hesabın var mı? giriş yap

  • bu açıklamanın daha vahim tarafı "millet şimdi araba almıyor ,almasınlar!" şeklindeki pespaye cümleyi de sarfetmesidir.hem bir itiraf millet beklemeye geçti hem de millete tepeden bakan esnaf kurnazlığının dışa yansıması,bekçi olmayacak adam ülkede bakan olmuş.

  • tütünü içip denerken, bir tık hafif içimli olanı alınız. tütünü eve getirdiğinizde çiftli bir gazete kağıdının veyahut battal boy bir çöp poşetinin üstüne yayın. tütünü yaydıktan sonra elinizle yumruları aramaya başlayın. bulduğunuz tüm yumruları çok fazla oynamadan tiftik tiftik ayırın. tütün biraz havalansın. bu havalanma süresi mevsime göre değişmekte fakat sürekli kontrol ederseniz sıkıntı yaşamazsınız. tütün ilk aldığınızda hafif nemlidir, azıcık o nemi gittiğinde ters-düz edin diğer tarafı da hafifçe kurusun. burada en önemli kısım tütünü takır takır kurutmamanız. bu tabi zamanla oturacak bir şeydir. çok kuruttuğunuz tütün zehir gibi olacak ve hem içimi zorlaşacak hem de kolay toz olacaktır. sonrasında ise; örneğin tütünü 1 kilo aldınız, 200-250 gram kadarını (göz kararı) bir buzdolabı poşetine koyun. geri kalanı ise bir saklama kabına koyun. bu kabın ağzını jelatin, alüminyum folyo vb neyiniz var ise onunla kapatın ve en son kapağını kapatın. tabakanıza tütün koyarken buz dolabı poşetine doldurduğunuzdan koyun. böylelikle tütününüz sürekli ağzını açıp kapamanızdan dolayı kurumayacak, küflenmeyecek veya nemlenmeyecektir. buzdolabı poşetine koyduğunuz tütün miktarını da siz zaman içerisinde kendiniz belirleyin. eğer 200-250 gramı bitirene kadar poşetin içindeki tütün kuruyorsa daha az tütün koyun. tütün poşetinin, kaba hesapla, 10-15 kere açılıp geri kapanması sonucu tütün kuruyup tadı sertleşecektir.

    bunun dışında plastik tütün sarma makinası kullanmayın derim ben. biz tütün içenler genellikle az sigara içebilmek için veyahut sigara çok pahalı diye tütün içiyoruz (ben de uzun zamandır sigara içiyordum fakat bu akşam eve dönüşte tütün alacağım). sarma makinası ile sarılan tütünden hiç bir zaman zevk almadım. elle sararak hazırlayın tütününüzü. hem sarması bir süreden sonra sizin için ayrı bir keyif olacak, hem de tütünün lezzetini daha iyi alacaksınız. elle sarma sigaralarda kesinlikle filtre kullanın (benim tercihimdir. fanatiklere selam olsun). tütünün içimini kolaylaştırır, sizi tıkamaz. zaten kendinizi zehirliyorsunuz bari filtreli için. aşağıda filtreli sigara sarımının bir örneğini bırakıyorum.

    https://www.youtube.com/watch?v=kywz6dsq5bk

    kağıtla ve filtre ile oynadığınız süre bu videonun süresini sakın geçmesin. eleman çok bile oynamış kağıt ile, bu süre sizin için maksimum süre olsun. elleriniz kolay terliyor ise kağıdın içinde tütünü yuvarlama süresini düşürün. hafif nemlenen, kırışan kağıdı sarmak zorlaşacaktır. bu videoda görünen o yuvarlama hareketini ne kadar çok yaparsanız, sigaranız o kadar biçimsiz sarılacaktır. tercihen 2-3 yuvarlamadan sonra filtreyi koyup, aynı yuvarlama hareketini filtreye yaparken kağıdı mümkün olduğu kadar gergin bir şekilde filtreye sarmanız gerekmekte. zamanla oturan bir alışkanlık, bir süreden sonra yoğun trafikte bile yapabilir hale geleceksiniz (benzetmemi mazur görün, sakın trafikte sarmayın, mutlaka tıklarsınız öndekine).

    15 yıllık tiryakisiniz diyelim (benim 17 sene olmuş) sigarayı bırakmanın en güzel yolu öyle direkt olarak kesip atmak falan değildir. şahsen sigara içmeyi çok seven ben, bırakamıyorum. sigarayı en güzel tütün ile bırakabilirsiniz. 3-4 kere bıraktım her biri 1 ay sürdü ama öncesinde tütün içerek bırakabildim. bırakamazsanız da en iyi ihtimalle sigaranın içinde yer alan yüzlerce zehirli maddeden kurtulmuş olursunuz. bir paket sigara 18 lira olmuş, o da ayrı bir zarar. ayda 550 lira sigara parası veriyoruz o da günde 1 paket içiyorsanız. benim 800-900'ü buluyordur rahat.

    tütünün kendi zararı dışında tek bir dezavantajı var (aslında mükemmel bir avantaj) her yerde çıkarıp yakamıyorsunuz. hadi şimdi 30-40 yaş aralığında insanlar bile ergenler gibi, toplumun kendini eleştireceğinden korkuyor. oysa kime ne? ben tütün içiyorum, evet fakirim ondan içiyorum? sanane?

    olmaz. her yerde çıkarıp saramazsınız tütünü. en güzel yanı da budur. sadece kendinizi rahat hissettiğinizde içersiniz. bu da günlük sigara kullanımınızı azaltır. sigarayı bırakma yolunda da bir adım daha atmış olursunuz.

  • keşke sevdiğim bir adam olsa da yapsam dediğimdir.

    bir kadın sevdiği adama yemek yapmayı bir ağırlık bir yük olarak görüyorsa, bir adam sevdiği kadına yardım etmeyi hayatından almak, zamanından çalmak olarak görüyorsa bitmişiz biz.

    ne kadar bitkin olursam olayım sevdiğim bir insana yemek yapmak benim iş stresimi alır, yorgunluğumu unutturur. özellikle o kişi yemeği beğendiğini söylediği an, işte o an dünyalar benim olur.

    ve bunu erkeğe hizmetçilik olarak görmem. paylaşmaktır bu, sevdiğim adam da eminim ev içinde bir şeylere ortak olmuştur. o da birşeyler yapıyordur.

    zaten sevdiğiniz adama yemek yapmak batmaya başladıysa siz bir düşünün derim o ilişkiyi. helvasını yemeye az kalmış belli ki!!!

  • tövbe niyetiyle
    gusül
    abdest
    2 rekat namaz.

    ardından ; "niyet ettim varsa kaza namazımı kılmaya" diyerek azrail gelene kadar merhamet dilenmek.

    kandırmayalım birbirimizi, düşen uçakta ateist olmaz.

  • zengin ve egitimli bir anne babaya sahip, stanford universitesi mezunu ve olimpiyatlara katilmis bir misir asilli jokeyle evlenmesidir efenim. evet.

    ulan duyanda turkiye jokey kulubunden ilk-ortaokul mezunu bi yozgatli veyahut sivasli koylu ile evlendi sanacak amk.

  • aslinda kaza hakkinda yapilan aciklamalar ve teoriler oldukca aciklayicidir:

    resmi rapor cadirin icten yirtilarak acilmasini ve kayakcilarin don paca kendilerini disari atmis olmalarini hafif bir cig olayina baglar. cig sonucu kar altinda kalan cadirdan cikmak icin cadiri yirtarlar ve baska bir cigin altinda kalmamak icin kacarlar. cok soguk kosullarda, hipotermiye bagli olarak insanin dusunme yetisini cok cabuk yitirdigi goz onunde bulundurulursa giysilerini almak icin cadira donmeyisleri, cadiri bulamayislari da mantik dahilindedir. cadira en yakin cesetlere cadirin kuruldugu yamacin dibinde ulasilmistir ve bu cesetler soguk nedeniyle donarak olmuslerdir. 4 ceset ise 4 metre derinliginde bir dere yataginin dibinde bulunmustur ve vucudunda olumcul kiriklar bulunan 3 ceset bu 4lunun 3udur. cadira donmeye calisirken dusme sonucu yaralanip donma sonucu hayatlarini kaybetmislerdir.

    dilinin olmadigi soylenen kaza kurbaninin ise gercekte sadece dili degil alt cenesi de yoktur, bu da olumlerin ardindan grubun bir vahsi hayvan (buyuk olasilikla kurt) tarafindan ziyaret edilmis olmasi sonu gerceklesmis olabilir.

    kurbanlarin vucutlarindaki turuncu yaniklar ise bir ceviri hatasi gibi gorunuyor. normalde 12 yasinda ilgili kayakcilarin cenaze torenine katilmis bir cocugun "koyu kahverengi bir ten renkleri vardi." sozunun yanlis yorumlanmasi olabilir. ilgili cocuk daha sonradan dyatlov vakfini kurmustur. koyu kahverengi ten rengi ise gunesli gunlerde kardan yansiyan gunesin insan tenini yaz gunesinden bile fazla yaktigi dusunulurse, kolaylikla aciklanabilir. ayrica olumlerinin uzerinden uzun sure gectikten sonra duzenlenen cenaze toreninde bedenlerin makyajdan gecirilmis olmasi da olasidir.

    ilgili zaman araliginda bolgede gozlenen turuncu isik kurelerinin sovyet ordusunun r-7 roket denemeleri oldugu kanitlanmistir.

    geriye kalan radyasyon gizemi ise dunya kamuoyuna ancak 1970li yillarda aciklanan, dunyanin en buyuk 3. nukleer kazasi olan ve ilgili gecide goreceli olarak yakin olan, kayakcilarin kaybolusundan 2 sene once gerceklesen kyshtym faciasina (http://en.wikipedia.org/wiki/kyshtym_disaster) yada roket denemelerine baglanabilir.

    sonuc olarak hic canli tanik olmamasi nedeniyle hic bir zaman tam olarak ne oldugunu bilemeyecegimiz bu olay aslinda oldukca mantikli aciklama temellerine oturtulabilmektedir. yine de zuzayli yada radyoaktif mutant / biyolojik savas silahi teorileri daha cok ilgi cektigi icin herkes isin bu yonune yonelmeyi yeglemektedir.

    bize kayakcilara rahat bir dinlence dilemekten baska dusen bir sey yok aslinda. sanssiz bir kaza gelmis baslarina.