hesabın var mı? giriş yap

  • tam hali 24 mayıs 2021 izmir barosu tarafından süleyman soylu, mehmet ağar, sedat peker, tolga ağar ve erkan yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunması olacak.

    kaynak

  • bilgi verip kaçıyorum;
    1. gemiler galata tarafından yürütülüyor.
    2. gemilerin yürütüldüğü güzergah tophane-kasımpaşa güzergahıydı.(yaklaşık 3 km)
    3. galata o dönemde cenevizlilerin kontrolünde dolayısıyla galata surlarında bizanslı gözcüler yok.
    4. can alıcı nokta cenevizliler kuşatma esnasında hem bizansa hem osmanlıya yardım etmiştir. adamlar ticaretinde kim kazanırsa işlerimize devam edelim diyor. tam ekonomik liberaller.
    5. gemilerin yürütüldüğü güzergah o dönemde ormanlıktı ormanlar kesilerek yol açıldı, çıkan tomruklar bir güzel zeytin yağı ile yağlandı tomrukların üzerinden kaydırılarak gemiler kasımpaşa'ya indirildi. constantinople surlarında ki gözcünün o mesafeden gemileri görebilmesi zordu. diğer taraftan haliçte ki gemilerde osmanlı tarafından top atışına tutularak bölgeden uzaklaştırılmıştı.
    6. bu arada yürütülen bu gemilere gemicik`::)` diyebiliriz. öyle ağır yelken direkleri yok kürekli kadırgadan küçük gemiler.
    7. bu arada gemileri tomruklar üzerinde kaydırmak için gerekli olan zeytin yağını da hain cenevizliler, osmanlılara vermiştir.
    8. yıllar önce orta okulda bu soruyu düşünmüştüm günlerce kitap okuyup cevap bulmuştum. asıl kafama takılan ve halen cevaplayamadığım soru ise şu. haliç'i kapatan zincirin bir tarafı constantinople surlarında ise diğer ucu galata sahillerinde, cenevizlilerin kontrolündeydi. cenevizliler neden zinciri koparmadı belki iki taraflı oynuyorlardı osmanlı'ya bu noktada yardım edemeyiz açığa çıkarız demiş olabilirler o zaman osmanlı neden constantinople surlarından daha zayıf olan galata'ya yüklenmedi. belkide ceneviz valisi gibi bir muhbirlere sahip olmaları çok daha verimliydi.

  • şu anda "emekli" olan kişi, çalışmaya başladığı tarihte devletle bir anlaşma yapar. her ay maaşının belli bir kısmı kesilerek devlet hazinesine aktarılır. işveren de devletin hazinesine işçi adına olacak şekilde bir pay daha yatırır. neticede bu insan adına her ay "iki" pay devlete verilir. bu 25 yıl boyunca (en az) devam eder.
    devlette, "sen bana bunu veriyorsun ya ben de sana 25 yıl-5400 iş günü - 65 yaş olunca şimdi aldığından az ama sonuçta bir maaş bağlayacağım der ve anlaşma devreye girer.

    bu verilen maaş, devletin bana verdiği bir sadaka değildir. en az 25 yıl çayır çatır maaşımın bir kısmını devlete vermişimdir.

    bu maaş devleti yönetme iddiasındaki kişilerin bana bahşettiği bir armağan değildir. 25 yıl ben bunun karşılığını fazla fazla ödemişimdir.

    ben ölünceye kadar bu maaşı yaptığımız anlaşma gereği bana ödemek zorundadır. her yıl bu maaşa kendi sebep olduğu enflasyon kadar zam yapmak zorundadır.

    bu sürede bana ücretsiz sağlık hizmeti vermek zorundadır ki bu da anlaşma gereğidir.

    işin daha da ilginç tarafı fikir yürütmekten bile aciz üç yüz küsür yazarda bu başlığın saçma olan ilk mesajını favlamıştır.

    yazıktır.

    edit : @cakura adlı yazar arkadaşın bir mesajı üzerine, "devletle yapılan anlaşma" diyoruz ama, aslında bu devletin zorunlu tuttuğu bir anlaşma. anlaşma yapmazsan sen ve işveren bir de ceza yiyorsun. yani emekli aldığı maaşı kuruşuna kadar hak ediyor. üstelik ödediğinden eksik bir miktarı. hakikaten bir "söğüşleme" söz konusu burada, bir yazık da devlete.

  • an itibariyle yandaş cnn turk ekranlarında "help turkey" paylaşımları tuzak mı diye utanmadan yayın yapıyorlar.

    efendim neymiş böyle paylaşımda bulunarak türkiye cumhuriyeti devletini aciz gösteriyormuşuz. devletimizin gücü yeterliymiş.

    ulan adi herifler, kaç gündür ülke alev alev yanıyor, söndürebildiniz mi?

    edit: dün yetmedi, bugün de tartışıyorlar....

    bunların inadına herkesi daha fazla "help turkey" paylaşımı yapmaya davet ediyorum. bunların bu yangınları söndüreceği yok...memleket yanıyor adamlar hala prestij peşinde, turizm peşinde...

  • yeni işe baslayanlara sorumluluk verilmekten hiç çekinilmeyen bir iş ortamıdır. staj yaptığım dönemde ilk gün manager a "mr. soyadı" diye hitap etmiştim de, öyle olmuyor bu işler falan demişti. 1 hafta sonra ceo yla falan tanıştım hep ismiyle falan hitap ediliyor tabi o zamanlar garip gelmişti.
    sorumluluktan bahsediyorduk. miktarı bende kalsın yüksek meblağlı projelere daha stajyarken beni tek sorumlu yaptılar ki, ben kendime o sorumluluğu vermem. yani vermezdim o zaman öyle düşünüyordum.
    yaş farkı gerçekten hiç önemli değil. bu da en onemli farklardan biri olsa gerek. 40 yıldır sektörde olanlar var, onlardan daha tecrübesizmişim, gençmişim konuşurken veyahut ortak çalışırken hiç bir ima görmedim. öyle olunca da insanın özgüveni doğal olarak artıyor.
    şöylede bir olay yaşamışlığım var:
    8 ay önce falandı bir hata yapmışım ki dillere destan. suçu atacak kimse bile yok . strese bindim tabi. managerım senin hatan değil, şirketin yeterince düzenli olmamasının hatası falan dedi.
    valla reyizsin diyecektim de reyiz in ingilizcesi o an aklıma gelmedi.
    adamın dibisin dicektim , bottom of a men. o da saçma olacaktı ondan da vazgeçtim.
    1hafta sonra bi büyük rakı aldım verirken de dedim ki sen delikanlı adamsın peynir kes, kavun doğra yanında bundan iç lion milk.

  • seçim sandığını sevgiliye olan kavuşma özlemi gibi bekliyoruz ve o gün geldiğinde gavura vurur gibi vuracağız mührü.

  • olumlu konuşana sövülüyor bu süreçte ama artık olumlu şeylerden bahsedebiliriz.

    - önceki gün yoğun bakım sayısı 230 kişi arttı. dün 70 kişi arttı. bugün 35 kişi arttı.
    - vaka sayısının düşüşe geçmesi için çok erken henüz. ama artış net şekilde yavaşladı.
    - ölüm sayısı 6 gündür 60-80 sınırına çakıldı. entübe ve yoğun bakım sayısı bu kadar fazlayken üstelik.
    - 4 gündür 300'er tane hastayı taburcu ediyoruz.
    - test sayısı 21 binleri gördük. güney kore'yi örnek verirken 20 bin diyorduk. pozitif çıkma oranında da bir yükseliş yok.
    - bugünün sonuçları ortalama 6 gün öncenin aynası aslında. bugün virüsü kapan ortalama 6 gün sonra teste başvuruyor. yasaklarla beraber vurdumduymaz tayfa dahil çoğu insan dışarıda maskeli geziyor artık. giderek iyileşeceğini düşünüyorum bilançonun.
    - bu salgının birinci büyük riski sağlık sistemini devre dışı bırakması. yoğun bakım sayısındaki bu artış böyle sürdüğü sürece bizim yoğun bakım kapasitemizi zorlamaz bile.
    - cumadan sonra yurt genelinde hava sıcaklıklarında artış görülüyor. çin'in verilerine göre ortama 1 kişi 2.6 kişiye bulaştırıyor bu hastalığı. havanın ısınmasının 0.5 oranında bu bulaş riskini azaltacağı büyük ihtimal. salgın sürecinde yaz aylarını yaşayan ülkelerde hastalık görülse de sayı diğer ülkelere nazaran bayağı aşağıda kaldı. bu 2.6 kişiyi tedbirlerle 1'in altına çekersek havanın ısınmasıyla birlikte, bu iş biter.

    gevşemeye hazır bir millet olduğumuz için pek açık edilmiyor ama toplumsal anksiyeteyi artırmamak lazım. ispanya ve italya olmayacağız gevşemezsek. umreciler ve yurt dışından gelenler son hafta hariç karantina altına alınmadı. bu büyük hataları yapmamış olsaydık parmakla gösterilen bir örnek olacaktık. neyse bundan sonrası iyi olsun.

  • - yok sapik sanacak, yok abazan sanacak, yok sarkiyorum sanacak hic kasmam direk..
    ''hele cekil kenara bacim''...
    diyerek musaade bile istemeden kaparim elinden..
    onun saskin ve minnettar bakislari uzerimde, karizmam tavan yapmis, magrur ve asil bir sovalye edasi ile tasirim..
    - ayyy.. cok sag oluuunnn.. size zahmet oldu..
    dediginde..
    tozlu yollarin cilekes dolmus soforu edasi ile yine ayni karizmam ve hafif kistigim gozlerim, yuzume inen magrur bir gulumseme ile..
    eyvallah bacim.. der giderim..

    12 yıl sonra gelen elit..
    artık pembe günler çok geride kaldı.
    ülkemi öyle bir hale soktular ki, bırak bir kadının çantasına, bavuluna yardım etmeye otobüste yer verirken bile çekinir oldum.
    yanlış anlaşılma olmasın kadınları suçlamıyorum bu konuda.
    her ay onlarca kadının öldürüldüğü, şiddet gördüğü, çocukların gelin edildiği, sadece kız değil erkek çocuklarına bile tecavüz edildiği ve kimsenin hesap vermediği bir ülke oldu burası.
    hadi bizi boş ver de geleceğimize yazık oldu.
    paranızı, hayatınızı, çalabilirler çalışırsın yerine para koyarsın. uğraşırsın yeni bir hayat kurarsın.
    ama bizim umutlarımızı, gülümsememizi çaldılar.
    paranoyak ettiler hepimizi.
    her şeyi affedin ama umutlarınızı, gülümsemenizi çalanları asla affetmeyin.