hesabın var mı? giriş yap

  • 'bütün vaktinizi sizi sevmeyen ve asla sevmeyecek adamlara harcıyorsunuz. bu kadar vakti ilime bilime harcasanız evde uygun niteliklerde adam yaratacaksınız zaten'

  • ben bunu bir keresinde psikoloğa demiştim de “neyin farklı anlatır mısın?” deyince hönk diye kalmıştım.

  • arşivi yanlışlıkla indirip bakanlar varmış. bende bakarken yanlışlıkla 31 çekenlerdenim. bu arada yapılan ayıp çok kınıyorum.

  • amerika'daki 100 bin dolarlik modeli, turkiye'de yaklasik 300 bin dolardir. yani aslinda turkiye'de audi r8 satin almazsiniz, binali yildirim'in maasini odersiniz, size hediye olarak audi r8 verirler.

  • "milli takıma alınmadığım için üzgünüm" demek kendi açısından masum ifade olduğu için kullanmaması gerekirdi. bunun yerine, "benim yerime haksız olarak tercih edilen bütün adamların yedi sülalesini *******, hakkımı da helal etmiyorum" dese daha iyi olurdu. herkesin anladığı dilden konuşulması gerekir.

    debe editi: selam. öncelikle böyle sığ bir entrynin debe'ye girmesinden dolayı özür dilerim. ama bana değil sedet'e kızın bununla alakalı. sizlerin bu entry'e oy verip, debe gibi ortalama entrylerin yer aldığı bir listeye sokmasını sedet sağladı. neyse şimdilik geçelim bunu, zaten bu konuda bir yere varamıyoruz ne kadar konuşsak da. kaldı ki yakında kanzuk sözlüğü dürüm yapıp yer.

    bu entry futbol tabanlı olmakla beraber, aslında bu ülkede adam kayırmanın, cehaletin, mayfacılığın, züppeliğin, karaktersizliğin, hırsızlığın her yere işlemesinden dolayı yazılmıştı.

    şimdi bu entry'de konuyu futboldan çıkarın. bir işe başvurduğunuzu ve o iş için yeterince de donanımlı olduğunuzu düşünün. ancak sizin yerinize, o şirkette çalışan bir müdürün çok sevdiği ve beş para etmez bir adamın alındığını düşünün. neler hissederdiniz acaba?

    ve daha bir çok alana çekebilirsiniz bu entry.

    şimdilik saygılarımla

  • iki kişinin bildiği sır değildir düsturuyla yola çıkarsak bu dizi hakkında bir sırrı açıklamak isterim.

    bilindiği üzere osman sınav bu dizinin başından 55. bölüme kadar yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptı. dizinin senaristleri ise raci şaşmaz, bahadır özdener ve danışmanı da soner yalçın'dı.

    osman sınav ani bir kararlar 55. bölümde diziden yapımcı ve yönetmen olarak ayrıldı. dizinin yapımcılığı senarist raci şaşmaz'a geçti, yani dizi sinegraf'tan pana film'e geçti.

    neden böyle olduğuna dair kimsenin fikri yok. osman sınav'ın aniden ayrılmasına rağmen dizi devam etti ve ilk 97 bölümü efsane oldu.

    bu konuda birçok spekülasyon yaşandı. osman sınav bu konuda şu açıklamayı yaptı:
    'öyle olması gerekiyordu o zaman. başka projeler yapmak istedim ve benim için belli bir doygunluğa gelmişti, arkadaşlarıma devrettim.'

    bu tatmin edici bir açıklama değildi. o yüzen olay piyasada şaşmaz kardeşlerin diziyi tehdit ile osman sınav'ın elinden aldığı, şeklinde yorumlandı ve de bu şekilde yayıldı.

    fakat olayın aslı böyle değil.

    olaylar şu şekilde cereyan etmiş, kurtlar vadisi tüm türkiye'de reyting rekorları ile patlayınca herkes işin senaristlerine odaklanmış, yani raci şaşmaz, bahadır özdener ve soner yalçın dizi de oyunculardan bile daha çok öne çıkmış. osman sınav ise bu durumdan çok rahatsız olmuş ve senaristlerle yapımcı arasında bir kriz baş göstermiş.

    ego savaşlarıyla harlanan kriz neticesinde osman sınav diziyi 55. bölümde bitirme kararı almış. raci şaşmaz ve bahadır özdener itiraz etmiş, reytingi bu kadar yüksek olan diziyi bitirmek istememişler, anlatacak çok hikayemiz var demişler, osman sınav ile sulh etmek istemişler ama osman sınav buna yanaşmamış, cezayı kesmekte kararlıymış.

    tabi işin bitmesini ne kanal istiyor ne de oyuncular. osman sınav nüfuzu yüksek bir isim, işte o ana kadar kendini tutan raci şaşmaz da kendi nüfuzunu devreye sokuyor. yani kadiri tarikatını. bu noktadan sonra ibre senaristlere dönüyor, kanalın desteği, tarikatın desteği, kamuoyu desteğini arkalarına alınca osman sınav anlaşıp diziyi devrediyor.

    tabi şaşmazların kadiri tarikatına mensup olması dizi pana film'e geçtikten sonra oyuncular arasında rahatsızlığa neden oluyor, bazı oyuncular ayrılmak istiyor. bazıları ayrılıyor, bazılarını ikna edip devam ediyorlar.

    yapımcı - senarist çatışmasına bazı oyuncular da taraf oluyor, onları da tahmin etmek güç değil.

    sektörde yapımcı - senarist çatışması çok sık olur. fakat bu çatışmalardan hep yapımcılar galip ayrılır, kurtlar vadisi bu konuda da bir ilke imza atmış.

  • kadına şiddeti engellemek için boş yere uğraştığımızı görmeyi sağlayan kız. abla 18 yaşından küçüklerin girmesi yasak olan bir mekana elini kolunu sallaya sallaya girmiş , gitmiş kızın birinin suratına kaynayan demliği geçirmiş - bilmeyenler için not, sıcak su kalıcı arıza bırakabilen birşeydir - ondan sonra da kalkıp gitmiş kimse dokunmadan. ama o ergen, ay o çocuk, ay hülyanın kızı olmasaydı böyle bişi olacak mıydı. abartmayın ablacım, o zaman niye ağlaşıyordunuz cem gariboğlu denen rahatsız kızcağızı kestiğinde ? teknik olarak o da ergendi. rahatsızlığın ergeni gergeni olmaz. şiddeti legalize etmeyin, manyaklık yapmayın.

    son oalrak söyleyelim ki, o çayı sevgilisi zehraya atmış olsaydı , şu an çocuk taşaklarından asılmış , adam yaralamaktan içeride olacaktı, hülya avşar hemen kuracağı zehra vakfı adına bir hastaneye yanık ünitesi kurdurmuştu, herkes çocuğun nasıl bir kadına şiddet gösterebilmiş, şerefsiz vs olduğunu konuşuyordu. ama zehra çocuk. hee ,çocuk.

  • devrimlerini hazmedeyen şerefsizlerin güya dalga geçtiği cumhurbaşkanı. halbuki bir şapka devrimi de babaları yapsaydı da bu piçlerin, doğmasalardı ne güzel olurdu.

  • bu sabah anneme gittim kahvaltıya. ali ismail'den bahsetmeye başladı. "son görüntüleri gördün mü? ali'yi dovdukleri." başladı hüngür hüngür ağlamaya. sesi titreyerek "bunlar nasıl insanlar? kafasına nasıl vurdular? " dedi zar zor. bir ara durdu "ali'nin annesi.." dedi, tekrar ağlamaya başladı. banyodan mutfak bezini alıp etrafın tozunu almaya başladı. "yine başlayacak eylemler anne" dedim. "oğlum bunların ne yapacağı belli değil, gitme sen." dedi. "ama, ne olacak bunca ölen çocuk, ne olacak bu devletin pislikleri?" deyince ben, 12 eylül'de vurulan dedemi hatırlattı, "babam, karanlık sokaklardan kuytu köşelerden sakın, asla yalnız mücadele etme, derdi." dedi. "merak etme anne" dedim, "ya hep birlikte ya hiçbirimiz! "

    annelerin gozbebeklerini onlardan ayirdiniz ya, dünyanın en haklı direnisine dünyanın en çirkin en sert mudahelesini yaptınız, tek bir özür dilemediginiz gibi yaptıklarınızı saklayip, aşağılık argümanlarla kendinizi savundunuz, halkı medyanizla kandirdiniz, alay ettiniz ve en önemlisi anneleri aglattiniz ya, bunların hiçbiri yanınıza kalmayacak. ant içeriz.

  • babası,farmakoloji prof.u olan 4-5 yaşındaki çocuğa sormuştum :

    -baban ne iş yapıyor ?
    -farelerle oynuyor...