hesabın var mı? giriş yap

  • küçükken maddi sıkıntılar sebebiyle evden dışarıya iş yapıp üç beş kuruş kazanırdık, bütün aile akşam yemeğinden sonra oturup harıl harıl malı yetiştirmeye çalışırdık, vidalar ve başka parçaları birbirine geçirip ucunu somunla sıkıştırıyorduk sonra onlar bitince boyuna göre kolilere yerleştiriyorduk, bir akşam mallar bitti, babam kolileri apartmanın girişine taşıyacak, babamın bacağından siyatik vardı o yıllar, canı çok yanıyordu, merdivenlerde kolinin biri altından patladı, bütün vidalar şangır şungur merdivenlere saçıldı, canım babacığım o yorgunluk, stres ve çocuklarının, eşinin yapmasını hiçte yapmasını istemediği bişeyin verdiği çaresizlik ve üzgünlükle merdivenlerde kahrolmuştu, o an dünyanın en mutsuz insanıydım, babamın bu kadar üzülmesi, yüzündeki çaresizlik beni kahretmişti. babam üzülmesin diye o an ağlamamıştım ama hıçkıra hıçkıra ağlamak istemiştim.

    o hallerin üstünden çokta uzun olmayan bir süre sonra babam kanserden vefat etti. şimdi çok şükür kendimize ait bir evimiz var, bu ay faturaları nasıl ödeyeceğiz diye strese girmiyoruz. akşamları yorgun argın işten gelip, bizi sevip, sarmalayan bir babamız yok, sonsuza kadar akşamları evde vida somunlayıp, 35 katlı bir apartmanda o kolileri ben taşısam keşke, gerçek garibanlık parasızlık mı babasızlık mı, elbette küçük bir çocuğun babasız kalması.

  • mısır 19. yüzyılda osmanlı imparatorluğu toprağıyken yüzyılın ilk yıllarından itibaren kavalalı mehmed ali paşa'nın soyundan gelen hıdiv' unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu.içişlerinde bağımsız hale gelen mısır'da sadece yabancı ülkelerle imzalanan anlaşmalar padişah tarafından tasdik edilmeliydi ve istanbul mısır valiliğinin taleplerini genellikle yerine getiriyordu.
    1854 yılında mısır valisi said paşa fransız mühendis ferdinand de lesseps'e süveyş kanalı projesini hazırlatmıştı. kızıldenizi akdenize bağlayacak olan kanalın projesi fransızlar için büyük önem taşıyordu çünkü bu proje ingiltere'nin denizlerdeki üstünlüğüne son verebilecek bir tehlike taşıyordu. bu yüzden ingiliz hükümeti bu anlaşmayı imzalamamsı için osmanlı imparatorluğunu sürekli olarak baskı altında tutuyordu.said paşa istanbul'u dinlemedi;ancak , fransız taraftarı paşanın 1863 yılında ölmesiyle birlikte başa geçen vali ismail paşa ingiliz taraftarıydı ve proje bir türlü gereken ilgiyi görmedi.ismail paşa'nın ,yapılacak böyle bir kanalın mısır için önemini anlaması ve projeyi desteklemesi sonucunda bu kez fransız hükümeti daha büyük bir baskıyla osmanlı imparatorluğunun karşısına çıktı.sultan abdülaziz projeye onay verdi ve kanal hisselerine yatırım yaptı.
    kanalın öyküsünü anlatma sebebim yapılan anlaşmada ilginç bir madde bulunmasıydı;kanalın akdeniz'e açıldığı noktaya bir heykel dikilecekti.bu heykelin masraflarının büyük bir bölümü de sultan abdülaziz tarafından ödendi ve fransız heykeltıraş fredric auguste bartholdi tarafından yapılmaya başlandı.3 yılda heykel tamamlandı ve parçalar halinde mısıra taşınacak şekilde depolandı.ancak mısır valisi ismail paşa müslüman bir toplumda böyle bir heykelin yanlış anlaşılabileceğine kanaat getirdi ve heykel depoda tozlanmaya bırakıldı.
    o sıralarda iki farklı ülkenin arası iyileşiyordu; amerika ve fransa. fransızlar amerikaya dostluklarını simgeleyecek bir hediye verme kararı aldılar.bu bir heykel olacaktı.sipariş yine bartholdi'ye verildi.
    bartholdi elinde bulunan ve parasının büyük kısmı osmanlı imparatorluğu tarafından ödenen heykelin yüzünde değişiklikler yaptı ve bu heykel 1886 yılında new york sularındaki küçük bir adaya dikildi ve açılışı süveyş kanalının mühendisis lesseps ve heykeltıraş bartholdi tarafından yapıldı.

  • arkadaşların üniversiteye maymun getirmesi. kapıdaki güvenlik görevlisi "hayvan sokmuyoruz arkadaşlar üniversiteye ayıp bu kadarına da" diyince arkadaşlardan birinin cevaben "hayvan değil abi bu burada okuyor erasmusla geldi." demesi. güvenlik görevlisi 5 saniye boyunca system error verip sonra kendine gelmişti.

    bu arada maymun hakkaten erasmusla gelmişti. daha doğrusu erasmusla gelen bir elemanın maymunuydu.

  • "kafir" dediği insanların buldukları aşıları olmasını, tedavilerle iyileşmesini, onların icatları bilgisayar, internet, araba, matbaa, ve nicelerini kullanmayı biliyor? pantolana gelince "kafiri taklit."

  • tam hali "2018 dünya kupası primlerinin ampute milli futbol takımı'na verilmesi" olan başlık.

    2018 dünya kupası'na katılınması halinde a milli futbol takımı'na yüksek meblağlarda bir prim ödenecekti. bu ödenek madem hazırdı, prim ampute milli takım'a dağıtılsın. hiçbir beklentileri olmadan, formayı hakkıyla terleten bu çocuklar o paranın her kuruşunu hak ediyor. güle güle yesinler. belki birileri de hak ederek para kazanmanın değerini tekrar hatırlar.

    change.org'da kampanya başlatıldı. imza için

  • az önce balkona çıktım. aşağıda iki tombik teyze vardı. başörtülü, kendi halinde, ellerinde eczane çantası olan ve sürekli bir yerlere yetişen teyzelerden. ne konuşuyorlardı anlamadım, biri diğerine şunu dedi:

    "benim içim dışım bir, içim de şişko, hep yemek düşünüyorum kötülük değil"

    kahkaha attım. inip teyzeyi yiyesim geldi. kırt kırt kırt!