği 1200 km dir.

    3) tekrar giriş aşaması: füze 100 km irtifada iken başlar ve ortalama 2 dakika sürer. bu aşamada füze hedefine doğru tepeden iner ve 7 km/saniye hızlara ulaşıp çarparak patlar. wiki

    astrofizikçi, füze savunma ve uzay güvenliği uzmanı laura grego ve dot&e eski direktörü philip e. coyle iii açıklamış:

    "1980'lerde başkan ronald reagan, 'karşılıklı garantili yıkım'dan (yani, hem abd'nin hem de rusya'nın nükleer bir savaş durumunda birbirlerini yok edecek kadar nükleer silaha sahip olduğu fikrinden) rahatsız olduğunu söyledi. sscb'ye karşı, uzaya yerleştirilen lazerlerin, nükleer silahları imha edeceği 'stratejik savunma girişimi'nin veya 'yıldız savaşları programı'nın geliştirilmesi için diretti. program pahalı bir fiyaskoydu, çünkü tüm konsept çok fantastikti.

    bazı açılardan bu projelerin başarısızlığı şaşırtıcı değildir. kıtalararası bir balistik füzeyi durdurmak gerçekten zordur. bir icbm fırlatılır, uzay boşluğunda 15 dakika seyahat eder ve ardından hedefine ulaşmadan önce atmosfere yeniden girer. böylece bir icbm, yolculuğunun sadece birkaç noktasında önlenebilir: ilk fırlatıldığında, uzaya çıktığında ve atmosfere yeniden girdiğinde ve hedefine doğru yaklaşırken. bu aşamaların her birinin sınırlamaları vardır.

    1) fırlatma aşamasında önleme
    fırlatma aşaması birkaç dakika uzunluğundadır. bu, bir roketin bir nükleer füzeyi durdurması ve imha etmesi için fazla zaman bırakmaz. dahası, rusya ve çin gibi tarihi abd rakiplerinin büyük kara alanları mevcuttur. füzelerini büyük olasılıkla ülkelerin iç kısmında tutacaklar ve deniz tabanlı önleyicilerin fırlatma aşamasındaki bir füzeye ulaşma imkanını ortadan kaldıracaklardır.

    bu nedenle fırlatma sonrası, yükselme aşamasındaki bir füzeyi imha etmenin tek yolu fırlatma alanlarının üzerinde gezinmeyi gerektirmektedir.

    amerikan ordusu başlarda, üzerinde füze imha kapasitesine sahip lazerlerle donatılmış boing 747'leri rusya ve çin üzerinde dolaştırmayı önermiştir. ancak bunun operasyonel zorluğu barizdir. sonsuza kadar havada durup, füze fırlatılmasını bekleyecek 747 fikri mantıklı değildir.

    ayrıca yükselme aşamasında müdahalenin başka sorunları da vardır. önleyici, balistik füzeyi tam olarak doğru noktadan vuramazsa füzenin hedefi değişebilir ve bambaşka topraklar üzerine düşebilir. füzeyi imha ederken mutlak bir kesinlikle nükleer başlıktan vurmanız gerekmektedir.

    insansız hava araçlarının kullanılması da önerilse de, bunlar, şuan için bir balistik füzeyi imha edebilecek güce sahip değillerdir.

    2) uzayda önleme

    ikinci be en uygun olan seçenek, füzeyi en uzun uçuş rotası sırasında, uzayda durdurmaktır. bu yaklaşımın (abd açısından) bir avantajı abd'nin düşmanlarının pasifik okyanusunun batısında bulunmasıdır. bu da, balistik füzelerin büyük olasılıkla kutupların üzerinden seyredecek bir rota ile fırlatılacak olmasını sağlayacaktır. alaska üzerine yerleştirilecek kara tabanlı önleyiciler tüm abd'nin korunmasını sağlayabilir.

    ancak uzayda seyir halindeyken bir füzeyi engellemenin de sorunlu yanları mevcuttur. gelen füze saatte 24.000 ila 27.000 km hızla ilerlemektedir. 1 santimlik bir kayma uzayda 1.5-2 km'lik bir sapmaya neden olabilir.

    başka bir sorun ise uzayda hava direncinin olmamasıyla alakalıdır. nükleer savaş başlığına benzer hareketler sergileyen, balon gibi basit, tuzak bir düzenek, gerçek füzenin ayırt edilmesini zorlaştıracaktır. gerçek füzeyi gizlemek için bu tip tuzaklardan 20-30 tanesi kolayca fırlatılabilir.

    3) atmosfere yeniden giriş aşamasında önleme:

    son seçenek, füze hedefe çarpmadan önce, atmosfere tekrar girdiğinde müdahale etmektedir. bunun avantajı atmosfer direncinin, tuzak olarak fırlatılan cihazların önleyici sistemin dikkatini dağıtmasını önlemesidir.

    ancak bu aşamada savunma için fazla zamanınız bulunmaz. füze hızla size doğru gelmektedir ve uygulanabilir bir strateji değildir. yüksek ihtimalle nükleer savaş başlıklarındaki elektronik aksamın elektromanyetik darbe (emp) ile vurmaya çalışmakta anlamsız olacaktır. bu tip silahlar diğer elektromanyetik darbeye dayanacak şekilde üretilmektedir.

    amerikan ordusu son yıllarda icbm'lerin imhasına odaklanmıştır. clinton döneminde kara tabanlı orta menzilli füze savunması olarak bilinen ve ilk testleri başarılı olan bir prototip geliştirmeyi de başarmıştır. bush döneminde ise bu prototip operasyonel hale getirildi. orduya göre o günden bugüne yapılan 17 testin 9'unda hedefini ıskaladı ve başarısız oldu.

    2010-2017 yılları arasında yapılan 4 testin 3'ünde de hedefini tutturamadı. mayıs 2017'de ise orta menzilli füze savunma sisteminin başarılı bir test gerçekleştirdiği duyuruldu.

    testler sırasında yaşanan başarısızlıklar gerçek uygulamalardaki başarısızlıktan daha şaşırtıcıdır çünkü bu testler yüksek oranda başarıya ulaşacak şekilde planlanmaktadır. bu, gerçek bir nükleer savaş sırasında daha da başarısız olacakları anlamına gelmektedir.

    projeler baştan aşağı yeniden tasarlansa dahi bazı problemlerin aşılması mümkün olmayacaktır. örneğin uzaydaki nükleer tuzaklarla alakalı bir çözüm önerisi getirememiştir.

    stratejik savunmaya odaklanmak, bu kaynakları diplomasi gibi daha etkili savaş caydırıcı stratejiler için kullanmaya kıyasla çok daha pahalı ve nihayetinde dünya için daha tehlikeli olacaktır."

    kaynak: live science

    princeton university nükleer savaş simülasyonu: video

    1945 yılından buyana gerçekleşen tüm nükleer patlamalar: ekşi şeyler

  • merhaba ben salak oldugu icin hala size laf anlatmaya cali$an kadin.

    hataniz anne vs. embriyo ikiliginde oyunuzu ne idugu belirsiz bir embriyodan kullanmanizdan geliyor. henuz findik boyutuna gelememi$ bir dollenmi$ yumurtayi, bir bireyin hayatindan onemli saymanizdan bahsediyorum.

    "can almayi istemek" filan diye romantize ettiginiz $ey regl sirasinda atilan, kadinsaniz pedinizde filan goreceginiz parcalarla ayni boyutta bir pihti. siz hayatinizda regl olmami$, kanamami$, rahminden atilan yumurtayi gormemi$ bireyler olarak kalkip "o bi can taam mi" diye bagiradurun, kadin bedeni zaten surekli bir devinim icinde. yumurtasi dollendiginde de istemiyorsa o dollenmi$ yumurtayi yok etme hakkina sahip. bu kar$ila$tiginiz agresif tavrin sebebi de sizin "e bi kere kalmi$in hamile, dogur gitsin" yav$akligindaki tutumunuz. kimse (dogurduktan sonra evlatlik verse bile!!!) o istemedigi hamileligi dokuz ay ya$amak zorunda de-gil.

    size gore findik boyutundaki embriyo > kadinin butun hayati.
    i$te tam da bu yuzden gerizekalisiniz.