hesabın var mı? giriş yap

  • tutmuştur...

    cami avlusunda dilenciye para verir gibi eline para tutuşturulan genç kızı hatırlayan hatırlıyordur...

    günlerce şu sahneleri tv'lerde görenler de o genç kızla birlikte ağlamıştı...

    işte (o genç kız o gün bir bir ah etmişse, o etmemişse binlerce tv izleyicisi mutlaka etmiştir) o ah tutmuştur.

    .

    beş yıl sonra edit:

    14 ocak 2018'de hayatını kaybetmiştir dilek özçelik. 27 yaşındaydı.

  • bugün şehirler arası otobüste biri kadın, diğeri erkek olmak üzere iki kişiyi bu dili konuşurlarken duydum. başta sorun değildi, ama zaman ilerledikçe durumdan rahatsız olmaya başladığımı fark ettim. bir zaman sonra ise artık tamamen rahatsızdım. oysa rahatsız olmam çok saçmaydı! önce, anlamadığım bir dil konuşulduğu için rahatsız olduğumu düşündüm; ama bu koca bir yalandı. italyanca ya da ne bileyim, fransızca olsaydı bu diyalog, umurumda bile olmayacaktı. sonra acı içinde fark ettim ki o iki kişinin bir şekilde bana zarar vereceklerinden korkuyordum.

    tüm yol boyunca korktum. en ufak kıpırdanmalarından korktum, tedirgin gözlerle onları izleyip durmuşum yol boyunca kendim bile farkında olmadan. her an bir patlama sesi bekledim, hatta bir canlı bombanın hedef seçmesi için ne kadar uygunuz, onu hesapladım kendimce. belki de hiç düşündüğüm gibi değildir o işler; yabancısıyım, bilemiyorum. onlarsa yol boyunca o beni korkutan dilde konuşup gülüştüler. yani her insanın yapabileceği şeyler.

    erkek olanın annesi olduğunu düşündüğüm kadın, muhtemelen kürtçe dışında bir dil bilmiyordu. belki şehrinden dışarı bile ilk çıkışıydı. eğer öyleyse ne güzel bir karşılama yapmıştım içimden ona. tüm bunları düşündüğüm için kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar çok utandım kendimden. kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar çok canım yandı hissettiklerimden. bana göre hiçbir dilden korkulmamalıydı ya, ikiyüzlülüğümden utandım.

    oysa bana tüm bu mücadele, tüm bu dökülen kan saçma, aptalca ve hatta komik geliyor. önemsemeyi reddedeli çok zaman oldu içimde olan biteni. kimse düşmanım değildir benim, ben de kimsenin düşmanı değilimdir. bunlara rağmen yine de korkuyorsam bir şeyler her zamankinden de çok yolunda gitmiyor demektir bir yerlerde...

  • hem işlerin yürütülüp hem de yatılabildiğinin fark edilmesiyle iş verenlerin sinirlerini bozan gerçektir. çalışmak demek ömür kısaltacak streslere girmek zorunda olmak demek değildir. ofise ulaşımın ve ofiste bulunmanın yapılan işten bağımsız olarak ne kadar zaman ve enerji harcadığının farkına varacağına "evde boşa çıkan zamanı nasıl denetleyerek doldurabiliriz?" diye düşünen boomerların tez zamanda yaşlanıp emekli olması dileğiyle.

  • arkadaşınızdan aklından sıfır-yüz arası bir sayı tutmasını isteyin.
    başka bir arkadaşınızdan aklından sıfır-yüz arası bir sayı tutmasını isteyin.
    üçüncü bir arkadaşınızdan aklından sıfır-yüz arası bir sayı tutmasını isteyin.

    üçünüde doğru tahmin etme ihtimaliniz, bu arabaya sahip olma ihtimalinizden çok daha fazla.

    dostoyevski okuyun roman kahramanı olun,
    tarantino izleyin, film kahramanı olun.
    sözlükte hayallerinizi anlatan entariler döşeyin.
    ama bu arabanın hayalini kurmayın olm.

    bu ülkede birkaç kişi bu güzel şeye binecek.
    belki bunlardan biri de ekşici bir piç olacak.
    ama binilebilecek daha güzel şeyler var,
    daha ulaşılabilir, daha güzel şeyler.
    bence onlara yönelelim.

    velhasılkelam; çok pahalı bir araba.

    edit: opel corsa dizel aq!

  • msn' i açıp saatlerce hoşlanılan kızın online olmasını beklemişliği de vardır bu neslin.

    msn discovery, msn plus gibi uygulamaları yükleyerek hoşlanılan kızın kendi penceresini açıp açmadığını merak etmiştir.

    güzeldi o günler, güzel. ergenliği tam olması gerektiği gibi yaşattı.

  • açıklık getireceğim şarkı sözüdür.

    baya bir kasarak buldum içindeki anlamı emeğe saygı lütfen

    aksiyon filmlerinde müze soygunu sahnelerini hepimiz biliriz. oldukça nadir bulunan değerli bir eseri müzeden çalmaya çalışırlar. kızılötesi ışınlarla güvenlik sağlanır ve neredeyse hareketsiz kalmak gerekir.

    yaralı müzesinde oldukça değerli bir eser olan aşka uzanmak isteniyor. ancak kızılötesi güvenlik sistemleri sebebiyle hırsız hareketsiz bir durumda ve ona ulaşamıyor.

    saygılar.

    edit: türkçe meali daha anlaşılır bir dilde yazıldı.

  • --- spoiler ---

    tatilcilerden idil kılıç da "bugün yaşadıklarımız karşısında şok olduk. gerçekten bir şey yapılmalı. psikolojim bozuldu. denize girmeye korkar oldum. üstelik yaz boyu teknede yaşayan biri olarak bu benim için çok kötü oldu" diye konuştu.
    --- spoiler ---

    ne yapılmalı lady'm? keselim mi hepsini ateşte kızartırız. sen sırf paran var diye git hayvanın alanını gasp et. sonra yok efendim o beni ısırdı. hanımefendinin yatı daha önemli ekosistemden. çünkü o zengin. o istediğini yapar. hayvan mı? parası neyse alırız canım kaç para bi kaplumbağa.

  • psikolojik anlamda "tekrar" sıkıntılı bir süreçtir. biraz anlatmaya çalışayım.

    psikanalize göre hatalar unuttuğunuzu sandığınız kötü olayların tekrarlanmasıdır ve freud'a göre tesadüf değildir ve bir acı çekme şeklidir. şöyle açıklar:
    "insan anılardan ötürü değil, unuttuklarından dolayı acı çeker. çünkü unutma biçimleri yanlıştır, kendilerini çaresiz bırakır şekilde unuturlar". neden acı çekerler? çünkü o hatayı tekrarlar.

    tekrarlama aslında çözdüğümüzü sandığımız, unuttuğumuz hataların ortaya çıkmasıdır. yani bir beceriksizlik örneğidir. freud yine şöyle der:
    "hasta dürtüye boyun eğerek tekrar yapmaktadır ve tekrarlama artık, hatırlama dürtüsünün yerini almıştır."

    tekrar etmek geri itilmiş ya da hayata geçirelememiş gizli düşünceler bütünüdür. bunu yapmıştır çünkü kendisinin bu düşüncelerle "uyumsuz" olduğuna inanmıştır fakat genelde fark etmeden kişiler bilinçsizce yapar. zaten freud'un genel teorilerinden biri korktuğumuz ya da bize uygun olmayan şeyleri yapmaya çalıştığımız ya da bastırdığımız üstünedir. örneğin aşk temasının genelinde oedipus ve anneye bağlılık yatmaktadır ama bu gerçekleşemediği için bastırılır. bu açıdan aşkın kusurlu olduğu da söylenebilir. çünkü başka birinde bu hissi tekrarlamış oluyorsunuz.

    unutulduğunu sandığınız fakat atlamadığınız olaylar hata yapmanıza sebep olur. bir ayrılık sonrası kötü olaylar yaşayacağınız benzer özellikte birine bu sebeple aşık olabilirsiniz. dil sürtçmeleri, rüyalar, serbest çağrışım bununla ilgilidir. örneğin gereksi yere bir şeyi hatırlayıp, kötü hissedebilirsiniz.

    şöyle özetlersek: "tekrar; bastırdığınızı sandığınız düşüncelerin geri dönmesidir."

    travmalar da bu tanımla, unutamadıklarınızdır. yani öyle dışarı taşmıştır ki sizi rahatsız ederler, yakanızı bırakmazlar.

    --- spoiler ---
    unutmak neden önemidir?
    --- spoiler ---
    bir şeyi aşmanın temel yolu "unutmaktır" unutmak 2 şekilde gerçekleşir. freud bunu yemek yemeye benzetir, ya yiyerek, öğüterek içinizde çözersiniz ya da kusarak dışarı atarsınız ama tadını bildiğiniz için bir bağ kurmuşsunuzdur. burada içeri alma bilinçdışında bastırma anlamı taşır. bir savunma mekanizmasıdır. her 2 durumda başarılı uygulanırsa çözüme yardım eder.

    richard wollheim, anıları bir paketleme sistemi olarak görür. yani hatırlamak istemediğimiz bir olayı bağlantılarıyla resmedip, bir kutuya koymak gibidir. böylece o olay çevresindeki olaylardan kurtulmuş olur. burada anının subjektif tarafı önemlidir. yani anıda bize neyin acı çektirdiği önemlidir ve bu yüzden bastırılır. (kötü anıyı hatırladığımızda olayların bize hissettirdikleri bizi üzer.)

    anıların yasaklanmış arzular ve rüyalara benzer bir yanı olduğu söylenebilir. paradoksal olaraksa önce unutulmalıdır. yani unutmadığınız bir şeyi sonradan hatırlayamazsınız ve bu şekilde onu kontrol edebilirsiniz. freud'a göre psikanalizin amacı "hatırlamak değil, doyurucu unutma yöntemlerine kavuşmaktır ki tekrar olmasın."

    burada bir diğer paradoksal durum hatrlamanın yıpratırıcı sürecidir. yani sevdiğiniz birini kaybedip, ondan bahsettiğinizde ona karşı hislerinizin bitmesinden dolayı "suçluluk" duyarsınız. oysaki unuttuğunuzda bu his yok olur. demek ki bazı şeyleri unutarak, kabul edilemez ağırlıkta bazı şeyleri ise hatırladıktan sonra yeni bir anlam kazandırdırarak yok edebiliriz. olayları bilinçsizce tekrar etmeyi de böylece engelleyebiliriz.
    (bkz: kişisel gelişim kitaplarının tek cümlelik özeti/@karanlikruya)

    --- spoiler ---
    hatırlamak spontanedir
    --- spoiler ---
    özellikle bir konuyu hatırlamaya çalışmak çok anlamlı değildir. çünkü bazı olaylar görükdükten, dinlendikten sonra anlam kazanır. bu yüzden serbest çağrışım yöntemi kullanılır ve olaylar bağlantılı hale gelmeye başlar ki psikanalizin de temel çalışma yöntemi budur. genel karikatürleri düşünün: gözlüklü yaşlı bir adam oturur ve siz ise kanepede uzanırken dertlerinizi anlatırsınız. psikanalist ise sizi dikkatlice dinler ve kendi de psikanliz sürecinden geçtiği için işin içine kendini katmadan size yol göstermeye çalışır.

    adam philips kitabında " unutmayı mümkün kılan bir hatırlama yoluyla gerçekleşen iyileşmedir" şeklinde açıklar. espirili şekilde şunu da ekler: "zengin ve zamanı olanlar için en iyi metoddur."

    ileri okumalar ve referans
    adam philips - flört hakkında, ayrıntı yayınları
    sigmund freud - günlük yaşamın psikopatolojisi, oda yayınları