hesabın var mı? giriş yap

  • "bir şeyi uzun süre bekledikten sonra umutsuzluğa kapılıp hiç içine sinmeyen başka bir şeye razı olduğun anda o beklediğin şey çıkageliyorsa ve onu mecburen hiç hak etmediği bir yere koymak zorunda kalıyorsan tetris oynuyorsun demektir."

  • mantıklı bir argümanla eleştirilmeyen soru, cevap verilmeye layık bulunmayabilir ama soruyu sormayın denemez. benim cevabım "şu an et yediğime göre köpekleri yiyen bir kore veya çin kültürü içinde sosyalleşseydim, köpekleri de yiyor olurdum herhalde" olacaktır. bu yine de köpekleri veya inekleri sevmemek anlamına gelmiyor son derece manyakça bir şekilde. ayrıca inekler de fevkalade sevimli canlılardır, güzel gözleri hatta uzun süre süt ineği veya tarlaya koşum için beslenen sığır olarak sahip olunduğunda, yani birey olarak tanındığında, karakterleri ayırdedilebilir, yaşlanan inek/sığır ilçede pazarda kasaba satıldığında sahibinden ayrılma anında göz yaşı bile döker.

    kısacası etoburluk insanların hayatta kalma mücadelesi verdiği dönemlerden kalmış, şu an ölüm kalım derecesinde mecburiyet olmasa da beslenme açısından elzemliği tartışmalı bir alışkanlık ve kısmi bir tercih. bunun gelişmiş sinir sistemi hafızası olan varlıkları katletmeden çaresini bulmak lazım. muhtemelen 50 yıl içinde o noktalara da gelinir.

  • bir hafta sonra deprem bölgesine gökten sihirli ışıklar mı düşecekmiş?
    '6 ay bizden olsun, para almıyoruz' diyememişler mi sermayenin uşakları?

  • yakın zamanda babam vefat etti.cenaze oldu,akrabalar geldi ,yasinler, dualar okundu,akrabalar gitti.
    artık üzerinden zaman geçti yani. normal hayatımıza dönme zamanı geldi. yada dönmüşüz gibi yapma zamanı.

    neyse benim de aklıma geldi, artık babamın facebookunu kapatmam gerektiğini düşündüm.
    şifresini bildiğim için kolayca halledicektim. adresi şifreyi girdim.
    mesaj kutusunda 6 mesaj vardı. baktım.
    "allah rahmet eylesin abi" veya "abicim seni hiç unutmicaz" tarzı mesajlar vardı ve bunların hepsi 40-50
    yaşında insanlardan gelmiş.

    hayatımda böyle trajikomik bi olay daha görmedim. bilgisayarın karşısında dondum kaldım salak gibi.

  • ben bu kasetlerin bana vadettiklerine inanmayı tercih etmiştim. 1000000 oyunluk kasetin tersine doğru giderek sonlara doğru gizlenmiş, diğerleri ile aynı olmayan oyunları bulmanın hayalini kurmuştum. pazarlama mantığından habersiz olan ufak bir çocuğun hayaliydi tabi. bu kasetlerin başlı başına bir pazarlama harikası olduğunu kavramak şöyle dursun, bir de küçük çocukları sevindirmek için 512334. sıraya diğerlerine benzemeyen özel bir oyun koyacaklarını düşünecek kadar hayalperest davranmıştım. tabi zamanla jetonum düştü, anladım ki ilk 50 oyunluk sayfanın dışına çıkmak bile boşa enerji kaybı. bu nedenle kaset değiştirmeye gittiğimde bir daha 2 in 1 bile almadım. bir tane 29 in 1 kasetim vardı, ondaki 29 oyun da birbirinden farklı ve lezzetliydi. üstelik o kaset piyasada satılmıyordu, direk devre halindeydi ve en güzel oyunların bir toplamasıydı. contra’sıdır, ninja mario’sudur hep sayesinde öğrenmiştim. o zamanlar alıştırmışlardı işte bizi kâr mantığı ile üretilmiş ürünler yerine korsan almaya. kim bilir her 10 oyundan birinin tank olduğunu keşfeden kaç çocuk kaseti satan adama küfretmiştir. işte bir nesil de böyle öğrendi hayatın gerçeklerini.

  • yüz yıldır orada duran okul ülkenin başına bela olan, kibri dağları aşmış bir topluluk tarafından kapatılmak isteniyor. başbakanlığınızın da, ofisinizin de allah belasını versin. siz tarif edilemeyecek kadar kötüsünüz ve hiçbir güzelliğin yaşamasına izin vermiyorsunuz. umarım bu ülke bu günlerden iyi bir ders alır da bu kötülerden kurtulduktan sonra bir daha böyle bir topluluk ülkeyi yönetmez.

  • türk edebiyatı'nın en büyük yazarlarından sabahattin ali'nin katili ali ertekin'e maktulu neden öldürdüğü sorulur. normal şartlarda 25 yıl hapis cezası alması gereken ertekin, sabahattin ali'nin kendisinin "milli hislerini" tahrik ettiğini, bu yüzden dayanamayıp şahsı öldürdüğünü söyler.

    sonuç, ali ertekin'in cezası 4 yıla inmiştir. bununla da yetinmeyen yüce mahkememiz, katilin 3-4 hafta yatmasını yeterli görmüş, af çıkararak tahliye edilmesini sağlamıştır.

    hoca komşusuna dönüp sorar : "milli hislerin tahrik ettiğine inanıyorsun da cinlerin tahrik ettiğine mi inanmıyorsun?"

    debe editi : bu entry, yakında yazar olarak sözlükte arz-ı endam edecek kendiicindefederaldevlet'e adanmıştır.

    debe editi-2 : 2019 seçimlerinde oylar nazlı'ya kampanyası adlı güzel kampanyaya desteklerinizi esirgemeyin lütfen, daha fazla ilgi görmeyi hak eden bir çalışma.

  • getir amerika reklamının neden türkiye'de yayınlandığını sorguladığım reklamdır.

    bize ne amerika'daki getirden amk dalga mı geçiyorsunuz milletle?

  • bugün problemlerimi çözme politikamı belirleyen bir sözü vardı;

    -oğlum, bağırırsan duyarlar. konuşursan dinlerler.

  • sinifinin hem yasca en kucugu hem de en minyonu olan kizim, bir cocugun onu itip kakmasina cok bozulmus. oyun hamurunu amacsizca yogurup donuk gozlerle duvara bakarken ilk hayat dersini ozetliyor:

    - bazi insanlar cok kotudur baba. onlar bizi itip dusururler. biz onlara "beni itmeni istemiyorum" deriz, ama yine iterler.

    - (sarilip opulur, sevilir, rahatlatici sozler soylenir ama nafile)

    - ayrica ogretmenlerimize soylemek hic ise yaramaz cunku onlar kotu insanlara iyi insanlar gibi davraniyorlar. o yuzden bizim o insanlari kendimiz itmemiz gerekir. yoksa cok uzuluruz. (burada sesi titriyor, gozleri doluyor ve ben yesil dev hulk oluyorum)

    not: itenin ismini aldim ve ona laflar hazirladim. bittin oglum sen. yarin sen de bir hayat dersi alacaksin: her kusun eti yenmez!