hesabın var mı? giriş yap

  • valla karadeniz yöresinde uzunca zaman geçirmiş biri olarak söyleyebilirim ki, baharat tarzı şeyleri seviyorsanız size hitap etmeyecektir. karalahana sarması dediğin şeyin nesi güzel anlamadım keza çorbası da aynı. muhlama biraz iyi içlerinde, o da offf denilecek kadar süper bir şey değil. ispir fasülyesi erzurum'a dair bir fasülye türü. karadeniz pidesi de kapalı pide dedikleri şey olup tercih sebebim olmadı. laz böreği de ahım şahım değil.

    mutfak dediğin güneydoğu'da bence.

    edit: dün gece de karadenizli arkadaşlarıma sordum bu soruyu, onlar da kendi yemeklerinin tüm mutfaklardan daha iyi olduğunu beyan ettiler. bu durumda karadenizliler dışında karadeniz mutfağını en çok seven pek kimse yok.

    edit 2: tabi ki burada tüm karadenizliler böyledir tarzında bir çıkarım yapmıyoruz, genellikle diyelim.

  • yok abi, bu bi ergen tribi falan değil. 30 yaşına geldim neredeyse, daha fazla yaşamayı sevdiğim bir vakit yok geceden. içmeye/takılmaya çıktığım gece de öyle, mal gibi evde oturup ertesi gün iş yokmuşcasına film izlediğim öyle mal gibi takıldığım gece de öyle. daha az insan var sanki dünyada. sanki sevmediklerimiz kayboluyor bir süre. dünya daha biz gibilere kalıyor. mutluyum lan, sokayım biyolojik saate.

  • "adam inadına içki istiyor" gibi bir cümle sarfetmiş şahısın ağzından çıkan cümle.özür dilerim hamdi. ancak şunu söylemek istiyorum. senin şirketin global falan değil. bir bedevi şirketi. tez zamanda batmanız dileğiyle...

  • hamburger ekmeğinin 'gerçek' olduğunun vurgusunun neden yapıldığını anlayamadığımız sandviç.

    ayrıca sandviçin güzelliğinden ziyade adam normalde nasıl muamele görüyorsa, 2 dilim salam 2 dilim peynir görünce havalara uçuyor ya la. afiyet olsun.

  • yarım ekmeği ortadan kesiyoruz, klasik ekmek arası yapacak şekilde. sonra açıp tost makinesine bastırıyoruz. o arada kaşar ve sucuk ayarlanıyor, sonra makineyi açıp içine biraz yağ sürüp yeniden kapatıyoruz ve yağ iyice içine siniyor ekmeğin...

    sonra sucuğu alıyoruz ve ekmeğin üstüne diziyoruz, ekmek açık halde yeniden bastırıyoruz ki sucuğun yağları ekmeğin içine aksın ve sucuklar pişsin.

    sonra üstüne kaşarları diziyoruz, ekmeğin kaşar ve sucuk olmayan tarafına acı biber salçasını abartmadan sürüyoruz. tostu kapatıyoruz ve iyice bastırıyoruz, kaşarlar eriyip akana kadar makinenin içinden almıyoruz, aktığını gördüğümüz an alıyor ve yanında güzel bir içecekle gömüyoruz.

    sonuç: 105 kiloyum amk.

    bir kaç ay sonra edit: 92 kilo oldum ve artık tost yiyemiyorum. ama siz yiyin benim yerime ben yemiş kadar olurum.

    edit: artık 85 kiloyum ve tost yiyebiliyorum nihaha dombililer sizi.

  • tanım: insan ırkının bir grubu.

    sözlükte bugün gördüğüm ve de "evet la, ben hep bunu sorguluyorum" diye kendim açmışım kadar sevindiğim başlık.

    işe girdiğim günden beri haftaiçi gündüz saatlerinde insan içine karışmak elbette çölde bir vaha kadar uzak. haftasonu yemeğe, sinemaya, alışverişe veya herhangi bir yere gittiğimde çevremdeki akın akın gelen insan kalabalığına bakıp bütün dünyanın benim gibi yaşadığına olan kanaatim daha da güçleniyor. ama bundan 1.5 ay kadar önce istifa etmemle beraber yepyeni bir güruhu keşfetmiş oldum.

    eski işle yeni iş arasına kendimi toparlamak amacıyla 1 hafta faz farkı koymuştum. malum ekmeği için çalışan, rızkına koşan insanlarız, daha fazlası olmuyor. 1 hafta boş boş, hiç bir sorumluluk olmadan akşam geç yatmak, gece 3'e kadar film izlemek falan acayip derecede ütopik mutluluklar ifade etmişti bana. bu haftanın salı gününde yeni iş için üzerime 3-5 parça yeni kıyafet alayım haftaiçi ortalık sakin olur diye optimum avm'ye gittim. evet kesinlikle haftasonuna oranla ortalık sakindi de, yine hatrı sayılır bir insan kalabalığı geziniyordu. azıcık alışveriş falan yaptıktan sonra kendime ödülüm olan haftamı değerlendirmek için bir masaya oturdum, kahve aldım sorumluluksuz olmanın tadına varmaya çalıştım. oturduğum masa tam avm girişine baktığı için bir yandan da geleni geçeni izliyorum. ama o da ne, yüzlerce insan sürekli olarak ortalarda geziyor.

    genç, yaşlı, kadın, erkek her cinsten var. ev hanımı giyimli olan da var iş adamı tipli olan da. hadi ev hanımı ve öğrenci grubu eliyorum, sabahtan görevlerini yerine getirip öğleden sonra geziyorlar. ama bunlar kalabalığın en fazla %20si. e geri kalan? abi bunlar ne iş yapar? nasıl para kazanır? nasıl hayatlarını idame ettirir? hadi ufacık bir grup, ben diyim %2 sen de %5 benim gibi dönemsel bir tatilde, e geri kalan %75'i napıcaz? demek hayatın bir de böyle bir grubu varmış. ben çoğunlukla dışarıda gün ışığı mı var kar mı yağmur mu bilmezken, haldır huldur çalışırken bir güruh dışarıda mağaza geziyor, arkadaşlarıyla çay kahve içiyor, kuaföre neyim gidiyor.

    işte yazarın burada hissettiği şey su katılmamış bir kıskançlık ve arkadasından gelen hassiktir isyanıdır.

    edit: ispiyon sonrası tanım.

  • 200 gr esmer şekeri 100 gr beyaz toz şekeri 1 yumurta sarısı ve 1 yumurtayı tümden 200 gr terayağı bunları koy kaba karıştır karışır karıştır sonra biraz kabartma tozu, vanilin ve bir çay kaşığı kadar tuz ekle yine karıştır sırada un var unu ara ara kıvam alana kadar koymak gerek ama diğer kurabiyelere katılan undan daha az olması gerek subway kurabiyesi gibi olması için tepsiye yuvarlak yapıp atacaksın o pişerken yayılacak unu çok koyarsan istenen şekilde yayılmaz. neyse unu koymadan önce 2 tane bitter bir tane sütlü tablet çikolatalardan al küçük küçük kes onu da kaba ekle hepsini iyice karıştır. baya karıştırmak gerek. sonra da dediğim gibi yuvarlak yap tepsiye at 15 dk pişir sütle ye.

    edit: unu ölçü kabıyla 600 gr koyuyorum ama daha sonra göz kararı yaklaşık 2 su bardağı ekliyorum. göz kararı ölçümde şöyle; harcı elime alıyorum küçük bir top şekli yapıyorum hemen kendini bırakıyorsa biraz daha un ekliyorum. diğer kurabiyeler gibi sıkı da olmamalı ortasını ayarlıyorum işte. bu arada unu fazla kaçırırsanız subway'dekiler gibi dairesel olmaz. son olarak ben kurabiyeleri fırına atmadan önce dolapta bekletmiyorum çünkü buzluktan çıkardığım donmuş terayağını yoğurarak eritiyorum. ama siz oda sıcaklığında ki bir terayağını kullanacaksanız elbette buzdolabında bekletmenizde fayda var.

  • bağırsak içindeki atık maddelere önderlik eden ve çıkışa kadar onlara yol gösteren efsanevi bir kurt...

  • 2 cocugum var, 4 ve 7 yasindalar. bir sure once bosandim. her insanin hayati ve yasadiklari farklidir. ben kendi evliligimde kendim ve cocuklarim icin iyi bir gelecek gormedigim icin bosandim. baba olarak iki cocugumun velayetini de aldim. calisiyorum bir yandan iki cocuguma bakiyorum olmadigim zamanlarda bana yardimci olabilen insanlar, yani ailem var. olmasalardi da bir sekilde bakici tutar veya isi birakir bir caresine bakardim.
    cocuklarim annelerini gormek istiyor mesela, anneleri degil gormek telefonla bile nadiren ariyor, yani is oradan bakildigi gibi degil, herkes evladini bagrina basmiyor. veya evladini cok sevdigini dusundugunuz insan oyle degilmis anliyorsunuz

    cocuklar ile kavga kufur icinde bir hayat surmektense bu sekilde yasamak daha iyi, terbiyeli yetistiriyorum, saygi ogretiyorum.
    evet cok ama cok zorlaniyorum, bir erkek olarak 2 cocuga bakmak butun gun ilgilenmek ve bunu yaparken gunlerini doldurarak gecirtebilmek inanilmaz zor, nihayetinde eline telefon tablet versem aksama kadar bir kosede otururlar ama vermiyorum, neyse kendimi anlatmaya gerek yok.
    kendiniz mutsuzsaniz ve bu mutsuzluk cocuklarinizin gelecegini tehlikeye atiyorsa oturup detayli dusunun. bosanma sureci de bir erkek icin hic kolay degil, inanin cekismeliye gidince ugramadiginiz iftira kalmaz, ustelik kanuna gore bunu kadin ispatlamak zorunda degil ordan hesap edin iste.