hesabın var mı? giriş yap

  • hardaliye olgun yaş üzümlerden hazırlanan bir içecektir. bu sebeple eski dönemlerde son üzümlerden olan papazkarası ve pamit cinsi üzümler tercih edilmekteydi. şimdilerde bu durum biraz değişmiştir. cardinal ve alphonse cinsi üzümler daha çok tercih edilirken, nasıl sonuçlar alınacağının tesbiti için cabarnet,cinsaut ve öküzgözü cinsi üzümlerle de üretilme yoluna gidilmektedir. eski dönemlerde şöhretini dilden dile dolaştıran hardaliyenin geleneksel lezzetine en yakın sonuçları elde edebilmek için bu araştırma ve üretim faaliyetleri sürdürülmektedir.

    hardaliyenin hazırlanması üzümlerin en olgun dönemlerine rasgelecek şekilde bağbozumu sonrasında başlar. bu sebeple eylül ortalarından itibaren, ekim ve kasım ayları boyunca hardaliye yapımı sürdürülmektedir.

    hardaliye yapımındaki püf noktalardan birisi özellikle meşe odunundan hazırlan alt kısmından 10-12 cm yükseklikte bir de musluğu bulunan fıçılardır. bu fıçılar gibi toprak küplerde de hardaliye üretimi yapıldığını biliyoruz. ne yazık ki artık bu geleneksel gereçlerden biraz uzaklaşılmıştır.

    olgunlaşmış kendine has kokusu ve rengi olan üzümler yıkanıp, ezilmeden dikkatlice saplarından ayrılırlar. hafif çatlatılan ( fakat ezilmemesi şarttır ) üzümler bir sıra fıçıya dizilir. üzerine bir kat vişne yaprağı, onun üzerine de hafif çatlatılmış siyah hardal tohumu dizilir. bu dizme işlemi fıçının üzerinde 5-6 parmak boşluk kalıncaya kadar sürdürülür. dizme işlemi bitince üzerine üzümlerden dökülen şıra ve üzüm tozu dökülür. hardal tohumu üzüm şırasının mayalanmasını engelleyecek, dolayısıyla alkole dönüşmemesini sağlayacaktır.

    hardaliyenin olgunlaşması için ortam ısısının 20-25 derece olması tercih edilir. birer gün arayla musluktan alınan şıra, fıçının üst kısmından yine ilave edilir. hardaliyenin içime hazır olması için 20-22 gün beklenir. elde edilen şıra tortusundan arındırılması için süzülüp içime hazır hale getirilir.

    saklanması sırasında da serin gölge bir yerde muhafazasına dikkat edilir. çok sıcak veya soğuk ortamlar hardaliyenin nefasetine olumsuz etki eder.

  • pkklilar anasini sikse, "anamin gerillalari zorla yoldan cikarmasi" seklinde savunacak zihniyettekilerin, askere yonelik yapmaya calistiklari dezenformasyondur.

  • kucuk olcekli tipik turk esnafidir. alisverise gitmissinizdir ve misal kazak alacaksinizdir. kazagi denersiniz, hosunuza gider ve almaya karar verirsiniz. ancak hemen hemen her turk insani gibi pazarlik yapacaksinizdir dukkan sahibiyle etiket fiyati uzerinden indirim yaptirabilmek icin. olaylar gelisir;

    siz: "bu kazak guzelmis? etiket fiyati uzerinden ne kadarlik bir indirim yapabilirsiniz?"
    esnaf: "valla, biz, bize gelis fiyatiyla satiyoruz bu kazagi" (ic sesiniz: at yalani .... inanani seklindedir)
    siz: "olur mu ya? bu cok pahali. alaman ben bu kazagi bu fiyatiyla. yapin artik bir indirim (israrlar, israrlar, israrlar)."
    esnaf: (imana gelir) "tamam o zaman bakalim ne yapabiliriz" der

    ve hastasi oldugum surec baslar. esnaf, masasinin ustunde duran devase hesap makinesini (devasa hakikatten, boyle kafam kadar, devasa olmasina devasa ancak ironik bir sekilde ancak dort islem yapabiliyor) alir ve diffirential equation cozermis edasiyla bir o tusa bir bu tusa pasar. derin dusunur. ve

    esnaf: "valla en son bu olur, daha azi bizi kurtarmaz" der ve hesap makinesinde cikan sayiyi size gosterir. (ic sesiniz: hani lan size gelis fiyati buydu? seklindedir ve hala inanmazsiniz o kadar cok tusa basip bu sayiyi bulmasina)
    siz: "tamam o zaman aliyorum" der, odemenizi yapar ve iyi gunler dileyerek dukkandan ayrilirsiniz. esnaf ise bir sonraki musterinin gelmesini ve bu baglamda bir sonraki hesap makinesini kullanimini dort gozle beklemeye koyulur.

  • bir gece otobüse binip ailemizin yanına gitmemiz gerekti olmaz olaydı. yanımızda bir tip bitti anında nereye gitmek istediğimizi de öğrendi firmanın birisi ile görüşürken. adam sülük gibi yapıştı zorla adını sanını bilmediğimiz bir firmanın otobüsüne bildirmeye çalıştı. git dersin gitmez biraz usteler kızarsın üzerine yürür; bir tane bile güvenlik görevlisi yok ortalıkta... (bkz: türkiye’nin ne kadar güvensiz ülke olduğu gerçeği)

  • celal hocama çok saygı duymakla beraber bir soru sormak isterim aslında.

    ya araştırma için bağışladığın herhangi bir organdan yada iskeletten bir hastalığa çözüm bulurlar da, bir dangalak tedavi olur ve yaşarsa, yine sorun olmayacak mı?

    edit : msjla gelen soru ve yorumlar üzerine küçük bir açıklama.

    yapılacak organ bağışı sonrası kurtulacak kişinin (çocuğun) ilerde tüm insanlığa faydalı bir buluş, araştırma yapmayacağını nasıl bilebilir. araştırma için bağışladığı organın yapılan araştırma sonucu daha fazla insanin kurtulmasına nasıl kesin gözü ile bakılabilir.

    bu ihtimali kim hesaplayabilir. organ bağışı bekleyenler hep bilgisiz, faydasız ve fakirler mı?

  • hürrem: "sarayda eğlence istiyorum. hiçbir masraftan kaçınmayın."
    napcan hürrem? tiesto'yu mu getirteceksin. ulan 2 yıldır gördük ki en büyük olayınız lokma dağıtıp, meyve tabağı yaptırtmak.

  • artık net bir şekilde görünen gerçek. 15 yasindakinden tut 45 yaşındakine kadar geniş bir skalada vuku bulmuş görünen delilik hali. bir de kendi sikko profillerini sponsorlu halde reklam olarak karşımıza çıkarmalı yok mu? şaşkınlık dehlizlerinde gezintiye çıkıyorum adeta.

    kız almış abi eline kahveyi yanina mum beride kedi -şaşmaz zaten- böyle bir garip haller pozlar falan altına açıklama kısmına da ya ingilizce kastirmalar veyahut edebiyat soslu cümleler ilistirmeler. nedir abi olayınız? pikniğe gitmiş hatun. sofrada bal kabağı var yahu. napacan la bal kabagini? sırf fotoğraf çekecem diye onu nasıl yanina aldın? bu neyin özgüveni? sahte sahte gulumsemeler. soğuyan kahve, asla içilmeyecek olan yeşil bir su. ne işimiz var lan burda der gibi bakan kahvaltılıklar. kafayı yemenin kaçıncı leveli oğlum bu?

    uzun uzun yazılır fakat kisaca soylemem gerekirse garipsiyorum ya valla bu denli beğenilme sevdasını. elbette herkes beğenilmek ister fakat başka bir çılgınlık bu şahit olduğumuz.