hesabın var mı? giriş yap

  • doğum gününde annenin parasız olması sebebiyle cepte 1 lirayla dershaneye gitmek ve en yakın arkadaşın öğle tatilinde ' ya kusura bakma x, hediye alamadım onun yerine yemek ısmarlasam olur mu? ' demesi akabinde gözyaşlarına zorlukla hakim olmak ve içinden ' lan esas hediye bu be. ' demek. bu olayı hatırladıkça hüzünlenmek.

  • koskoca ustaya yazılanları utanarak okudum. vay amk. adamı yalaka mı yapmadılar, alalade bir oyuncu mu demediler... vallahi burası iyice ruh hastası doldu. evet, sözlük kapatılsın. ya da hakkında yorum yapılan insanlara cevap hakkı doğsun.

  • anneme alyans almak. beni ankara'da okutmak için alyansına kadar satmak zorunda kalmışlardı ailem maalesef, okulu bitirip stajyer avukat olarak ilk kazandığım maaşımla yaptığım ilk iş annemin alyansını almak oldu.

  • takımı aşağı yukarı şöyle yönetiyor:

    space-space-space-space-space

    tactics - standard - 4-4-2 attacking

    ask to pick - oğuz çetin

    proceed to match? - yes

    space - space - continue game

    go on holiday - until next game

  • belçika girişi / 2015

    polis: (ing.) nereden geldiniz?
    önümüzdeki türk teyzeler: jolly tur :)

    p: neden geldiniz? turist misiniz?
    ött: jolly tur :/

    p: ingilizce bilmiyor musunuz? neden buradasınız?
    ött: jolly tur :(

    bu 2 teyzeyi göz altına almışlar, normalde yapmayacakları iş...
    4 saat sonra tur rehberi gidip çıkartmış.

  • evet görüyorum ki algı operasyonu başarılı olmuş.

    söz konusu olan zam; memurun 3 senede ufak ufak alacağı zamdır.

    *memur en son temmuz'da yüzde 3 zam almıştır. o da bir ay içinde enflasyona yenik düşmüştür. (aslında memur son 20 senede hiç zam almamıştır hep enflasyona yenik düşüp enflasyon farkı almıştır.)

    ** adamlar işini biliyor.
    doktora 5 bin, diyorlar.
    öğretmene 2 bin, diyorlar.
    memura yüzde 35, diyorlar.

    vatandaş da bunların gerçek olduğuna inanıp bu meslek gruplarına karşı gereksiz kıskançlık ve düşmanlık besliyor.

  • kedi çizimleriyle tanınan ingiliz sanatçı.

    şizofreni hastası olduğu iddia edilmektedir. 1924'te kız kardeşleri artık onun değişken, bazen şiddet içeren davranışlarıyla başa çıkamayınca hastaneye yatırılmıştır fakat hastalığının 1924'te başlamadığı, uzun yıllar hafif bir biçimde var olduğu, kız kardeşi caroline'ın ölümüne yanıt olarak şiddetli bir forma dönüştüğü düşünülmektedir. şizofrenisinin sanatı üzerinde muhtemelen az etkisi oldu. hastalığın akut atakları sırasında hiç resim yapmamış veya yapamamıştır, ancak daha stabil hale geldiğinde resim yapma eğiliminde olmuştur. hastanede bir süre sonra hastalık tekrar hafif bir forma büründü ve sanat çalışmalarına kaldığı yerden devam etti. 1936'da serebrovasküler olay geçirdi ve bunun sonucunda ölüm yılı olan 1939'da muhtemelen vasküler demansın birçok özelliğini gösteriyordu.

    psikiyatrlar, louis wain'in bazı resimlerinin şizofrenisinin ilerlemesinin görsel bir temsilini ortaya koyduğunu düşündü. fakat bu çizimlerden herhangi birinin gerçekte ne zaman yapıldığına dair hiçbir kanıt olmaması nedeniyle bu fikir eleştiriye açıktır. bununla birlikte şimdi koyuldukları sıra tamamen yapaydır. görünüşe göre dr. maclay, wain öldükten sonra bu resimlerin bir kısmını veya tamamını camden hill'deki küçük bir dükkanda bulmuş ve daha sonra onları klinik bir ilerleme sırası olarak değerlendirdiği şekilde düzenlemiştir. şimdiki ortak kanı, resimlerin louis wain'in farklı zamanlarda yaptığı çalışmaların örneklerinden fazlası olmadığı yönünde. bu yüzden wain’in eserleri ile hastalığının farklı aşamaları arasındaki bağlantı yalnızca spekülasyonlardan ibarettir. tıpkı hastalığının kedi dışkısıyla atılan bir parazit olan toxoplasma gondii tarafından tetiklenmiş olabileceği gibi.

  • 1879-1882 yılları arasında, yani sultan ii. abdülhamid iktidardayken, sömürgeci devletlerin (fransa ve özellikle ingiltere) mısır'da artan nüfuzuna karşı arapların ayaklanması olayıdır. isyanın önderi arap kökenli arabi paşa (ahmed arabi) olduğu için kendi ismiyle anılır (ama ingilizce kaynaklarda 'urabi revolt olarak geçer).

    mısır, her ne kadar osmanlı devleti hakimiyeti altında olsa da kamu yönetiminde aslında hep ayrıcalıklı bir yeri olmuştur. hidivlik denilen bir makam tarafından yönetilen bölge bir bakıma özerk bir yapıya sahip olagelmiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde, özellikle arnavut kökenli kavalalı mehmet ali paşa hidivliğinde bir modernleşme atılımına girilmiş ve epey mesafe de katetmişlerdir. mısır modernleşmesi osmanlı modernleşmesi (yani tanzimat) ile paralel olmakla birlikte apayrı bir çizgide sürmüştür. yani istanbul'dan bağımsız bir modernleşmedir. o arada ii. mahmut yeniçeri ocağının köküne kibrit suyu dökünce (vaka-i hayriye), bölgede güçlenen mehmet ali paşa ve mahdumları bir ara kütahya'ya kadar gelirler ve ordusuz osmanlı zor zamanlar geçirir, öyle ki bir saltanat değişimi bile konuşulmaya başlanır ama araya giren diğer devletler mehmet ali paşayı durdururlar ve osmanlı hanedanı tahtı korumayı başarır ama mısır iyiden iyiye özerk olur. neyse, uzun hikaye. meraklıları akıllı bakınızlara tıklasınlar.

    1869 yılında süveyş kanalı da açılınca mısır epey zenginleşmeye başlamış, osmanlı ekseninden hemen hemen bağımsız bir hale gelmiştir zaten. tabii bu arada, 18. yüzyılın sonu ve 19. yüzyılın başlarında napolyon öncülüğünde fransız işgal girişimini de unutmamak lazım (napolyon o sırada henüz imparator değil, fransız ordusunda asker). yani sömürgeci devletler mısır'ın öneminin farkındalar ve zaten hazırda bekliyorlar. mısır kendi başına zenginleşmeye başlayınca da alesta bekliyorlar işgal etmek için.

    tabii yerel halk batı etkisinden rahatsız oluyordu o dönem zira her işe karışmaları bir kenara ticarette de adil davranmıyorlardı. batılı ülkeler akdeniz ticareti üzerinde bir tekel kurmaya çalışıyor ve bu tekeli kırabilecek herhangi bir girişimi zorla bastırıyorlardı (aslında bu yüzyıllardır olan bir şeydir. meraklıları emrah safa gürkan'ın sultan'ın korsanları kitabına bakabilirler. burada kısa geçiyorum). hidiv ismail paşa döneminde yükselen milliyetçi ve batı karşıtı hareketlerden hoşlanmayan fransız ve ingilizler, sultan ii. abdülhamid'e görev değişikliği için baskı kurmuşlardı ve 93 harbi sırasında istanbul'u rus işgalinden kurtaran bu iki devletin desteğine muhtaç olan sultan mecburen tevfik paşa'yı yeni hidiv olarak atadı ve film burada koptu.

    genel bir isyan hali başladı ve yaklaşık üç yıl kadar sürdü (aslında tam bir süreklilik yok. zaman zaman artan olaylar silsilesi var). en sonunda bu isyanı bahane eden ingilizler 1882 yılında iskenderiye şehrini bombaladıktan sonra, mısır'ı işgal ettiler ve bir manda yönetimi kurdular (fransa'yla birlikte). mısır hala osmanlı'ya bağlı olsa da bu kağıt üzerinde bir durumdu, fiilen sömürge olmuştu. bu durum 1914'e yani birinci dünya savaşı sonuna kadar sürmüştür. daha sonra da önce 1914-1922 arasında hüküm süren mısır sultanlığı arkasından da 1922-1954 arasında varlığını sürdüren mısır krallığı kurulmuştur. hemen belirtmeliyim ki her iki devletin hanedanları da kavalalı mehmed ali paşanın soyundan gelmedir. zaten modern mısır'ı yaratan adamdır diyebiliriz. etkisi epey büyüktür.

    ayrıca: (bkz: maltız olayı) ve (bkz: tel el kebir savaşı)

  • ben yaklaşık 7 yıllık birikimim olan 37.000$'ımı, bankalara güvenmediğim için evdeki çalışma masamın tablasının altına özel olarak yaptırdığım gizli çekmecede saklıyorum.

    güldere mahallesi, zindanlı caddesi, kaman sokak, numara 17, daire 5, zeytinburnu adresinde ikamet ediyorum. yalnız yaşıyorum ve haftaiçi saat 07:30-19:00 arası evde olmuyorum.

  • aşırı kar yağdı doğal olarak kapandı diyor. e arkadaş madem aşırı yağışta yollar kapanabiliyor o halde ibb'ye attığınız iftiraları ne yapacağız??. sanırsın ki sadece tem otoyoluna çok kar yağmış da istanbul'un diğer yerlerine anca iki üç kar tanesi falan düşmüş.