hesabın var mı? giriş yap

  • az uyarıcı madde içerdiğinden içmesi hafif olan çay türü. ancak hakkındaki yeşil çaydan iyidir, güzeldir yazıları hep pazarlama firmalarının sitelerinde yazmakta. dolayısıyla tarafsız ve kesin doğru demek saflık olur. tarafsız bir yazı pek yok. dolayısıyla bu kadar parayı bu çaya vermemiz için geçerli bir neden bulmaya çalıştım. basit ve kısa akıl yürütmesi yaparsak: çay için "polifenolleri (antioksidanın bir türü) yüksek miktarda içeren ender maddelerden biridir" sözünü doğru kabul ederek polifenolün ne olduğuna baktığımızda şu ifade görüyoruz " polifenoller genelde bitkilerde bulunur ve bitkilerin renklenmelerinden, örneğin sonbahardaki yaprak renklerinden sorumludurlar.". ee peki beyaz çay ne zaman ve nasıl elde ediliyor? daha bitki tomurcuk açarken ve en saf halinde. yani içinde doğru dürüst aktioksidan falan oluşmamışken. dolayısıyla vardığım sonuca göre beyaz çay yeni bir moda içecekten ötesi değil. yeşil çay nasıl ki faydalı ama mucize falan da diyemeyiz. beyaz çay bence ondan da daha zayıf bir mucize.

  • - en son kiminle çıktınız peki?
    - semra ile efendim, okulda tanışmıştık.
    - ezgi ile çıkmadınız mı?
    - hayır efendim.
    - açıkcası ben en az bir ay ezgi tecrübesi olmayan insana kız verme taraftarı değilim.
    - aslında tam çıkmak üzereydik, araya askerlik girdi malumunuz...
    - peki beş sene sonra kendini nerede görüyorsun delikanlı?
    - sizlerle birlikte yazlıkta okey masasının başında görüyorum efendim, hatta siz okeye dönüyorsunuz.
    - güzeeel, hanım benim kanım kaynadı bu çocuğa.

  • maraba televole

    işte en büyük kâbusumuz. toplumsal cinnet sebebimiz. maradona'nın çok az sevimli versiyonunu mu istersiniz, levent kırca'nın biraz önce sarhoş taklidi yapmış gibi duran versiyonunu mu?

    ağzı olan konuşuyor

    bir reklam sloganıydı. özellikle siyaset tartışmalarının, kahvehane, berber sohbetlerinin değişilmez söz öbeği oldu. konuşmayı tekeline almak isteyen, kimseleri beğenmeyenlerce benimsendi.

    kıl oldum abi

    tarkan'ın 'kıl oldum' şarkısına ait olan bu replik de geçmiş zamanda bir evlat gibi sahiplenildi. unutulmasına en sevindiğimiz kalıplardandır kendisi.

    halt dummkopf

    işte 'bizimkiler' dizisinin en meşhur repliği. almanya'dan gelmiş olan davut usta birazcık sapık olan oğlu halis merdivenleri ikişer çıktığında bile ona almanca 'dur, aptal' anlamına gelen bu sözü söylüyordu.

    alo ne koyim

    aslı 'alo ne okuyayım' şeklinde ve mustafa keser tarafından telefonla cani: yayına katılan izleyicilere sorulmaktaydı. ancak zamanla okuyayım, koyayım oldu. bu söz özellikletekstil esnafı arasında popüler oldu.

  • açılın size kerizlik hikayemi anlatayım.

    sevgilim var 4 seneyi yeni doldurmuştuk yanlış hatırlamıyorsam. kurban bayramı tatili için memlekete gitmişiz. ben iş sebebiyle erken döndüm; o üç dört gün sonra gelecek. hafta ortasında tutturdu, benim evi bir temizletmek lazım; çok kirli bıraktım memlekete giderken, cumartesi bizim çocuklar gelecek bana, temiz olsun, sen hallediver diye. ben de hafta içi iş çıkışı gittim baktım, darmadağın halde ortalık. yorgun halimle ortalığı toplayıp evi temizlikçi çağırılabilecek duruma getirdim. cumartesi gününe de temizlikçi ayarladım. cumartesi sabah gittim erkenden, evi açtım, temizlikçiyi aldım, kadın temizledi evi. ben de evde bulundum yardım ettim falan işte, neyse öğleden sonra sevgilim indi uçaktan geldi. gittik yemek yedik, üstüne de markete girdik. marketten kırmızı şarap aldı bu en klasından. saftirik ben uyanmadım hâlâ. beni eve bıraktı. ben evde takılırken bir iki kere aradım bunu açmadı, baktım mesajlara da cevap vermiyor saat geç oldu. sinirim geçsin dedim duşa girdim çıktım hâlâ ses yok. merak ettim, çocuklarla içip içip sızdılar heralde diye korktum. atladım gittim eve. anahtarla açtım kapıyı, yerde dünyanın en iğrenç ayakkabısı olan bir çift ugg duruyor. meğer eve kız atmış sevgilim. kız da zaten birkaç aydır sevgilisiymiş. ben de sevgilisiyim tabii o sırada. hatta kız atabilsin diye evini temizleten sevgilisi. ayrılık falan yok henüz. kendi temizlettiğim, temizlenmesine yardım ettiğim eve kız atıldı. hadi beni gözden çıkardın eyvallah da bari iki gün erken gel kendi evini kendin temizlet de öyle at kızı eve. bana ne temizletiyorsun?!

    aldatılmanın da hayırlısını versin allah. bu bana çok fazla geldi.

    debe editi: hikayenin devamını soran çok fazla yazar oldu ama gerek yok yazmaya. ayrica cool story, kurgu falan diyenler oldu. malesef gerçek. yaşandı bitti saygısızca.

  • senin cocugunun sictigi koltuga hostes oturmak zorunda mi veya yolcular o kokuyu cekmek zorunda mi ? isin icine cocuk veya kadin girince butun kurallar esnetilsin isteyen insanlari egitebilsek keske. bi de hakli goruyorlar kendileri sonuna kadar.

  • umarım yıllar önce show tv' de izlediğim ve aklıma geldikçe hala güldüğüm karadenizli mucidin kendi imkanlarıyla yaptğı helikoptere benzemez.

    efendim, haberimiz yaklaşık 1, 1,5 dakika kadar sürmüştü. haber bülteninin sonuna doğru çıkan gereksiz haberlerden biriydi. habere göre karadenizli mucit, kendi imkanlarıyla helikopter yapmıştı ve haberin bandı girdi;

    orta yaşlı bir adamla röportaj yapan muhabir ve hemen arkalarında da 2 metreye yakın, şekli helikopetere oldukça benzeyen, pervanesi süratle dönen bir araç. röportaj boyunca adamımız küçüklüğünden beri böyle şeylere meraklı olduğunu filan anlattı. peki ilginçlik nerede? ilginçlik haberin son diyaloğunda;

    muhabir: bundan sonraki hedefin nedir?
    mucit: uçanını yapmak.

    işte bunun gibi olmasından korkuyorum.

  • bedeli ödenen bir hizmetin asıl amacına uygun bir şekilde uygulanmamasına karşı haklı bir tepkidir. yarın senin başına da geldiğinde usul usul yarım saat beklersin o zaman arabanı.

  • a: kadına verilen maaş,
    b: erkeğe verilen maaş.

    olmak üzere,

    a+b=c ailenin geliri.

    çiftlerden birinin maaşı=c/2

    sıkıntı yok, iyi günler.

    tanım: içimizden biri.