ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erkeğin küsmesi dişi olduğunu gösterir
-
duygusal erkek konuşmaz da, küser de, kırılır da, hatta inanır mısınız yüzüne bile bakmaz.
bunların aradığı ise dışarıda hanzo, it kopuk olacak, evde de söz dinleyecek bir eerrrkek. yalnız o erkeklerin hanzoluğu ileride kendilerine döndükleri zaman da, sosyal medyadan adalet aramaya başlıyorlar.
japonya'da 25 saniye erken kalkan tren skandalı
-
söz konusu olaydan 2 hafta önce tokyodaydım. resmen şansa yaşıyoruz
soma
-
vay kardaşım vay...
erdoğan'a %48 ha.
ben sokağa indim lan buranın halkı için.
gaz yedim, jop yedim polisten. 2 gün herşeyi bırakıp buranın halkı için üzüldüm, koştum sokaklarda. insan gibi yaşasınlar, insan gibi ölsünler diye. gidenlere bişey yapamadık kalanlar düzgün yaşasın diye. ulan ne seçimi kaybetmek ne de 5 sene daha erdoğan'a katlanacak olmak bu kadar koymadı bana.
vay kardaşım vay...
cam kenarına ekmek kırıntısı koymak
-
önümüzdeki 1 hafta çok soğuk geçeceği için, civardaki kuşlar için cam kenarına mutlaka biraz ekmek bırakalım. bırakın pisletsinler cam kenarlarını, söz ben gelip temizleyeceğim. bu süper duyarlı entryimi de böyle bitiriyorum.
kendini köpeğe becerten adam
-
köpek de basıldık diye olayı sonlandırıyor amk bu nasıl video.
link silinmiş diye mesaj atan arkadaşlara ahan videosu
doğum günü için verilmiş en boktan hediye
-
altın rengi diyagonal çizgileri olan siyah poşet içinde olan her hediye.
murathan mungan
-
-kimin yerinde olmak isterdiniz? sorusuna,
-kendim olmayı zor başarmışken başkası olmaya mecalim yok...
demiş olan ve beni benden alan şair yazar..
zengin olunca yapılacak ufak şımarıklıklar
-
hd iskender'e gidip "herkese benden su" diye bağırmak.
demek ki & fakat
-
galerici ve müşteri..
m: iyi günler bilader..
g: iyi günler buyurun..
m: kaça bu porşe?
g: 250 milyar..
m: yav destur!.. geçen hafta 240 milyardı?
g: peki ondan önceki hafta ne kadardı?
m: ee.. o zamanda 230 du..
g: demek kiii?
m: demek ki her hafta soruyorum..
g: fakaaat?
m: fakat almıyorum..
g: demek kiii?
m: demek ki yürüyüp gitmem lazım yavaştan..
g: fakaaat?
m: fakat yüzsüzlük edip kalıcam galiba..
g: demek kiii?
m: şş tamam lan sıkıldım ben..
g: fakaaat?
m: fakat sen betermişsin be!!
g: demek kiii?
m: şimdi oturtuyorum yumruğu..!
g: fakaaat?
(polis müşteriyi yakalar)
m: fakat sen çoktan polise haber vermişsin..
g: demek kiii?
m: demek ki içerden çıkınca ben senin ananı..
g: fakaaat?
m: fakat ben içerdeyken sen benim anamı.. bırakın laaan!
beyin yakan boşanma planı
-
her şey son cümlede gizli ''hayırlı günler''
melih gökçek'in doktorları tehdit etmesi
-
--- spoiler ---
ishal şikayeti ile doktora giden hastalara sudan dolayı ishal olmuşsunuz diyen doktorları bana bildirin. onları bakanlığına şikayet edeceğim.
halkı huzursuz etmeyin.
--- spoiler ---
kulaklarıma gözlerime inanamadım. adam basın toplantısında utanmadan bunu söyleyebiliyor.
pes vallahi pes!
koca sağlık bakanlığı belediye başkanının maskarası mı olacak şimdi?
bu da haber buyrunuz doktorları tehdit eden başgan
tabipler odası halka dehşet saçıyor
4 yıl 11 ay daha bunlara katlanacak mıyız? omg!
28 mayıs 2019 ekrem imamoğlu'nun esnafla diyaloğu
-
tipik akepe seçmeni. ne dinliyor, ne anlıyor, ne izlemek istiyor. ille de tutunduğu, inandığı her neyse, sorgulamadan körü körüne bağlı kalmakta ısrar ediyor.
versailles sarayı
-
tam 55 hafta önce ziyaret ettiğim yerdir. kendisi, hayatımda gördüğüm en etkileyici yerlerden biri olması dolayısıyla hakkında birkaç kelam etmek isterim ayrıca. şimdi versailles'ın bahçelerini inceleyeceğiz... harita okumayı sevenler elime mum diksin!
burada bahçenin detaylı haritası mevcut, incelemek isteyenler büyütüp kurcuklayabilirler. harita okumaktan hoşlanmayanlar içinse şöyle bir güzellik yapacağım. spesifik olarak inceleyeceğimiz 3 farklı yer işaretledim, haydi başlayalım.
şimdi öncelikle, haritada da gördüğünüz gibi sarayın devasa bir bahçesi bulunmaktadır ve hayatımda gördüğüm en başarılı peyzaj çalışmaları burada yapılmıştır. bahçe bölümlere ayrılmış. bölümler arasındaki yollar ise hep şu şekilde devasa labirentlerden oluşuyor. 1.68 olan şahsım, fotoğraftaki çitlerin dahi boyuna yetişemiyor, uzunluğunu oradan hesaplayınız. şimdi kırmızı işaretlenmiş yeri inceliyoruz, apollon korusu. kendisi benim bahçedeki favori yerim olmakla beraber, şöyle patikalardan geçerek ulaşılır. bu arada belirtmek iterim ki öğleden sonra bahçeye yerleştirilmiş sesi sisteminden klasik müzik verilir ve sizin o an tek dileğiniz üzerinizde barok kıyafetler olmasıdır... öyle bir ruh haliyle şu patikadan geçip şöyle bir alana çıkarsınız. belirtmek isterim ki fotoğrafın çekildiği nokta, kırmızıyla işaretlenmiş alanın tam ortasındadır ve o alanın yaklaşık 1/4ünü göstermektedir. varın bahçenin büyüklüğünü siz düşünün artık!
geçelim sarı yere. burası da görüldüğü üzere aslında sadece bölümleri birbirinden ayıran biryoldur. fakat adamların estetik kaygıları o kadar fazladır ki yollar dahi fıskiyeler ve heykellerle süslenmiştir. heykeller, bahçe boyunca genelde kanala aşılan ana yollarda sıralanmıştır ve mitolojik karakterleri konu almıştır. zaten bahçe olympostan fırlama gibidir, suyun içinden yükselen poseidonlar* mı dersin, atlar arasından fırlayan apollon mu...
neyse efendim, iyisi mi biz geçelim beyazlı yere. kemeraltı, fotoğrafta pek öyle gözükmese de sizi etkileyici bir girişle karşılar. hayalinizde burayı turuncu bir gün batımında yahut fenerlerin aydınlattığı bir gece yarısı hayal ediniz. girdiğinizde sağınızda ve solunuzda sizi böyle bir kemer karşılar. insanın dans edesi geliyor, değil mi?
büyük haritaya bakarsanız kuzeyde marie antoinette bahçesini görürsünüz. oraya ulaşmak için uzun yollardan yürümeniz yahut ring yapan trenciğe binmeniz gerekmektedir. biz ısınalım diye yürüdük, fakat botun içinde ayağım ezilerek yara olmuştu. ha bu arada lütfen topuklu giyerek gidin ki millete eğlence çıksın biraz. oraya ayrı bir giriş vardır, bahçe turuna dahil değildir ve ekstra ücret alınır. fakat merak edenler -benim gibi harita kurcuklamayı sevenlerdenseniz- google mapsten o minik yuvarlak taraça ve aşk tapınağına göz gezdirebilirler. roma haritasından sonra hayatımda sahip olduğum en güzel harita da versailles bahçelerine aittir ayrıca. yöre halkıysa sabah koşularını kuzey korularında yapabilir, halk kullanımına açıktır ve insan kıskanmadan edemiyor azizim!
versailles'a giden kime sorsanız 'aynalı salon harici pek de bir etkileyiciliği yok fakat bahçesi muhteşem' lafını duyarsınız, nitekim benim yorumum da budur. fakat sarayın etkileyiciliği de budur zaten... girişteki devasa sıraya, kendini beğenmiş güvenlik görevlilerine inat bahçeye çıktığınız an cennette kaybolmuş hissine kapılırsınız.
üstünden 55 hafta geçmesine rağmen entryi yazma sebebime gelirsek...
fakat elbette ak-saray versailles'dan daha büyüktür! estetik algılarına sıçtıklarım ya...