hesabın var mı? giriş yap

  • 1. -- spoiler ---
    rekabet kurumu, bilgisayar ve konsol oyunları alanında faaliyet gösteren 5 teşebbüs hakkında soruşturma açtı.

    rekabet kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, aral oyun konsol ve aksesuar ticaret a.ş.’nin dağıtımını yaptığı bilgisayar ve konsol oyunlarını yüksek fiyattan satışa sunduğu, ana oyun dağıtıcıları ile anlaşma/uyumlu eylem içinde olduğu ve nihai satış noktalarında yeniden satış fiyatını belirlediği iddası ile yapılan başvuruya ilişkin yürütülen önaraştırma, rekabet kurulunca karara bağlandı.

    önaraştırmada elde edilen bilgi, belge ve yapılan tespitleri 19.02.2015 tarihli toplantısında müzakere eden kurul, bulguları ciddi ve yeterli bularak,
    - aral oyun konsol ve aksesuar tic. a.ş.,
    - bimeks bilgi işlem ve dış tic. a.ş.,
    - doğan müzik kitap mağazacılık pazarlama a.ş.,
    - teknosa iç ve dış. tic. a.ş. ve
    - vatan bilgisayar san. ve tic. a.ş. hakkında soruşturma açılmasına, 15-08/108-m sayı ile karar verdi.
    --- spoiler ---

    insanları soyan, fahiş fiyatlardan ürünlerini satanlar ve daha sonrasında garanti süresinde bile olsa adam akıllı teknik destek vermeyip, kullanıcı memnuniyetini hiçe sayan firmaların hepsi yargılanmalı.

    edit: entry sıra numarası eklendi.

    debe edit: bu tür firmaların ülkede at koşturup koşturmaması tamamen tüketicinin elinde. tüketici boykot hakkını kullanırsa, bu firmalar gibi pek çok firmayı dize getirebilir düşüncesindeyim.

  • irfan'ın yeğeni can'ın sürekli soru sorarak ihsan'ı çıldırttığı her diyalogun dahil olduğu kategori. birini hafızamı zorlayıp yazayım dediysem de yazınca pek yarmadı.
    can: ihsan amca bir soru sorabilir miyim?
    ihsan: hayır sorma can.
    can: ama ihsan amca, çok önemli.
    ihsan: cevabı portakal tamam mı? şimdi git başımdan.
    can: aa nerden bildin ihsan amca?
    ihsan: soru neydi ki?
    can: sorma dedin ya ihsan amca.
    ihsan: can delirtme beni soru neydi dedim sana!

    yıllar sonra gelen edit: venusteki limon agaci’nın söylediğine göre portakal değil yeşil biber.

  • (bkz: based on a true story)
    bir grup türk öğrenci new york'ta bir cafede oturmuş türkçe muhabbet etmektedir. yanlarına izbandut ya da zebellah olarak nitelendirilebilecek irilikte bir zenci yaklaşır, eğilir:
    - birader, türk müsünüz?
    sanki bir amerikan filmine dublaj yapılmış kadar düzgün türkçe konuşan bu amerikalı zenci, arkadaşları dumura uğratır, olaylar gelişir:
    - ııh, evet abi.. ee, sen?
    - yok ben amerikalıyım, incirlik'te dört sene kaldım da, ondan bu kadar iyi türkçe konuşuyorum.. burada güzel adana yapan bi yer biliyor musunuz diye soracaktım..
    - yok abi, biz de yeni geldik new york'a..
    - ulan koduumun memleketinde de güzel bi adana yapan yer yok mına koyiim!!

  • tıka basa dolu olan bir kafede, sadece kendinizin yalnız olduğunu farkettiğiniz andır.
    belki de insanların, "alabilir miyim" diyerek boş sandalyeleri gösterdiğinde "evet" dediğiniz andır.
    ve yine etrafınızda sandalye dahi kalmadığındaki o andır..

  • garson: beyefendi 5 dakikanız kaldı hızlı yerseniz sevinirim
    müşteri: tabi hemen yiyip kalkıyorum(hamburgerden büyük bi ısırık alır)

    sizin de gözünüzde canlanmadı di mi? bunun grisi yoktur siyah ya da beyazı vardır. restoranlar açıldığında bu yasağa riayet edilmeyeceiğini hepimiz biliyoruz. sorarlarsa 45 dk dersin ne olucak

  • sağlığa zararlı bir kokudur. bir sürü zehirli kimyasal maddenin karışımından oluşmaktadır. uzmanlar ilk 6 ay çok daha zararlı olduğunu iddia etmektedirler. bebekli ve küçük çocuklu aileler için sıfır araba kullanımı bu nedenle tavsiye edilmemektedir.

    kaynak

  • kullanılan 80x120 euro palet 20 tl civarında, tekerlek takılmış, tahta araları sıklaştırılarak ve altı doldurularak modifiye edilmiş. zımpara ve cila da cabası. maliyeti 40-50 tl olmuştur. işçilik, lojistik, depolama hariç.

    10 lira maliyetli tişörtü 100 tl'ye satanlara göre bence fiyatı uygun. tarz duruyor.
    almam ama alana da avanak demem.

  • --- spoiler ---

    adamımız bence tiyatroda, kendini vurdugunda ölüyor. son uçuyor mu acaba diye tartışılan sahne ve öncesi adamın ölmeden önceki hayali. daha dogrusu ölerek başardıgını umdugu seylerin hayali diyelim. gazeteye çıkması, kızının istedigi cicekleri getirmesi, birdman'den kurtulusu, sanatıyla ilgi odagı olması, ailesini toparlaması ve sonunda gercekten uctugunu gormek hatta kendiyle hic gurur duymayan, sevmeyen kızının buna şahit olması... hepsi adamın icindeki uktelerdi. siren sesleri de tiyatroya gelip kahramanımıza mudahale etmeye calısan ambulans falan işte. o siren sesleri bitmiyor film bitince, cast donerken de suruyor.yani emma stone yukarı bakıp guluyor ama o anda siren seslerinin bitmeyişinden bi terslik oldugunu anlıyoruz. bu benim fikrim tabi quorada falan bu hala tartışılıyor. yani bu bir muamma. o yuzden kesin şudur demek hata gibime geliyor.

    ek olarak:film, o kendini vurma sahnesi dışında hic kesintiye ugramıyor. bir tek hastane sahnesine gecerken o geciş karartısını goruyoruz. sanki karakterin gercek hayatıyla baglantımız kopmuş da hayalıne girmişiz gibi.
    --- spoiler ---