hesabın var mı? giriş yap

  • bir gıdım empati duygusu olanın yapmayacağı bir eylemdir. seviyorsan, seviyorsa ilişkisini bitirsin, kimsenin söz verdiği birisini aldatmaya hakkı olamaz. bir kumru, bir saksağan kadar olamayacaksanız insanız demeyin...

  • beceriksiz siyasilerin, ekonomiden anlamadan ülke yönetmeleri sonucu "sıcak para nerden buluruz amk" sorusuna buldukları yanıt...

    kıdem tazminatının tüm kontrolü devlete geçecek ve dolayısı ile çalışanlar kıdem tazminatlarını taaa emekli olduklarında anca alabilecekler. yani işveren işçiyi çıkarsa dahi kıdem tazminatını ödemeyecek işçiye, o hakkın bizde saklı merak etme diyecek devlet ve o parayı işverende değil kendinde biriktirecek.
    yasanın çıkmasıyla beraber tüm kıdem tazminatlarının tamamı ya da kısım kısım bir şekilde kendine ödenmesini sağlayacak.
    böylece sıcak para gelecek ki krizi öteleyebilsinler.

    kriz kapıda değil artık, kriz başladı ve krizin deliği büyümesin diye önlem almaya çalışıyorlar.
    iç güvenlik paketi olsun kıdem tazminatı kaldırılması olsun.
    hep bunlar kritik planlar.
    hele olur da kriz çıkarsa diye suçlanacak adam da hazır. faizi düşürmeyen erdem başçı.

    ülkeyi belediye başkanı yönetirse daha çok şeyler göreceğiz.
    dini inanışlarının kurbanı olan türk halkı bazı şeylerin farkına varır mı merak ediyorum ama gün geçtikçe şemsiye daha derinlere doğru ileriyor ve korkuyorum ki mutlaka açılacak...

  • bekçilerin 10bin lira aldığı ülkede 33bin para değil öncelikle.

    ve becerebilseydiniz siz de okusaydınız keşke halkın parasıyla, tutan yoktu.

    ha ama siz halkın parasıyla okumayı değil başka şeyler yapmayı tercih edenlerdensiniz gerçi, pardon..

  • 2021 yılı itibariyle ülkedeki hekimlerin mecbur bırakıldığı göçtür.

    nedenleri
    1) şiddet ve mobbing zirvede
    - halkımızın doktor dövme ve sövme özgürlüğünün kısıtlanmaması için harekete geçilmemekte
    - ayrıca mobbing ve şiddet sayesinde hekimlerin çok yüksek sayıda hasta bakması sağlanıyor

    2) malpraktis
    yapılan işin sorumluluğu %99 hekimlerde, ekstra ödenen para ise -artık- yok.
    -devlette kazanılan para küba, ödenen tazminatlar ise amerika ayarında

    3) mali boyutu
    - genelde orta/alt seviye ailelerden gelen hekimler eskiden tüm bu zorluklara ilerisi için katlanıyordu artık o iş neredeyse bitti.
    - iyi para kazanacak bir branştaysa ve türkiye'de özelde çalışmaya katlanabilecek biriyse bile 40 yaşından önce sınıf atlatacak paralara çıkması imkansız.
    - mevcut durumda benimle aynı yaşta olan ama 20-22 yaşlarında işe girip para kazanmaya başlayan herhangi bir sağlık çalışanının kazandığı toplam paraya ulaşabilmem enflasyonu hesaba katınca uzman doktor olarak ancak 35 yaş dolaylarında mümkün olacak
    - memurlar arasında saat başına en az ücreti alan grup hekimler (özellikle pratisyen ve asistan hekimler)

    4) ülkenin genel durumu
    - demografinin değişmesi
    -liyakatın tamamen bitmesi
    - ekonomi ve alım gücünün yerin dibine geçmesi

    5) en önemlisi mesleki tatminin bitmesi
    - ne maddi ne manevi tatmin kalmayınca motive edecek bir şey de kalmıyor.

    bu son sabit ödeme/performans sistemi düzenlemesi sonrası ben dahil hekimlerin çoğunun düzelme umudu bitti, iki günde yurtdışına gidiş için olan doktor dayanışma gruplarının üye sayısı hızla artışa geçti.

    kusura bakmayın ama dünyanın her yerinde, en fazla 1 yıllık sıkı çalışma ve akreditasyon süreci ardından ortalama/ortalama üstü kazanıp yaşayabilecek birisini asla ülkede tutamazsınız, sonuç:

    --- spoiler ---

    tabipler göçü

    --- spoiler ---

  • “bu kadar zamma bu insanlar dayanamayacak. bunun sonu çok kötü olacak” demiş afedersin rizeliler.
    ne olacak?
    oy mu vermeyeceksiniz?
    ne yapacaksınız?

  • en güzel tepkiyi türbanlı iki ablamız vermiş, "hayır neden rahatsız etsin, gel biz de sarılalım"

    iyi güldürdüler akşam akşam, hay siz çok yaşayın.

  • ne iş yaptığı belli olmasa da sürekli olarak kar eder bunlar. bir plaza içerisinde 4-5 kişiden müteşekkildir. ihracat inşaat işlerinde faaliyet göstermeleri muhtemeldir.

    profesyonel yönetici diye bir şey yoktur. tüm aile eşrafı bir şekilde yönetimde söz sahibidir. ama bu adamlar toplanıp bi yerlere gitse de kalan 1-2 kişi şirketi ayakta tutmaya yeter. bu holdinglerdeki yönetim sırrını bulabilirsek tez zamanda amerika'ya rakip olabiliriz bence.

  • insan ve şempanze dna'sı %99.4 oranında örtüştüğü halde hayvanla oturup iki muhabbet edemezken ne uzaylısı ne ufosu amk.

  • arkadaşlarla müzik eşliğinde batak oynanmaktadır öte yandan ezan okunmaya başlar

    1.kişi-abi müziği kıssana
    2.kişi-abi müziği kapasana
    3.kişi-abi sesi kıssana
    4.kişi-(açık olan pencereyi kapatıp) koz veeer!

  • biraz garip bir şekilde yaşadığım olaydır.

    2 sene öncesiydi. gezi parkı protestoları yeni yeni bitiyordu. ama insanlar pencerelerde tencere tava çalmaya, yolda yürürken alkışlamaya, arabadayken kornalara basmaya devam ediyordu az da olsa.

    çocukluk mahallem olan zeytinburnu kazlıçeşme'den bir çocukluk arkadaşım askere gidecekti, mahallede onun eğlencesini yaptıktan sonra herkes şahinlere doluştu. 10 araba varsa 8 şahin 1 kangoo 1 peugeot 207 falan vardı. şahin hegemonyasının olduğu bir mahallede büyüdüm yani.

    arabalara binildikten sonra başladık zeytinburnu'nu tavaf etmeye. semtin her yerini inlete inlete dolaştık. her kırmızı ışıkta inip meşale yakıyor, tezahürat yapıyorduk. zeytinburnu'nun bize dar gelmeye başladığını hissettik ve rotayı bakırköy'e çevirdik. orası bizim semtimize en yakın ve en elit semtti. zeytinburnu'nda büyüyen çocuk kız arkadaşıyla ilk bakırköy'e gider örneğin. bakırköy bir markadır zeytinburnulular için.

    sahilden bakırköy'e doğru yardırıyorduk. ataköy sahildeki gelik restaurant'ın karşısındaki benzinlikte indik arabalardan başladık 'askerin kralı zeytin'den çıkar!' diye bağırmaya. arabaların hepsinde türk bayrakları dalgalanıyor. camlardan insanlar alkışlamaya tencere tava çalmaya başladı.

    benzinliğin yanından geçen bi taksi bi anda benzinliğe doğru kırdı ve durdu. içinden uzun boylu, hatta dev gibi heybetli, yaşına rağmen dünya yakışıklısı bir adam indi. bi baktık tarık akan. orada bulunan herkesin çocukluğuna en az birkaç kere misafir olan büyük adam. herkes şok geçirdi, bazısı adamı göremedi hala 'bu vatan bizimdir bu böyle biline' diye tezahürat yapıyorlar. tarık akan bize doğru koşup 'gençler sizinle gurur duyuyoruz sizi çok seviyoruz' diyerek sarıldı. hayır ulan biz seni daha çok seviyoruz moduna girip biz de sarıldık adama.

    evet, tarık akan bizim asker uğurlama eğlencemizi gezi protestosu zannetmişti. ama işin ilginç kısmı benim o akp'li çocukluk arkadaşlarım tarık akan'a sarıldıktan sonra 'hükümet istifa' diye bağırmaya başladı. çok garip şeyler oluyordu. arkada kalıp tarık akan'ı farketmeyen arkadaşlar onu görünce 'kovaladıkça kaçan ateşböceğim misin?' diye şarkı söylemeye başladılar hep bir ağızdan. adam da gülerek alkış tuttu. sonra koşarak taksiye döndü. biz de yola devam ettik.

    anlatırken sanki saçma bi rüyaymış gibi geliyor ama gerçek valla.

    edit: seni ve dimdik duruşunu çok seviyorum, çok özleyeceğim.