hesabın var mı? giriş yap

  • son zamanlarda çıkmış neredeyse tüm iyi filmleri izlediniz ve izleyecek film mi bulamıyorsunuz? adı çok duyulmamış, keşfedilmeyi bekleyen, izlediğiniz her dakikaya değecek bir film mi arıyorsunuz? eğer cevaplarınız evetse bu film o film. izleyin izlettirin pişman olmayacaksınız.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    merak ettim baktım, başrol oyuncusunun boyu imdb'ye göre 173.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

  • evrimin ahlâkî mekanizması yoktur da ondan. siz doğayı size anlatılan masallar gibi toz pembe mi zannediyorsunuz? ayrıca evrim kimseyi elemez bu konuda anlaşalım önce. evrimin mekanizmalari vardır bu mekanizmalar sonucu doğa popülasyonları eler. ayrıca evrim tek bir canlı üzerinden değil popülasyonlar üzerinden ele alınır.

    evrim kısaca popülasyon frekansının değişmesidir. başlıkta anlatılmaya çalışan mekanizma muhtemelen doğal seçilim. evrimin sadece doğal seçilim mekanizması da yoktur bunun dışında genetik sürüklenme, mutasyonlar, adaptasyon vs. gibi mekanizmaları da bulunur.

    bahsedilen konuyu şöyle ele alalım. bir canlımız var bu canlımız x olsun. güzel bir populasyonda yaşıyor bu canlımız ve habitatı her şeye elverişli. bu canlımız diğer türlerine nazaran tecavüz eden diğer türdaşlarini öldüren bir canlı. bu canlı eğer kurtlar gibi sürü halinde yaşayan bir türe ait canlıysa muhtemelen diğer türdaşlari içinde üstünlük kuracaktır ve öne geçecektir. çünkü av için rekabet ederken diğer arkadaşını öldüren bu canlıya seri katil diyebilir miyiz? ya da çoğalmak genetiğin aktarmak için bir dişiye tecavüz etmesi bu canlıyı tecavüzcü mü kılar? işte bu gibi ahlâkî kavramlar ve kurallar yalnızca insan medeniyeti için geçerli. insanın ve atalarının yaşadığı evrimleştiği ve hatta akrabalarının da yaşadığı o yıllarda bu gibi kavramlar yoktu. dolayısıyla yine bir eleme söz konusu olamaz.

    tecavüz ve öldürme kavramları zaten yalnızca insan türüne ait kavramlar değil bunu bu yazıda çokça belirtmeye çalıştım.

    ancak şöyle bir şey var. bu tecavüzcüler ve seri katilleri diğer canlılardan farklı kılan bir gen olabilir mi bu muamma? bu konuda yapılmış bir çalışma yok ya da ben göremedim. hatta bu tecavüz ve öldürme geni bize atalarımızdan miras kalan bir şey olabilir mi burası da muamma?

    doğa muazzam bir karmaşa ve ölüm kalım mücadelesi içinde devam ediyor...

    not: eksikler ve hatalarım varsa özelden belirtebilirsiniz veya tartışabiliriz.

    edit:

    tecavüz davranışları ile ilgili birkaç ekleme yapmak isterim gelen mesajlar doğrultusunda.

    dipnot: eklediğim bazı görüntüler hassas içerik olabilir +18 olarak belirteyim. her ne kadar hayvan da olsa söz konusu davranış tecavüz. izlemek istemeyenler olabilir diye peşinen söyleyeyim. ancak bilimsel gözle bakmak isterseniz bakabilirsiniz.

    https://en.m.wikipedia.org/…ogical_theories_of_rape

    mating patterns and reproductive strategies in a community of wild chimpanzees (pan troglodytes schweinfurthii)

    evrim ağacı fb. / bazı tecavüz görüntüleri

    ördekler ve toplu tecavüz örneği

  • gecenin kör bir vakti vefatını öğrendiğim babam, evin küçük bir odasında soğuk beton üzerinde yatıyor. beyaz bir örtüye sarınmış, kefen değil. dudağının kenarında bir tebessüm var, hala aklımda... her daim çatılmış kaşları ve kesmeye kıyamadığı sakalları yok. yanakları kırmızı. sanki her an olduğu yerden kalkıp "öğlene ne yiyeceğiz" diyecekmiş gibi, uyuyor gibi, şekerleme yapıyor gibi yüzüne bakınca. ama kımıldamıyor, konuşmuyor, susuyor.

    odanın kapısından bakıyorum. o yerde yatıyor ben onu izliyorum. hala bir rüyanın içindeyim gibi hissediyorum. biri beni dürtüp uyandırsın istiyorum. orda bekliyorum. çatılmış kaşları gevşemiş, dudağının kenarındaki tebessüm büyüyor gibi baktıkça.

    birileri omzuma dokunup dostça gelip geçiyor. kapıya dayanıyorum hala, bir yere dayanmam lazım, yıkılırım yoksa...

    hastalandığımız zamanlarda "durun ben sizi bir terletirim bişeyciğiniz kalmaz" diyen babam, buz gibi yatıyor. yanına sığışmak istiyorum. usulca yaklaşıyorum. elimi tereddütlü. korku değil bu, onun öldüğü gerçeği ile yüzleşmek. hani filmlerde görürüz ya öyle işte, dokunmakla, dokunmamak arasında kalıyorum. gözlerimi kapatıp elimi yüzünde gezdiriyorum. hala sıcak... bembeyaz, pırıl pırıl parlayan saçlarına dokunuyorum. bir ölüye dokunmak gibi değil bu. ölü gibi değil, ölmüş gibi değil. gözlerimi açıp saçlarını düzeltiyorum, kaşlarını. o kesmeye kıyamadığı sakallarından arta kalanları seviyorum. belki yaşarken sevemediğim kadar çok seviyorum babamı. o yatıyor, ben ağlıyorum. usulca çekiyorum elimi, elimde onun sıcaklığı, içimde ölümünün soğukluğu... ılık ılık ağlıyorum...

  • üstaddan silkeleyen sorular ve cevaplar;

    "her insanın geçimini doğru yoldan sağlamanın ne olduğunu bilmesi gerekmez mi?
    eğer biz açgözlü, kıskanç ve güç peşindeysek, o zaman geçimimizi sağlama yollarımız içsel isteklerimize bağlı olacaktır ve bu nedenle eninde sonunda savaşla sonuçlanacak yarışmacı, acımasız ve baskı dolu bir dünya doğuracaktır..."

    "sizi hiç kimse tuzağınızdan çekip çıkaramaz... hiçbir gurur, hiçbir ilaç, hiçbir mantra... hiç kimse... ben dahil hiç kimse...
    bütün yapmanız gereken, başlangıcından sonuna kadar farkında olmak ve arada dikkati yitirmemek...
    farkındalığın bu yeni niteliği dikkattir... bu dikkatin içinde ben tarafından çekilmiş hiçbir sınır yoktur...
    bu dikkat erdemin en yüce biçimidir... bu yüzden aşktır... bu en yüksek derecedeki zekadır...
    eğer insan elinden çıkmış tuzakların yapısına ve doğasına duyarlı değilseniz bu dikkat var olamaz..."

    "peki ya, bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz?
    bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz?
    size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?...

    "dünyayı ve dünyadaki şeyleri sevmediğimiz, onlardan yalnızca yararlandığımız için... yaşamla bağımızı yitirdik...
    şefkat duydugumuzu, duyarlığımızı, güzel şeylere tepkimizi yitirdik;
    doğru ilişkinin ne olduğunu ancak bu duyarlılığın yeniden kazanılmasıyla anlayabiliriz."

    krishnamurti

  • sırf bu dizi ve jimmy hatrına 32 yaşımda iş güç sahibiyken sınava girip hukuk okumaya karar verip, gece-gündüz-yaz-kış demeden alttan-üstten-yandan ders alıp 2 sene 10 ayda 4 yıllık fakülteyi bitirerek avukatlık stajını yapabilmek için 657 sayılı devlet memurları kanunun 24 aylık babalık iznini kullanabilmek adına 3 yıldır çocuk yapmayı erteleyip mezuniyete 2 ay kala corona virüsü salgını nedeniyle siki tutmuş eğitim öğretim sistemi yüzünden mezun olamama ihtimalim eşliğinde az önce 5. sezon 6. bölümü izledim.

    emeği geçen herkesin amk.

  • ''sınava girseydi de sonra kontrol edilseydi o olup olmadığı'' dedirten mağdur kız. yapılamıyor mu böyle bir şey. adını al, sınavdan sonra istediğin kadar kontrol et o mu değil mi diye. yeri bellidir yurdu bellidir. salak bu adamlar ya.

    (bkz: malsınız lan siz mal)

  • devlet bahçeliyi aradı gözlerim.

    edit: çok mesaj aldım. şunu belirteyim o beyfendiyi zamanında destekledim ama ne oldu dik durmadı. kendisi sarayın stepnesi oldu. izahı olmayanın, mizahı olur.

  • --- spoiler ---
    benim tek bir yellow king tahminim var: o da terk edilmiş okulun önüne ilk gittiklerinde, terk edilmiş çayırı makinesiyle biçen sakallı koca adam. rust adamla konuşmaya yeni başladığında ledoux ile ilgili telsizden anons gelmişti de, marty kornaya abanıp rust'ı çağırmıştı. işte kaç zaman sonra, konuşmayı yarım bıraktığı bahçıvanın olduğu okula giden rust, duvarda bir sürü resimler ve bir ahşap heykel daha bulmuştu. okuldan şüphelenmiş, ancak bahçıvandan hiç şüphelenmemişti. ben şüpheleniyorum arkadaş.

    o sakallar da takma gibi duruyor zaten. dahası herif o çim biçme makinesinden bi kalksa hodor'dan bile dev bence...

    --- spoiler ---