hesabın var mı? giriş yap

  • hırsızın elinde silahı görür görmez karşı tarafa belli etmeden elinin usulca silahına gitmesinin, tabancasını belinden çektiğinde silahın halihazırda kurulu olmasının, hırsız etkisiz hale gelip yere düştükten sonra yanına giderek ayağıyla hırsızın silahını elinden uzaklaştırmasının ve hırsızı etkisiz hale getirdikten sonra dışarı çıkarak hırsızın yardımına gelen kimse olup olmadığını kontrol etmesinin olayın ana karakterinin de bu tip durumlara yabancı olmadığını gösterdiğini değerlendiriyorum.

  • güneş nükleer tepkimeler ile yandığından ötürü su ve ıslak battaniye ile değil; sadece ve sadece üfleyerek sönebilir. bütün çinliler bi araya gelse güneşi söndürebilir bence.

  • - oğlum sende kazım koyuncu'nun hacettepe var mı?
    - var. gönderiyim mi?
    - göndersene bi zahmet.
    sending... volkan konak - cerrahpaşa.

  • "kisi komplekslerini yok etmeye degil onlarla uyumlu olmaya mucadele etmelidir. dunyadaki davranislarini uygun sekilde yonlendiren onlardir."
    sigmund freud

  • şanlı beşiktaş'ın tarihinde tek maçta giydiği veya hazırlanıp hiç giymediği formalar bulunmaktadır.

    ilk forma 1992-93 sezonundan

    11 nisan 1993 tarihinde trabzonspor ile oynanan maçta giyilmiş. forma tasarımını günümüzde bile görmek çok zor. zira arkadaki forma numarası da yan duruyor.

    görsel
    görsel

    ikinci formayı hemen hemen herkes bilir. 1993-94 sezonu ajax deplasmanında giyilen mor forma. söylentiye göre başkan seba, bu forma tasarımından habersizmiş ve ilk kez maçta görmüş. formayı beğenmeyince bir daha giydirmemiş. çabuk ve sinirle alınan bir karar, forma güzel. hala çok güzel.

    görsel

    üçüncü forma, hazırlandı ama hiçbir maçta giyilmedi. verilen kararı anlamak kolay, çünkü formadan çok antrenman tişörtüne benzemiş. 1998-99 sezonu forması;

    görsel

    hazırlanıp giyilmeyen son forma 1999-2000 sezonundan. sezon başı forma tanıtımında gösterilmiş ama hiçbir maçta giyilmemiş.

    görsel

    formalar, koleksiyoncu bozo murat'ın kitabından derlenmiştir. kendi çapında forma koleksiyonu olan şahsım adına kendisine saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum.

  • pop müzik listelerini sarsacak yeni hit parça.

    nakaratı şöyle:

    yazgımla kanlı bıçaklı
    hükümet hep alacaklı
    hayalim üç kelime
    o da şöyle vali mutlu tutuklu

  • çoğu vasat olan mekanlar listesi. evet arkaslar is bu entry de size iyi bir burgerin tarifini verecegim.
    ilk önce bildiğimiz etine güvendiğiz bir kasaptan 1 kg dana döş eti alıyoruz. gerçek dana eti olmalı ve bir miktar yağlı olmalı. bunu tek çekim olarak çektirmeliyiz. bu güzel eti daha sonra 1 tatlı kaşığı tuz ve bir miktar taze çekilmiş karabiber bir çay kaşığı bal ile bir güzel yoğuruyoruz. bu karışıma 2 tatlı kaşığı kadar worchester sos ilave edip iyice yoğurun buz dolabında 1 gün bekletiyoruz. yaklaşık 6 porsiyon burger koftesini elde ettik. bu köfteleri mutlaka kömürlü mangalda pişirmeliyiz. ateş düzeyi iyiyse 10 dakika civarında hazır olacaktır. son 2 dakika kala üzerine isteğe göre cheddar peyniri ekliyoruz. böylece peynir eriyip köftemizin üzerini birguzel kaplıyor . isteğe göre burgere taze soğan veyahut karemelize soğan ekleyebilirsiniz.(soğanı karemelize etmek için küp küp doğrayın bir miktar yağ ve 1 tatlı kaşığı şeker ile kavurun.) burger ekmeği olarak butik fırınların yaptığı burger ekmekleri kullanın. uno vs. olanlara bulaşmayın. ekmeği ikiye bölüp mangalda karemelize edin. karemelize olan kapağa ketçap mayonez hardal gibi soslarda sürebilirsiniz. yada heinz marka relish veya garlic soslarda var. burgere dana füme yi mangalda kızartıp ekleyebilirsiniz veya mantar soteleyip koyabilirsiniz. eğer acılı seviyorsanız newking gurbet acısı sos veya sarımsaklı acı soslar var. bu söylediğim sosları metroda bulabilirsiniz. afiyet olsun.

  • size bir abi tavsiyesi vereyim. buraya birçok şey yazarsınız. insanlar aslında ikiye ayrılırlar. sizi yoran kişiler, ve size iyi gelen kişiler. yoran insanları hayatınızda alıp bir cinsiyete nefret beslemeyin. ben mesela komple insanoğlundan nefret ediyorum cinsiyet fark etmeksizin.

  • memleketin %70'i al satçı olmuş sorsan sarı site marı site. jargonunuz ve cahil üslubunuz sizi ele veriyor malesef. sokakta adama soruyorsun ne iş yapıyorsun abi ? emlakçılık, alım satım, araç kiralama. bıktım usandım üretmeyen gizli işsiz komisyoncu sürüsünden.

  • en çok onunla eğlenilir, en gerçek onunla hüzünlenilir, kırk yılda bir ciddi konulara girersiniz onunla ama böyle durumlarda sizi gerçekten önemseyen tek insan odur. dalga geçmeyeceği yeri bilir. çünkü onu bu hale getiren, dünyanın iğrenç bir yer olmasıdır. bunun farkına varmıştır ve artık hiçbir şeyi takmayacaktır. ama ruhunu gören insanı tanır, ve onun için dünyayı daha güzel bir yer haline getirir. bu ısırılası insanı daha sonra yeniden doğru düzgün anlatacağım, acelem var şu an sözlük.

  • ömür boyu yüreğinize takılan büyük yumru.
    ne yapsan geçer, ne yapsan hatırlamazsın, sırrı yok..
    o’nun olmadığını bilerek yaşamanın rengi ruhsarı yok…

    yapma derdim..bu kadar hızlı kullanma, "bir yanım böyle ölmek istiyor" derdin hep…

    o gece kavga ettik , meydandaki fırının önünde.. bas bas bağırdım sana. gençtim, hatta hala içim çocuk, “gözüm görmesin seni dedim”. o kadar emindim ki ertesi gün göreceğimden…doğumgünümdü, kıyamazdın..
    gençtim, o kadar fevriydim ki…pişman olmanın ne demek olmadığını bilmiyordum henüz.
    o kadar emindim ki…sinirle uzaklaştım yanından, son defa kokunu bile duymadan, sarılmadan…

    ertesi sabah şarkı söyleyerek uyandım barış.
    kapının önünde seni ya da çiçeğini göreceğim diye oyalandım, nazlandım.
    ölüm soğukmuş, ölüme nazlanılmıyormuş.
    neşeyle atladım merdivenleri, hep buluştuğumuz yere gidecektim ve sen orada bana sürpriz yapacaktın hesapta…yokuşu inerken biri geldi nefes nefese koşarak..“ duydun mu? ” “barış yoğun bakımda…” ben o anki bakışımı bir daha bakabilir miyim barış?
    nasıl arabaya bindim.. nasıl hastaneye geldim…

    eve gidince babana anlatmışsın beni. “görmek istemiyor beni” demişsin. göstermediler seni bana. son bir defa tutturmadılar ellerinden. diyemedim..bilemezdim..diyemedim…
    cenazeni, toprağını bile elleyemedim..bilemedim..böyle olacağını bilemedim…görmeyeceğimi bilemedim..

    hışımla çıkmışsın evden. motora atladığın gibi edremit e gitmişsin. dövme yaptırmışsın.
    sol göğsünün üzerine bir kalp. içine de adımı yazdırmışsın..bilemedim..bir hışımla dönmüşsün. tam da “barış yoğun bakımda” dedikleri yerde savrulmuş motor. paramparça olmuş. bilerek mi yaptın? bir yanın hep gitmek isterdi..hep gitmek. bilerek mi gittin..
    hastanede ailenden uzak bir köşeye çökmüşken duydum annenin feryadını. yanmaz mı, o yürek yanmaz mı?..benden bilmez mi, haksız mı..

    senden sonra doğumgünlerimi kutlayabilir miyim ben barış?
    sevinebilir miyim doğduğuma?
    affet beni..bilemedim..
    adımı karıştırıp tenine, gideceğini bilemedim…
    son bir defa “seviyorum” diyemedim…

    edit: 8 sene önce yasanmıştır ve tamamen gerçektir..keske olmasaydi ama gercek.