ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
29 haziran 2016 sabahı hissedilenler
-
sabaha kadar uyuyamamanın ardından hissedilen koca bir boşluk. güvensizlik. ne yapacağını bilememek.
edit: en kötüsü de pekçok insanın hala olan bitene tepkisiz oluşu. insanlar kendileri ölmediği sürece uzaktan seyretmeye devam ediyorlar.
kılıçdaroğlu'nun lüks karavanı
-
ya arkadaş gerçekten başka şeyler bulun, çünkü ağır saçmalıyorsunuz.
bu otobüsten bozma karavana bugünün şartlarına göre lüks demek komik ama hadi diyelim ki lüks. adalet yürüyüşü denilen olay etap etap gerçekleşiyor zaten. her etabın sonunda belli bir bölgede dinleniliyor ve ertesi sabah tekrar yola devam ediliyor. bu dinlenme sürecinde, bu adamın içinde bulunduğu karavanın lüksünden size ne? ölüm yürüyüşüne çıktığını falan mı ilan etti, ben mi duymadım?
her şeyi geçin, şu anki siyaset ortamında, mütevazi bir hayat sürdüğü herkesçe bilinen kılıçdaroğlu'na bu tarz sözler söylemek zaten saçmalığın daniskası...
canan karatay'ın ösym başkanı olması
-
sınavlarda şeker değil meyve dağıtılacaktır. olumlu haber.
yurt dışında yaşanan dumur olaylar
-
moğolistan / 2011
harhori (karakurum)- orhun abideleri.
moğol çadırlarında konaklıyoruz. çadırların az ilerisinde derme çatma da olsa wc olarak kullanılan ufak barakamsı bir yer var. kapı yok.
ben :-neden kapı yok ki burada?
yerel rehber :-neden olsun?
ben : ımm!!? wc yahu burası
yerel rehber : ee?
ben : ee si, kimse hacet giderirken görülmek istemez, o nedenle kapı olması gerekir
yerel rehber : evet kimse hacet giderirken görülmek istenmez, o nedenle burada kimse hacet
giderilen yere bakmaz, kimse bakmayacağı için de kapı yoktur.
bir kez gelinen hayatta çirkin olmak
-
bugün engelli bir öğrenci geldi yanıma. otosmasyon şifresini hatırlayamıyormuş. üniversitenin ilk günü, öğrenci işleri çok kalabalık olduğu için girememiş içeriye engelinden dolayı. "yardımcı olabilir misiniz acaba? " dedi.
şifresini sıfırlamak için sistemde kimlik bilgilerini dolduruyorduk çocuk "anne adı" kısmında duraksadı birden. hatırlamaya çalıştı. utandı, sıkıldı, hafızasını zorladı, birkaç isim söyledi girdik sistem yanlış dedi. çocuk da açıklamak zorunda hissetti kendini. "ya" dedi "kusura bakmayın, annem bizi küçükken terk etmiş ben böyle doğduğum için. hiç konuşmuyoruz onun hakkında ben de unutuyorum böyle bazen." içim parçalandı. öyle bir sessizlik oldu ki odada sağır olacaktım neredeyse. "müsaade ederseniz babamı arayıp öğreneyim." ... "baba" dedi "annemin adı neydi?" yine aynı sessizlikten oldu birkaç saniye. ben gözlerimi kaçırıyorum sürekli dolduğu belli olmasın diye. ama gerekçesi sürekli kafamda yankılanıyordu. "ben böyle doğduğum için..." bi isim söyledi babası. ama sesindeki sitemi duymalıydınız. böyle bir isim söyler gibi değildi, içinden bir şeyler kusar gibi söyledi.
yazdık sistem kabul etti. çocuk aynı utangaçlıkla, sıkılganlıkla gitti. hiçbir şey diyemedim öylece kalakaldım.
bu başlıkta yazılan şeylere bakıyorum şimdi. yok tipim şöyle burnum böyle, boyum şu kadar vs.
yapmayın suserlar bunlar sadece kabuk, içinize bakın. o engelli çocuktaki olgunluğu görmeliydiniz. bakışlarındaki sadeliği, mükemmel diksiyonunu, tavırlarındaki nezaketi, "çirkinliğindeki estetiği" görmeliydiniz.
etmeyin, zarfa takılmayın bu kadar. mazrufa bir bakın hele ne yazıyor içinde.
donanımhaber'deki ekşi sözlük müdahale başlığı
-
üyelerden biri "bu kadar boş beleş insanın toplandığı bir platform daha yok. " yazmış. bunu donanımhaber'de okuyunca bir gülme geldi.
mine koraş
-
kimse aktroll vs muhabbeti yapmasın.
hanımefendi çocuğun nereli olduğunu sorarken ne bekliyordu? muhtemelen doğulu olmasını ümit edip buradan aşağılamaya girişecekti.
baktı oradan ekmek çıkmamış eğitimini soruyor, burada da yine bir üstünlük kurma çabası var muhtemelen fakat yine istediğini elde edemiyor.
o çocuğun hangi partili olduğunun hiç bir önemi yok ama, efendiliğiyle, terbiyesiyle gereken cevabı vermiş.
bırakın artık insanları hor görmeyi, bırakın elitist tavırlarını, önce insan olun sonra seçmen olun!
halliburton
-
bu halliburton adındaki holding çok şaşırtıcı bir
holding. nedenmi diyeceksiniz işte nedenleri
1) dünyanın en büyük 500 inşaat firmasından biri olan
halliburton esas olarak petrol sektöründe çalışıyor.
büyük petrol firmalarının inşaat,lojistik,yangın
söndürme ve güvenlik gibi ihtiyaçlarını karşılamakta.
2) halliburtonun firması olan kellog brown root ise
askeri operasyonların yabancısı değil.1962-1972 arası
pentagon bu firmaya on milyonlarca dolar ödedi. firma
güney vietnamda amerikan ordusu için yollar,
havaalanları, limanlar ve askeri üsler inşaa etti. bu
firma en büyük parayı amerikanın hint okyanusundaki
diego garcia üssünü inşaa ederek kazandı.
3) 1990 senesinde baba bushun başkanlığında o zamanlar
savunma bakanı olan dick cheney yeni bir proje
başlattı buna göre amerikan ordusunun yiyecek,içecek
ve temizlik gibi rutin bütün işleri
özelleştirilecekti. bilin bakalım ihaleyi kim kazandı.
halliburton yani kellog brown root.
4) baba bushun seçimi kaybetmesinden sonra cheney iş
bulmakta hiç zorlanmadı ve halliburtonun yönetim
kurulu üyesi oluverdi. cheney 2000 de tekrar politika
için görevinden ayrılınca yerine cheneyin yakın
arkadaşı eski güney avrupa kuvvetleri komutanı general
joe lopez atandı.
5) bütün dünyada nerede amerikan askeri varsa brown
root firmasının ekipleride oraya gider, barakaları
kurarlar, yemekleri pişirirler, su ve kanalizasyon
sistemi döşerler. kısacası brown root firması için
savaş demek iş demektir buda halliburton holdingi için
çok büyük ama delicesine büyük miktarlada para
demektir.
6) şimdi yazının en ilginç bilgisi kellog brown root
firmasının abd ordusu ile anlaşma imzaladığı en son
sözleşme irakta verilecek hizmetlere ilgili peki ne
var bunda diyeceksiniz. çok şey var çünkü sözleşme
2001 senesinde imzalanmış peki acaba hangi ay sakın 11
eylülden önce olmasın.
araştırmaya değer derim.
cemaatin mizah dergisi çıkarması
-
adını paralel kenar koyarlarsa efsane olabilir, yapılmış en iyi mizaha imza atabilir.