hesabın var mı? giriş yap

  • - alooo ??

    - türk telekom müşteri temsilcisi ayşegül, buyrun ?

    - ayşegül hanım sözlüğe giremiyorum.

    - neyi öğrenmek istiyorsunuz ?

    - pena ?

    - gitar çalmak için kullanılan minik plastik garip nesne

    - peki teşekkürler.

    - rica ederim.

  • son dönemlerde izlediğim en güzel şaka.
    anneleri giydirmiş gibi sırayla gelmeleri,
    hiç kasıntılık yapmadan şakaya gülmeleri tebessüm ettirdi.

  • hiç dikkat ettiniz mi? kötü insanların arada yapmış olduklar iyilikler unutulmaz ve "hep kötülük de yapabilirdi, bak iyi tarafları da varmış" denilirken salt iyi gelmiş iyi giden insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi" diye bir şey denilmez.

    o sadece iyidir, odur onun vasfı.

    iyi bir adam olur, efendi olur ama eş bulamaz. beğenilmez. beğenilse bile aldatılır. keza aynısı kadın için de geçerlidir. iyi bir kadındır, eştir ama aldatılır ihanete uğrar. iyi olmak yetmez bir yerde çünkü.

    iyi birisi öldüğünde de "çok iyiydi" denilir geçilir ama bu kadardır. iyi olmak dünyanın ayarlarında varsayılan olarak atandığı için insanlar iyi değil de, kötü olduklarında fark edilirler. ve yine iyinin iyiliği zaten olması gerekenken, kötünün iyiliğine şükredilir.

    hiçkimse iyi bir insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi ama seçmedi o hep iyi oldu" demez ama kötü bir insan buğday tanesi kadar iyilik yapsa, o iyilik yıllarca konuşulur ve dahası "özünde hep iyi birisi olduğu inancı" ile daha çok bağlanılır.

    iyi insanın bir kez yaptığı kötülük, kötü birinin yaptığı bir iyilikle kıyaslanınca, kötü kazanır...

    belki buna daha somut örnekler verebiliriz. örneğin bülent ecevit mütevazı kişiliğiyle bilinirdi. malda parada pulda gözü yoktu. bir tane toros arabasıyla gider gelirdi meclise. ne oldu? arasıra bu özelliğiyle hatırlanır olsa da iyi birisi olması pek de fayda getirmedi ona. belki onyıllar sonra tarih kitaplarında iki satır söz edilecektir hakkında.

    oysa bir de sert görünümlü otoriter siyasetçilere bakalım. zihindeki yerleri kötüdür ama iyi bir şey yaptıklarında da "aslında özünde iyi" görüşüne iter insanları. öyle ki, insanlar, "bir gün beklemeye değecek kadar çok büyük bir iyilikleri dokunacak" beklentisiyle yaşarlar ömürlerini.

    evet, görüldüğü gibi iyi olmak çok da iyi bir şey değil. iyi olun ama beklentiniz olmasın...

    tanım: gerçek.

    edit: yazar burada kendi iyiliğinden ve takdir görülmesinden bahsetmeyip başlıbaşına "iyi olmak" kavramını ele almıştır.

    iyilik pragmatik beklentiler için yapılmaz. iyilik; tüm din kitaplarında, toplumsal normlarda, gelenek-göreneklerde insanlığın edinmesi gereken doğru bir vasfı olarak öğretilir. bu vasfa sahip olunduğunda da bu kadar kötülerin olduğu bir dünyada iyi olmak, iyi kalmak bir meziyettir ve bunu uygulayabilen kişiler aslında takdir görmelilerken böyle bir takdir yoktur. yani kimse yüceltmez iyi olan kişiyi ama sözkonusu kötü kişi olduğunda, o din kitaplarındakilerin, toplumsal normların, inanışların, adetlerin vaadettiklerinin tamamen tersinde ve üstelik büyük bir adaletsizlikle ödüllendirme sözkonusudur. bunu eleştiriyorum.

    ve iyi birisi nedir? iyi birisi, kötü olabilme iradesi varken bu iradeyi kötü olmamak için kullanan kişidir.

    edit: iyi olmaktan dolayı bir ödül beklemek değil, iyinin iyiliğinin sonuçlarıyla, kötünün iyiliğin sonuçları arasında adil davranılmamasıdır buradaki mesele.

    edit: okuduğumuzu anlıyor muyuz?

    iyi olmamak lazım, iyilikten hayır gelmiyor demiyorum. aksine iyi olunmalıdır. evren iyiler sayesinde ayaktadır. burada eleştirdiğim durum kötülere kazandırılması. kötü birinin bozuk saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi yaptığı bir iyilik o kişinin tüm kötülüklerini örtmekle birlikte yüceltir. ben bunu vurguluyorum.

    kötü biri yüceltilmediği sürece iyi olmaya hiçbir ödül beklemiyorum.

    editler yetmeyince yeni bir entry yazmak farz oldu(bkz: #70243788)

  • fenerbahçeli olmama rağmen gururlandıran olaydır. futbol dahil birçok konuda bize tur bindirmiş bir ülkede, türkiye'nin bir değerinin -bireysel de olsa- benimsenmesi ne güzel lan!

  • cuito cuanavale muharebesi, 1987 yılı kasım ayı ile 1988 yılı mart ayı arasında angola’daki cuito cuanavale bölgesinde gerçekleşen muharebe. 1975-2002 yılları arasında yaşanan angola iç savaşının en önemli muharebesidir. birinci ve ikinci boer savaşlarıyla birlikte, de 19. yüzyıldaki süreçte sonra batı avrupalıların içindeki ilk kırılma, hatta birinci dünya savaşının öncüsü olarak nitelendirilebilecek olayların vuku bulduğu, güney afrika; ikinci dünya savaşından sonra, sömürge devletlerde üçüncü dünyanın doğuşu aşamasında, batıdan taraf duran bir ülke olmuştur. portekiz vb. ülkeler gibi, değil, ırkçı rejim yönetimdeyken, afrika anakarasında bir sömürge devletiydi güney afrika. 4 şubat 1961 ile 25 nisan 1974 arasında gerçekleşen angola bağımsızlık savaşında, unıta ve mpla aynı tarafta savaşmıştı. ancak daha sonra marksist mpla, oraya gönderilen küba askerleriyle birlikte, maoist ve daha sonradan cıa kedisi haline gelen unıta ve güney afrika ordusuna karşı savaşmıştır. 1975 yılında başlayan angola iç savaşında, 1987 yılında savaşın önceki safhalarından daha geniş çaplı bir muharebe başladı.
    iki tarafın da galip geldiklerini ilan ettiği muharebe sonucunda angola iç savaşında dönüm noktasına gelinmiştir: taraflar arasında yapılan antlaşmaya göre angola ve namibya’da bulunan yabancı ordular (küba ve güney afrika orduları) çekilmiş ve namibya bağımsız olmuştur.
    1974 yılına gelinceye dek portekiz sömürgesi olan angola’nın bağımsızlığı için üç ayrı örgüt silahlı mücadele vermiştir: agostinho neto önderliğindeki marksist mpla, holden roberto önderliğinde savaşan ve zaire diktatörü mobutu sese seko tarafından desteklenen fnla ve cıa ile ırkçı güney afrika ve çin yönetimince desteklenen jonas savimbi liderliğindeki unıta. ülkede portekiz silahlı kuvvetlerinin genel olarak egemenliği sürmekteyken farklı zamanlarda farklı bölgeler bu örgütler tarafından kontrol edilmiştir.
    angola’daki siyasi durum portekiz’de yaşanan siyasi altüst oluşla birlikte değişir. karanfil devrimi ile birlikte iktidara gelen devrimci hükümet portekiz’in denizaşırı sömürgelerin bağımsızlıklarını verme görüşmelerini başlatır. görüşmelerin ardından angola 11 kasım 1975 günü resmen bağımsızlığını ilan eder. portekiz ordusunun ve portekiz kökenli binlerce kişinin angola’dan ayrılmasından sonra başkent luanda’da denetim mpla’ya geçer. unıta güney angola’yı kontrol ederken, fnla kuzey bölgelerini elinde tutar.
    isyancı kuvvetler ile portekiz arasında imzalanan alvor antlaşmasına göre geçici bir hükümet oluşturulacak, 1976 yılında seçimler yapılacak ve 11 kasım 1975 günü bağımsızlık ilan edilecektir. ancak geçici hükümet başa geçer geçmez farklı isyancı kuvvetler arasında çatışmalar başlar. mpla başkentte denetimi ele alır. 9 ağustos günü güney afrika ordusu namibya sınırındaki ruacana hidroelektrik santralini ele geçirir. 14 ekim günü ise unıta ve fnla tarafından luanda’nın alınması için başlatılan sefere destek için savannah harekâtı başlatılır. zaire ordusu, güney afrika ordusu ve portekizli paralı askerlerce desteklenen fnla luanda’ya doğudan yaklaşır ve kifangondo eteklerine kadar ilerler. 7 kasım günü küba mpla lehine savaşa dahil olarak carlota harekâtını başlatarak cevap verir. mpla başkenti savunacak ve elinde tutmayı bilecektir. 11 kasım 1975 günü ise planlandığı gibi agostinho neto angola’nın bağımsızlığı ilan eder.
    oldukça uzun süre süren ve ancak 2002 yılında unıta lideri jonas savimbi’nin öldürülmesiyle sona eren iç savaş yarım milyona yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olacaktır[1]. özellikle zengin yeraltı ve doğal kaynaklarıyla dikkat çeken ülke soğuk savaş sırasında abd ve sovyetler birliği’nin dolaylı olarak savaştıkları bir alan haline gelecektir. doğu bloku ülkeleri ve sovyetler birliği mpla ve namibya’nın bağımsızlığı için savaşan swapo’ya askeri malzeme, silah ve lojistik destek sağlarken, küba kendi inisiyatifi ile ordularını angola’ya gönderecektir. karşı tarafta ise özellikle unıta; abd, çin, fransa ve güney afrika tarafından desteklenir.
    fpla, unıta ve güney afrika tarafından aynı anda saldırı altında kalan mpla yardım talebiyle küba cumhuriyetie başvurur. 1975 yılı ocak ve ağustos ayları arasında mpla askeri akademi, silah, teçhizat, ulaşım aracı, radyo vericisi, üniforma desteği alır. yıl sonuna doğru ise mpla silahlı kuvvetleri olan fapla’yı quifangondo muharebesinde desteklemek için küba düzenli birlikleri ülkeye gelmeye başlar. 1976 yılı mart ayına gelindiğinde küba’nın bölgeye gönderdiği düzenli ordu birlikerli sayısı 36 bini geçer. küba dışındaki sosyalist blok ülkeleri ve özellikle sovyetler birliği teçhizat ve çok uzmanlaşmış teknik personel (savaş pilotu veya cephe komutanı) göndererek mpla’yı destekler.angola’ya gönderilen sovyet generallerden konstantin shaganovitch muharebelerde kurmay heyetlerinde yer alacaktır. unıta ise çin, abd ve güney afrika tarafından desteklenecektir. çin ve abd para ve silah yardımı yaparken güney afrika doğrudan askeri birlik gönderecektir. güney afrika zengin yeraltı ve doğal kaynakları olan angola’nın mpla’nın eline geçmesini istemiyordu. güney afrika işgalinde olan namibya, angola ile sınır komşusuydu ve namibya bağımsızlığı için savaşan swapo, mpla ile koordineli bir mücadele yürütüyordu. bu yüzden mpla’nın olası bir zaferi swapo’nun da zaferi anlamına gelecek ve namibya, güney afrika’dan bağımsızlığını kazanabilecekti. bu yüzden güney afrika angola’da kendisiyle uyumlu bir yönetim ve namibya sınırında ise swapo’nun angola’daki üslerinden namibya’ya giremeyeceği bir tampon bölge istiyordu.
    fnla ise zaire diktatörü mobutu sese seko tarafından desteklenir. ancak mpla ve unıta ile karşılaştırıldığında fnla dikkate alınmayacak bir güce sahipti.
    lomba nehri muharebesi olarak da bilinen bu muharebeyi anlamak bundan sonra meydana gelen cuito cuanavale muharebesini anlamayı kolaylaştıracaktır. 1987 yılında mpla angola topraklarındaki hakimiyetini artırmak için bir dizi askeri harekâta başlar. bu kapsamda unıta’nın sağlam kalesi konumundaki eski portekiz askeri üssü mavinga, jamba ve caprivi bölgesine saldırılar başlatılır.

    angola birlikerinin kurmay heyeti cuito cuanavale’den saldırıya geçmeye karar verir. yola çıkan piyade ve zırhlı birlikler menongue hava üssünden kalkan mig-23 savaş uçaklarının desteğinde ilerler.
    güney afrika ordusu, swapo gerillalarının namibya’daki faaliyetini kesebilmek için angola’nın namibya ile olan güney sınırında unıta’nın egemen olmasını istediğinden fapla ilerleyişine karşı ekim 1987’de modular harekâtıyla seferber olarak cevap verir.
    ilk karşı karşıya gelmelerde üstünlüğü ele geçiren güney afrika ve unıta kuvvetleri fapla kuvvetlerini stratejik olarak önemli bir kent olan cuito cuanavale’ye geri çekilmeye zorlar. eğer burası da fapla tarafından kaybedilirse bundan sonraki geri çekilme noktası menongue olacaktır.

    fapla’nın ilk çatışmalardan kalan birlikleri cuito nehri’nin doğu yakasında sıkışır ve kıstırılarak imha edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. kesin yenilgi olasılığının farkında olan mpla, küba’dan acil yardım ister. fidel castro bunun üzerine özel bir harekât başlatarak 15 bin küba özel kuvvetleri askerini gönderir. bölgeye helikopterlerle ulaşan ilk küba özel kuvvet askerleri 5 aralık günü fapla zırhlı birliklerini takviye ederler ve güney afrika ordusunun ilerleyişi cuito cuanavale’nin 22 km doğusundaki tumpo nehrinde durdurulur. özellikle bu bölgede yoğun olarak döşenen mayınlar güney afrika ordusunun durmasına sebep olur. güney afrika birlikleri durmuş olmalarına rağmen bölgedeki hakim tepe olan chambinga tepelerini ele geçirmiştir.

    güney afrika ordusu hava kuvveti olarak üstün olmasa da mirage savaş uçaklarına ve ımpala jetlerie sahiptir. küba hava kuvvetleri ise angola’ya en iyi uçaklarını ve en iyi pilotlarını okyanus aşırı göreve göndermiştir. menongues hava üssünden kalkan küba savaş uçakları 1976 angola savaşında da bölgede bulunmuş olan general arnaldo ochoa komutasındadır. general cintras frias ise cuito cuanavale’de cephe komutanıdır.

    güney afrika ordusu artık çok iyi mevzilenmiş ve takviye almış fapla kuvvetlerine karşı saldırmaya başlar. küba özel kuvvetlerinin ana gövdesinin muharebe sahasına gelişi ise yağmur mevsiminin başlaması ve unıta tarafından yolların mayınlanmasından ötürü gecikir. bu birlikler ilk çarpışmalara katılamayacaktır.
    küba tank ve piyade destek araçları konusunda oldukça iyi durumdadır.
    23 mart 1988’e kadar bölgede askeri harekât sürer. mevzilenmiş fapla kuvvetlerine karşı piyade unıta birlikleri ve zırhlı güney afrika birliklerinin saldırısı sürmekteyken güney afrika ordusu geri çekilme kararı alır. yağmur mevsimi nedeniyle ağır silahlar ve toplar geride bırakılırken chambinga tepelerinden bombardımana devam edilir. küba ve fapla kuvvetleri cuito cuanavale’nin düşmesini engellemiş olur. güney afrika ve unıta ise fapla tarafından düzenlenen sefer sırasındaki amaçları olan unıta bölgelerini korumuş olduklarını iddia ederler. ancak özellikle küba birliklerinin ve fapla ordusunun şehrin güney afrika ordusuna düşmesini engellemeleri zafer olarak değerlendirilir. zaferi kimin kazandığından bağımsız olarak muharebeden sonra önemli değişiklikler yaşanır.

    artık bir pat durumuna ulaşıldığı ve uluslararası gerilimi artırmaksızın iki tarafın da bir sonuç almasının imkânsız olduğu görülür. 1988 yılı boyunca süren çeşitli uzlaşma görüşmelerinden sonra 22 aralık 1988 günü new york’da antlaşma imzalanır. buna göre küba ve güney afrika angola’daki askerlerini çekecek ve namibya’nın güney afrika’dan bağımsızlığı için bir takvim belirlenecektir.
    muharebenin sonucu yoğun propagandaya maruz kalmıştır. afrikada ve özellikle ırkçı yönetimin iktidarda olduğu güney afrika cumhuriyetinde muharebenin neredeyse efsaneye varan bir anlatımı vardır. burada muharebe ırkçı yönetimin başarısızlığıydı ve sonun başlangıcı olarak değerlendiriliyordu. kıtada yenilmez olarak anılan ve beyaz üstünlüğünün simgesi olan güney afrika ordusunun yenilgisi ırkçı rejimin stalingrad’ı olarak değerlendirilir. bölgesel bir güç olarak ırkçı rejimi devam ettirmek isteyen pretoria yönetimi afrikalılar ve kübalıların yani ikinci sınıf olarak siyahlar tarafından yenilmesi psikolojik olarak önemli bir yara alır. ayrıca taraflar arasında imzalanan antlaşmaya göre namibya’nın bağımsız olması, bölgeyi kendi egemenliğind etutmak için asvaşa bile girmeyi göze alan ırkçı rejimin sonunu getirir. bu açıdan bakıldığında bu kazanımların kazanılmasında küba’nın payı ve yaptığı her türlü yardım vebizzat doğrudan askeri müdahalesi belirleyici olmuştur. muharebeden sonra ise güney afrika savunma bakanlığı cuito cuanavale’nin ele geçirilmesi gibi bir amaçlarının hiç olmadığını açıklasa da bu açıklama ağır ekipmanın neden geride bırakılarak bir anda ordunun geri çekildiğini açıklamamaktadır. zayiatlara dair yine iki taraftan gelen çelişkili açıklamalar vardır. buna göre unıta’nın elindeki çok sayıda karadan havaya füze küba miglerinin saldırı kabiliyetini azaltmış, ayrıca güney afrika ordusunun başarılı anti-tank taarruzları sırasında çok sayıda t-55 tankı etkisiz getirilmiştir. buna karşılık olarak küba ve mpla kaynakları tam tersine zırhlı birliklerin güney afrika ordusunu parçaladığını bildirmekte ve buna delil olarak güney afrika ordusunca geride bırakılan son teknolojiye sahip centurion varyantı olan olifant tanklarını göstermektedir.
    güney afrika ordusu tarafından yürütülmüş olan hooper, packer ve excite/hilti isimli bir üç operasyon , birçok tank çarpışmasına sahne olmuştur.
    angola’da bulunan sovyet kurmay heyetine göre ise muharebe iki tarafın da ilerleyemeyeceği veya lehine çeviremeyeceği bir pat durumunda kalmıştır. neticede iki tarafın da taktiksel başarıları söz konusu iken, uzun vadede mpla tarafı zaferi ile sonuçlanmıştır.
    ırkçı rejimin çözülmesinden sonra başa gelecek olan güney afrika cumhuriyeti devlet başkanı nelson mandela ise muharebenin anlatımında küba şekline destek verecektir :
    "küba halkının afrika halkları için ayrı bir yeri vardır. kübalı enternasyonalistler afrika kıtasının bağımsızlığı, özgürlük ve adalet için tarihte görülmemiş bir özveride bulunmuşlardır…biz afrika’da topraklarımızın alınmasına ve egemenliğimizin çalınmasına alışkınız. afrika tarihinde bir ulusun hiçbir çıkar gözetmeden diğerinin hakları için ayağa kalkması görülmemiştir."

  • kaval kemiğine benzer kemikleriyle "ulan insan mı yedirtiyolar bize" diye düşündürten ardından, "her gün bu kadar insanı nerden bulup da pişircekler" kuşkusuyla oh çektiren yaratık.

  • bu virüse inanmayan pezevenkler. şu yaşanan kapanmalar, insanların işsiz kalması, ölümlerin artışı... hepsi sizin sorumluluğunuzdur. hepsine siz sebep oldunuz. olmaya da devam ediyorsunuz.

    avustralya, g. kore, japonya, tayvan örneklerine bakın. insanlar önlemlerini toplu şekilde aldığında hiç bir sorun olmadan normal yaşantısına devam ediyor. ama o maske var ya maske. sanki ırzınıza geçiyorlar. sanki bir yerlerinize sokun diyorlar. namusunuzu ondan daha az korursunuz. sanki özellikle bir yerden bu hastalık yayılsın diye finans alıyorsunuz. bu kadar boş beyinler olamaz çünkü. sanki caddede fosur fosur sigara içmeden duramıyorsunuz. sanki o sıçtığımın sigarası ağzınıza girip mikrobunuzu milletin suratına suratına üflediğinizde size para veriyorlar. bu kadar mal millet başka yerde yoktur. okumuşundan okumamışına kadar.