hesabın var mı? giriş yap

  • bize müstehak olan durumdur. isterse akp gitsin, chp gelsin. chp gitsin, abc gelsin.

    vergisinin nereye gittiğini sorgulamayan, devleti bir kamu organizasyonu değil başka bir şey olarak gören toplum asla ilerleyemez.

    bizi kıskanıyorlar dedikleriniz bu dediğime taaa magna carta'da (m.s. 1215) başladılar.

  • bu dizinin başından beri aktarmakta olduğu metin 5x11'de çok net özetlendi. zaten her bölüm veriliyordu ama bu sahnede nefis:

    --- spoiler ---
    çalıların arasından ses gelir. herkes panik yapar korkuyla silahlarına sarılır. bir zombi hızla üstlerine doğru yürümeye başlar. bunun üzerine herkes rahat bir nefes alır.
    --- spoiler ---

  • nezaketinden ödün vermeyen ancak cesaretini de belli eden, oldukça ölçülü ve düzgün bir şekilde konuşan kel ve sakallı bir abi içeren video. karşısında ise çeşitli sesler çıkaran bir primat var.

  • adamın biri berberin kapısından seslenir.

    -işiniz çok mu?

    -iki saç bir sakal
    der adam teşekkür eder ve gider. geri gelmez. berber merak eder ama pekde önemsemez.
    bir kaç gün sonra tekrar kapıdan bir ses duyulur.

    -işiniz çok mu?

    -bir saç bir sakal
    diye cevap verir . adam teşekkür eder ve gider. yine geri gelmez. berber duruma biraz uyuz olur ama olayın üzerinden biraz geçine unutur. 15 gün sonra tekrar kapıdan aynı sesi duyar.

    -işiniz çok mu?

    berber sesi tanımıştır.

    -bir saç kaldı der bu kez. adam teşekkür eder ve yine gider. bunun üzerine berber dayanamaz ve çırağına,

    -koş şu adamı çaktırmadan takip et bakalım nereye gidicek.

    diyerek gönderir adamın peşinden. çırak 10 dk olur gelmez, 20 dk olur gelmez, 30 dk olur gelmez, en sonunda soluk soluğa kapıdan içeri girer. usta sinirlidir, ulan eşek herif ben sana adamı takip et dedim sen bi gittin gelmedin. söyle bakayım nerdeydin der çırağına.

    çırak cevap verir.

    -usta adamı takip ediyordum, önce sola döndü, ordan kahvenin yanında sağa girdi, yukarı doğru çıktık. daha sonra bakkalı geçip çıkmaz sokağa girdi.

    eeeee der usta.

    çırak: valla sonra sizin eve girdi usta..

  • muhakkak ki başka denize kıyısı illerde de benzer problemler vardır ama istanbul'da artık iyice limitlerinden çıkmış, diğer insanların hafta sonu gezintilerini sabote etmeye başlamış olay. balıkçılığı ya da olta balıkçılığını yasaklayacak değiliz ama bu işin yapılacağı yerlerin artık belirlenmesi şehir için elzem hale gelmiş görünüyor. zira bu hobiye/işe gönül vermiş insanların belli ki şehirde yaşayan diğer insanları önemsediği ve umursadığı yok.

    sahil şeridi olduğu gibi bu arkadaşların işgali altında. yürüyüşe çıksanız ya kafanızın üstünde misina gezecek ya oltanın denize sallanmasını bekleyeceksiniz. banklar ise tamamen bu insanlara ait. olta takımları, kovalar, balıklar için rezerve. olmasa bile balık artıkları ve kokudan zaten kullanmak mümkün değil.

    hani deseniz ki sadece belli yerlerde böyle, oraya değil de başka yere gidelim. ama değil boğaz sahili boydan boya işgal altında. tek bir yürüyüş yolu yok ki balıkçıların istilası altında olmasın da rahat rahat hava alınıp, kafa dinlenilsin. bir de belediyenin çevreciliğe büyük katkısı olan yeni dolgu alanları filan tamamen bu işe bırakılmış gibi.

    bu işin bir şekilde önüne geçilmeli ve avlanma için belli alanlar insanlara gösterilerek yürüyüş yollarının ve boğaz kıyısının herkesin kullanabileceği hale getirilmeli. ha olacak değil ya işte yazıp ümit etmiş olalım.

  • uzun süre kimse ellemediği için tozlanmış olan bu cipsler, içeride yalnız bekleyen bir yaşlı adamın bakkalına aittir. kapının üstünde asılı duran file içinde voleybol topu benzeri plastik topları görünce bir an geçmişe yolculuk edilirmiş gibi olunur. ama sonra içeride görülen eski bir laptop bu düşünce bulutunu hemen dağıtır.

    kapıda bu cipsleri gördüğümüzde, hayatın çok hızlı akmadığı, yanlış, basit, atasözlerinin koşulsuz ifadesinden müteşekkil hayat görüşlerinin artık bu dünyada hakim olduğunu anlarız.

    tozlanmış bu cipsleri görünce, nazardan ötürü, güzelliklerinin bir bedeli olarak kör olmuş genç çiftlerin hikayelerine inanılan, yağmurlardan sonra mantar toplamanın çok önemli bir aktivite olduğu bu coğrafyada, artık, koşuşturmanın, küresel hırslardan bahsetmenin bir anlamı kalmadığını kabul ederiz.

  • başta sinyal ver lan diye böğüren delikanlının karşısında aziz yıldırım olduğunu anladığı anda içine doğru sıçarak niye sinyal vermiyorsun abiye evrildiği videodur.

  • tını
    yok artık dedim ama gerçekten bu ismi koymuşlardı. müzik ile yaşamak istiyormuş. yahu sen istiyorsun da çocuk ömür boyu bu isimle yaşayacak yazık değil mi?