hesabın var mı? giriş yap

  • üsküdar belediye başkanı hilmi türkmen’in yeğeni cihat türkmen; ilahiyatçı ama gençlik ve spor müdür yardımcısı. keşke liyakattan , kul hakkından da biraz rahatsız olsaymış. yiyin efendiler yiyin, doyuncaya tıksırıncaya çatlayıncaya kadar yiyin!

  • mercedeste çalışan mühendis arkadaşlarla görüştüm, sabah akşam toplantılarda togg'u konuşuyorlarmış. togg almanya'ya girerse tükkanı kapatır gideriz diyollarmış.

  • bu ülkede genelleme yapmanın yanlış olmadığının en net kanıtı ülkücüler ve siyasal islamcılardır.

    ülkücüler ve siyasal islamcılar bu ülkenin kanseridir.

  • yeğen* ve diğer yeğen* arasında geçmektedir, o sıra ikisi de 4 yaş civarıdır:

    a: serkan hadi top oynıyalım
    s: olmaz ben babama yardım ediyorum (babasının okuduğu gazetenin altına elini koymuştur, taşımasına yardım ediyordur)
    a: hiç bile de!
    s: ediyorum işte!
    a: halaaa! serkanın babası bi gazeteyi bile taşıyamıyooooooo!
    s: al sana *çat* (serkan babasına laf söyletmez)
    a: (normalde kafasını tutup ağlaması beklenirken, şöyle bi afallar. bi kaç saniye durur öylece) bak baban sen elini çekince de okuyo hadi gel top oynayalım
    s: tamam.

  • shut up diyen arabın haklı olduğu tartışma.

    o bu ülkede yiyecek, içecek, gezecek, ev sahibi olacak sen susacaksın.

    bunun seçimi yapıldı ve bitti.

  • -ya salak mısın sen?
    -aşkım vallahi elimden kaydın
    -ne demek elimden kaydın ya hasta
    -bak iyilik edelim dedik kötü olduk iyi mi?
    -resmen başım ağrıyor
    -migrenin mi?
    -yok salaklığın
    -hadi, başa döndük yine...

    allahım canımı al da kurtulayım. sakarlık dediğin ne noktalara kadar ilerleyebiliyor şaşırıyorum bazen. koltukta uyuyakalmış sevgiliyi, romantizm, aşk adamlığı adına; sarsmadan, bomba imha ekibi amiri gibi kavrayıp; odaya, tertemiz yatağımıza taşıyayım, yatağa koyunca uyanır, uyanınca da bu ilgi karşısında duygusallaşıp kesin beni arzular diyerek çıklan yolda sevgiliyi yatak odası ile salon arasındaki o daracık koridorda elinden kaçırmak da neyin nesi? hayır kız düştükten sonra üstüne basmayayım diye sıçrarken kızın koluna takılmak, darbenin ve kolunu ezmenin acısıyla bir anda uyanan nazlı yarin seni zeybek oynar bir halde görmesi nasıl izah edilir.

    neden aşkım hadi yatağa geçelim, uyuyorsun bak demek varken 60 kiloluk sevgiliyi kucaklayıp odaya taşıyabileceğini düşünmek ve sonuç odaklı hareket ederken asıl mevzuyu elden kaçırmak da neyin nesi? dünya üzerinde, komik videoları saymazsak kaç kişi vardır böyle yapan? biz kaç kişiyiz sevdiceği odaya taşırken yere düşürüp üzerinden geçen?

    -bak aşkım vallahi kazaydı
    -gülüyordun ama
    -ya ne gülmesi seni ezmeyeyim derken
    -bi de ezseydin
    -olur mu hiç, yere düşen sahibini at bile çiğnemez
    -salaksın yemin ediyorum
    -kolun iyi mi?
    -acıyor
    -bastım ya ondandır
    -aa sahi mi? embesil

  • kavalalı hanedanını da sayarsak mısır,1882 yılına kadar osmanlı devleti'ne bağlı kaldı. osmanlı'nın ise firavunlar çağı ile ilgisi hiç olmadı. dolayısı ile o olmasa çaldığı söylenilen heykellerden bu güne hiç bir şey kalmayacaktı. ciddi düşünülürse yaptığı hırsızlığın ortak dünya mirasını kurtarmak olduğu rahatça anlaşılacaktır. belzoni yaptığı keşiflerden elde ettiklerinin tamamını yine keşiflerine yatırmış bu uğurda son feda ettiği ise yaşamı olmuştur.

  • son derece sevimli, duygularını ifade edebilen, temizliği kolay, sessiz, ev içinde huzurla yaşayabilen ve oyun oynarken bütün stresinizi, üzüntünüzü alabilen bir hayvan olduğu için. kedi yüzü insanın güzellik ölçüsü olarak kabul ettiği iri ve çekik parlak renkli gözler, minik ağız ve burunla bezenmiş.

    ama iş yalnızca sevimlilikte bitmiyor, duyuları çok güçlü hayvanlar. yetişkinlikte beslediğim ilk kedim açık kalan ocaktan yayılan doğalgazın kokusunu alıp koşturarak beni uyarmış, evi muhtemel bir patlamadan kurtarmıştı. bunda ne var demeyin, zira ben koku alamıyorum, o gazı fark etmem saatler sürebilirdi.

    "nankör kedi" efsanesi de ayrı bir yanılgı, zira yine aynı kedi babam hastaneye yattığında iki hafta yatağının üzerinde beklemiş, sonra cenazesinin olduğu gün eve gelenlere tıslayarak babamın yatağına oturtmamış, babamın bir daha dönmeyeceğini anladığında da sinir krizi geçirip bizi ısırmıştı. sevdiğine oldukça sadık bir hayvandır.

    bunlar gibi sayısız örnek anlatabilirim, ateşli yatarken beş gün üzerimden kalkmaması, alerji nedeniyle gece yarısı bayılıp odanın zemininde kaldığımda bir başka kedimin yüzümü yalayarak uyandırması, ikiz kardeşi astım krizine girdiğinde diğer kardeşin çığlık atarak beni yardıma çağırması, saymakla bitmez...

    keyfini sizinle, acısını yalnız yaşayan dirayetli ve gururlu bir hayvandır. bir kez tanışan bir daha bırakamaz.

    edit: yalnızlıktan diyen mandıra psikologları doluşmuş başlığa. evde cümbür cemaat ailenin yalnız yaşayamayacak yaştaki büyükleri ile birlikte yaşıyorum. yalnız kalabilmek ancak şu son evin boyutu sayesinde kavuştuğum bir lüks. kedi sevgisini anlamadıkça kendi ıssızlıklarını kedi sahiplerine yansıtmışlar.

  • durum güncellemesi sahibi esra

    "merhametsiz erkek, kuyruksuz kediye benzer.."

    altındaki yorumlar:
    erdem : kuyruksuz kedi, tuzsuz çekirdeğe benzer.
    emre : tuzsuz çekirdek, mürekkepsiz mürekkep balığına benzer
    halil : mürekkepsiz mürekkep balığı, karınca yemeyen karıncayiyen-e benzer
    erdem : karınca yemeyen karınca yiyen, patlıcansız karnıyarığa benzer
    emre : patlıcansız karnıyarık, tekerleksiz bisiklete benzer
    halil : tekerleksiz bisiklet,kanatsız kuşa benzer
    emre : kanatsız kuş, kafeinsiz kahveye benzer
    erdem : kafeinsiz kahve, pirinçsiz pirinç pilavına benzer
    emre : pirinçsiz pirinç pilavı, kurşunlu kurşunsuz benzine benzer.
    erdem : kurşunlu kurşunsuz benzin, çekirdekli çekirdeksiz yeşil zeytine benzer
    emre : çekirdekli çekirdeksiz yeşil zeytin, katı sıvı sabuna benzer
    erdem : katı sıvı sabun, merhametsiz erkeğe benzer
    emre : merhametsiz erkek, kuyruksuz kediye benzer
    esra : allahım benim nası arkdaşlarım var ne yaratıcı ne üretken maşallaahh :))
    emre : kaç la kaç sahibi geldi