hesabın var mı? giriş yap

  • kullanıcı yorumu

    "iyi"

    otel

    "işte gerçeğin yansıması. ismi halil ibrahim. gerçeği olduğu gibi göstermiş. sağolun."

  • hep mümkün olmayan. vefat ettikten sonra onun telefonundan beni annem aramıştı. bir an gülümsemiş ve "neden olmasın" demiştim, hatta o saniye "kimseye söylemem" diye hesap bile yaptım. neyse ki deli olduğumu gizleyecek kadar akıllıyım.

  • benim küçük bir kedim var. onu izliyorum bazen;

    mama koyuyorum bayıla bayıla yiyor, sonra kendim için bi yiyecek hazırlıyorum hemen kafayı döndürüyor, koşa koşa yanıma geliyor, o yemeği de tadayım diye gözümün içine bakıyor, deliriyor resmen. maması falan tamamen yalan oluyor. aklı fikri benim yediğimde. daha mı güzel acaba diye merak mi ediyor nedir.
    veya yerde peluş ayıcığı ile oynuyor, sonra bi top atıyorum halıya, o ayıcığı anında satıp topla oynamaya gidiyor, bazen karar veremiyor manyak oluyor, iki oyuncakla birden aynı anda oynuyor. bi süre sonra iki oyuncaktan birini tercih edip gerçekten istediğinin yanına gidiyor. daha çok sevdiği oyuncağı önünden aldığımda ise, diğerine; daha az istediğine geri dönüyor, ama o neşeli halinden eser yok.. oynuyor ama sanki mecbur, sanki zorunlu. ne kendini oynadığı oyuncağa verebiliyor ne de aklını benim önünden aldığım oyuncaktan kurtarabiliyor. ama o kedi, mutsuz olmuyor, düşünemiyor çünkü.

    düşünüyorum da bazen küçücük bir kediden bizi farklı kılan ne var? hiçbir şey sanki..
    mutsuzluk kader mi tercih mi? alternatifler azalmayacak bu belli, o zaman telkin şart.

  • ozan’ın haklı olduğu tartışma. sırf magazinci olduğu için bir pakistanlının gizlice çekip servis etmesinden farkını göremediğim şey. ikisinde de rıza yok, ikisi de teşhircilik.

  • ne ilginçtir ki belli bir eğitim görmüş, orta sınıf yarı-burjuva ailelerde olan saplantıdır. ve bunu sürekli tekrarlayıp çocuğu daha fazla çalıştırarak 40 kere söylesem gerçek olur rüyası yaşarlar.
    mesela geçen yıllarda tatil yaptığım bir yazlık sitede çocuğu dahi olmayan tip yoktu. o kadar çok kafamı diktiler ki neredeyse ikna olacaktım, ama çözemiyorum deha nerede. neyse sonra oradaki ege köylüsü garsonla sohbet ettim. oğlu o bölgenin satranç birincisi olmuş, oyunu da kendi kendine öğrenmiş. inanmadım internet'te gösterdi falan. sonra da dedi ki "keşke kafası faydalı şeylere çalışsa".

  • dün akşam intikam dizisini seyrederken aklıma takılan husus. dizide kızın anası oğlana 25 bin veriyor, oğlan da alıyor. bence günümüz şartlarında bir kızı bırakmak için, hele de kız zenginse 25 bin çok az para. gerçi bu para kızla çıkma süresi, aşkın büyüklüğü, ailenin ciddiyeti, nakite sıkışma gibi parametreler göz önünde bulundurularak hesaplanır ancak yine de 25 bin kurtarmazdı.

    mesela o anda ben eşime, baban bana 25 bin verseydi seni bırakmazdım, çatır çatır pazarlık eder rahat 75-100 bin alırdım dedim, gözlerime sevgiyle baktı. yani demem o ki kızımdan ayrıl diye verilen paranın ciddiyetle hesaplanması gerekir. boğaza nazır villada otururken, kızına doğum gününde hediye diye 250 bin liralık araba alırken, sevgilisine kızımdan ayrıl diye 25 bin vermenin hiçbir mantığı yok. o kız su içinde 100 bin ederdi.