ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek
-
meslek: ziraat mühendisi
kız çocuk: yaprak
erkek çocuk: toprak
evet düz bir ziraat mühendisiyim.
türkler deveye biniyor zannetmek
-
merak etmeyin 10 seneye kadar türkler deveye binmiyor ya da biz arap değiliz diye anlatmanıza gerek kalmayacak.
edit : ne demek istiyorsun diye mesajlar geliyor şaka gibi hahaha. 10 yıl sonra ülkedeki arap nüfusu ve arap kültürünün yayılma hızı göz önüne alınarak yapılmış ufak bir mümin latifesi sadece.
edit 2: deve sever çaylak arkadaşlar tarafından saldırı altındayım. bakın arkadaşlar benim deveye binen arkadaşlarım da var. lütfen.
yalnızlığın iki kelimelik tanımı
-
(bkz: otuz bir)
nescafe 3ü1 arada içen tip
-
şunun şurasında son 5 yıldır türeyen filtre kahve aristokratlarının beğenmediği tiptir.
"ayy frenç pıres olmadan içemiyorum şekerim"
" starbaks filtre kahve 5 lira bik bik"
" frenç press bok gibi! gerçek kahve espresso'dur"
bir bitin aq yeter artık. nesquik içiyorum en güzeli o.
edit: "5 yıldır türeyen" diye kast ettiğim filtre kahve değil, yukarıda örnek verdiğim tipler.
10 mayıs 2020 ibb'nin beyin yakan ulaşım önerisi
-
medeniyet nedir bilmeyen ak troll'lerin düşük kapasiteli beyinlerini yakan öneridir. 25 yıldır akp'nin bisikletliler için yapmadığını yapar ve istanbul'u medeni bir şehrin olmazsa olmazı bisiklet yollarına kavuşturur ise bisikletimi alıp uyacağım öneridir.
tabii ki 11 mayıs'a yetişmeyecektir, rantını öyle bir yediler ki bu şehrin önümüzdeki 2 yıl içerisinde yapılsa ona da razıyız. az oksijen alırsın ak troll olmaz mı? 20 tane hesap açıp önünde makarna tenceresi ile burada ilgi diye ağlamaktan çok daha iyidir emin ol.
kimdir bu başlığın sahibi?
eksi2017, deniz mavisi vosvos, nick bulmam lazim, sanat filmi izliyorum, vosvos 1303, turkuaz vosvos, turuncu vosvos ve putlari yeniden deviren nesil'in yan hesabıdır.
ibb taksi kiralama modeli'nin reddedilmesi
-
istanbul'un talebi olan yeni taksi sistemi, talimatlarla verdirilen oylarla ukome'de reddedildi. bu ret kararı teklifin tekrar gelmesine mani değil. 16 milyon istanbullu’ya ve binlerce taksi sürücüsü esnafımıza verdiğimiz sözün takipçisiyiz. doğru, er geç karşılığını bulur
yaran fıkralar
-
başka yerlerde verilmiş burada verilmemiştir umarım.
u2 trabzon'da konser vermeye gider. bono , bir şarkı arasında ellerini kaldırabileceği kadar yukarı kaldırıp birbirine tekrar tekrar vurur ve izleyenlere şöyle der:
"elimi her çırptığımda afrika'da bir çocuk ölüyor"
bizim temel hemen atılır
"çırpma lan o zaman amuna goduğum!"
örgüt adına üstlenme diyalogları
-
-alo hamiyet gazetesi mi?
-evet.
-bugünkü patlamayı biz gerçekleştirdik.
-siz kimsiniz kardeşim?
-tdk-pçtk-acil yol
-mtk'dan ayrılanlar mı?
-hayır hayır. biz stk'dan ayrılıp, mkyk'yı kurmuştuk.
-ha evet. iyi ama sonra o örgüt kendini feshedip bldk-mnh'yi kurmuştu.
-tamam. sonra o ikiye bölündü.
-tamam onu da biliyorum tdö-kt yurtdışına çıktı, eylemlerine orada devam etti.
-tamam işte. biz de öteki örgütüz.
-olur mu kardeşim? öteki örgütün ismi tdk-pçhk.
-ilk başta öyleydi. sonra örgüt yöneticisi bir grup tasfiye edilince bu ismi aldı.
-iyi ama tasfiye edilen örgüt yönetici kendi örgütünü kurdu, aynı isimle. ayrıca sizin isminize de ambargo koymuş. üzgünüm sizin isminizde bir örgüt olamıyor.
-ne demek kardeşim olamıyor?
-sizinkinin de isimi hakkını almış, bilgisayara baktım bu arada.
-vay ibne.
gs store'dan alışveriş yapmıyoruz kampanyası
-
ulan zaten gitsen de alacak bir şey bulamıyorsun ki. 4. yıldızı takmışız ne adam gibi bir tişört var ne forma. başkaları olsa 100 trilyon para yapardı 3 ayda.
bilgisayara oturduğu anda çişi gelen insan
-
sandalyeye oturmayı denemelidir.
kilo vermek isteyenlere tavsiyeler
-
3 ayda 15 kilo verdim. sağlıklı kilo verdiğimi düşünüyorum. 3 ay önce bazı şeyler kafama dank etti. insanın nasıl bir varlık olduğunu anladım; daha doğrusu bunu sezinledim. o günden itibaren ne yapmam gerektiğini de pek iyi kavradım. size de bunları anlatayım ki belki ortak bir noktada buluşuruz.
çok fazla abur cubur yiyen; bir başıma 2,5 litre kolayı gömen bir insandım. dürüm, lahmacun falan hiç affetmezdim. ama daha sonra farkına vardığım şey şu oldu ki; insan vücudu çevresiyle, ağacından tut; havasına kadar bir uyum içinde. bir sürü parametre var böyle. hayatının temposu da buna dahil.
sonra dedim ki; ben bu canlı alemle içiçeysem, öyleyse önce kendi bünyemi tanımam gerekiyor. o noktadan sonra doğal olmayan, fabrikasyon her türlü ürüne elveda dedim. buna plastik poşetlere girmiş sözümona organik ürünler de dahil. gittim köy pazarından alışveriş yaptım. egeli teyzelerin zeytinlerini, yağlarını kullandım. ekmeği kestim, şekeri bıraktım. çünkü daha öncesine çok fazla şeker bağımlılığına sahiptim. temiz hava bol gıda diyerek günde en az 1,5 saat yürüyüş yaptım. portakal, mandalinayı mevsiminde aldım. yemek yerken hırslanmayı, aç gözlülüğü bıraktım. stresim de azaldı, vücut direncim de kendine geldi. şimdi çalışırken, bir şey okurken daha iyi odaklandığımı hissediyorum.
ben size az az ama sık sık yiyin demem. ne bileyim organik satın alın, sabahları kibrit kutusu kadar peyniri 3-5 zeytine katık edin de demem. hatta gidip spora yazılın dahi demem. bu aletlere kendini adamanın çok ileri giden bir atraksiyon olduğunu düşünüyorum. eğer bu tempo devam ettirilemeyecekse olumlu da bulmuyorum. her hafta halı saha maçına gitmek bile daha mantıklı gözüküyor.
neyse insanın yaşam temposunun frekansına kendini uydurması lazım. tüm fabrikasyon işleri bırakın. kilo verirken de sürekli bunu düşünüp stres yapmayın. sağlıklı ve dinç yaşamak lazım. size ne kadarı uygunsa o kadarını yapın. önemli olan bu dengeyi tutturmak. ne su içerken, ne protein alırken aşırıya kaçmayın. bakın ne güzel sakin sakin kilo vereceksiniz.