hesabın var mı? giriş yap

  • açılın ben tezimde bu konuyu çalışıyorum.

    konu ile ilgili literatürde en çok kabul gören açıklamalar şöyle:

    batıda akademiye bakış açısı ile türkiye'de akademiye bakış açısı çok farklı. batıda biraz daha "knowledge is power" anlayışı var ve iktidar pozisyonlarını tabii ki erkeklerin kadınlara bırakma ihtimali daha düşük.

    türkiye'de durum farklı. bilgi ve iktidar çok ilişkili değil ve asıl güç kaynağı para. para getiren işler ise akademide değil sahada. bu nedenle de erkekler daha çok para getiren sahadaki işlere yönelerek akademiyi kadınlara bırakabiliyorlar.

    bir de kadın için uygun meslek olması açısından öğretmenliğin devamı niteliğinde görülmesi açıklaması da var literatürde.

    ayrıca oranlar kafanızı karıştırmasın. eşitlik öğretim görevlisi, okutman (şimdi onlar da öğretim görevlisi oldular), araştırma görevlisi gibi basamağın en altlarında var. ancak yardımcı doçentlikten profesörlük kadrosuna yükseldikçe kadın akademisyen sayısı erkek akademisyen sayısının neredeyse yarısına düşüyor. hatta şimdi baktım yarısının da altında. https://istatistik.yok.gov.tr/ adresinde özet öğretim elemanı sayılarından kontrol edebilirsiniz.

    bu iki şekilde yorumlanıyor. birincisi şu andaki kadın araştırma görevlilerinin yükselmesi ile gelecekte bizi gerçek bir eşitlik bekliyor olabilir, ikincisi de unvanda yükseldikçe onların da sayılarının azalma riski var. yani bu durumda mevcut durum aynen devam eder.

    bir de bu sayısal eşitliği asla yönetim kadrolarında göremiyoruz. en son ocak ayı gibi rakamsal bir kontrol yaptığımda türkiye'de sadece 3 tane kadın rektör vardı yanlış hatırlamıyorsam. (2015'te 13 tane idi diye hatırlıyorum). gittikçe durum kötüleşiyor yani.

    o nedenle yüzdesel eşitlik türkiye'de akademi için yanıltıcı bir eşitlik diyorum ve gidiyorum.

    edit: imla

  • a: paran var mı olm ?
    k: vaa--yookk, az var yani, anca bana yetmeeez bile.
    a: olm var mı yok mu lan ?
    k: vercen m alcan mı ?

  • çok doğru demesidir.
    insanın da çöp olanı vardır, mesela aktroller.
    parası neyse verelim biz de bu çöpleri afganistan'a dökelim.
    afganistan'da aşık oldukları afganlar bunları sabahtan akşama kadar badelerler, tam bir win-win siçueyşın olur.

  • ender görülen ve tamamen zararsız bir sendrom. sendromun mağdurları kafalarının içinde değişik şiddetlerde balon patlamasına benzer bir ses duymaktadır. olay uykuya dalış anında gerçekleşmektedir ve bilinç tam kapanmadığından mağdur hemen tepki vermektedir. ses çok net ve şiddetli olduğundan korku veya gerginlik gibi etkileri olsa da bunların dışında belirlenen bir zararı yoktur. sadece bu olay gerçekleştiğinde elektroensefalografik ölçümlerde -ki ne olduğu konusunda en ufak bilgim yok- bazı mağdurlarda olağandışı aktiviteler görülmüş. bazılarında görülmemiş. ben de şahsen yaşamaktayım bunu, internette görene kadar pek ciddiye almamıştım. okuduklarıma göre aslında bu olayı yaşayan fakat benim gibi pek ciddiye almayan bir sürü insan varmış.

    bir de astral seyahat başlangıcında böyle sesler duyulduğundan bahsedilir ama orasını bilemiyorum. ortak noktası, uykuya dalış anında olması.

    (bkz: her seye ragmen)

  • recep ivedik 4'un 1 milyon 641 bin kisilik rekorunu sarsmis ama kiramamistir. buradan anlasiliyor ki nuri bilge'nin sahan gokbakar gibi olabilmesi icin on firin ekmek yemesi ve spor yapmamasi gerekiyor.