hesabın var mı? giriş yap

  • kraldır kral.

    (bkz: 22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçı)

    son dakikalarda melo'yu kavgadan çıkaran da o.

    paşa paşa gollerini atıp galibiyeti getiren de o.

    dürüst oynayan, pislik yapmayan da o.

    galatasaray taraftarının kalbinde yaptığı hareketlerle de yer edinen o.

    harbiden parti kur oy verelim reis.

    not: beşiktaşlıyım

  • aşağıda yazan yolun ulaşacağı hedeftir.

    birazdan yazacağım yöntemleri izleyen arkadaşlar para babası olacaktır. garantisi benden. zengin olmazsan gel bul beni.

    şimdi yöntemlere geçelim;

    ilk önce kişinin kredi çekebilecek bir maddi durumunun olması zorunlu.

    1. aşama: nişantaşı, bebek, etiler gibi kalburüstü mekanlarda boş dükkan kovalamak.

    2. aşama: boş dükkan bulunduktan sonra fiyatı olabildiğince aşağı çekmek. kiralık olarak tutulacaksa kirayı yıllık peşin olarak vermeyi önermek.

    3. aşama: dükkanın mimarisi çok önemlidir. bahsettiğimiz muhitlerde entel, farklı arayışlar içinde olan, her gün takılabileceğim nezih bir mekanım olsuncu, bulunduğum mekanda foto çekilip hava atayımcı tipler kum gibidir. onlara uygun bir mimari benimsenmelidir. benim önerim renk cümbüşü veya ahşap bir mimari tercihi.

    4. aşama: en önemli aşamalardan bir tanesi de burasıdır. firmanıza klas bir isim bulmanız gerekmekte. the osmanlı, x cafe bistro gibi isimler koyarsanız baştan kaybedersiniz. örneğin; lavelli, sopharo vb. gibi isimler işimizi görür. daha sonrada firma isminizin üzerinde klas bir şekilde yazdığı servis ürünleri satın alacaksınız.

    5: aşama: mekanımızın mimarisini hallettikten sonra sıra geldi menüye. menüye kesinlikle türkçe kelimeler yazılmamalı. makarna mı yazacaksınız ? direkt soslu makarna yazarsan kaybedersin. fettuccine, lasagne vb isimlerle menünüzü süslemeniz gerekmektedir.

    6. aşama: şimdi geldik kârın anasını ağlatacağınız ve bütün maliyetleri karşılayacağınız bölüme. bim, a101 gibi ucuz alışveriş mekanlarına gideceksiniz. malzemelerinizi oradan alacaksınız. fakat lezzet konusunda fark yaratmak için soslara özen göstermeniz gerekmekte. soslar sizin silahınız olacak. makarnalarınızı, nugget gibi tavuk türlerini, hatta tatlılarınızı bile buralardan alacaksınız. daha sonra kendi firma isminizin üzerinde klas bir şekilde yer aldığı tabaklarla servis edeceksiniz.

    7. aşama: fiyatlandırma aşamasına geldik. eğer fettucine isimli bir makarnayı 5 tl yaparsanız kusura bakmayın ama dükkanda sinek avlarsınız. yapabildiğiniz kadar fahiş fiyatlandırma yapın. en basitinden 1 fincan kahve 12 liradan aşağı olmamalı.

    her şey hazırlandıktan sonra geldik. en önemli bölümlerden bir tanesine; reklam

    çektiğiniz kredi bütçesinden kalan önemli miktarda para varsa oradan, eğer yoksa artık tekrar mı bankalarla iletişim kurarsınız, tefeciden mi alırsınız orasını bilmem. fakat en önemli kısım burası. bu işlemi yapmazsanız bundan önce yaptıklarınız boşa gider.

    bir oto kiralama firmasına gidip aylık olarak ferrari, lamborghini, porshe türü araçlar kiralıyoruz. bu araçları boş zamanları olan akraba, eş, dosta veriyoruz. ve onlardan her gün dükkanınızın önüne gelmelerini, arabaları oraya park etmelerini söylüyoruz.

    bu işlemleri yaptıktan sonra olacaklara siz bile inanamayacaksınız.

    eğer başarısız olursanız beni bulun. garantiniz benim.

  • - yarışı kim kazandı? (ortada yarış falan yoktur)
    - ali bacıoğlu ( oğlunun en sevdiği pilotu bilen baba, mutlu etmek için öyle sallar)
    - iyi o zaman bana rakı verin ( bluesman o yaşına kadar hayatınd rakı içmemiştir)
    - rakı yok evladım viski versek? (baba çok güzel taşşak geçmektedir)
    - yok olmaz ben rakıcıyım (sanki kırk yıllık akşamcı pezevenk)

  • bu kadar cok asagilik duygusuna sahip insanlarin (ben haric degil) yasadigi gunumuzde, hakkinda sadece 29 entry'nin girilmesi ile oxymoron olusturan bilimadami..

    entry'ye asagilik duygusu ile baslamamizin elbette bir nedeni var.. freud ogretisinde cinsiyet ne ise, adler ogretisinde de asagilik duygusu odur.. adler hakkinda birseyler yazacaksak eger oncelikle bu duygu uzerine yazmamiz (adlerin anlattigi, algiladigi sekliyle) gerekmektedir..

    adler, insanin davranislarini asagilik duygusu ile izah eder.. (asagilik komleksi ve ustunluk kompleksi bu duygunun farkli boyutlari dereceleridir) bu, gunumuzde bile insanlarin kolayca kabullenebilecegi bir durum degildir.. adler oncesinde de asagilik duygusunun, butun dereceleri ile zararli, tehlikeli bir seymis gibi, sadece ahlak ve karakter bakimindan gelismemis, yetersiz, asagi tabakadan insanlarda olduguna inanilirdi.. bu durumun gunumuzde bile devam ettigini dusunuyor ve gozlemliyorum..

    insanlar asagilik duygusu terimini baskalarini kucuk dusurmek, onemsizlestirmek, degersizlestirmek icin ve hakaret anlaminda kullanmaktadirlar.. birisi bizde asagilik duygusunun oldugunu soylediginde ona kizar, ofkelenir ve sinirleniriz.. ama esasinda asagilik duygusu evrenseldir, her insan butun hayati boyunca, her doneminde dogal bir asagilik duygusu duyar.. hicbir insan kendisini her bakimdan yeterli ve mukemmel bir varlik olarak goremez..

    insan yasama arzusu ile dolu bir varliktir.. insanin yasama arzusu basta hobbes ve spinoza (bkz: #24305600) olmak uzere bircok filozofun felsefelerinin temel argumanidir.. bu duygu, baskalariyla kurdugumuz iliskileri, hayatin zorunluluklarina uyma bicimimizi yonlendirir ve daha eksiksiz, daha guclu, daha yeterli bir insan olmamizi tesvik eder..

    insanlarin, asagilik duygusunu kendilerinden uzakmis gibi gormelerinin nedeni asagilik duygusu ile asagilik kompleksini karistirmalari sebebiyledir..

    iki yasindan sonra insan, her firsatta kendini baskalariyla karsilastirir.. cevresindekileri, yaninda yasadigi annesi babasini, evdeki diger buyuklerini her bakimdan kendisinden daha yeterli daha guclu bulur.. bunun sonucu olarakta daha yeterli, daha guclu bir kendisini gerceklestirme arzusu duyar.. digerleri ile arasinda gordugu bu farki kapatmak ister, onlara benzemeye, butun ozelliklerini kazanmaya calisir.. eger yakinlari cocukun bu kendini degerlendirme ve kisilik olusturma donemlerinde anlayisli davranislarda bulunurlarsa kisinin gelismesi normal bir sekilde olusur..

    ama eger cocukun yakinlari, asiriliga kacan yumsakliklar gevseklikler gosterirse cocuk gerekli hayat denemelerini yapamaz.. yakinlari, sert, kirici, degersiz, onemsizlestirici, kucultucu tarzda davranirlarsa, cocuk asagilik kompleksinin etkilerini duymaya baslar..

    annesi babasi tarafindan her firsatta azarlanan, hor gorulen bunun sonucu olarak annesi babasi tarafindan istenmedigine begenilmedigine sevilmedigine inanan cocuk bir yandan istenmemesinin sevilmemesinin nedenini onemsizligine arar... kendisini, annesi babasinin onu gordugu gibi onemsiz gorur. gorur cunku annesinin babasinin her seyi en iyi bir sekilde gorebileceklerine inanir.. onlarin hicbir yargilarinda yanilmadiklarini dusunur... bu yuzden annesi babasi gibi tanidigi onemsiz kendisinden sogur hatta nefret eder... kendisini yavas yavas daha asagi bir varlik gibi algilar, yasadigi surece oyle kalacagini sanir... ve cocukumuz artik asagilik kompleksinin pencelerine dusmustur.. (cocuk sahibi olmadan once icin j.j. rousseau'nun emile'ini okumak gerek)

    asagilik kompleksi yetersizlik gucsuzluk bilincinden dogan bir varligi devam ettirme zorlugu, yoklugun yakinligi korkusudur...insanlar vardir su veya bu sekilde cocukluklarinda kendilerini yetersiz eksik kusurlu asagi bulmuslardir... bunun da sonucu olarak ustun olmak arzusunu uymuslardir. bu arzularini gerceklestirmek icin buyuk bir caba gostermislerdir...

    adler icin en onemli olgulardan biri olan asagilik komleksini ,adler bakis acisinda anlattiktan sonra, adler psikolojisinde en az onun kadar onemli olan ustunluk kompleksine gecebilriz..

    ustunluk duygusu da asagilik duygusu gibi normal sekliyle butun insanlarda yer alir.. ustunluk duygusu ancak normal seklini kaybettiginde, patolojik bir mahiyet aldigi zaman zararli tehlikeli olmaya baslar... bu gibi hallerde insan kendisini herkesten ustun gorur.. daha dogrusu herkesten ustun oldugunu gormek ister... bunun sonucu olarakta baskalarinin da kenisini kendisi gibi tanimalarini arzu eder.. baskalarinin kendisini, kendisi gibi gormediklerini degerlendirmediklerini gorunce sinirlenir... baskalarini dar goruslulukle dusmanlikla kinar.. ustunlugunu gormek istemedikleri icin bu sekilde hareket ettiklerini dusunur.. bunun icin baskalariyla anlasamaz, hemencecik bozusur catisir... goruldugu gibi ustunluk duygusu da asagilik duygusundan meydana gelir... insan kendisini isledigi kadar yeterli bulmadigi icin ustun gorunmek arzusunu duyar... insan kendisini kucuk gordugu olcude buyukluk ozlemini uyan bir varliktir.. ustunluk kompleksini duyan insanlarda asagilik kompleksinin belirtilerine rastlanir... asagilik kompleksi duyduklari icin ustun gorunmeye calisan insanlar alingan olurlar, havadan nem kaparlar, yanlarinda birbiriyle alcak sesle konusan insanlarin kendini cekistirdiklerini eglendiklerini sanirlar... baskalarini begenmez kucuk gorurler, sadece onlarin dusunce tarzlari dogrudur, sadece onlar espriden anlar, sadece onlar memleketi, tanriyi, ataturku, sever.. ehu..

    adlere gore insan olmak demek asagilik duygularina sahip olmak demektir, cunku doga karsisinda insan gucsuzdur ve bunu kavrayabilecek akla sahiptir.. akil demisken akil akil gel c-kime takil demeden adlerin akil konusundaki goruslerine de deginelim.. akil, icinde toplumsal ilgininde bulundugu bir zekadir.. akil bozuklugu konusunda kantla gorus birligindedir ve kant'in ''tum akil bozukluklarinin tek ortak noktasi, sagduyunun kaybi ve ona karsi ozgun kisisel duyunun gelismesidir'' sozunu kabul eder.. burdaki sagduyu kelimesi onemlidir, sagduyu mantikli demektir.. mantikli olmak, toplumsal bir varlik olan insanin toplumla yasamanin gerekliligini yerine getirmesini gerektirir..

    yasamda hic bir bireyin siyrilamadigi bir is varsa o da bircok sorunu cozmek zorunda oldugudur.. bu sorunlar :baskalarina karsi olan davranis sorunlari, meslek sorunlari ve ask sorunlaridir ve bireyin bu sorunlara karsi verecegi yanit yasamina verdigi yanittir esasinda.. yasam her zaman yenmeye, kusursuzluga, basariya yoneliktir, yasayan bir canliyi hicbir zaman yenilgiyle egitemez, yenilgiye kosullandiramazsiniz.. adler, ben calismamin daha baslangicinda insanda bir birlik oldugunu buldum der bireysel psikolojinin (kurucusu adlerdir ve sik sik bireysel psikoloji ile psikanalizin farkli oldugunu anlatir en buyuk fark, freud'un zevk-haz ilkesindedir) baslica gorevi her bireydeki birligi kanitlamaktir.. birlikten kasdettigi sey dusuncesindeki, duygularindaki, hareketlerindeki, kisiligini her ifadesindeki bilincinde ve bilincdisindaki birliktir ve bu egodur..

    bu noktada bilinc ve bilincdisina gecebiliriz.. adlere gore bilinc, bilicaltinin yansimasindan baska birsey degildir... bir insani en iyi tanitan seyler soyledikleri yada yaptiklari degildir bilincsiz davranislari ve sozleri, duygularidir.. adler insan kisiligini belirleyen duygunun cocukluk doneminde olustugu gorusundedir.. yetersizlik duygusu ile gelismemis toplumsal ilgi nevrozun sebebidir.. burda nevroz konusuna gecis yapabiliriz artik..

    neyse aciktim, belki sonra devam ederim etmezsem su bilinsin ki nevrozda tedavi aslinda hastaya kendi yasam bicimindeki hatayi gostermektir, ona toplumsal yarari olmayan bir ustunluk eregi ugrunda cabalamakta oldugunu anlatmaktir..

    ben kahvaltimi yaparken sizde sunu okuyun: #21171278 (bkz: aglaya ivanovna yepançin)

    not: entrydeki cumlelerin bir cogu adlerin kendisine aittir ve bu entry dr halis ozgu'nun psikanalizin uc buyukleri kitabi ile adler'in psikolojik aktivite kitaplarindan yararlanilarak yazilmistir..

  • yahu çık, bekar adamım, sanki size basmışım gibi ne yaygara yaptınız, altı üstü bir beğeni butonuna bastım de, bitsin gitsin, ne bu kıvırmaya çalışmalar yahu diye düşündürten yanıttır.

  • ogrettigi dersi uygulamali bizzat yerinde yasayan vatandas. sansina sikayetci olan cikmamis. olsa direk meydanda kellesini alirlardi.

  • bmw 740ld xdrive m excellence
    bayi araç satış fiyatı: 745.000 tl
    ötv(%220): 1.639.000 tl
    kdv(%18): 134.100 tl(aracın kdv'si) + 295.020 tl(ötv'nin kdv'si) = 429.120 tl
    toplam satış fiyatı: 2.813.120 tl
    aracın almanya'daki satış fiyatı: 98.941 euro
    aracın türkiye'deki euro bazında satış fiyatı: 323.347 euro

    rakamlarda ruhsat tescil, mtv gibi detaylara girmedim, bayi satış fiyatını yaklaşık hesapladım.

    sonuç olarak; almanya'da dönercinin alıp binebildiği bir otomobili, türkiye'de öğretmen çift(çok kazanıyorlar ya) almayı bırak, aracın özel tüketim vergisinin katma değer vergisini ödemeyecek durumda.

    başlığın 2013 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %174 vergi almak)
    başlığın 2014 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %193 vergi almak)
    başlığın 2018 versiyonu için (bkz: bir otomobilden %210 vergi almak)

  • -3yasindaki kizim
    +ben
    -baba nereye gidiyosuuun?
    +ise gidiyorum kizim
    -nedeeeen?
    +para kazanmam lazim kizim, paramiz olmazsa sana cikolata alamam ki.
    -(kosup kumbarasiyla donerek) ben sana para veriyim bununla al, ise gitme?
    +.....

  • işe toplu taşıma ile 15 dakikada gittiğim için hissetmediğim trafiktir.
    ofis penceremden bakarak e-5 kozyatağı civarının tamamen durduğunu söyleyebilirim.

    sırf trafik nedeni ile daha az ücret aldığım bir işe geçtim, her gün 3 saat yerine 30 dakikayı trafikte geçirme lüksünü satın aldım kendime.

    geri kalan arkadaşlara sabır dilerim.