hesabın var mı? giriş yap

  • dizide çalan şarkılar

    1. bölüm
    aman yavaş aheste - barış manço
    başladım yürümeye - mavi sakal
    how they fall - sophie fetokakis
    sevmek istiyorum - erkut taçkın
    çok istiyorum - yavuz çetin
    sen ve ben - mehmet güreli
    should ı stay or should ı go - the clash

    2. bölüm
    istanbul - duman
    should ı stay or should ı go - the clash
    başladım yürümeye - mavi sakal
    comatose - soul sacrifice
    onursuz olmasın aşk - levent yüksel
    sosyete - tampon
    candy castles - tampon
    hortum - tampon
    dolapdere - tampon
    mavi pembe - tampon

    3. bölüm
    maalesef - mansur ark
    daha mutlu olamam - mor ve ötesi
    başladım yürümeye - mavi sakal
    the march - arcadian child
    bir sana bir de bana - baba zula

    4. bölüm
    acının ilacı - adamlar
    you give love a bad name - bon jovi
    sözlerimi geri alamam - bulutsuzluk özlemi
    sevda emzirdim - siya siyabend & karagüneş
    hayatı yaşa - duman
    senden benden bizden - athena

    5. bölüm
    torn - natalie imbruglia
    sirens - tom odell
    wild world - mr. big
    things i love - chris mathieu & matthew tod naylor & jonathan

    6. bölüm
    bu aşk fazla sana - şebnem ferah
    gülmek için yaratılmış - ferdi özbeğen
    bir sevmek bin defa ölmek demekmiş - 3 hürel
    hayatı yaşa - duman
    where is my mind - pixies
    ay karanlık - cem karaca
    la donna e mobile - rigoletto verdi
    hicaz roman
    hatırla sevgili

    7 . bölüm
    la foule - edith piaf
    take me out - franz ferdinand
    pus - sufle
    afili yalnızlık - emre aydın
    feeling good - nina simone
    adsız - cem karaca
    bugün - şebnem ferah
    sözlerimi geri alamam - bulutsuzluk özlemi

    8. bölüm
    ode to my family - the cranberries
    porz goret - yann tiersen
    kafama göre - athena
    we are young - the mayries

    bu arada netflix, spotify da olan mevcut şarkıları listelemiş

    https://open.spotify.com/…mpniqnsj656o7x6gykpw&nd=1

  • işyerinde, mutfak işlerinden sorumlu tonton ablamız soruyor:

    - siz nereliydiniz?
    - istanbul.
    - yok yok. aslen yani. anne baba dedeniz hepsi istanbullu mu?
    - zamanında anne tarafı saraybosna'dan, baba tarafı iran'dan gelmiş.
    - olsun. insan olması önemli.

    mordorluyum dedim sanki ablaya.

  • arkadaşım eşek'de geçen

    "ayrılık geldi başa
    katlanmak gerek" sözlerindeki katlanmak'ı katlanmak olarak anlardım.

    küçüktük o zaman, evler de küçüktü. hiç bir çocuğun kendisine ait yatağı yoktu. her gün yatak yapılırdı, toplanırdı. yer yatağı kablinden bir düzenek. annem sabah erken kalkar, çarşafı katlar, yorganı katlar, battaniyeyi katlardı. yatağın üstünde debelenirken beni de katlardı. ayaklarımı başımın arkasına doğru bastırır, beni iki kat eder, öperdi.

    sanırdım ki, katlanmak, öpülmek gibi bir şey. bir nevi sevilmek. yine sanırdım ki barış manço'nun da başına ayrılık gelmiş. köyünden, annesinden ayrılmış. ilk fırsatta gidip annesi tarafından katlanıp öpülmesi gerek.

  • gecenin bir yarısı hepimizin kopmasına sebep olan okuma hatası.
    şöyle ki..
    yer yamulmuyorsam meşrutiyet caddesi, bir dükkan vatan gazetesinin reklamını tepesine asmış, altta da dükkanın ismi: yakut kırtasiye...
    arabayla önünden geçiyoruz arkadan arkadaş atladı:
    nassı yaa vatan yahut kırtasiye yazmışlaarr...

  • dünyanın çekilir hale gelmesine neden olan insanlardan yalnızca biridir. köpeği öldüren o pezevenk ise, bu adamın tırnağındaki kir kadar bile değerli değildir.

  • bakıldığında adeta beynimizle oyun oynadığını düşündürten görsellerdir.

    1) şu görselde yer alan küpün üst yüzeyi ile alt yüzeyinin renkleri tamamen aynıdır. ispat

    2) şu görselde yer alan, içinde a ve b yazan bölgelerin renkleri tamamen aynıdır. ispat

    3) şu görselde yer alan yatay çizgilerin tamamı birbirine paraleldir. ispat

    4) şu görselde yer alan 3 arabanın boyutları aynıdır. arabalar birbirinden kopyalanmıştır. ispat
    (saçma oldu biraz ama idare edin)

    5) şu görselin ortasında yer alan siyah noktaya gözlerinizi ayırmadan bakın. görsel renk değiştirdiğinde etrafın renkli olduğunu göreceksiniz. sonra hemen başka bir noktaya (duvara, ayağınıza falan) bakıp tekrar görsele bakın. alttaki yazıyı bu işlemi yaptıktan sonra okuyun.

    evet. görsel aslında siyah beyaz. beyniniz onu renkli hale getirdi.

    edit: gif lobisi diyenler için iki jpg görsel hazırladım. ikisini de açın.

    önce buna bakın: http://i.hizliresim.com/x0g3j7.jpg

    15 saniye sonra buna bakın: http://i.hizliresim.com/m0qbyn.jpg

    ctrl + tab tuş kombinasyonu ile sekmeler arasında geçiş yapabilirsiniz.

    daha da inanmayan olur ise tek eliyle 25 barfiks çeksin, ardından dizlerini karnına çekerek 30 mekik çeksin, düzelir.

    6) üstteki olay için başka bir örnek görsel.

    7) şu görselin orta noktasına 30-40 saniye kadar gözlerinizi ayırmadan bakın. daha sonra daha uzakta yer alan bir cisme bakın. (epilepsi hastalarına önermiyorum)

    8) şu görselde yer alan siyah noktaları sayın. (mağara serindi kardeş.)

    9) şu görsel aslında hareketsiz.

    10) şu görselin ortasında yanıp sönen yeşil noktaya gözlerinizi ayırmadan bakın. zamanla etraftaki sarı noktaların kaybolduğunu göreceksiniz.

    11) şu görselin ortasında yer alan artıya gözlerinizi ayırmadan bakın. zamanla etraftaki pembe noktaların kaybolduğunu göreceksiniz.

    edit:

    1) 11. görselde noktaların kaybolmadığı, bazılarının renk değiştirdiği yönünde mesaj yağdı. doğrudur. kimi insanlarda noktalar kaybolmak yerine yeşil ya da mavi renge dönüşüyor. benim beynimde yaşananı özetleyeyim: saat yönünde yanıp sönen nokta zamanla yeşil renge dönüşerek saat yönünde dönmeye devam ediyor. gözlerimi ayırmadan bakmaya devam ettiğimde ise tüm noktaların zamanla kaybolduğunu görüyorum. ya da gördüğümü sanıyorum, beynim öyle diyor.

    sizler de gözlerinizi kıpırdatmadan ve kırpmadan bakmaya çalışırsanız tüm noktaların aynı anda kaybolduğunu ya da renk değiştirdiğini görebilirsiniz. hatta biraz uslu olursanız şirinleri bile görebilirsiniz. ne bileyim.

    2) bazı görsellerin (5-6) kandırmaca olduğuna dair mesajlar geldi. emin olun hiçbirinde kandırmaca yok.
    gif lobisinin işi değil, beyninizin size oynadığı ufak bir oyun.

    3) ayrıca entry'yi yazdığımdan beri başlık altında itina ile t.şak geçiliyorum. ama entry dünün en beğenilen entry'leri arasına girmiş. nerdesiniz lan beğenenler? dayıya sahip çıkalım.

    4) 5. ve 6. resim için hala fake (yani sahte) diyenler var.

    gif içerisinde yer alan tüm resimler için: http://i.hizliresim.com/ydye42.jpg

    kendi denemek isteyenler için gerekli yazılım (1,1 mb): http://www.easy2convert.com/gif2jpg/

    5) 1 ve 2'de de ispat görsellerindeki gri çubukların aşağıya doğru renklerinin açıldığı iddia ediliyor. o çubukları da paint'te kendim çizdim. paint ile gradient dikdörtgen çizecek babayiğit varsa sahneye alalım. bana hala inanmayan varsa görselleri bilgisayarına kaydedip tek tek paint ile deneyebilir. ispat görselleri tarafımca paint ile hazırlanmıştır.

    son not: görseller imgur'a yüklenmişti. ekşi şeyler'e yüklenenler ile değiştirdim.

  • özgecan cinayetini, kadın sorununu konuşmak için kabataş yalancısı elif çakır'ı konuk çıkaran programcı. kadın cinayetleri hakkında konuşacak başka kadın kalmadıysa demek

  • yalnız burdan bakınca leventi seninle aldatmış gibi duruyor.
    bi düğünlerini yapmadığın kalmış kardeşim.

  • -sertaç o kadar kız varken neden ben
    -çünkü tipim,ağzım,param, çevrem,yaşantım, mesleğim,ailem,hobilerim,giyim kuşamım,zekam anca sana yetti canım.

  • google’ın ceo’su sundar pichai, hamam böceği teorisi’ni şöyle anlatıyor; bir gün, sıradan bir restoranda oturuyor ve kahvemi yudumluyordum. orada oturduğum esnada uçan bir hamam böceği aniden ortaya çıktı ve bir kadının üzerine kondu.

    kadın, böceğini görür görmez büyük bir panikle çığlık atarak zıplamaya başladı. bir yandan panik içerisinde zıplarken bir yandan da elleriyle hamam böceğini üzerinden atmaya çabalıyordu. doğal olarak onun bu halini gören arkadaş grubu da onunla birlikte paniğe kapıldı ve onlarda sağa sola sallanmaya başladılar.

    bu esnada kadın, hamam böceğinden kurtuldu ve böceği üzerinden savurdu. fakat hamam böceği şimdi de gruptaki diğer kadınlardan birinin üzerine konmuştu! şimdi de gruptaki diğer kadın için büyük bir panik ve hengame başlamıştı. ta ki garson ufukta gözükene dek. hamam böceği diğer kadının da üstünden uçtu ve yardıma gelen garsonun üzerine zıpladı. ancak garson diğerlerinden farklıydı. sakince üzerindeki hamam böceğinin davranışlarını takip etmeye başladı.

    sonunda hiçbir heyecan emaresi göstermeden hamam böceğini parmaklarıyla tutarak restoranın kapısından dışarı atmayı başardı. kahvemi içerken izlediğim bu garip olay aklımda tilkilerin dolaşmasına yol açtı ve başladım düşünmeye. yaşanan tüm olayın ardından, acaba ufacık ve bilinçsiz bir canlı olan hamam böceği tüm bu çılgınlığın sorumlusu olarak gösterilebilir miydi?

    eğer bu doğruysa garson neden diğerleri gibi rahatsız olmamış, sakinliğini korumuştu?

    diğer herkes paniğe kapılıp olayı çözemezken, garson sakinliğini hiçbir şekilde bozmadan olaya sakince yaklaşmıştı. hayır, problem hamam böceğinde değildi. problem, insanların hamam böceğinden duydukları rahatsızlığı yönetmekteki başarısızlığındaydı. problem insanlardaydı. o zaman bunun sadece bu ilginç ve basit olayla sınırlı olmadığını, hayatın her alanında benzer durumların yaşandığını fark ettim.

    babamın, patronumun ya da karımın davranışları değil, bu davranışlardan duyduğum rahatsızlıkları kontrol altında tutamıyor olmamın beni rahatsız ettiğini anladım. trafik sıkışıklığından yaşanan rahatsızlık da aynıydı. trafik sıkışıklığı aslında beni rahatsız etmek için tek başına yeterli değildi. ben trafik sıkışıklığının yarattığı rahatsızlık hissiyle baş edemediğim için bu olay canımı sıkıyordu. aynı trafikte sıkışmış olmalarına rağmen “mutsuz” olmayan insanları başka ne açıklayabilirdi ki?

    problemin kendisinden ziyade benim probleme olan yaklaşımım, problemin hayatımda yarattığı kaosun gerçek sebebiydi. başımdan geçen bu hikayeden anladım ki hayatta önüme çıkan olaylarda tepki vermeden önce durumu anlamaya çalışmalı, ardından tepki değil, anlamlı bir yanıt verebilmeliyim.

    o gruptaki kadınlar sadece tepki gösterdi, garson ise anladı ve bir “yanıt” verdi.

  • hayatimda bazi ritueller var. mesela her sabah kahvemi alip gazetemi okudugum bank da bunlardan biri. biraz amerikanvari evet, ama olsun.

    son iki aydir, tahminimce 60 yaslarinda, dislerinin yarisini kaybetmis, agir adimlarla yuruyen, inceden beli egilmis, basindan sapkasi hic eksik olmayan, sevimli bir amca geliyor her sabah yanima. alman disiplini iste, her sabah 7:40-45'te yanimda oluyor. tanimiyorum. iki aydir hic konusmadik; ama her sabah yanima gelip oturuyor. yaptigi tek sey, oturduktan on saniye sonra basini hafifce gazeteme cevirip goz ucuyla tarihe bakiyor olusu. kisik bir sesle dienstag(sali) diyor ve gidiyor. samstag(cumartesi) diyor ve gidiyor. haftanin yedi gunu boyle. gune bakmaya geliyor. ben de arkasindan gulumsuyorum sadece.

    ne olduysa dun oldu. saat 7:55 olmustu. hala gelmemisti. iki aydir ilk defa boyle bir sey oluyordu. ne okudugum gazeteye odaklanabiliyordum, ne de kahveden tat alabiliyordum. gozum sadece o'nu ariyordu. niye gelmemisti? endise ediyordum. basina bir sey mi gelmisti? gun boyunca aklimdan cikmadi. "montag" demesi gerekiyordu o gun. o kadar kafama takmistim ki, ruyama bile girdi gece.

    bugun sabah oldu. ben yine gazetemi ve kahvemi alip banka oturdum. sadece gelmesini bekledim, adini bile bilmedigim o adamin. kahve iciyordum; ama gazete okumuyordum. saat tam 7:43'te belirdi kendisi. uzun zamandir boyle mutlu oldugumu hatirlamiyorum. oyle bi heyecanla actim ki gazeteyi. bu defa o basini cevirmeye zahmet etmesin diye epey sag tarafa dogru okuyordum. oturdu, on saniye gecti, yine basini cevirdi, bakti, "dienstag" dedi ve kalkip gitti.

    bu defa tedbirliydim. arkasindan fotografini cektim. olur ya bir gun gercekten hic gelmez. anisi kalsin bende.

    http://i.imgur.com/k3q5dyo.jpg
    - http://i.hizliresim.com/oeyeqx.jpg

    bir daha boyle yapma amca.
    gelmeyeceksen bile haber ver.