hesabın var mı? giriş yap

  • benim gibi "o hep geç kalmışlık hissi." içerisinde olmak, hayatı hep film izler gibi izlemek, ne yaparsa yapsın başarısız olacakmışsın gibi hissetmek ve her şeyden tam anlamıyla zevk alamamak. böyle bir karakter ile bir ömür çok güzel perişan edilebiliyor sözlük.

  • haber

    fırıldak bir akp'linin demeci. bu utanç ömür boyu senin peşini bırakmayacak işte. beter olursun inşallah.

    --- spoiler ---

    oğluma “recep tayyip” adını koymuştum. o zaman ak partiliydim. şimdi pişmanım. oğlumun adını değiştirmek istiyorum ama memurlar, “biz bu ismi değiştirsek tayinimizi çıkarırlar, o nedenle değiştiremeyiz” diyorlar. oğlumun adını bile bu dönemde değiştiremiyorum.
    --- spoiler ---

  • küçükken annem pazardan kırık yumurta alırdı daha ucuza geliyor diye. çok zor durumda olan insanları düşününce bu durumu fakirlik diye tanımlayamam belki ama zor şartlarda büyüdük. babamın fabrikada yemek yanında verilen 1 tek muzu yemeyip eve getirmesini, ablamla bana tam ortadan ikiye bölerek paylaştırmasını hiç bir zaman unutamam. yıllar geçti büyüdük üniversite okuduk(okutulduk), meslek sahibi olduk çok şükür halimiz durumumuz eskiye oranla iyi ama hayatta tattığım hiç bir şey babam tarafından ablamla ikimize paylaştırılan o muz kadar güzel gelmedi gelmeyecek. (bkz: ailenizin kıymetini bilin)

  • ülkenin en şımarık kenti ve nüfusu trabzon. sloganları "bize her yer trabzon". onların bayrakları her yerde dalgalanacak, her gittikleri yerde trabzon'daymış gibi davranacaklar ama karşı taraftan aynı talep gelse neredeyse silah çekip vuracaklar. trabzon'a istanbul takımlarından birinin bayrağı asılsa şehir olarak cinnet geçirecekler ama istanbul'un köprülerine bayrakları asılacak. hayat onlara güzel. işine gelince bizans, bayrağın asılacak olunca "istanbul'un köprüleri". biri de demiş ki lige renk menk katan, şanlı trabzon. şanlı manlı değil, rezilsiniz.

    edit: mesaj atıp küfreden, hakaret eden, "zaa kudur" diye yazan trabzonlu arkadaşlara teşekkürler. tespitlerimi haklı çıkarmış oldular. istanbul'da elbette diledikleri gibi davranabilirler. trabzon'da aynı özgürlüğü bulamayacak olmak problem.

  • bugunlerde harikulade bir yasa geciyor danimarka parlementosu'ndan. halk, bundan sonra kendi arasinda uygun gordugu/istedigi bir seyi, 50bin imza toplama kosulu ile mecliste gorusulmesi icin kanun teklifi verebilecek.

    dusunsenize. biz daha internette bile "devletin bize uygun gordugu" sitelere girebiliyoruz sadece. haha sinirim bozuldu, adamlar kanun teklifi veriyor meclise. ne hakla ya? kimsin sen? halksin hepi topu...

    sozum ona, ulkesinde "ileri demokrasi" oldugunu dusunenlere cok yabanci gelecek uygulama gercekten.

    k: http://m.t24.com.tr/…nun-teklifi-sunabilecek,306338

  • bunlrin bug'ini buldum, bana paket gelecegi zaman eger secenek varsa kapida odeme istiyorum, ese dosta da soyledim onlar da bisi gonderecekleri zaman karsi taraf odeyecek diye seciyorlar.

    sonra kargocular beni bulabilmeye basladilar.

  • çaylak arkadaşların her gece algoritmasına saydırdığı liste. biz de zamanında az saydırmamistik. ayrıca bu vesileyle caylak arkadaşlara söylemek istediğim bir şey var. entryleriniz okunmuyor sanmayın. her gece caylak entryleri okurum uzun uzun. eminim bunu yapan çok yazar vardır. okunmuyor diye üzülmeyin.

  • “içinde bulunduğum durumdan bir nebze kurtulmak için doğa yürüyüşleri yapıyorum ama nafile”

    bu cümleden hareketle batmamışsın. çünkü fakir doğa yürüyüşü yapmaz, dolanır gelir

  • genel cevapların hemen hepsi 80'lerin ikinci yarısında çekilmiş filmlerinden oluşmaktadır. bunun iki temel sebebi vardır:

    1 - kendisini absürt komedinin erişilmez zirvesine çıkaran natuk baytan'ın vefatı.

    2 - 70'lerde kemal sunal'a, 80'lerde ilyas salman'a yardımcı rolde destek vermiş şener şen'in başta komedi, devamında ise dram filmlerinde başrol oynayarak başarı elde etmesi. özellikle o dönemi hatırlayanlar (veya sonradan araştıranlar) şener şen'in bu atılımını kemal sunal'ın nasıl küçümseyerek yorumladığını bilir. gelgelelim zaman şener şen'den yana işlemiş; bunu gören kemal sunal (artık kendisini komedide zirvede tutacak bir natuk baytan'ın da olmamasının etkisiyle) toplumsal/dram filmler denemiş fakat bunda da pek başarılı olamamıştır.

    1972'de yan rol ile ilk kez sinemada yer aldığı tatlı dillim filminden vefatına dek en çok filmde rol aldığı yıl tam 7 film ile 1988' dir. zaten o yıl çekilmiş ******* filmlerine bakacak olursak gerek komedide gerekse toplumsal dram tarzında hep bir bocalama görürüz. komedilerinde ilerleyen yaşına uygun yazılmamış başroller, yavan senaryolar ve kendisinin cevherini natuk baytan gibi ortaya koyamayan rejiler yüzünden düşük performans sergilemiştir. dram türünde ise her ne kadar tiyatro kökenli olsa bile bu tarz filmlere uygun bir aktör olmadığı açıktır.

    yine de türk sinemasının ve çocukluğumuzun efsanesi olması sebebiyle emeğine saygıdan tüm filmleri izlenir. zira yeri apayrıdır.