hesabın var mı? giriş yap

  • tatli bir kokteyldir. ismi ispanyolca'da "suzulmus ananas" manasina gelir. bu yuzden orjinal tarifinde ananas suyu degil, ezilmis/suzulmus/parcalanmis ananas vardir. ama ananas bulunmayan ortamlarda ananas suyu da iyi bir alternatif olur.
    stereotipik olarak kadinlar, tropik yerlerde tatil yapanlar, tatli icecek sevenler tarafinda cok icilir. rupert holmes'in escape adli, daha cok "the pina colada song" diye bilinen sarkisiyla unlu olmustur.

    tarifi asagi yukari soyledir:

    90ml beyaz rom
    45ml hindistan cevizi sutu
    3 corba kasigi ezilmis ananas, ve ya 45ml ananas suyu

    parca ananas kullaniyorsaniz: malzemeleri bir blendera buzla beraber koyup blenderi yuksek hizda calistirin. kokteyl bardagina suzun.
    ananas suyu kullaniyorsaniz: malzemeleri bir shakera koyup buzla calkalayin, kokteyl bardagina suzun.

    not: tarifin orjinalinde ananas parcasi oldugu soyledikten sonra bu tarifi yapmak icin blender gerekmesi tabi ki olacak sey degil. derinlemesine arastirmadigim icin bilmiyorum ama tahminen orjinal olarak iyice ezilmis ananas shakerda diger malzemelerle calkalandiktan sonra bardaga suzulurken buzlari geride birakip bardaga ulasabilmektedir. boylece hazirlanma islemi bittiginde bardakta az miktarda cok ufak ananas parcalari ve bol miktarda ananas suyu bulunmaktadir. ortalama iceni icin ananas suyu kullanmak ve ya isi blendera tasimak daha kolaydir.

  • hayatta en çok özendiğim adamlardandır kendisi.

    bu ekole bayılıyorum. bir şekilde büyük takıma gidiyorsun 5-10 yıl 3. kaleci veya müzmin yedek olarak gençliği yaşıyorsun. sana yılda en az 500 bin euro veriliyor ve sen sadece günü belli saatlerinde spor yapıyorsun, ülke ülke geziyorsun vs. bir de "yedekliği sorun etmiyor abi helal olsun uyumlu adam" falan deniliyor.

    kariyerinde akıllı davranırsan 3-5 milyon euro parayı cebe atarak 35 yaşında yaklaşık 15 milyon lira paran oluyor.

    dert yok, tasa yok, kimsenin senden beklentisi yok. üstüne bir de iyi kötü tanınıyorsun falan. ne güzel lan.

  • bizim evde spagetti pişmezdi. spagetti bir nevi zengin yemeğiydi.
    düşünün artık.

    birgün gittim spagetti aldım geldim çocuğum daha, dedim anne bunu pişirir misin. dedi o neymiş haa makarna mı iyi pişireyim dedi.
    akşam böyle nasıl sevinçliyim allah'ım spagetti yiyecem diye. bir getirdi annem 3'e mi kırmış artık kaça bilmem erişte olmuş. ulan nasıl üzülmüştüm varya o hayal kırıklığımı hala hatırlıyorum.

    anneme bunu diyince de e nasıl yencek o diğer türlü yenmiyor demişti. hey gidi günler.

  • kafamı çevirmeden etrafımdaki kızları kesme yeteneğimi, küçükken berberde kafa sabit halde köşedeki televizyonu izlemeye çalışarak kazandım.

  • sayın mercedes-benz yetkilileri,
    sizden rica ediyorum, yalvarıyorum, ayağınıza kapanıyorum, nolur ama nolur istanbul için ürettiğiniz otobüslere, özellikle de metrobüslere standart klimalardan koymayın. biliyorum siz bunları avrupalı kafasıyla şu kadar insan biner diye tasarlıyorsunuz ama burada işler öyle yürümüyor. ha daha güçlü klima koyacaksanız da bunun için ekstra ücreti açık açık talep etmeyin, bizim yöneticilerimiz vermez o parayı. bir kılıfına uydurun alın ne bileyim. ya da normalin üç katı para isteyin, o zaman alabiliyorlar bak. elin hollandalıları sattı böyle bize, sizin ne eksiğiniz var. bir de eğer bu klimalar manuel falan çalışıyorsa o özelliği kapatın, otomatik çalışsın. bizimkiler az yaksın diye kapatıyorlar onu sanki. ya da şoförün ordaki açılır camı iptal edip havalandırma ızgaralarını azaltsanız da olur. bir de o arkadaki köşe koltuk var ya, neyse bir şey demiyorum ona da.

  • sabah herkes uyurken çıkıp poğaça, simit alınır ve poşet kapının önünde bir yere gizlenir. herkes kalktıktan sonra "ben atıştıracak bir şeyler alayım" diye çıkılır ve 15-20 saniye sonra elde poşetlerle dönülür.

    insanları kafayı yediklerine, zaman algılarının bozulduğuna inandırmak acayip kolay. asosyal bir adamım ama sırf bu şakayı yapacak yeni çevreler edineyim diye yeni arkadaşlıklar kuruyorum.