ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2000 uefa kupası günümüzdeki konferans kupasıdır
-
şampiyonlar ligi --> şampiyonlar ligi
uefa kupası --> uefa avrupa ligi
intertoto kupası --> uefa konferans ligi
konu kilit.
intertoto ile konferansı nasıl eşit görürsün diyenler için edit:
o dönem 3 adet avrupa kupası vardı, şimdi de öyle. başlığı açanın mantığına göre sıralama bu şekilde. ayrıca gs o sene şampiyonlar liginden uefa'ya katıldı. tıpkı şimdi de cl'den elenenlerin avrupa ligine katıldığı gibi. super kupa finalini de cl ile uefa avrupa ligi şampiyonları oynuyor.
zamanla sevmek vs ilk görüşte aşık olmak
-
zamanla sevmek gerçekçiliktir, ilk görüşte aşk hayalcilik
zamanla sevmek daha mantıklıdır, ilk görüşte aşk daha çocuksu
zamanla sevmek karşı tarafa güven verir, ilk görüşte aşk aşık olana heyecan verir
zamanla sevmek uzun ömürlüdür, ilk görüşte aşk elbette kısa ömürlüdür
zamanla sevmek kadınların işidir, ilk görüşte aşk içindeki çocuğu öldürmeyen erkeklerin
zamanla sevmek evliliktir, ilk görüşte aşk kaçamaktır, meydan okumadır, risktir,
zamanla sevmek dengedir, ilk görüşte aşk dengenin şirazesinin kaymasıdır
zamanla sevmek geleceği görmektir, ilk görüşte aşk geleceği yaşamaktır
zamanla sevmenin bir karizması vardır, ilk görüşte aşk zaten karizmadır
zamanla sevmek razı olmaktır, ilk görüşte aşk fedakarlık
zamanla sevmek aşkın bir parçasıdır, ilk görüşte aşk aşkın ta kendisi
edit:imla
yaran facebook durum güncellemeleri
-
adamın adı muhammed tanrıkulu hâlâ gelmiş ben ateistim diyo.
20 temmuz 2014 hakkari'de sokağa çıkma yasağı
-
bunlar olağan şeyler. mesela 1945 almanya, yine sokağa çıkma yasağı vardı.
(bkz: aşırı uç ileri demokrasi)
mühendisleri sinir eden sorular
-
arkeoloji bolumde okuyan bir kisi tarafindan, bilgisayar muhendisliginde okuyan bir kisiye yoneltilmis soru:
- abi sen bilgisayar muhendisliginde okuyordun dimi?
- evet.
- size hacker 'lik yapmayi ogretiyorlar mi, boyle bir ders var mi?
- sizde tarihi eser kacakciligi diye bir ders var mi?
-?!
somon
-
sonbaharda yavaş yavaş sona yaklaşırken balık mevsimi de başlamıştır. evet sevgili sözlük yazarları bildiniz: bugünkü tarif köşemde size harika bir balık tarifi vereceğim. hafta sonu markette somon haftası idi. normalde levrek düşünüyordum ama hadi dedim somon alayım.
somon faydaları saymakla bitmeyen omega 3 zengini bir balık türü olup, 100 gramında bulunan omega-3 yağ asidi miktarı 1,7 gramdır. bunun yanında kalp damar sağlığını korumakta, kan basıncını düzenlemekte, cilt sağlığımızı güçlendirmekte, göz sağlığını korumakta ve kemiklerimizi güçlendirmektedir. bilhassa hamilelerin daha fazla tüketmesini öneriyorum.
şimdi malzemelerle başlayalım:
4 parça fileto somon
4 adet patates
defne yaprakları
2 diş sarımsak
yarım çay bardağı zeytinyağı
tuz
yapılışı:
öncelikle sarımsakları dövelim. zeytinyağı ve tuz ilave edip karıştırın. balıkları güzelce marine edip dolapta 1 saat dinlendirelim.
dinlenmeye bırakılacak somon
daha sonra yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine, balıkların arasına patatesi (10 dakika kadar 200 derecede fırınlayalım zira balığa göre biraz geç pişmektedir. onun için bir miktar pişirmekte fayda görüyorum) dizelim. üzerine de 5-6 adet defne yaprağı serpiştirelim. bunun nedeni defnenin balığın çiğ kokusunu ortadan kaldırmasıdır.
balığın kalınlığına göre önceden ısıtılmış 200 derece fırında 15-20 dakika pişirmek yeterli olacaktır.
fırın tepsisine dizilmiş somon
arkadaşlar beni takip edenler bilir. balığın yanına bir kaç güzel salata tarifim var. bu tariflerim ile harika bir uyum yakalayabilirsiniz.
roka salatası tarifim
kırmızı pancar salatası tarifim
yapacak herkese afiyet şifa olsun.
nadir yapılabilen espriler
-
kamp ateşi için çalı çırpı toplayan kişiye "oo alırım bi dal" demek.
uzun yol için yolluk veren anneye kızmak
-
ayıp denen bi şeydir.
galaksiler arası ya da ege-akdeniz kıyıları arası bir otostop macerası ise çıkılan yol hele, kızan yerleriniz taş olur taş; o sabah sabah yapıverdiği ve zorla çantanızın kenarına torbasıyla astığı gözlemeleri yer iken, ilk atladığınız kamyonetin arka kasasında.
sana vurana sen de vur diyen ebeveyn
-
akran zorbalığı'na maruz kalmanın berbat bir şey olduğuna inanıyorum.
çocukken dayak da yesem hep karşılık verdim. bir karşılık verdim iki dayak yedim ama üçüncüsü hiçbir zaman olmadı.
dövmekten çabuk mu bıktılar yoksa bir gün dayak yemekten mi çekindiler bilmem:)
öte tarafta hep korkan, çekinen arkadaşlar vardı. bu baskı, onların üzerinde yıllarca sürdü. şu anda bile etkileri var bence üzerlerinde.
çocukların masum olduğuna; yaşlıların bilge olduğuna inanmam.
tabii ki çocuğunuza önce öğretmen ile iletişime geçmesini tembihleyin ama onu bir pısırık olarak yetiştirmeyin.
yoksa ilkokul, lise, askerlik, iş hayatı derken özgüvensiz bir birey olur.
burada bazıları, bu çocukların ileride barzo olduklarını söylemiş ama öyle bir durum yok! çocuk kavgaları, bir dönem sürer ve biter. sizin burada karar vereceğiniz şey çocuğunuzun geleceğidir.
ya hakkını korumayı bilen ya da her zaman hakkı yenen biri olacak.
hiçbirimizin babası anası john dewey değildi tabii ama " sana vurana sen de vur! " cümlesi harika şekilde kurulmuş bir cümledir!
durduk yere kimseye vurma fakat sana vuranın karşısında da sessiz kalma!
dipçe-i türkî: üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen acısı dinmemiş ve avrupa'nın katil ermenileri görmezden geldiği hocalı katliamı'nda hayatını kaybeden türk kardeşlerimize allah'tan rahmet diler; dünyanın hiçbir yerinde bir daha türk soyundan herhangi bir ülkede böyle katliamlara maruz kalmamamız için inancı, tipi, cinsiyeti, ülkesi neresi olursa olsun tüm türklerin birlik olması gerektiğini bir kez daha hatırlatırım.
tipik almancı davranışları
-
bmv
mustafa kemal'i çanakkale savaşı komutanı sanmak
-
bence güzel bir başlık. mustafa kemal çanakkale'ye tümen komutanı olarak atandığında üst yönetim tarafından dışlanmış bir komutandı. kimse tarafından çanakkale'de savaşan ordunun başına getirilmedi. muharebe alanındaki başarılarından dolayı ağustos ayında tüm kuzey cephesinin komutasını devraldı. velhasıl adam hiç bir zaman birilerinin torpiliyle bir yerlere gelmedi. here yere kendi emeğiyle ve beraber savaştığı şehit ve gazilerin hakkıyla gelmiştir.