hesabın var mı? giriş yap

  • anne : oğlum milli eğitimin bilmemne sitesindeki resmimi değiştirmem lazım.
    ben : anne iş çıkarıyorsun bana ha, kim uğraşcak şimdi resim taratmakla.
    anne : ama değiştirmem lazım.
    ben: dünya üzerinde babamdan iyisi yok anne ne yapacaksın resmini değiştirip.
    anne : ne alakası var, o kadar iyiyse ben boşayım sen evlen babanla. gelsene bi.

    yanına giderim

    ben : ne güzel resim işte ne diye değiştireceksin.
    annem : resmin altında resmi değiştir yazıyor.

    not : resim değiştirmek için olan resim değiştir butonunu bürokrasinin pençesindeki annem emir olarak algılamış.

    bu da babam. tencere kapak :)
    (bkz: #70267378)

  • fransa'nın tamamını bilmem ama paris öyle bir metro ağı ile donatılmıştır ki özellikle yaşlı ya da hasta değilseniz taksiye binmek aklınızın köşesinden geçmez. her yere metro ile inanılmaz kolay ve hızlı şekilde ulaşabilirsiniz. buna istanbullular için şöyle örnek verebilirim:

    sabah tuzla'daki evinizden çıkıp beylikdüzü'ndeki işinize gidip öğle yemeği'nizi istiklal caddesi'nde yiyip, işe geri dönüp, akşam iş çıkışı kanlıca'da yemek sonrası kahve için bebek'e uğrayıp geç kalmadan tekrar tuzla'daki evinizde olabilirsiniz. bunların üstüne yorulmuş da olmazsınız.

  • hakedene daha çok maaş verilip bu tür saçmalıkların düşünülmediği bir düzenle kolaylıkla çözülebilecek ikilem. böyle saçma sapan konuşup sonra da liyakatsizlikten bahsediyorsunuz.

  • aşk büyüsüyle dünyaya gelen, bundandır ki sevgi nedir bilmeyen, nefret bile edemeyip hayatını en güçlü olmaya adayarak karşısına çıkanları engel görüp ortadan kaldıran bir eksik ruh ile, sevgi, nefret, kıskançlık, kibir ve daha fazlası birçok duyguya sahip saf kötü arasındaki karşılaştırmada voldemort her zaman daha tercih edilesidir.

    voldemort doğumu, tarafsız ve insani duygulardan arındırılarak, ele alındığında, eylemlerinin sorumluluğunu taşıyabilecek bir karakter değil aslında. çünkü aksini bilmiyor. duygudan azade bir kabuktan ibaret hayatında tek başına ilerleyip en tepede olma güdüsüyle hareket eden biri sadece. müritlerine dahi sempati göstermemesi bunun bir kanıtı. tüm bunlar dikkate alındığında voldemort gibi birinden insan olarak bahsedip, onu insani değerlerle yargılamak mümkün olmaz elbette.

    umbridge ise duygu nedir biliyor. iliklerine kadar hissediyor ama sevgiyi seçmek yerine nefreti tercih ediyor. ezebildeklerini ezip geçiyor, yetmiyormuş gibi bundan zevk de alıyor.
    bilinçli olarak kötülüğü seçmiş biri doğru olarak nitelendirilen safta yer aldığı için ondan daha iyi olmuyor haliyle.

    yani demem odur ki; voldemort canım, adın çıkmış dokuza inmez sekize. ama senden beterleri de var işte.

  • internet cafeye polis baskın yapar ve counter strike oynayan çocuklardan birinin yanına gelir:

    +ver bakim kimliğini.
    -abi kimliğim yanımda değil valla.
    +ulan kimlik olmadan ben ne biliyim terörist misin nesin?
    -yok abi. ben kantırım zaten.

  • babaannesi namaz kılarken ege (4,5 yaş) odaya girer, namazın sonlarına doğru:

    ege: babaanne bu şekerleri yiyebilir miyim?
    babaanne: ....
    ege: babaanne cevap versene! yiyebilir miyim?
    babaanne: ...
    ege: (sesini yüksetir) duymuyor musun, görmüyor musun beni? bana baksana babaanne!
    babaanne: (sağına doğru selam verir)
    ege: orada değilim, buradayım!
    babaanne: (soluna doğru selam verir)
    ege: ya o tarafta da değilim, tam karşındayım baksana!!!!