ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
daha önce söyledim mi bilmiyorum ama
baba oluyorum lan yazarlar :)) oğlum büyüyünce buraları hep okuyacak. o yüzden terbiyeli yazın. sıçtırtmayın bacağınıza.
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
-
bir problem sürekli insanın karşısına çıkıyorsa,
o insan o problemi çözemiyor demektir.
bir kere çözse, "hoop.." yok olacaktır, bir daha karşısına çıkmayacaktır ama, çözmesi söylenmesi kadar kolay değildir.
eş seçimi böyle bir problemdir. aslında kadın-erkek farketmez.. seçim bir kere yapılır ve bu problemle bir daha ömür boyu karşılaşılmaz.
seçim yaparken her iki tarafın da bilinçaltı, bilinçüstünden daha belirleyicidir. her iki tarafta karşı tarafın çocuk yaptıklarında ona bakıp bakamayacağını tartar. yani bir birlerinden hoşlandıklarında aslında, "bu benim çocuklarımı aç bırakır mı"dan başlayıp "çocuklarıma iyi bir rol model olabilir mi"'ye kadar bir çok soru bilinçaltında cevaplanmış demektir... o yüzden genç olması önemlidir, sağlıklı olması önemlidir, zengin olması önemlidir, yüzü-gözü-eli-ayağı düzgün olması önemlidir. bütün bunlar ve daha fazlası soyun devamı, yani çocukların geleceğini garantiye almak içindir... kişi farkında olmasa da bilinçaltı hesap makinesi kesinliğinde hesabını yapar. sonra gözler baygın bakmaya başlar, tarafların şaftı kayar..
herkes kendi hikayesinin esas kızı ya da esas oğlanıdır. kimse kendini figüran görmez, göremez.. eğer karşı tarafı ilk görüşte figüran görmüşse zaten daha o dakika elemiştir. "sıradaki" diyerek kaldığı yerden (n-1) arasına dalar.
iyi erkek işte esas oğlanın başarmış olanıdır.
-ama, zengin olarak
-ama, yakışıklı olarak
-ama, kaslı-kuvvetli olarak
-ama, kariyer yaparak
-ama öyle, ama böyle..
bir şekilde iyi bir baba olabileceğini gösteren bir başarıya imza atmış erkektir... işte sorun.. tam da burada çıkar.. erkek başardıktan sonra talibi çoktur... ama bütün erkekler ister ki, kadın ona başarmadan önce inansın... başardıktan sonra gelenler ona mı geliyor, yoksa ortadaki ganimet mi gözlerini kamaştırmış, bulanık su... mevzu çok karışır...
işte esas oğlana baştan inanan, gönül veren kız esas kız olur.. artık, o kızı bu hikayede o tahttan indirmek imkansızdır...
iyi erkeklerin kapılmış olması mevzusu budur.
esas oğlana zamanında inanmayan aday kızların efkarıdır, isyanıdır... kendilerini figüran gibi hissetmelerinin dışa vurumudur.. bu kızlar cephesinin en yaygın problemidir.
oğlanlar cephesinin de pek bu kadar yaygın olmasa da problemlerinden biri... doğuştan şanslı şanssızlığıdır.
şöyle ki, henüz kapılmamışlardır ama talipleri çoktur :
doğuştan zengindir
doğuştan yakışıklıdır
doğuştan öyledir, böyledir.. farketmez, sonuçta müstakbel eşinin onu gerçekten sevip sevmediğini hiç bir zaman bilemeyecektir. taa ki, doğuştan artısını birgün kaybedinceye kadar. bu yüzden de, evleninceye kadar bu tip erkekler gözde playboydur. nam-ı diğer: piç erkek.. her çiçekten bal alarak, adeta gerçek sevgi'yi bir türlü bulamayacak olmasının intikamını alır.. ama, intikam almak sorunu çözmez.
aslında, eskiden padişahların yaptığı gibi tebdil-i kıyafet gezerek bu sorunlarını aşmayı deneyebilirler... nitekim bu konuyu işleyen film, dizi, hikaye, roman çoktur ama, gerçeği pek yoktur.
sosyal medya da yeni yeni bu konuda olanaklar sağlamaya başladı... muhtemeldir ki, ileride bir çok hikaye, roman, film ve dizi bol bol bu konuyu işleyecektir.. ama, şimdilik gerçeğinden söz etmek için erkendir...
doğuştan şanslı şansızlık sorunu kızlar içinde aynıyla vakidir...
doğuştan şanslı olmayanlar,
başta isyan ederler doğanın adaletsizliğine.. ama,
sonra büyük mücadelelerle bir şeyler başardıklarında, kariyer yaptıklarında, para-ün kazandıklarında
bütün bunları yapmadan önce kendilerine inanan eşini bulmuşlarsa eğer daha şanslı olduklarını anlarlar..
çünkü, gerçek aşk bütün bunlardan daha değerlidir...
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
ya da
bütün iyi kızların kapılmış olması
isyanı.. daha doğru ifadeyle iyi olan esas kız ya da esas oğlanın hikayesinde kendini figüran olarak görmenin isyanıdır...
çok da şey'etmemek lazımdır... bazı tavizlerle (n-1)'lerin arasına dalmaktan başka yol yoktur. tabii, her seferinde yaş kriterini biraz yükseltmek gerekir...
bir yerimi kırsam da alçıya alsalar diye dua etmek
-
orta okulda okuyan bir ergenin aklından geçen binbir türlü sapkınlıktan ve gerzek düşünceden sadece bir tanesidir bu.
algoritma basit:
bir yolunu bulup kolunu ya da bacağını çatlatacak ya da kırdıracaksın.
ertesi gün okula alçılı bir şekilde gideceksin..
o güne kadar varlığından haberdar olmayan öğrencilerin ilgi odağı olacaksın..
teneffüslerde başın dik, göğsün dışarda, mağrur biçimde yürüyecek; sanki yanından geçtiğin her öğrencinin seni inceden kestiğini fark etmiyormuşsun gibi doğal davranacaksın..
öyle bir ifade vereceksin ki yüzüne; sanki içten ice acılar içinde kıvranıyormuşsun gibi, ama bu acıyı bir an bile dışarıya belli etmeyecek kadar mağrur olduğunu görecek herkes..
kızlar etrafında pervane olacak..san bin türlü sorular soracaklar..
"önemli bir şey değil", "büyütülecek bir şey yok" diyeceksin alçakgönüllülükle..gizemli konuşacaksın..olayın sebebini hemen açıklamayacaksın..
kızlar sana yardımcı olmak için birbirleriyle yarışacak sonra..birisi koluna girecek, diğeri sana kantinden su getirecek..
her şey güzel de peki bu kol, bu bacak nasıl kırılacak??
kendi gölgesinden bile korkan bir ana kuzusuysanız elinize demir çubuk alıp onu bileğinize indirmeye cesaret edemeyeceğinizi garanti edebilirim..yani bu olay ancak doğal yollardan olmak zorunda..
misal ne bileyim belki çözdüğünüz deneme kitaplarının altında kalıp bacağınızı çatlatabilirsiniz?!
ya da satranç oynarken bacağınızı fil ezebilir?!
hayatında aldığı en büyük risk klozet kapağını kaldırmayıp onu ıslatmadan işemek olan bir ergenin bacağı nasıl kırılır?
kırılmadı zaten..
kırık bir bacağı bir pazarlama stratejisine dönüştürmeyi başaramayan onlarca sünepeninki kırıldı, bir benimki kırılmadı..
-geçmiş olsun taylan, neden gelmedin dün okula?
-hocam trekking yaparken ayağımı burktum..
kızlar hepbirden: vauuvvv..
-ciandio sen neden yoktun oğlum?
-hocam ishal olmuşum:((((((((((
kızlar:ıyyyyyyyyy...
türk lirasına erdoğan'ın fotoğrafının basılması
-
80 milyar dolarlık yolsuzluk sebebiyle hatıra 80 lira bastırılarak yapılmasını istediğim olay.
cem yılmaz'ın çorba fotosuna gelen yorum
-
yorumu yapan arkadaş acaba türkçe hocasının hakkını öbür tarafta nasıl ödeyecek..? verilen emeğe yazık, imlayı katletmiş viran eylemiş resmen..
2018 yılı türk jandarmasının utandıran görüntüleri
-
kötü dans etmeleri dışında neden utandırdığını anlamadığım olaydır. jandarma oldukları için daha disiplinli olup daha çok çalışmış olmaları bekleniyorsa anlarım, ama diğer türlü "jandarma dans etmez" yaklaşımı söz konusuysa asıl utanması gerekenin kim olduğu büyük bir tartışma konusudur.
edit: itibar öyle dans etmekle falan zedelenmez, kusura bakmayın. tamamen gösteriş peşindesiniz. itibar askerlerinin kafasına çuval geçirilmesine rağmen devlet adamların ses çıkaramadığında, ordunun üst kademesindeki komutanlarını haksız yere hapse tıktığında, verilen binlerce şehide rağmen teröristler davul zurnayla karşılandığında, tüm askeriyeye yerleştirdiğin cemaatçiler sana karşı darbe girişimi yapıp da 250'den fazla vatandaşını öldürdüğünde, bu vatandaşlar gariban erlerin boğazını kestiğinde zedelenir.
influencer'ın otelde ücretsiz konaklamak istemesi
-
tüm bunlar yaşanırken diğer tarafta;
"65 yaşındayım diyor mesela, halk ekmek kuyruğundaki bir ablamız, eşi hasta, evde yatıyor, kar yağıyor, bir lira ucuza ekmek alabilmek için iki saattir burdayım diye anlatıyor.
cebimde ay sonuna kadar 5 lira 25 kuruşum kaldı diyor emekli bir abimiz, ay sonuna daha 12 gün varken, çıkarıp gösteriyor 5 lira 25 kuruşunu, 5 ekmek aldım, bu kaldı diyor.
1500 lira maaşla geçinmeye çalışıyorum diyor, ben yaşlarda bir başka emekli arkadaşımız, elinde poşet, poşette üç ekmek… bir liranın hesabını yapacağım hiç aklıma gelmezdi diyor."
edit: (bkz: türkiye'de gelir eşitsizliği ve yoksulluk)
92 yıllık türkiye cumhuriyeti'nin en cesur hamlesi
-
(bkz: kıbrıs barış harekatı)
"biz milliyetçiliği duvarlara değil, kıbrıs'ta beşparmak dağlarına, afyon'un haşhaş ovalarına, ege'nin mavi sularına yazmışız!"
vücuda saplanan oku kırınca gelen rahatlama
-
inanılmaz bir olay. yapanları görünce ne alakası var der, dalga geçerdim. geçen kendi başıma gelince deneyeyim dedim, hala etkisini üzerimden atabilmiş değilim. böyle bir rahatlama olamaz. sanki o ok oraya hiç girmemiş gibi, çok enteresan!
edit: gerçekten okçuyum (bkz: #40886670)
yaran başlıklar
-
(bkz: iyi denemeydi montaigne)
logosunu görünce güvendeyim hissi veren markalar
-
(bkz: çiftlik bank)