hesabın var mı? giriş yap

  • - sonra tuttum herifi kaldırdım havaya. tuttum dediğim force kullanıyorum ha uzaktan yani **konuşma için son 1 dakikanız kaldı**
    - konuşmak için 6000 dakikam kaldı.
    - **konuşma için son 6000 dakikanız kaldı**
    - ... ne diyodum. ha kaldırdım herifi usta dedim ki ..

  • birçok ortamda kendisine rast gelinebilen bu tür, ülkesine gelen her yabancının kendisi ile konuşmak dışında bir arzusunun olmadığını düşünür. turisti kitleyip ingilizce idmanı yaparken kullandığı metodlar vakit vakit hunharca olabilir. türkçe atasözleri ingilizce'ye çevirmekten tutun da, kurtuluş savaşını ingilizce anlatmaya varana kadar türlü türlü garip huyları vardır. misafirperverlikle alakası olmayan bu davranışı bir yere kadar turist tarafından hoş görülecektir kuşkusuz, ama bayma sınırı da yakındır.

    - turkey is a bridge. on one side, asia, on the other, europe! very geopolitical, very.
    - ehih
    ...
    ...
    - we have a saying... in turkish... drop by drop, aaaa, turned into a lake!!!
    - ehih
    ...
    ...
    - and then he said... armies! first target is mediterranean sea! hoo! forward!
    - ehih
    ...
    ...
    - the umbrella... you stick in ass... does not open. it doesn't.
    - ehih

  • bu kuşun beslenme sırasında ayaklarıyla yaptığı suyu ve kumu karıştırma hareketinin yıllar yıllar evvel müthiş bir dansın doğmasına neden olduğu söylenir: flamenko

  • ettigi beddualari aynen iaede ettigim bagyan.ayrica 275 begeni almis orda bile iktidar degil la.

  • perpa ticaret merkezi nde yaşadığım fantastik bir durumu anlatmak istiyorum;

    öncelikle perpa dönemin istanbul büyükşehir belediye başkanı bedrettin dalan tarafından, eski perşembe pazarının alternatifi olarak yaptırılmış bir ticaret merkezidir. istanbul avrupa yakasında darülaceze'nin yanındadır.

    arkadaş, bu nasıl mimaridir. yemin ediyorum simülasyonda sıkışıp kaldım zannettim. öyle şeyler yaşadım ki akla ziyan. birkaç tuhaf örnek;

    asansöre binmek için sıra bekledim, bindim ama çıkacağım katın tuşu yok. diğer asansör sanki miraca çıkmış gibi gelmek bilmedi. gelse de istediğim kata çıkıyor mu bilmiyorum. merdivenle çıktım, çok gariptir ama bir kat çıkıyorum üç kat çıkmış oluyorum. iki kat iniyorum bu sefer beş kat inmiş oluyorum.

    dört beş kat çıkıyorum ve ofislerin olduğu bir kata geliyorum. tabii aradığım yeri bulamayıp bir kat daha çıkıyorum ve sürpriz; otoparka girmişim. evet otoparka. neyse bir kat üste daha çıkıyorum ofisler var, sonra bir kat daha çıkıyorum ve sürpriz; yine otoparka gelmişim. matrix evreni gibi bir yer.

    bir yerden geçiyorum yol bitiyor. merdivenden iniyorum yine yol bitiyor, bir yere varmayan yol, bir yere inmeyen merdiven yapmışlar. örnek veriyorum 8. kattan 7. kata iniyorum ama yine 8. kattayım. geldiğim kata geri çıkayım diyorum bu sefer bir bakıyorum 10. kattayım.

    navigasyonsuz ülkeyi dolaşan adamım, yeminle perişan oldum. spor salonuna gitsem bu kadar kalori yakamazdım. allah aşkına biri söylesin bu nasıl bir mimari. kamera şakası niyetine kurulmuş büyük bir plato gibi.

    kızın biri benden yardım istedi, o da kaybolmuş. sonra birlikte tekrar kaybolduk. çıkışı tepeden görebiliyoruz ama oraya varamıyoruz. çok acayip bir deneyimdi.

    (gideceğim yeri arayıp kayboldum amk gelin beni alın diyemedim. sanırım biraz da hoşuma gitti.)

  • bu gün dışarı çıktım, birkaç işim vardı. kalabalık bir sokakta 4-5 yaşlarında bir çocuk denk geldi, annesi birkaç metre ötedeki büfenin akbil sırasındaydı sanırım. çocuk yere çömelmişti, elindeki bir parça koli şeridini yere uzatıp sokaktaki diğer insanlara "atla" diye sesleniyordu. kimse üstünden atlamadı, sıra bana gelince ben atladım. arkamı dönünce gülümsedi, annesinin yanına koşup "abi atladı" dedi.

    siz de atlasaydınız ya ibneler, neyiniz eksilirdi?

  • devletin yapılan yollardan ve köprülerden kullanım ücreti alması şu mantığa dayanır.

    devlet vatandaşın kullanması için yol yapar ve bu yolun yapılmasının ardından bu yolun yapım maliyetini çıkarana kadar kullanım ücreti alır.

    ancak bizim ülkemizde bu şekilde olmuyor. 30 sene önce yapılan yoldan köprüden hala para kesilmeye devam ediliyor ki benim şahsi görüşüme göre bu vatandasa atilan arsizca bir kaziktir.

  • bu konuda kafam gerçekten karışık.

    kılıçdaroğlu'na bir sempati besliyorum. adamın çabaladığını görüyorum, gelip burada sorularımızı bile cevapladı. gençleri kazanmak için uğraşıyor. ayrıca dürüst olduğuna inandığım bir insan. belki chp'ye oy versem bu zamana kadar gerçekten en içten, en isteyerek verdiğim oy olacak bu seçimlerdeki..

    ama bir yandan da işte hayatımızda bir akp gerçeği var. hdp'nin meclise girmesi gerekiyor. sadece akp için de değil, ben hdp'nin savunulan haklar adına da mecliste olması gerektiğine inanıyorum, zaman zaman yapılan hatalara ya da saçmalıklara rağmen bunu gerçekten istiyorum.

    sonuç olarak kalbim chp dese de mantığım hdp diyor. bu kafa karışıklığım son günlerde çok zorladı beni. geçen gün evde konuşurken de eşim şu soruya cevap verirsen belki kime oy vereceğini de belirlemiş olursun dedi:
    "kılıçdaroğlu'nu mu daha çok seviyorsun, yoksa tayyip'ten mi daha çok nefret ediyorsun?"

    benim cevabım nefretten yana oldu..