hesabın var mı? giriş yap

  • gossip girl, s01e09

    -i don't smell like an ashtray
    -but you look like an ass-tray

    türkçesi:

    -küllük gibi kokmuyorum
    -ama büllük gibi gözüküyorsun

    jasahsgasgfjagsfjas

  • milliyet gazetesi haberi.

    bu da linki

    http://www.milliyet.com.tr/…ce serbest kaldi&ver=17

    evli ve 39 yaşındaki bir kişi parkta erkek arkadaşıyla oturan kızı tehditle kaçırıyor. erkek arkadaşını bir tokatla uzaklaştırıyor ve kıza tecavüz etmeye çalışıyor. evet buraya dikkat tecavüz etmeye çalışıyor!!! kızın iç çamaşırlarındaki sperm örneklerinden anlaşılıyor tecavüz etmeye çalıştığı ve ne oluyor biliyor musunuz? tecavüze yeltenen kişi yeterli tehdit oluşmadığından ve kız 18 yaşından büyük olduğundan dolayı savcı tarafından serbest bırakılıyor. yani hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor. biz de bu memlekette adaletten ve kalkınmadan söz edelim.

    evet değerli arkadaşlarım. 18 yasından büyük kızlara siki sokmadığınız sürece istediğinizi yapabilirsiniz. tecavüzcü sayılmıyorsunuz. adalet böyle çalışıyor bu ülkede.

  • --- spoiler ---

    "rize'de ben bir şeye şahit oldum. tribünler 'recep tayyip erdoğan' diye bağırıyordu. hemen susmaları istendi."

    "önce şu tribünlerin siyasileşmesi sorununu çözün. tribünlerde izmir marşı'nı okuyorlar."

    --- spoiler ---

    tribünlerde siyaset yapılmasından rahatsızmış.

    evet videosu çekip futbolculara 'sen de var mısın?' diye mesaj veren kimdi amk?

  • gerizekalı şoförün bok yemesi.
    ulan o şekilde sen kendini bir bok varmış gibi telaşla dışarı atmaya çalışırsan, bırak piston aşağı inmiş demeyi, abuzittin desen millet yine atlar aşağı.

  • arkadaşınızdan aklından sıfır-yüz arası bir sayı tutmasını isteyin.
    başka bir arkadaşınızdan aklından sıfır-yüz arası bir sayı tutmasını isteyin.
    üçüncü bir arkadaşınızdan aklından sıfır-yüz arası bir sayı tutmasını isteyin.

    üçünüde doğru tahmin etme ihtimaliniz, bu arabaya sahip olma ihtimalinizden çok daha fazla.

    dostoyevski okuyun roman kahramanı olun,
    tarantino izleyin, film kahramanı olun.
    sözlükte hayallerinizi anlatan entariler döşeyin.
    ama bu arabanın hayalini kurmayın olm.

    bu ülkede birkaç kişi bu güzel şeye binecek.
    belki bunlardan biri de ekşici bir piç olacak.
    ama binilebilecek daha güzel şeyler var,
    daha ulaşılabilir, daha güzel şeyler.
    bence onlara yönelelim.

    velhasılkelam; çok pahalı bir araba.

    edit: opel corsa dizel aq!

  • ilk madde ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu.

    ikinci madde atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu.

    üçüncü madde dilimiz, bayrağımız, başkentimiz, istiklal marşımız.

    dördüncü madde ise ilk üç maddenin değiştirelemeyeceği, değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini söyler.

    yukardaki anayasanın ilk üç maddesini korumak mı ? halkı savaşa davet etmek. neye karşı alerjiniz var cumhuriyete mi? dilimize mi? bayrağımıza mı? başkentimize mi? yoksa laik olmamıza mı ?

  • rakı masasında duydum ben en güzelini;

    "sevdiğim kadınla izleyemedim diye mutlu sonla bitse bile hüzünlendiğim filmler var."

    ne aşıkmışsın be adam!

  • yukarıdaki haberi gördüğümden beridir çin propaganda timi nerede kaldı diyordum ki tim lideri 5 günlük gecikmeyle de olsa uyanmış.

    evet, israil'de aşının uygulandığı 5 milyon kişi arasında toplam 62 kişide kalp kası iltihabına rastlanmış. bunlardan ikisi ölmüş, geriye kalan 60 kişi taburcu olmuş. bu sorunla aşı arasında doğrudan bir bağlantı henüz kurulmuş değil.

    bakın kalp kası iltihabı için istatistikler ne diyor:

    the incidence of myocarditis is approximately 1.5 million cases worldwide per year. ıncidence is usually estimated between 10 to 20 cases per 100,000 persons.

    kalp kası iltihabı normal şartlarda her 100 bin kişiden 10 ila 20'sinde görülen bir durum. 7.8 milyarlık dünya nüfusu içerisinde her yıl 1.5 milyon kişide görülüyorsa bu da 100 binde 19.23 kişi yapar. bunu 12 aya böldüğümüzde her ay bu sorunla karşılaşanların oranı 100 binde 1.6 kişi olur.

    biraz daha araştırınca, israil'in aşılamaya aralık ayı sonunda başladığını görüyoruz. yani aşılamaya başlamalarıyla bu haberin piyasaya sürülmesi arasında 4 ay var. hadi diyelim ilk ay aşılama yavaş gitmiş olsun, ve o ilk ayı çıkaralım.

    normal şartlarda 100 binde 19.23 kişi oranından gittiğimizde, her yıl her 5 milyon kişiden 961'inde bu sağlık sorununun baş göstermesi beklenir. bu rakamı dörde böldüğümüzde de o 5 milyon kişi arasından 3 aylık sürede bu teşhisle hastanelik olma oranını buluruz. ne hikmetse, israil'de aşıyı yaptıran 5 milyon kişi içerisinde, hiç aşı yaptırmamış olsalar 240 adedinin sahip olması beklenecek sağlık sorununa sadece 62 kişide rastlanmış.

    diğer veriyi, yani 100 binde 10 ila 20'yi seçip alt sınırını aldığımızda da 5 milyonda yıllık 500 kişide, 3 ayda ise 125 kişide bu soruna rastlanması gerekir diyebiliriz. ancak hangi rakamı kullanırsak kullanalım aşıyı olanlar arasındaki kalp kası iltihabına rastlanma oranı beklenenden çok daha düşük. yani pfizer/biontech aşısı 62 kişide kalp kası iltihabına yol açtı denilebileceği gibi, fizer/biontech aşısı 63 ila 178 arasında kişiyi bu hastalıktan korudu da denilebilir, ki bu istatistiksel açıdan çok daha doğru bir yaklaşım olur. rakamlara, istatistiklere neresinden bakarsak bakalım, aşının kalp kası iltihabına rastlanma ihtimalini arttırdığını değil, aksine yarıya ya da çeyreğe indirdiğini görüyoruz. buyrun burdan yakın.

    şimdi bir de yukarıdaki bütün rakamları gözardı edip, bu aşının 5 milyon kişi arasından gerçekten normalde kalp kası iltihabı sahibi olmayacak 2 kişinin ölümüne yol açtığını farz edelim.

    koruma oranının %95 olduğunu bildiğimiz bu aşının 5 milyon kişiye uygulanması 4 milyon 750 bin kişinin ölümcül hastalığa karşı bağışıklık kazanması anlamına geliyor. yani bu aşı her 2.5 milyon kişiden 2 milyon 375 bininin hayatını kurtarırken 125 bin kişiyi o ölümcül hastalığa karşı korumasız bırakıyor, 1 kişiyi de dolaylı yoldan öldürdüğünü farz ediyoruz.

    bu çinli arkadaşın biontech boktan, size bunu verelim diyeceği sinovac aşısının koruma oranı ise %50.4. yani aşıyı yaptıran her 2.5 milyon kişiden 1 milyon 240 bini hastalığa karşı korunmuyor. bununla kalmayıp, korunduğu zannıyla gardını düşürüyor. gardını düşürmekle de kalmayıp çevredeki aşılanmamış olanlara da bulaştırıyor. brezilya'da ve şili'de covid vakalarının sinovac aşılamalarından sonra artmış olması boşuna değil. devlet araştırmak istese eminim ki türkiye'deki artışın da sinovac aşısına bağlanabileceği ortaya çıkacak.

    sonuçta, 5 gün önce bu haber haber sitelerine düştü ancak olması gerektiği gibi ihtiyatla karşılandı. ilerde, aşının beklenenin üzerinde bir yüzdeyle kalp kası iltihabına yol açtığı ispatlanırsa bunu da özgür, demokratik ülkelerin medyalarında görür, okursunuz. ne de olsa adamlar çin ya da malum ülke medyaları gibi ağır sansür altında çalışmıyorlar, propaganda metinlerini kopyala/yapıştır yapmıyorlar.

  • hijyenin aslında insanın hayatında olmazsa olmaz olmadığının anlaşılması. eskiden en yakın arkadaşımın evinde bile yatamaz, evimden başka yerde tuvalete giremezdim. gerekirse bütün gün tutup eve dönene kadar tuvalete girmezdim. fakat ne zaman ki elazığ ktm'ye teslim oldum, o zaman gerçekle yüzleştim. ilk gece çok zorlandım, o leş gibi yastığa kafamı koyamadım, t-shirt'ümden kılıf yaptım, keçe gibi olmuş ve kokuşmuş battaniyeyi üşüdüğüm halde belimden yukarı çekemedim. taa ki gecenin üçünde uyandırılıp, allahın soğuk ve yağmurunda saatlerce dışarda bekleyip, sabah kahvaltı sırası, öğlen yemek ve akşam yemeği sırası bekleyip, deli gibi yorulana kadar, tüm günü bu şekilde geçirdikten sonra o rezalet yatağa bir an önce kavuşmanın hayalini kurarsınız ve o keçeleşmiş battaniyeye sarılıp mışıl mışıl uyursunuz. artık heryerde tuvalete girebiliyorum, heryerde uyuyabiliyorum. iyi ki askere gitmişim...

    hozat pertek toplaaaağğğnnnn

  • kitap ile ilgili nacizane incelemem için ;

    https://kelimelerinzihni.wordpress.com/…-melekleri/

    tanım: doğamızın iyilik melekleri kitabı insanlık tarihi boyunca yaşanan şiddet hakkında özenle yazılmış ve bir çok farklı kaynaktan verilerle beslenen bir kitap. kitap boyunca şiddete ve şiddetin sebeplerine bir çok farklı açıdan bakılıyor ve tarih boyunca insanların şiddete yaklaşımındaki değişim farklı örnekler ile anlatılıyor. eğer şiddetin insanlık tarihindeki yerini merak ediyorsanız, doğamızın iyilik melekleri bir çok kaynak taranarak özenle hazırlanmış, akıcı bir kitap.