hesabın var mı? giriş yap

  • go 19x19 yatay ve düşey çizgiden oluşan bir tahta üzerinde oynanan uzak doğuda (çin) çıkmış strateji oyunudur. öğrenmesi çok kolaydır çünkü sadece birkaç kuralı vardır. ama ustalaşmak ve oyunun felsefesini öğrenmek bir ömürlük süreçtir. uzak doğunun denge felsefesini (ying-yang) içinde barındırır.

    oyun tahta boş olarak başlar. her hamlede oyuncular tahtada istedikleri kesişim noktasına(yani karelerin içine değil) taş koyabilirler. oyunun amacı tahtadaki bölgeleri çevrelemek ve alan kazanmaktır. rakibin taşlarını öldürmek de mümkündür ancak bu o kadar da kolay değildir. çünkü bir taşın 4 nefesi vardır. bütün nefesleri rakip taş tarafından kapatılan taş tahtadan kaldırılır. dolayısıyla 1 hamleye 4 hamle yaparak öldürmeniz gerekir. bu yüzden bodoslama taş öldürmeye çalışmak sizi zayıflatır. ancak oyunun akışı esnasında rakip taşları çevrelemek için fırsatlarınız olacaktır.

    go'da rakibi yok etmek veya tamamen tahtadan silmek mümkün değildir (tabi çok büyük bir seviye farkı yoksa). asıl amaç rakipten fazla alanınızın olmasıdır. savaşları çok çetin geçer çünkü birbirinden bağımsız taş gruplarınız ölüm ve yaşamın geleceği öngeren zeka dolu hamlelerle belirlendiği bazı pozisyonlara düşecektir.

    çinde "weiqi", korede "baduk" olarak bilinir. yeni başlayanlar 9x9'luk tahtada oynayarak oyunun kurallarını kavramaya çalışır. daha sonra 13x13'lük tahtaya geçer ve savaşmayı öğrenir.

    oynayanlar oyunun kurallarını öğrendiklerinde 25 kyu olarak başlarlar. oyunda ustalaştıkça seviyeniz 25'den 1'e doğru yükselir. kyu öğrenci demektir. 1 kyu olduğunuzda sonraki aşama 1 dan'dır. bu noktadan sonra 7 dan'a kadar yükselebilirsiniz. tabi bunlar amatör seviyeler.

    buraya kadar sıkılmadan okuduysanız şurdan oyunu öğrenebilirsiniz.
    https://online-go.com/learn-to-play-go

    öğrendikten sonra canlı olarak diğer insanlarla yukarıda ki sitede "play" menüsünden oynayabilirsiniz. ayrıca pandanet (https://pandanet-igs.com/communities/pandanet) ve kgs (https://www.gokgs.com/) gibi alternatifleri de deneyebilirsiniz.

  • yararlı, fakat çok tekrarı içinde barındıran başlık. bu başlığa birkaç katkı sağlamak isterken aynı şeylerin 4-5 sefer yazıldığına şahit oldum. kullanılmadan önce "başlıkta ara" bölümünün kesinlikle ziyaret edilmesi gerekli, aksi takdirde şişkinliği kendisini ele verecek.

    katkılarım şu şekilde:

    make a dog's dinner: bir şeyi/işi berbat etmek, eline yüzüne bulaştırmak. çok kötü bir performans sergilemek.
    wouldn't hurt a fly: bizdeki "karıncayı bile incitmez"in aynısı.
    bring something to the table: işe yarayacak bir öneri veya fikri ortaya sunmak.
    full of beans: müthiş bir enerjiye sahip olma durumu.
    be over the hump: bir işin veya aktivitenin en zor/tehlikeli bölümünü bitirmiş olmak. işin/aktivitenin bundan sonraki kısımlarının bundan önceki kısımlarından daha kolay olacağını vurgulamak için kullanılır. (hump deve hörgücü demek, buradan da ilişki kurulabilir).
    kill something stone-dead: bir şeyin tamamı ile başarısız olmasına sebebiyet verme durumu, veya bir şeyi tamamı ile yok etmek.
    a little bird told me: bizdeki "kuşlar söyledi" deyiminin aynısı. bir bilginin kimden alındığı bilgisini karşı taraf ile paylaşmak istememe durumunda kullanılır.
    and that's flat: alınan kararın son karar olduğu, başkasının ikna etmeye çalışması durumlarının işe yaramayacağını belirtme durumu.
    sure as eggs is eggs: kesinlik ifade etme söylemi, bahsedilen şeyin mutlaka gerçekleşeceğini vurgulama.
    bite the hand that feeds you: şimdiye kadar yardımını gördüğün bir kişiye karşı kötü davranmak. bizdeki "yediği kaba s.çmak" deyiminin benzeri.
    jam on it: bir kimseye verilen şeyler için o kimsenin memnun olması gerektiğinin vurgulanması. "what more do you want - jam on it?" sana zaten x vermişiz, daha ne istiyorsun?
    by hook or by crook: her şeyin kesin gerçekleşeceği, gerçekleşmesinden başka çarenin olmadığı, gerçekleşmesi için de mümkün olan her yolun denenebileceğini söyleme durumu. "ne yapıp edip bu işi başaracağız" şeklinde.

  • bir ülkede polis suça böyle yaklaşıyorsa, o ülkede gidilebilecek bir mecra kalmamıştır. franz kafka'nın dava'sı bile bu kadar kötümser değildi.

  • başlık zengin koca diye açılmış ancak benim aklıma zengin bir kadınla evlenen bir arkadaşım geldi.

    adam uluslararası bir şirkette çalışan bir mühendis. türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birini bitirdi. çok zeki, eğlenceli bir adam. ailesi varlıklı sayılır. babası tüccar. ancak parayı sonradan bulmuşlar.

    yeni bir sevgili buldu kendine. kadın çok çok zengin bir ailenin kızı. kuşaklardır zenginler. yalılar, lüks spor arabalar vs. birbirlerini çok sevdiler ve evlenmeye karar verdiler.

    herkes 'ooo adamın hayatı kurtuldu' diye düşündü. ama iş pek de öyle değil. evet maddi açıdan hiç bir sorunları yoktu ama adam aileye ayak uydurmakta zorlandı. kuşaklar boyu zengin bir ailenin görgüsü, hayat beklentisi, yaşam tarzı adamınkinden çok farklıydı. adamın babası gidip ankara payvonunda para harcayan bir adam, kızın babası ise avrupa'daki galerilerde sanat eserleri peşinde koşan bir adam.

    çok uğraşarak evliliklerini sürdürüyorlar ama ne kadar gider bilemiyorum. o yüzden zengin biriyle evlenmenin paraya konmak gibi güzellikleri(!) olsa da aileye uyum gibi zorlukları var. harcayacak dünya kadar paranız varsa ama şık giyinmeyi bilmiyorsanız o ailenin kara koyunu olursunuz.

    o yüzden gençlikte zengin eş peşinde koşmak yerine, kendinizi geliştirip para dışında değerlerin, zarafetin, görgünün, şıklığın, sanatın, deneyimin peşinde koşarsanız daha güzel bir yaşamınız olur. bu değerlere sahipken hasbelkader zengin biriyle evlenirseniz o ailenin içinde kendi değerinizi var edebilmiş olursunuz. daha güzeli, zengin biriyle evlenmeseniz de kendi değerinizle hayatta var olursunuz, kendi zenginliğinizi yaratırsınız. çünkü hayattaki zenginlik paradan önce bunlarla ölçülür.

  • inen kedidir. merdivenlerin duvara birleştiği kısımdaki dekoratif taşların yer seviyesine paralel olması gerektiği sonucuna ulaşabilecek kadar zeki olan herkes bunu çözebilir.

    edit: resmin üst kısmındaki bölümün döşemenin üstü (yani katlarda üzerinde yürüdüğümüz kısım) olduğunu düşünen arkadaşlar olmuş, orda gözüken kısım bir üst katın döşemesinin alt kısımı (yani o katın tavanıdır) o açıdan bakılınca o şekilde görülmesi beklenen bir durumdur zaten. ayrıca entryde bahsettiğim taşlar merdiven süpürgeliğidir, her merdiven süpürgeliği o şekilde değildir bazısı bir bütün ve kesintisiz devam eden halinde, ancak bu fotoğraftaki gibi olanları için konuşursak o çıkıntıların uzun boyutlarının zemine paralel olması gerekmektedir. ki bu da fotoğrafta zeminin bizim baktığımız açıda olduğunu ve kedinin bize doğru geldiğini (kısacası indiğini gösterir). mimar değilim, lakin bir inşaat mühendisi olarak üç boyut algısı ve yapı ile ilgili bazı kavramlar açısıdan yeterli seviyede olduğumu düşünüyorum.

    ayrıca bir farklı husus ve yaklaşım da şudur: kedi ne iniyor ne de çıkıyor, çünkü bu sadece fotoğraftır, fotoğrafladaki görüntüler hareket etmezler. son olarak; zaten oynanmış ve sırf bu tartışmaya neden olması açısından dizayn edilmiş bir fotoğraf hakkında konuştuğumuzu da unutmamamız gerekir.