hesabın var mı? giriş yap

  • fenerbahçe'nin tek yarıda 18'de 17 yaptığı bir ligde 82 puan almasına rağmen tek gol farkla şampiyonluğu kaçırmış takımın teknik diretörüdür.
    bir önceki sene şampiyonla arasında 18 puan olan takımı ertesi sene potaya sokup, son maçın son dakikasına kadar mücadele etmesini sağlayan teknik direktördür.
    ligin en az mağlup olan takımının teknik direktörüdür.
    ligin en az gol yiyen takımının teknik direktörüdür.
    ligin en iyi kalecilerini takıma kazandıran teknik direktördür.
    bundan bir şey olmaz denilen burak yılmaz'ın küllerinden doğmasını sağlayan teknik direktördür.
    dünya kupasında milli takımı üçüncü yapan teknik direktördür.

    ve siz hâla bu adamdan teknik direktör olmaz diyorsanız afedersiniz ama siz bir traktörsünüz.

  • doğru kelimeleri bulamıyorum.. belki çok yanlış bi şekilde ifade edicem ama "ibnelik" gibi bir şey baba olmak. 22 saattir babayım ve ilk kez bir erkeğe aşık oldum. oğlum benim ya..

  • laikler için:
    sahil rocks

    tezahüratları:
    sahil rocks
    bozkır sucks

    islamcılar için:
    green bursa rules

    tezahüratları:
    go green bursa rules
    gavur izmir always lose

    dtp'liler için:
    hakkari lakers

    tezahüratları:
    one two three
    let apo free*

  • 20-30 dk da biraktim diyenler var. bu arkadaslara bir haberim var. film sizin gibilerden de bahsediyor. bence bir daha bakin derim :)

    tek kelimeyle mukemmel bir film olmus. sadece amerikanin degil dunyanin gelmis oldugu icler acisi hali yuzumuze vuruyor. hem de bunu cok iyi yapiyor.

    soluksuz izledim.

  • sağlamlaştırmak için ayaklarının içine beton dökülür adına da restorasyon yaptık denirdi. altında beltur çay bahçesi açardı. gider püfür püfür çayımızı içerdik.

  • gereksiz espri yapmaları olabilir.

    -ooo meteor alırım bir dal..
    -ben hep 50 liralık meteor aldığımdan dolayı...

    gibi..

  • 1790'lı yıllarda polonya( lehistan ) parçalanıp rusya, prusya ve avusturya tarafından pay edilir.
    bu durumu ise o zaman dünya üzerinde bulunan devletlerden sadece osmanlı imparatorluğu kabul etmez.
    lâkin tabii ki bu üç devletle savaşıp polonya'yı kurtarabilecek gücü de yoktur. fakat osmanlı imparatorluğu sağlam bir tavır sergileyerek o tarihten sonra tam 120 yıl boyunca polonya'nın dağılışını protesto eder ve bu yok edilişi tanımadığını ilan eder.

    bunu da şu şekilde gerçekleştirmektedir:

    osmanlı padişahları senede bir gün ülkesine gelen tüm yabancı sefirleri aynı anda ağırlamakta, merasim düzenlenmektedir. işte her sene bu merasimlerde sanki polonya hâlâ varmışçasına sıra bu devletin sefirini anmaya geldiğinde " lehistan sefiriiii! " diye bağırılır ve bir osmanlı askeri " lehistan sefiri yoldadır! " şeklinde bağırarak cevap verir.
    bu, osmanlı imparatorluğu'nun oradaki tüm yabancı sefirlere " biz hâlâ polonya'nın işgalini tanımıyoruz! " şeklinde bir notasıdır aslında.
    bu durum polonya'nın tekrar bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etmiştir.

    hatta yıllar önce avrupa birliği'ne üye ve üye olmaya çalışan ülkelerin topkapı sarayı'nda düzenlenen toplantısında polonya cumhurbaşkanı kürsüye çıkar çıkmaz ilk sözü " polonya elçisi geldi! " olmuştur.

    pek tabii bizim devlet erkânından kimse bu sözün ne anlama geldiğini anlamamıştır.

    lafa gelince hepsi osmanlı torunu...

  • şeffaflık ne güzel şey değil mi? melih gökçek zamanı eminim bu puanlara hepiniz ulaşıyordunuz.
    bakın bu mülakatları yapan kişiler adildir değildir bilmem. dikkat çekmek istediğim nokta şu: şeffaflık ne güzel kontrol mekanizması sağlıyor ibret al. ülke böyle yönetilse keşke paralarımız nerelere gidiyor bilsek, liyakat var mı takip edebilsek.

  • bilgi olmadan fikir sahibi olmanın zararları altında incelenecek başlık.o yüzden affınıza sığınarak biraz uzun tutacağım.

    üniversite sınavından başlayacak olursak evet ilk 15 binde olmanız gerekiyor. belki kazançla alakalı doğru ama bu dilimde olabilmek için harcanan emeği görmezden gelmek doğru değil.

    5 yıllık eğitimlerinde bazı diş hekimliği fakültelerinde tıp fakültelerinden daha zor bir eğitim aldıklarını biliyorum.şu anda cerrahi bir bölümde asistan olmama rağmen gerektiğinde rest çekebildiğim nadir durumlar olabiliyor ki cerrahi nosyonunu, hiyerarşisini ve disiplinini bilenler ne demek istediğimi anlayacaklardır, diş hekimlğinde stajyer öğrenciyken hocaları bırak asistanların karşısında bile süt dökmüş kediye dönmezsen o sınıfı geçirtmiyorlar.

    tus gibi bir bela başımızdayken dus gibi bir bela da onların başında.hatta yılda iki kez değil bir kez yapılıyor artık. işin trajikomik tarafı uzmanlık eğitimi almak için sağlam bir torpile ihtiyaç duyulmasının önüne geçtiği için henüz daha yeni başlanan bu sınav bayram coşkusuyla karşılandı camiada.

    diş hijyenine halkın elit kesimi dahil büyük bir kısmının dikkat etmediği bir ülkede, mesleki açıdan karşılaştıkları güçlüklerden, bel, boyun ve tendon sorunlarından, hastanede yöneticilerinden, okulda hocalarından ve asistanlarından, özelde patronlarından ve her yerde hasta ve yakınlarından gördükleri mobingi uzun uzun anlatmaya gerek yok

    yaptıkları işin kıymetini anlatmak için diş ağrısına da gerek yok.diş eti problemlerinden tutun da her türlü ağız ve çene hastalıklarına kadar oldukça geniş bir yelpazeye hitap ediyor.teorik ve bilhassa pratik anlamda oldukça ağır bir meslek.

    kazançları da gelişmiş toplumlardaki oranlara bakılırsa düşük seviyede. nasıl bir trolleme içerisinde olursanız olun doktorlar, diş hekimleri, öğretmenler ve ağır işçiler türkiye'de normalde almaları gereken ücretin çok altında para kazanıyorlar.

    eğer eleştirecek bir maaş arıyorsanız kızılay'ı geçince az yukarıda sağda t.b.m.m. var.bir kardeşiniz olarak klavyenizi daha faydalı işler için çalıştırmanızı öneriyorum.