hesabın var mı? giriş yap

  • geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:

    - benim karı buraya geldi mi?
    -- yoo?
    - hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
    -- niye?
    - karı başkasına kaçmış...

    :))) (tek derdin bu olsun be amcam)

  • çocuğun daha rahat gezmesini iki koluyla daha rahat hareket etmesini sağlayan bir yandan da çocuk (bakın çocuk diyorum) olduğu için kontrolü kendinde tutan kadın hareketi. takılan tasma değildir bir kontrol mekanizmasıdır ama çocuk bebek aksesuarları konusunda kısıtlı bir bilgiye sahip olunca böyle ön yargılar çıkabiliyor.

    bu sayede çocuk at gibi koşturabiliyor ilerleyebiliyor devamlı bir el dayanak ihtiyacı hissetmiyor, iki elini de rahatça kullanabiliyor ama sınırları daha olgun muhtemelen bir ebeveyn tarafından kontrol ediliyor. bebek aksesuarları asansöre itelediğiniz bebek arabası ve markalı biberondan ibaret değildir çok farklı aksesuarlar ve çok farklı çocuk yetiştirme yöntemleri mevcuttur. ama türkiye'de değil tabi.

  • trabzon --> gs'ye yatar, alt yapısı
    konya --> hasan kabze var, kesin yatar
    antep --> okan buruk başında, kesin yatar
    akhisar --> hamza'nın eski takımı, kesin yatar
    mersin --> servet var, eski takımı, kesin yatar
    kasımpaşa --> teknik direktörü sneijder'le aynı ülkenin vatandaşı, kesin yatar
    başakşehir --> batdal var, avcı zaten galatasaraylı, kesin yatar
    karabük --> furkan özçal var, emre güngör var, eski takımları kesin yatarlar
    balıkesir --> sercan yıldırım var, kesin yatar
    bursa --> serdar aziz gs'ye gitmek için kesin yatar
    kayseri erciyes --> necati var, kesin yatar
    eskişehir --> skibbe var, eski takımı, kesin yatar

    burada 3 büyükler hariç tüm takımlar için şikeci tayfa tarafından uydurulan bahaneleri derlemeye çalıştım. bunlara şimdi de "başkanı galatasaray'ın şampiyon olmasını isteyen takım" dedikleri gençleri de ekleyebilirsiniz. bu takımlar arasında sadece bir tanesi yok dikkat ettiyseniz. (bkz: sivasspor). onlara laf söylememişler. ama mecnun otyakmaz, korcan çelikay, ibrahim akın gibi şikeden dolayı içerde yatmış adamlar da bu takımda.

    tesadüf mü? değil.

  • plasebo uykusu günümüz uykusuzluk çağında beyninizi kandırarak performansını düşürüp yükseltebileceğiniz, zihninizin bilişsev işlevlerini etkileme odaklı bir kandırmaca. özellikle sabah uykusuz bir şekilde uyanıp, bu akşam eve gider gitmez uyuyacağım deyip de gece yarısı boylanıyorsa. 1996 yılında birbiri ardına yapılan iki deneyden sonra ortaya atılmış bir terim. hikaye şöyle:

    elimizde 164 adet denek ve bu denekleri güden birkaç adet bilim insanlarımız bulunmakta. ilk önce çalışmaya katılan deneklerden dün gece ne kadar uyuduklarını 1 ila 10 arasında puanlamaları isteniyor. aslında araştırmacılar için bu puanlar hiçbir önem arz etmiyor. daha sonra deneklere bilişsel işlev hakkında beş dakikalık hızlı bir ders veriyorlar. ders sırasında anlatılanlar arasında tek önemli nokta “yetişkin bir insanın uyku süresinin %20-25’ini rem uykusunda geçirmesi gerektiği, eğer daha düşük bir süre geçiriliyorsa öğrenme testlerinde daha düşük performans gösterebilecekleri” olarak verilen bilgi. %25’ten fazla rem uykusu alanların testlerde daha iyi performans gösterecekleri de ekleniyor.

    ardından deneklere nabız, kalp atış hızı ve beyin dalgası testlerine sokulacakları söyleniyor ve çeşitli ekipmanlara bağlanıyorlar. burada da bir kandırmaca durumu var zira araştırmacılar denekleri aletlere bağlasalar da bu ölçümleri yapmıyorlar. bu testlerin amacının bir gece önce ne kadar rem uykusu aldıklarını öğrenmek olduğunu belirtip, önceden belirledikleri rem uykusu yüzdelerini tek tek tüm deneklere açıklıyorlar. 164 katılımcının her biri iki gruba ayrılıyor. ilk grup %16,2 ile yetersiz rem uykusu aldığı söylenen grup. diğeri ise %28,6 ile iyi rem uykusu aldığı söylenen grup. akabinde denekler işitsel dikkat ve işlem hızı gibi uyku yoksunluğundan en çok etkilenen beceri testlerine sokuluyor. buradan sonra kandırmaca bitiyor, ciddi bir teste başlanıyor. tüm bunlardan sonra deneyin sağlamasını yapmak için farklı deneklerle aynı işlemler tekrarlanıyor.

    sonuçlar: ortalamanın üzerinde (%28,7) rem uykusuna sahip oldukları söylenen grup testte bariz şekilde daha iyi performans gösteriyor. sonradan yapılan testlerde çoğunun gerçekte kötü bir uyku çekmiş olduğu belirlenmiş olsa bile. rem uykularının ortalamanın altında (%16,2) olduğu söylenen grup ise oldukça düşük performans gösteriyor. çoğu aslında iyi bir uyku çekmiş olsa bile. bu sonuçlar zihnin bilişsel durumlarını hem olumlu hem de olumsuz yönlerde etkilemenin mümkün olduğunu, plasebo ile kişinin sağlığının ve bilişinin kontrol edilebildiğini bir kez daha kanıtlıyor. beynin pozitif veya negatif algı durumu, düşüncelerimizden davranışlarımıza kadar her şeyi etkiliyor.

    deneyde gerçeklere ulaşmak için bir sürü yalan söyleniyor. eğer iyi bir uyku aldığınıza kendinizi inandırmış veya inandırılmışsanız, aslında kötü bir uyku almış olsanız bile zihniniz plaseboya kapılıyor ve daha iyi performans gösteriyor. tersi durumdaysa ne kadar iyi bir uyku alsanız dahi zihniniz yorgun olduğuna inanıp uyuşuk davranıyor. bunu yönlendirmek çoğunlukla bizim elimizde.

    kaynaklar: theatlantic, popsci

  • "ama onlar ekmeğinin peşinde, aralarında iyi olanlar da var"cıların az sonra damlayacağı başlıktır.

  • öneminin ne zaman anlaşılacağını çok merak ettiğim değer veya başka bir bakış açısıyla özellik. sürekli yanımızda taşıdığımız, her gün dakikalarca hatta saatlerce beynimize dayalı olarak tuttuğumuz bir cihazın özelliği. tüketicilerin çon büyük bir kısmı böyle bir değer olduğudan haberdar bile değil. diğer bir kısmı da nükleer enerjiye karşı çıkma konusunda gösterdiği hassasiyeti her gün cebinde taşıdığı radyasyon kaynağı konusunda göstermiyor malesef. üreticilerin de işine gelmiyor olsa gerek ki, bu konunun üzerinde fazla durmuyorlar. heralde ürettikleri aletin bir radyasyon kaynağı olduğunu hatırlatmak istemiyorlar.

    halbuki çok önemli bir pazarlama stratejisi olarak kullanılabilir sar değeri. artık günümüzde kimsenin sar yüzünden cep telefonu kullanmaktan vazgeçeceğini sanmıyorum. dolayısıyla öyle veya böyle herkes cep telefonu kullanmaya devam edecek. ama sar değeri düşük modeller üretilir ve tüketiciler bu konuda bilgilendirilirse çoğu insanın telefonun özelliklerinden çok bu değere göre seçim yapacağına ve dolayısıyla zamanla tüm üreticilerin bu konuya daha titizlikle yaklaşacağına inanıyorum.

    tabi ki çevremizde sağlığımızı tehdit eden tek faktör sar değil. sadece evimizde bile, telsiz telefondan kablosuz modeme kadar pek çok zaralı cihaz bulunduruyoruz. ama bu boşvermişliği anlamak da gerçekten mümkün değil. unutmamak lazım ki sar etkileri uzun vadede ortaya çıkacak ve belki de yakında kanser oranlarında tüm dünyada bir patlama yaşanacak. hatta yaşanıyor malesef.. cep telefonu alırken en azından ayda bir kullandığımız kamerasının kaç piksel olduğuna dikkat ettiğimiz kadar sar değerine de dikkat etmemiz gerekmiyor mu sizce de?

  • vatandaşlık, hakim çoğunluğun sınırlarını belirlediği bir durum değil anayasal bir haktır ve türkiye cumhuriyeti vatandaşı kimliği taşıyan herkes bu ülkenin yurttaşı, sahip olduğu değerin esasıdır. bu görüntülerden hoşlanmayan hatta üzülen gidip başka ülkelerin vatandaşı olabilir. gördüğüm kadarıyla türk museviler oldukça mutlu.