hesabın var mı? giriş yap

  • "ulan ak dangalaklar, madem hirsiza oy verecektiniz cem uzan'in ne eksigi vardi. adam en azindan amerika'yi carpip ulkeye yatirim yapti. hem de rte'den daha karizma." ahp gazetesi.

  • biraz önce trafo patladi burada..
    kocaman trafo.. bulundugumuz bolgede ki elektirikler komple kesildi..
    tedas geldi..
    baktilar trafo icin icin yaniyor..
    itfaye cagirdilar..
    itfaye geldi.. yanan trafoyu sondurduler..
    esnaf adamsin.. merak ediyorsun..
    - ne zaman gelecek elektirik?
    + en az 3-4 saat surer dedi gorevliler..
    bunu duyan..
    daha birkac saat oncesi hazirlik yapan bar, disco, turku bar, eglence mekanlari hepsi kapatti. kocaman harfler ile yazdilar..
    ''sehitlerimiz icin bugun kapaliyiz''
    elektirik olsaydi kapanmayacakti.. biz yasadik bunlari.. kimse mekanini kapatmak zorunda degil ama.. amasi var iste.
    adamin cani yaniyor.. bu iki yuzluluge..
    sonra;
    konvoy gecti.. dugun var sandim..
    motorsiklete binmisler, arabalara binmisler.. kornalar calarak, dortluleri yakarak teroru mu lanetliyorlar di?
    yoksa kutlamami vardi..
    turistlerinde kafasi karisti... kendilerine ulkucu isareti yapan cocuklara.. rock isareti yaparak ''hell yeah'' diyerek destek verdiler..
    sonuna kadar acilmis mehter marslari dinlerken kafa salliyorlardi..
    biz neden bu kadar iki yuzlu bir millet olduk?
    kandan bu kadar nemalanmayi kimden ogrendik?

    evine gitmek icin gun sayan gencecik cocuklari,
    kor kursunlara atanlarin.. ne zaman oyuncagi olduk?..

    bizi affetmeyin..
    ote dunya varsa.. yapisin yakamiza bize hesap sorun..

    - bizi kara topraklara gomdunuz diye? yakamiza yapisin.. bizi affetmeyin..

  • babam tarkan'ı gördükçe tayfun'u hatırlar. her defasında "bak tarkan meşhur oldu gitti, elinde şey olan çocuk nerde?" der.

    elindeki şey saksafon efenim, babamın böyle demesinin nedeni de tarkan'la aynı dönem çıkmalarıymış. hatta benden duymuş olmayın ama tayfun tarkan'dan daha ünlüymüş.

    hatırlamayanlar için: "hadi yine iyisin, iyisin, iyisin. sen işini bilirsin bilirsin, bilirsin" der kaçarım.

  • viski firmalarından aldığımız eğitimlerde türkiye'nin viski tüketimi konusunda (özellikle chivas regal) dünyada ilk sıralarda olduğu söyleniyor. johnnie walker da artan talebi karşılayabilmek için roseisle gibi devasa tesisler açıyor.

    dünyadaki yüksek düzeyde viski tüketen diğer ülkelerden bizi ayıran çok önemli bir özelliğimiz var.

    kendi ürettiğimiz bir viski yok. hepsini ithal ediyoruz. pakistan'ın bile viski ürettiğini biliyor muydunuz? akp gelene kadar iyi kötü ankara viskisi adında single malt viskimiz de vardı.

    2004 yılında tekel'in adeta yabancı içki devlerine hibe edilmesi bu yüzden bu ülkeye atılmış en nadide kazıklardan biri. şu an rakımızı kendimiz üretebiliyorsak bunun tek sebebi içki devi diageo'nun elinde başka rakı üreten fabrika olmamasıdır. türk içki tarihi boyunca ürettiğimiz ve yurtdışına sattığımız her kaliteli içkinin üretim hakları bu dev firmalar tarafından satın alınıp üretimi durduruluyordu. ta ki akp gelip tekel'i bütün tesis, gıda depoları, fabrika ve taşınmaz malları ile 140milyon dolar gibi bir fiyatla satıp ülkenin alkol tüketimini tamamen ithal ürünlere bağlayana kadar.

    konu ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler tekel'in son genel müdürü olan kerim yanık'ın tekel'in nesi kaldı - damaklarda tadı kaldı kitabına göz atabilirler.

    edit: uyarı geldi özelleştirme değerinin 140 değil 290 milyon dolar olduğuna dair. düzeltme yapalım. şunu da eklemekte fayda var. önerdiğim kitapta yazılan bilgilere göre tekel satılmadan önce tüm üst düzey müdürleri satın alacak firma ile anlaşmışlar ve tekel'in tüm eski tesislerini son teknoloji ürünler ile donatmışlar, depolarına 10milyonlarca dolarlık gıda stoku yaptırmışlar ve işten ayrılacak tüm personelin tazminatlarını da devlet bütçesinden ödemişler ve şirketin kasasındaki 70milyon dolar ile yeni sahiplerine devredilmiş. böylelikle tekel için ödenen meblağın büyük kısmı geri alınmış ve yine ortalama benim verdiğim fiyata denk gelmiştir. tekel birkaç yıl sonra 2.1 milyar dolara diageo'ya devrediliyor. vurgunu yapılan para inanılmaz boyutlarda.

  • aramak.

    yani bir nevi sevgililik müessesesini tamamıyla yanlış anlamışlıktır sebep.

    yalnız doğdun arkadaşım. annen vardı yanında, baban, belki ağabeyin ya da kardeşin, ablan... bu hayatta ilk ailen ve sen olarak var oldun. daha sonra arkadaşların oldu. kimisini sevdin, kimisiyle itişip kakıştın, takıştın falan. tüm bunlar hep doğal süreç olarak gerçekleşti. hiçbirini sırf olsun diye yapmadın.
    sonra bir gün o arkadaş demeye dilinin, olmaya ise gönlünün varmadığı insanı gördün; hormonlar altüst oldu. sevdin bu işi. sadece sevdin yani. bir şey arayıp bir şey kurcalamadan. dokunmak istedin. nedenini kendin bile anlamadın. sevgililik kavramını böyle tanıdın işte. "lan olsa ya şimdi burada keşke!" diyerek.

    sular aktı köprünün altından, büyüdün falan filan. hayata atıldın. okullar okudun. bir takım bambaşka değerler keşfettin hayata dair. bu esnada ne olduysa oldu, sen sevgililik meselesini sağda solda aranarak bulunan, lan şuraya gidelim belki orada vardır diye kovalanan bir şey sanmaya başladın. olmaması eksiklik, bulunamaması anormal görünmeye başladı. ne boyadı senin gözünü be canım kardeşim? sen neden böyle oldun?

    halbuki senin bir hayatın var ve durmaksızın onu yaşamaya devam etsen, sosyal ortamında, iş ortamında, orada, burada, bir yerde işte, biri çıkacak karşına illa; arkadaş demeye dilinin, olmaya ise gönlünün varmadığı biri. ama aramakla olmaz bu. aramak, ancak aklının yapabileceği bir şey çünkü, oysa senin ihtiyacın olan şey sadece yüreğinin yapabileceği bir iş ile bulunacak.

    bol şans.

    edit: bu entry yazılalı beri geçen uzun yıllar içinde çok mesaj geldi, "kesin mi, bu işe yarıyor mu, bak salacağım bu iş böyle oluyorsa..." minvalinde. tabii lan manyak mısın diye ahkam kestim.

    arkadaşlar kandırıldık. arayın sevgili. entry sahibi 37 yaşında, single. eyyorlamam bu kadar.

  • babam bakan olsa sakız aldırmazdı be dünyayı burnumuzdan getirirdi. allah'tan böyle bir sıkıntı yaşamadık.

  • seda sayanın suçlamaları üzerine önce iftira deyip sonra da sarmaş dolaş fotograflarını hikayesine atıp özür dileyen adam. madem sana böyle çirkin bir iftira atıldı, iki günde ne değişti de o insana sarıldığın fotografı yükledin?

    öbür yandan seda sayan net bir şekilde tecavüzcü dedigi adamın kendisiyle olan fotografını nasıl bugün hikayesinde paylaşıyor?

    siz nasıl pisliğe batmış insanlarsınız?

    nasıl pis hayatlarınız var?

    bunca sene nasıl böyle el üstünde tutuldunuz bu ülkede anlamak zor. iki gün sonra unutulmaması dileklerimle.

  • akhenaton

    akhenaton, mısır tarihinin en tartışmalı karakterlerinden biri.
    kimilerine göre barışçıl vizyona sahip bir firavun ve tektanrıcılığın öncüsü, kimilerine göreyse fanatik bir totaliter ve benmerkezciliği hat safhada bir "deli".

    akhenaton'a dair muhtelif görüşlerin bu denli farklılık göstermesinin sebebi ise bu zatı muhteremin gerçekleştirdiği "dini reform" kisvesi altındaki büyük siyasi değişim.

    akhenaton icraatları ile, "geleneklerden kopuş" başlığıyla da ifade edebileceğimiz döneminde, inancın ve idarenin birbirinden bağımsız düşünülemeyeceği bir zaman aralığında (mö 14. yüzyıl), tabiri caizse bir devrimci edasıyla toplum tarafından yüzyıllardır kanıksanmış, "tabu" olarak dile getirebileceğimiz değerleri temellerinden sarsmıştır.
    nitekim ölümünün akabinde, yarattığı ve her şeyin merkezine koyduğu aton kültünün ve dahi saltanatının hatırasının yok edilmesi için, sahip oldukları ölçüsüz güçlerine son vermek istediği amon rahipleri ellerinden geleni yapmışlar ve görece muvaffak olmuşlardır.

    akhenaton, hiksos hanedanın ardılı olan ve aşağı ile yukarı mısır'ı tekrar birleştirip "yeni krallık" dönemini başlatan tebli 18. hanedana mensuptur. büyük kardeşi thutmosis , babası 3. amenhotep 'den önce ölünce, ilk olarak bir süre babasıyla beraber akabinde ise tek başına yaklaşık 18 yıl boyunca (mö 1353-1331) mısır'ı yönetir.
    aslına bakılırsa mısır'da yeni krallık dönemindeki (amarna dönemi) birtakım ideolojik ve dini unsurlardaki değişiklikler, akhenaton'un babası 3. amenhotep'in iktidarında haddi zatında başlamış bulunmaktadır. "firavun kültürünün olgunluk dönemi" olarak niteleyebileceğimiz bu zaman aralığında mısır, o dönemin diğer "büyük güçleri" olan mitanni, hatti, babil ve assur gibi devletler ile son derece dinamik bir diplomatik faaliyet içerisindedir. (bkz: amarna mektupları)
    geçmişte özellikle coğrafi konumundan mütevellit, bulunduğu bölgedeki diğer devletlere nazaran daha izole bir devlet ve toplum yapısında sahip olan mısır'ın siyasi hayatındaki bu devinim, inanç sistemine de yansır ve yüzeysel olarak zaman içerisinde "değişmez" olarak sunulan firavun kültürü içerisinde sıklıkla "devrim" olarak yorumlanan yeni bir ideoloji ortaya çıkar, yani aton kültü.

    babasının vefatının akabinde iktidarı tek başına eline geçiren akhenaton, saltanatının 5. senesinde, halefi zamanında temelleri atılmış olan bu yeni doktrinin özelliklerini belirleme yoluna koyulur. ilk olarak, "amon'un hoşnut olduğu" anlamına gelen 4. amenhotep ismini bırakır ve "aton'un hizmetkarı" anlamına gelen meşhur akhenaton ismini alır. aynı yıl geleneksel çok tanrılı mısır dinini yasaklayan devrimci firavunumuz, tek tanrılı aten dinini devletin resmi dini olarak kabul eder.
    bu değişimin öngördüğü daha sert politikalar doğrultusunda geleneksel tapınaklar kapatılır ve kadim tanrıların adları, hatta "tanrı" kelimesinin çoğul versiyonu anıtlardan silinir. firavun ile tanrı aton arasındaki ilişki, propaganda amaçlı bir devlet siyaseti olarak ön plana çıkarılır. yeni doktrinin gücü, öte dünyada ölülerin kralı olan osiris gibi mısır düşüncesinde kök salmış unsurların kalkması üzerinde de belirleyici olur. yine firavun ile tanrısının arasındaki "özel ilişkiyi" vurgulamak adına ve aralarındaki somut bağın bir işareti olarak akhetaton (aton'un ufku anlamına gelir, günümüzde orta mısır'daki amarna şehri) kurulur ve başkent teb'den buraya taşınır. yeni başkentte inşa edilen yapılarda kraliyet ailesi ve özellikle güzelliği ile dillere destan olmuş, isminin yankıları günümüze kadar ulaşan firavunun karısı nefertiti; yeni ikonografik modeller olarak ortaya çıkar.
    söz konusu yeni tasvirlerin en çarpıcı özelliği ise firavunun eskisi gibi tanrısal bir durağanlıkla değil, daha çok "gerçekçi" şekilde çizilmesidir. firavunun geleneksel sahneler dışında, yemek yerken, karısını öperken ya da bir törene başkanlık ederken resmedilmesi mısır'da akhenaton'un gerçekleştirmeye çalıştığı köklü değişimin kilometre taşlarından biri olan "sanatın dinden ayrılması" gibi radikal ve mühim bir olgunun işaretidir. daha önceki firavun tasvirlerini niteleyen sade zarafet yerini neredeyse "grotesk" hale gelen güçlü bir karakterizasyona ve maniyerizme bırakır. figürlerin bedenleri artık tek eksen üzerinde değildir ve uzun boyunları vardır. elmacık kemikleri ve çeneler çıkıntılı, dudaklar etli ve gözler badem şeklindedir. karın ve kalça bölgesi geniş, omuzlar dar ve göğüsler büyüktür. vücut uzuvları incedir ve bir "orantısızlık" söz konusudur. burada amaç muhtemelen gerçekleri tasvir etmek yerine eserleri yoluyla firavunun siyasi-dini devrimini görselleştirmektir.

    akhenaton'un 18 yıla yakın iktidarı boyunca yaratmaya çalıştığı "yeni mısır" fikri, özellikle eski din ve düzenin temsilcileri olan amon rahiplerinin kışkırtmalarının da etkisiyle muhafazakar hüviyetteki toplum tarafından benimsenmez. saltanatının son yılları ziyadesiyle karanlıktır. ölümünün ardından üvey kardeşi smenkhara bir süreliğine iktidara gelir ancak bu durum kısa sürer. mö 1333'te akhenaton'un nefertiti'den olan oğlu meşhur "çocuk kral" tutankhamon yönetimi ele alır ve kraliyet sarayını memphis'e taşır. eski geleneksel dine dönüşü teşvik edici birtakım politikalar uygular. ancak onun da genç yaştaki ölümü (18 yaşında), 18. hanedanın ve ideolojisinin sonu olur. 18. hanedanın son kralı, hanedan soyundan bir prensesle evliliği ve teb rahiplerinin desteği ile tahta çıkan horemheb adlı bir subaydır. horemheb döneminde akhenaton ismi devlet kayıtlarına "düşman" olarak geçer ve 19. yüzyılda howard carter ve ekibi tarafından keşfedilene dek yaklaşık 3000 yıl boyunca tarih sahnesinden silinir.

    akhenaton ve icraatları hakkında daha fazla bilgi almak isteyenlere erik hornung'dan mısır tarihi, jean vercoutter'dan eski mısır, herodot'tan tarih ve umberto eco'dan antik yakın doğu adlı kitapları tavsiye ediyorum.