hesabın var mı? giriş yap

  • ulan şerefsizim gözlerim doldu. şu ülkeye hala yatırım yapıyor adamlar. bu saatten sonra yolunuza taş koyacak olanlara da kafam girsin.

    tanım: uzun süredir beklediğim olay.

  • - ahahah unuttum olm ben seni, gezip tozuyorum keyfim yerinde. anlarsin ya ;)
    - pardon kimi aramistiniz?
    - ibrahim sen degil misin? demet ben.
    - hangi demet?
    - iiii hani vardi ya, eski sevgili?
    - haaa, tamam sorun degil ya, olur oyle. iyi bak kendine.
    - ...

    iste turk pop muziginin kaderini degistiren diyalog bu idi. ondan sonra daha da bozmaz dedik, gene bozdu, onunu alamadik...

    (bkz: öyle bir terk edilmek ki demet akalın olmak)

  • açılın kargocu geldi.

    olmayan çökmedir. biz ona sektörde şubeler patladı deriz. yani dağıtım kapasitesinin üzerinde çok sayıda kargo gelmesi sebebi ile teslimatların gecikmesi olayıdır.

    malumunuz covid-19 önlemleri nedeni ile belirli günler sokağa çıkma yasağı getirilmiş ve bu yasaktan kargo sektörü de muaf tutulmuştur. sağolsun halkımız evde kaldığı günleri internetten alışveriş yaparak değerlendirmiş ve şubelerin kargo sayıları iki katı üç katı gibi rakamlara ulaşmıştır.

    bir aracın kendi muhitinde bir gün içerisinde maksimum teslimat yapabilme ve aynı zamanda müşteriden kargo alımı yapabilme sayısı ortalama olarak bellidir. buna bir de yasal çalışma saatlerini de eklediğimiz zaman devir sayılarının yüksek olması çok normal.

    covid-19 siz değerli müşterileri etkilediği kadar çalışan kargo elemanlarını da etkilemektedir. girip çıkmadıkları yer kalmayan dağıtım personelleri de alınan tüm tedbirlere karşı corona virüsten etkilenebilir ve dağıtım yaptığı mahallenin teslimatlarında gecikmeler yaşanabilir.

    ek önlemler tabiki alınmaktadır ancak takdir edersiniz ki corona virüs dünyadaki hiçbir sektör için öngörülemezdi. öngörülemeyen nedenler için hiç bir şirket de arkasında destek olmadan araç ve personel yatırımları yapamaz.

    tüm olumsuzluklara rağmen bu global çapta salgının ortasında ekmek parası için canla başla çalışan kargo personellerinin de en az sağlık çalışanları kadar alkışı hak ettiklerini düşünmekteyim.

    edit : özelden çok sayıda destek ve alkış geldi. varolun, çok teşekkür ediyorum ve hepsini tüm kargo çalışanlarına armağan ediyorum.

  • uzmanlar soğuk su ile yıkanmak daha sağlıklıdır, cildi güzelleştirir, kalp krizi riskini azaltır diyerek tavsiyede bulunuyor. hadi soğuk suyla yaz günü, dışarısı 40 dereceyken bir nebze olsun yıkanmak mümkün oluyor ama bu işi şu mevsimde yapmak cidden zor. buz gibi su değince vücuda affedersiniz insanın siki, taşağı kayboluyor büzüşmekten. dün banyo yaparken kombi arızaya geçip, kapatmış ateşlemeyi. köpüklü köpüklü kalmayayım diye devam ettim buz gibi suyla yıkanmaya, iki gün oldu hala ısınamadım.

  • brezilyali - turkiye'de ingilizceyi nasil boyle ogrendiniz?
    tr - universitelerde* ingilizce okutulur dersler. bazi liselerde de oyledir.
    brezilyali - anlamadim, neden ingilizce? ha misyoner okulu gibi mi?
    tr - hayir devletin resmi okullarinda
    brezilyali - ama nasil olur, nedenkine? turkiye hicbir zaman somurge olmadi ki?
    tr - ee sey...
    brezilyali - ben yok anlamak. nicin ingilizce universite olsun ki? siz aranizda ingilizce mi konusuyorsunuz?
    tr - ee sey...
    brezilyali - hadi hindistan olsa anlarim. ingiliz somurgesiydi. ha bir de lise diyorsun. ciddi ciddi dersleri ingilizce mi okudunuz simdi?
    tr - eee eyter beaa ingilizin amerikalinin kopegiz tamam mi? ondan ingilizce okuyoruz. catongggg!!! hem birgun herkes turk olacak!

  • kocama aradığım eş adayıdır...
    ben nasılsa günün birinde boşayacağım , ee o da kesin yenisini bulacak bari kendi ellerimle seçeyim çocuklarımın üvey anasını (bkz: swh)
    yaş 37
    iki çocuklu
    hiç bi işe yardım etmez
    burnundan kıl aldırmaz, ego tavan
    korkunç birbirine bağlı karadenizli bi aileye hazır olun gelin adayları...
    kaynana rocks!
    tip ort üstü avrupai
    maaşı da baya iyi, sana bana çocukların nafakasına yeter de artar...

    ilgilenenler için müracaat ben

    edit: debeye sokmuşsunuz mutlu musunuz suserler! adam hergün okuyor burayı yaa... ayrıca mesaj kutum patlamış erkekler yazmayın artık! ilan sadece bayanlar için (bkz: swh)

  • - noldu be mükremin, ne güzel yaşıyoz işte.
    - tırbişon sen azcık türkçe bilseydin, buna yaşamak demezdin.

  • konuyu ima eden o kadar çok başlık var ki pıtırcıklı, böcekli; meramını nereye arzetmesi gerektiğini bilemiyo insan. en doğrusu açık konuşmak. (bkz: dobra)
    uygun tanım, böylesini görmedimdir.

    belli ki, bu arkadaşlar leziz bir ilişki yaşıyorlar, hatta mevzuyu evlilikle de taçlandırmışlar. (bkz: allah mesut etsin) ne güzel. keşke, bir şansları olsa da her sabah nikah memurunu kah evlerine çağırıp, kah emirgan'daki çay bahçesine davet edip aşklarını bir daha bir daha ve hatta bir daha tescil etseler. zira dışarıya yansıttıkları görüntü böyle bir ihtiyaçları olduğu doğrultusunda.

    yine bana bok yemek düşüyor gibi gözükmekle beraber, her sabah bir sürü kişinin önünde (bkz: yetmiş milyon bizi izliyor) birbirine tekrar tekrar aşk ilanında bulunan bu çift; her gün yenisi eklenen entry'lerle ilişkilerinin benim gibi dallamaların dahi ağzına sakız olmasını, sözlüğün tülin ve caner'i olmayı kabul etmiş görünüyorlar. zira bu public ortama yazılan her şey, hakları michael jackson'un olmakla beraber, fiilen artık publictir. public olan da çekilir uzatılır. ikibuçukken üç yapılır.

    insan sevdiğini göstermek ister, bunu ona bana herkese anlatmak, coşkun ruh halini patlatmak ister. ben de yapmışımdır bunu, merak eden arasın bulsun sözlükte. lakin sen bunu her sabah sadece sintaksı değişen aynı manadaki cümlelerle yaparsan derler ki "hacı baba batı yakasında değişen bir şey yok belli ki, her sabah her sabah sen bize neyi anlatıyon allaşkına?"

    kısacası, çoğunluğun algı ve normlarının dışında yürüyen bu ilişkiyi, bile isteye her allahın günü gündeme getirirsen, zaten kerameti kendinden menkul ahalinin gözüne sokarsan; o çoğunluğun içinden bununla dalga geçen de çıkar, anlamayan da çıkar, ha bir ihtimal örnek alan da olur. olmamalı ama o da olur be anam.

    bu da çuvaldız,
    sevmek suç muuu?
    kader buu mu?
    sensizrabbimcanımalsınkaderimdesenvarsın

  • halbuki nasıl da yanlış biliniyor. eskiden istenmeye gelen kız, damat adayını beğenmezse kahveyi tuzlu, beğenirse şekerli yaparmış. tuzlu kahve içen damat adayı da öküz değilse mesajı alır, bu işten vazgeçermiş. ama popüler kültür her şey gibi bunun da b.kunu çıkartmış.

  • muhteşem kenny garrett'ın da bulunduğu miles davis ekibinden human nature jam. özellikle on the road romanını okuduğum dönem ipin ucunu kaçırmış, sanırım bir 100 defa dinlemişimdir (öyle büyüleyici bir bütünleşme arz etti bende, bilmiyorum) ayrıca güneşin batmaya yakın saatlerde ortalama bir hızla yoldaysanız size çok iyi eşlik de eder.

    -özellikle davis'in sahneyi garrett'a bıraktığı andan itibaren-

    3. dakikadan itibaren

  • klasik tiyatrodan farklı olarak, oyunculuk yeteneğinden ziyade hızlı düşünme ve yaratıcılığın daha önemli (ve gerekli) olduğu tiyatro biçimidir. kendi içinde uzun form ve kısa form olmak üzere ikiye ayrılır. herkesin aşina olduğu mahşer-i cümbüş tarzı doğaçlama, kısa form doğaçlamadır.

    uzaktan göründüğü kadar kolay olmamakla birlikte, doğaçlama tiyatronun büyükannesi viola spolin'in kaleme aldığı improvisation for the theater kitabının giriş cümlesi şu şekildedir:

    "everyone can act. everyone can improvise. anyone who
    wishes to can play in the theater and learn to become 'stage-
    worthy.'"

    türkçe meali:

    "herkes rol yapabilir. herkes doğaçlayabilir. isteyen herkes tiyatroda oynayabilir ve 'sahneye layık' olmayı öğrenebilir."

    peki bu nasıl olacak? her ne kadar doğaçlama da olsa, bu tiyatro çeşidinin de kendi içinde birtakım kuralları var. spolin zaten konu hakkında yeterince ahkam kesmiş olduğu için ben çok fazla teknik bilgiye girmeden naçizane en önemli bulduğum iki maddeyi yazacağım.

    1) dinlemek

    dinlemek deyip geçersek çok hakkını verememiş oluruz aslında. o yüzden birinci kural için "dinlemek, dinlemek, daha çok dinlemek, hep dinlemek" diyebiliriz.

    doğaçlama bir oyun oynarken, oyuncular birbirlerini çok iyi dinlemeli, verecekleri tepkiye, girecekleri role ya da söylecekleri repliğe ona göre karar vermelidirler. birbirini dinlemeyen oyuncular arasında geçen diyaloglar da alakasız olur. örneğin, bir oyuncu arabadan bahsetmek isterken öteki oyuncunun ona annesinin yaptığı kısırı anlatıyor olması ortaya saçma sapan bir diyalog çıkmasına neden olur. başka bir örnek olarak, bir oyuncu sahnede kendini tanıtırken adını söylediğinde, karşısındaki oyuncu onu iyi dinlemediği için bu adı unutup oyunun ilerleyen bölümlerinde ona başka bir isimle seslenirse, seyircideki hikaye algısı yerle bir olur.

    2) kabul

    kabul, bir oyuncunun diğer oyuncudan gelen fikri, teklifi, karakteri vb. kabul edip, hemen uyum sağlamasıdır. kabul için, yine çok iyi dinlemek gereklidir. kabulün tersi reddetmektir ve redler hikayenin akıcılığını öldüren katillerdir. red, bir doğaçlama tiyatro oyununda yapılmaması gereken yegane şeydir. örnek vermek gerekirse, bir oyuncunun diğer oyuncuya "gel seni arabamla biraz gezdireyim" demesi, hikayenin akması için açılan bir kapıdır. diğer oyuncunun "yok yea istemem" şeklinde vereceği cevap, bu kapıyı kapatarak hikayenin tıkanmasına ve oyunun seyir zevkinin düşmesine sebep olur.

    kısacası, doğaçlama tiyatronun da tıpkı klasik tiyatro gibi kendi içinde kural ve dinamikleri vardır. herkes doğaçlama tiyatro yapabilir ama doğaçlama tiyatro herkesin yapabileceği kadar da kolay değildir.