ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ben çay sevmiyorum ya elitizmi
-
dunyadaki en asil insanlarin cay ictigini bilmeyen yavsaklarin gotunden uydurduklari elitizm.
al bunu
http://2.bp.blogspot.com/…pensioners_nov28+2008.jpg
al bunu da al
http://newsimg.bbc.co.uk/…245835_charles_pa_203.jpg
al haci kafana kafana al
http://31.media.tumblr.com/…e3a6wf1r1yho9o1_500.png
al fatality olsun bu da
http://img6.mynet.com/ha7/b/bahceli-cay.jpg
edit: basligin basa kalma durumu.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"justin bieber a laf atan şerefsizler ben hayatımı ona borçluyum.
9 mart 2009 yılında bir kaza geçirdim. teleferikten düştüm.
altı ay boyunca komada kaldım.
bir gün bakıcı hemşirem radyoyu açtı. justin bieber çalıyordu.
hemen yataktan kalktım ve radyoyu kapattım."
sktch.in'de çizilen ekşi sözlük nick'leri
-
şüphesiz ki bunlardan bazıları çizime daha bir müsaittir;
http://sketchtoy.com/#1045608
kısa yoldan görmek isteyenler için; görsel
edit:
(bkz: geceye bir resim bırak/#80508480)
(bkz: 14 şubat sevgililer günü/#119538852)
(bkz: ekşi sözlük 22 yaşında/#119580688)
(bkz: sevgilisi olmayanların uyumadan önce düşündükleri/#123194469)
türkiye'yi atom bombasıyla yeryüzünden silerim
-
(bkz: sen kim'sin ya)
şeyma subaşı
-
o kadar gezecek enerjiyi nereden bulduğu konusunda aydınlandığımıza göre başlığını daha fazla hortlatmayalım derim.
bir erkeğe en çok yakışan şey
-
şeref. eskiden boyle serefi icin yasayan, acta acikta kalsa bile kimseye minnet etmeyen, coluguna cocuguna sahip cikan, onla bunla gezip de piclik yapmayan adamlar varmis.
smdi adama "sen de az şerefsiz degilsin" diyince bi gururlaniyor, skor muhabbeti çeviriyor it oglu it.
migros'ta indirimle çürük meyve sebze satılması
-
çöpe gitmesinden iyidir. bu tarz girişimler sadece türkiye'de değil avrupa'nın bir çok yerinde de mevcuttur. örneğin aldi, lidl gibi market zincirlerinde akşama doğru meyve ve sebze reyonlarında indirim olur. buruşan ürünler daha hesaplı satılır.
siteminiz ülkenin ekonomik durumuna farkındayım. hepimiz şikayetçiyiz ama gıda israfı ülkemizde hat safhalarda. bu kadar fakir bir ülke olup da kaynaklarını hunharca savuran başka bir ülke örneği yoktur herhalde dünyada.
edit. siteminizi indirimli fiyatlar üzerine yapmanız daha iyi olur kanaatimce. en az %60 indirimli sayılmalıdır.
ebru gündeş'in 600 bin tl'lik yazlık alışverişi
-
bakınız, enflasyon ülkeyi nasıl da vurmuş.. ebru gündeş hanımefendinin kışlık alışverişi daha birkaç ay evvel 400 bin lira tutuyorken, bugün yazlık alışverişi için 600 bin tl harcamak zorunda kalmış. nerden baksan %50 fark var. işte bunlar hep enflasyon.
http://www.radikal.com.tr/…bin_lira_harcadi-1350430
(bkz: ebru gündeş'in 400 bin tl'lik kışlık alışverişi)
yaran diyaloglar
-
15 ve 9 yaşında iki oğlu ve 3 yaşında bir kızı olan babadan geliyor.
-kızım olunca farkettim ki, bildiğin evde hayvan besliyormuşuz.
kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek
-
bir aydınlanma halidir ve bu hal başta kısa süreli bir yıkım getirse de sonradan yerini ‘’olsun lan, ben böyle iyiyim’’ demeye bırakıyor. en azından benim hayatımda böyle tezahür etti.
bir arkadaşımla konuşuyoruz, diyor ki ‘’hatırlıyor musun hani erdal vardı, o da seninle aynı dönem mezun oldu. işte o sonra mimarlığın üstüne antropoloji okudu şu anda meksikada’da zapatistalarla ilgili araştırma yapıyor’’ mideme bir yumruk iniyor ama hala nefes alıyorum.
başka gün okuldan birine rastlıyorum, ne var ne yok rutininden sonra, nerde çalışıyorsun soruları başlıyor. ben nihayet mesai saatleri insani, maaşı iyi bir işe girmişim, yıllarımı nasıl beş paraya ziyan ettiğimi anlatıyorum, o ‘’evet haklısın, ben de sonunda kendime geldim ve gelecek ay kanada’da sinema okumak için yola çıkıyorum’’diyor. ben buldumcuk olmuşken o bıkmış bile. yolunu çizmiş, hedefe nişan almış. ben hala aybaşına kaç gün kaldığını hesaplıyorum. o an sırtıma bir bıçak saplandı. zar zor çektim, yaşamaya devam ettim.
en son da bir arkadaşın amerika’da bir üniversitede ders vermeye başladığını öğrendim. benden iki yaş küçük bu adam şu an orda ben de burada onun yazdığı makaleyi okuyorum. bir an kendimden geçmişim.
ilk şoku atlattıktan sonra, durdum düşündüm. ne ki bu şimdi? tamam, onlar özel ama ben de harika punch yaparım mesela. içen cennete gider gelir. birkaç kişiyi gülmekten işetmişliğim vardır, hep anlatırlar. ne işe elimi atsam öyle veya böyle tamamlamışımdır. belki çok sıradan şeyler bunlar, belki benim gibi milyonlar var ama huzurluyum olduğum yerde.(sanırım hala prozacların etkisindeyim) canım istese ben de giderim*ama ben burada olmayı seçtim. sıradan insanlar ordusunun yıkılmaz bir neferiyim artık. mutfakta punch yapıyorum.
canlı yayında kavşak izlemek
-
ağlamıyorum beyler, gözüme medeniyet kaçtı.
debe edit: 20 kasım dünya çocuk hakları günü (bkz: #56391081)