hesabın var mı? giriş yap

  • katilin, tetiği çeken kişi olmadığı saldırı. doktora, eğitimli vatandaşa karşı halkı bu kadar kışkırtanlar asıl sorumlular.

  • timur ordusunda görev yapan isen buga isimli bir general 1402 ankara savaşında askerlerini bu köy civarinda topladığı için burada esenboğa köyü oluşmuş ve devamında buraya yapılan havaalanı da aynı ismi almıştır..

    kaynak:murat bardakçı

  • en güzelini tutunamayanlarda oğuz atay anlatmıştır.

    yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.

  • network ten sonra izlediğim; canavarlaşmış adeta taze et ve kana susamış medya sektörüne getirilen en sıkı, en ofansif ve direkt eleştiri.. bizim ana haber bültenleri spikerlerinin neden yalandan üzgün ifadelerle ama içten içe coşkuyla 30-35 dk boyunca cinayet ve katliam haberlerine yer verdiklerini çok daha iyi anlayabiliyor insan... ama medyanın şu halinin en büyük faili hipnotize olmuş bir şekilde bu haberlere ilgi gösteren moronlar sürüsüdür.. bu canavarların iştahını kabartan işte bu moronların ta kendileri..

  • belki askerimizi şehit etmeye çalışan birinin cesedini toplamak için vakit ayırmaya bile gerek yok... sonuçta cesede bile patlayıcı düzeneği kurabilen bir bozuk zihniyet o yüzden geberdiği yerde bırakmak en iyisi.

    edit: başlığı açan kişi entrisini silmiş.

  • - yazarım sana…

    + yazma! o zaman bekliyor insan. ee buraya çok az insan geliyor, çok insan gidiyor. kalan da bekliyor, ama bazen çok uzun bekliyor. yani hani mesela zannediyorsun ki; bir yoldan birisi gelecek, boş uzun bir yol… devamlı ona bakıyorsun. sonra kimse gelmiyor. yazma boşver…

    (bkz: vizontele tuuba)

  • sayıları hayli fazla olan hayvanlardır. kendimizi doğanın efendisi olarak görme yanılgısındayız malum. bunu da çoğunlukla "alet kullanımında başarılıyız" argümanıyla destekliyoruz. ancak durum pek de öyle değil. alet kullanabilen ve bunu farklı yaşam alanlarına sahip olmalarına rağmen çeşitlilikle yapabilen hayvanların sayısı hiç de az değil.

    şempanzeler, orangutanlar, yeni dünya maymunları (22):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.
    6. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    7. engellemek.
    8. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    9. kazmak.
    10. çizmek, ovmak.
    11. vurmak, çakmak.
    12. asmak.
    13. silmek.
    14. içine sokmak, yoklamak.
    15. düşürmek.
    16. ulaşmak.
    17. emdirerek sıvı taşımak.
    18. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.
    19. vurmak, dövmek.
    20. batırmak, saplamak, delmek.
    21. simgeleştirmek.
    22. kesmek.

    bonobo (21):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.
    6. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    7. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    8. kazmak.
    9. çizmek, ovmak.
    10. vurmak, çakmak.
    11. asmak.
    12. silmek.
    13. içine sokmak, yoklamak.
    14. düşürmek.
    15. ulaşmak.
    16. emdirerek sıvı taşımak.
    17. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.
    18. vurmak, dövmek.
    19. batırmak, saplamak, delmek.
    20. simgeleştirmek.
    21. kesmek.

    goriller (20):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.
    6. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    7. engellemek.
    8. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    9. kazmak.
    10. çizmek, ovmak.
    11. vurmak, çakmak.
    12. silmek.
    13. içine sokmak, yoklamak.
    14. düşürmek.
    15. ulaşmak.
    16. emdirerek sıvı taşımak.
    17. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.
    18. vurmak, dövmek.
    19. batırmak, saplamak, delmek.
    20. simgeleştirmek.

    eski dünya maymunları (19):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.
    6. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    7. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    8. kazmak.
    9. çizmek, ovmak.
    10. vurmak, çakmak.
    11. asmak.
    12. silmek.
    13. içine sokmak, yoklamak.
    14. düşürmek.
    15. ulaşmak.
    16. emdirerek sıvı taşımak.
    17. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.
    18. vurmak, dövmek.
    19. batırmak, saplamak, delmek.

    kuşlar (18):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.
    6. engellemek.
    7. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    8. kazmak.
    9. çizmek, ovmak.
    10. vurmak, çakmak.
    11. silmek.
    12. içine sokmak, yoklamak.
    13. düşürmek.
    14. ulaşmak.
    15. emdirerek sıvı taşımak.
    16. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.
    17. vurmak, dövmek.
    18. batırmak, saplamak, delmek.

    filler (12):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    4. engellemek.
    5. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    6. çizmek, ovmak.
    7. silmek.
    8. içine sokmak, yoklamak.
    9. düşürmek.
    10. ulaşmak.
    11. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.
    12. vurmak, dövmek.

    etoburlar (10):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.
    6. engellemek.
    7. çizmek, ovmak.
    8. vurmak, çakmak.
    9. ulaşmak.
    10. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.

    kemirgenler (8):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    4. engellemek.
    5. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    6. kazmak.
    7. ulaşmak.
    8. sürüklemek, döndürmek, tekmelemek, tokatlamak, ittirmek.

    gibonlar (8):
    1. fırlatmak.
    2. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    3. çizmek, ovmak.
    4. asmak.
    5. içine sokmak, yoklamak.
    6. düşürmek.
    7. ulaşmak.
    8. emdirerek sıvı taşımak.

    böcekler (7):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.
    4. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    5. vurmak, çakmak.
    6. içine sokmak, yoklamak.
    7. düşürmek.

    balina ve yunuslar (6):
    1. fırlatmak.
    2. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.
    3. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    4. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.
    5. kazmak.
    6. silmek.

    toynaklılar (4):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    3. kazmak.
    4. çizmek, ovmak.

    kafadanbacaklılar (4):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. engellemek.
    4. kazmak.

    kabuklular (3):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    3. engellemek.

    prosimiyenler (3):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. gözdağı vermek, el sallamak, sarsmak.
    3. destek koyup tırmanmak, denge sağlayıp tırmanmak, köprü oluşturmak, yerini değiştirmek.

    örümceğimsiler (3):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. fırlatmak.
    3. tuzak kurmak, kandırmak.

    karındanbacaklılar (2):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.
    2. yüklenmek, kaldıraç kullanmak.

    balıklar (2):
    1. fırlatmak.
    2. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.

    timsahlar (1):
    1. kontrol etmek ya da taşıma amacıyla sıvı veya nesne kullanmak.

    çiftyaşamlılar (1):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.

    denizkestaneleri (1):
    1. bedene nesne yapıştırmak, tutturmak, örtmek.

  • zeki olması, şiir sevmesi, keman çalabilmesi, tango yapabilmesi, espri yeteneğine sahip olması,.. değildir, kendimden biliyorum.

    esnek çalışma saatlerine uyumlu, takım çalışmasına yatkın, yoğun tempoda çalışabilecek, askerlik hizmetini tamamlamış erkekler tercih edilir bence. yoksa bu kadar insan yalnızken bu kadar insan yalnız kalmazdı. neyse konu daha fazla dağılmadan gideyim ben.

  • 5 yaşındaki kızım okulda ağlamıştır:

    b: sen bugün okulda ağladın mı güzel kızım?

    k: evet, nerden biliyorsun?

    b: kuşlar söyledi.

    k: yaaa!

    b: peki neden ağladığın yavrum?

    k: kuşlara sor!