hesabın var mı? giriş yap

  • işte kara mizah budur dediğim film. milletin ne düşündüğü umurumda değil…

    son akşam yemeği ve aslında her şeye sahiptik göndermesi ile beni tavladı..

    bir konuya da açıklık getirmek üzere bu yazımı yazıyorum.

    hepiniz general neden 10 ar dolar aldı ki diye merak içerisindesiniz değil mi? bu aslında askeriye ye bi gönderme. penatagonun yıllık bütçesi 700 milyar dolar. evet yanlış duymadınız milyar dolar. 350 milyon amerikalı da olduğunu düşünürsek her amerikalı yıllık 2000 dolar günlük ise yaklaşık 5 dolar ödüyor pentagon denen şeye. su ve atıştırmalık 2 ürün toplam maliyet 10 dolar. peki iyi de en doğal hakkı olan yaşama hakkı bedava iken neden bu para veriş?

    bizde de diyanet bütçesi 16 milyar tl. yaklaşık 80 milyon kişi olduğumuzu düşünürsek her birimiz yıllık 200 tl veriyoruz. ne için? ama bir imam gelip sizde 10 tl alıp çarpsa bunu sonsuza kadar düşünürdünüz değil mi?

  • doktorun sahte raporuna rağmen takipsizlik kararı vermek hangi vicdana sığar? türkiye vahşileşiyor!

  • adam ülkenin görevdeki başbakanına şantaj yaparak hapishaneden tahliye oldum üzerine de 5 milyon dolar aldım diyor hala "önemli bişey anlaymıcaksan yazma, okuması zor oluyor video çek" diyenler var ...

  • 1. kare seklinde kutu üretmek, daire seklinde kutu üretmekten daha ucuzdur. stoklamasi da daha kolaydir.
    2. pizza (tavada yapilmis amerikan tarzi sikindirik kalin pizzalardan söz etmiyorum), hicbir zaman tam daire seklinde olmayacagi icin onu o daire seklinde bir kutuya yerlestirmek sorunlu olacaktir.
    3. köselerdeki bosluklar sayesinde pizza dilimlerini kare kutudan almak, kalip gibi daire kutuya yerlestirilmis pizza dilimlerini almaktan daha kolaydir.
    4. yeryüzündeki yillardir bu isi yapan milyorlarca pizzacinin bir bildigi vardir.

  • bir ortadoğu uzmanına göre, başına gelen en basit musibet de bile "ben/biz nerede hata yaptım/yaptık" diyerek ders almak yerine "bunu bana/bize kim yaptı" paranoyası ile komplo teorileri üretmesidir. bu nedenle "bir musibet bin nasihatten iyidir" atasözü de, olan bitenden ders almamakta ısrarlı, bildiğini okuyan ortadoğu insanı için geçerli değildir.

  • instagram'larından duyurdular.

    kraliyet ailesinin "kıdemli" üyesi olmaktan ayrılıyorlar ve zamanlarını kuzey amerika (kanada) ve ingiltere arasında değerlendireceklermiş.

    elbette çocukları kraliyete uygun yetiştirilecekmiş.

    bunu daha çok "finansal açıdan bağımsız" olmak için yaptıklarını söylüyorlar.

    sebebi, halkın vergilerini söğüşlemekten bıkmaları değil elbette, bir hayır teşebbüsü işine girecek olmalarıymış.
    (gelsin paralar...)

    evet, unvan.

  • babam ciddi anlamda alkolikti. her gün bir yetmişlik deviren insan. * ben beş yaşıma gelince ettiğim bir laf üzerine komple bıraktı. ilaç, tedavi, destek almadan. bir gece çok sarhoş geldi eve, annemin ve babaannemin tuhaf bakışları eşliğinde abdest aldı, salondaki aynalı büfenin üzerinde duran kuranı indirdi, yemin etti bir daha içmeyeceğine. gecenin bilmem kaçı. kimse inanmadı. ben inandım. beş yaşında bir velet olarak, payım vardı bu işte, nasıl inanmayayım?

    içmedi de... hatta sarsıntılı geçen, tüm vücudunun kurdeşen dökerek tepki verdiği, mikrop kapmasın diye ispirto ile kaşırken her yerini, elinde kalan ispirtoyu içine çekerken utanıp kıvrandığı günlerin ardından bağımlılığı tamamen bitti.

    bu defa da "sofra" günleri başladı. ailemdeki tüm ehli keyiflere kendi elleriyle sofralar kurdu, içkilerini aldı, onlarla sabahlara kadar sohbet etti. öyle bir meydan okuma. bir yudum dahi içmedi kendisi bir daha ama.

    işte biz büyüdük. bara falan beraber gelir, bize ısmarlar, öyle seyrederdi. sadece bir kere, su kenarında rakı içen insanlara bakıp, "keşke ağzımla içebilseydim şu mereti" demişliği var ki, hepimizin içinde yaradır.

    keşke be baba. seninle hiç karşılıklı keyif yapamadık baba kız gibi ama biliyorum ki kralını yapardık olsaydın. kralını yapardık, zamanında bokunu çıkarmasaydın. kardeşimle yapıyoruz şimdi bunu. annem de ne seversek onu koyuyor sofraya, ne istersek onu pişiriyor. görsen derdin ki, "ulen, karı benim yetmişlikleri tuvaletlere döktü, bahçe duvarlarında kırdı, çocuklara sofra kuruyor, başlarım öyle işe"

    eee bizde de böyle*

  • buna da hastayım; ev sahibi ananız babanız değil.

    ben ev sahibinin anası babası mıyım da kanunda belirtilenden fazla zam yapayım? her gün ayrı bir dilenci şu başlıklarda. yok len para mara aha mahkeme orada. 500 bine aldığı ev 2 milyon olunca bişey yok. kirası 3 den 5 e çıkaramadı diye bik bik. amk aç köpekleri.

  • oysa devletin sıfırdan kurulması değil, 1923 fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyor.