hesabın var mı? giriş yap

  • özgür özel'in o lafını tekrar edelim; "senin silah arkadaşların sana hakkını helal etmeyerek öldüler. sen silah arkadaşlarının bedduasını alan adamsın."

    hulusi akar denen adamın bu cümleleri kurmadığını ve bizim iftira attığımızı söyleyenlere kanıt videosu. hulusi akar konuşması.

    ben bu adamın kripto olduğu konusuna kalıbımı basarım kalıbımı. yazıklar olsun sana be!

    sırf bu olayların olması ve ekrem imamoğlu'nun istanbul buluşmasına gölge düşmesi için bu garip 4 askerimizin şehit edildiğini düşünüyorum. unutmayın bunlar "gerekirse suriye'ye dört adam gönderir türkiye'ye sekiz füze attırırım" diyen adamlar.

  • var. takvimlerden haberim var.

    sen gideli epey oldu. yedi yıldan biraz fazla. başka haberlerim de var.

    çocukların büyüdü. kızın genç kız oldu, sana benzemiyor pek. kuru, zayıf, cılız bir kız. oğlan da büyüdü, o aynı sen işte. senin esmerin. güleç bir çocuk. doğduğunda nasılsa öyle. artık yemek yiyor, belki de ondan. kaşığı zorla ağzına sokmuyoruz bebekliğinde senin yaptığın gibi. "çocuk ya da büyük ol haribo'yla mutlu ol" diye karşısında şebeklik yapmıyoruz. ikisi de iyiler işte, okula gidip geliyorlar. bir de kardeşleri oldu senden sonra.

    anlayacağın herkes hayatına devam etti bir şekilde. yine de hiç kıvırmadan söyleyeceğim, şu saatten sonra sır bize aşikâr sana, baban kafayı bozdu. kolay değil. koca adam yandı kavruldu. annen de uykuyu unuttu. evin içinde yalın yapıldak dolanıp sabahlara kadar ağlıyormuş. kız kardeşinin bebeği oldu. görsen çok severdin, eminim. ablanı çok görmüyorum. karşılaştığımızda da göz göze gelemiyoruz zaten.

    başka? her toplanıldığında adın muhakkak geçiyor. o olsaydı şöyle derdi, böyle gülerdi. herkes bir fasıl seni en son gördüğü zamanı anlatıyor. en son ben söz alıyorum. hep aynı şeyi söylüyorum: en son mesajı bana atmış işte.

    ben mi? aynı. bildiğin gibi. rehberde adın, telefonda mesajın duruyor. senden sonra boş boş dolandım biraz. işe girdim, iş değiştirdim. çalıştım. mesaide çok çalışıp mesai dışında bol bol aylaklık yaptım. dolayısıyla bir baltaya sap olamadım. kendime ya da insanlığa bir faydam olmadı. ne gibi bir faydam olabilir? onu da bulamadım. köprülerin altından çok sular aktı diyemem ama var olan belli belirsiz o köprü de yıkıldı. çayın bu yakasında kalakaldım.

    nadiren sevdiğin hüzünlü şarkıda söylendiği gibi; takvimlerden haberim var. yirmi beş yaşındaydık o zamanlar...

    *

    ed: sevgili t., bugün çocuklarının ikinci kardeşleri dünyaya geldi. kocaman bir aile oldular. sensiz.

    ed: sevgili t., kızın bugün üniversiteli oldu, müthiş neşeli. oğlun da fena halde yakışıklı, gözler sürmeli sürmeli.

  • televizyonda moda giyimle falan ilgili bir yarışmada jüri olan hanım. bir kızcağız katıldı ingilizce öğretmeniyim dedi aralarındaki dialog aşağıda;
    - what is your style?
    - ingilizce mi türkçe mi cevap vereyim?
    - ingilizce tabii. [yanındakilere 'bakalim konuşabiliyormu durun']
    - actually i dont have a style..(vs)
    - evat konuşabiliyormuş tamam

    sen kimsin ingilizce öğretmeniyim diyen kızı konuşma sınavına alıyorsun. meydan kimlere kaldı? bu eğitimli denebilecek insanlar kimlerin ağzına maskara önüne meze oldu allahım. bu televizyondaki insanlar kim, eğitimleri sıfatları ne? çıldıracağım az kaldı

  • - abine mesaj at gelirken tansaşa uğrasın kuş yemi alsın.
    - anne bana mesaj atıncaya kadar direkt abime atsaydın ya mesajı.
    - sen de bana cevap yazıncaya kadar abine atsaydın ya istediğim mesajı.

  • kitapta en hoşuma giden paragraf:

    --- spoiler ---

    "bir buçuk ay boyunca sallandım. mürettebatla bir sorun yaşamadım. pek konuşmuyordum onlarla. vahşetlerini amerika'ya saklıyorlardı. yolculuğun tek heyecanı, aşçının yamağına sarkan birinin linciydi. adamı dövüp bir depoya kapattılar. tabii genç tecavüzcü yerde kıvranırken çevresinde oluşmuş ve tekme yağdıran zincirin halkalarından biri de bendim. yanımdakilerin omuzlarına tutunarak birkaç tekme de ben fırlattım, kendi kanında boğulmak için dua etmeye başlamış olan adamın kafasına. iki gün sonra unutuldu her şey. ve aşçı yamağının kalçaları başkalarının da ilgisini çekmeye başladı. bu sefer kimse linç girişiminde bulunmaya çalışmadı çünkü yamağı düzenlerin sayısı ahlakçılık oynayanlarınkini geçmişti. kanıksanmıştı çocuğun kalçalarının lezzeti. ama ilk hareketi yapıp dişleri paramparça olan adam, tabuyu yıkan kişi olarak, bütün insanların günahlarına karşılık çarmıha gerilmiş isa gibi, yolculuk boyunca hücresinde tutuldu.

    --- spoiler ---

  • bu konuda çok uzun süredir fikrim sabittir
    kendi ayağıyla gelip ben sünnet olmak istiyorum diyen erişkin bir bireye yasaklanmasın tabii ki, neden yasaklansın ki.

    ama bilgilendirilip onam alınacak yaşta olmayan bir çocuğun bedeni hakkında ailesinin karar verip sünnet yaptırması yasaklanmalıdır
    çocuk cerrahı olsaydım da tıbbî sebeplerle yapılan zorunlu sünnetler hariç, böyle bir müdahaleyi asla yapmazdım.

    edit: abi siz gerçekten ruh hastasısınız. insan hakkı, çocuk hakkı, vücut bütünlüğüne izinsiz müdahale gibi bir konu hakkında fikrimi yazıyorum; dırzonun biri mesaj atıyor diyor ki sünnetsiz mi seviyorsun. yok birader bence sorun değil de anan sünnetsiz seviyormuş, dedi ki yonca kızım senin takipçi sayın çok, bu kanayan yaraya bir parmak bassan. onun için yazdım.