hesabın var mı? giriş yap

  • 2045 yılına kadar "bu milletin a. koyacağız" diyen adamlara 153 milyar dolar ödenecek.
    kaynak

    milli gelirin %22 sine karşılık gelen bu borç şu an doğmamış çocuğun bile sırtına yüklenmiştir.
    koca türkiye cumhuriyeti bir takım onun bunun çocuklarına 2045 yılına kadar ipotek edilmiştir..
    "vatan hainliği nedir" in tanımı budur!

    bu projeleri tanıtırken "cebimizden bir kuruş çıkmayacak" diyenler;
    devran döndüğünde gözünüzün yaşına bakanın da amk.

  • dün bi yerlerde rastladığım mükemmel ötesi şarkı.

    haydi gel lenin'le ol
    orurup kolhozlardan
    bakalım kollektif çiftliğimize
    oradaki partililer
    fişlenip birer birer
    gün gelir suçlanır troçkizmle.

  • kişinin okuduğunu tesciller. hiç okumadan bütün gün konuşan adamdan fersah fersah öndedir. okuyan adam iyidir.

    edit: başlığı açan arkadaş acil bir işi çıktığı için bırakıp gitmiş.

  • sizde sorun yaratıyorsa dingil olduğunuzu gösterir.

    neden?

    diş macununu ortadan sıkma geyiğinin tarihine bakmak gerekir.

    diş macunları ilk çıktığında alüminyum tüplerde satılırdı. dolayısıyla ortadan sıktığında dibindeki macun bir daha dışarı çıkmaz, uğraş sonucu tüpün patlamasına kadar giden sonuçlara neden olur, diş macunu murdar olurdu.

    günümüzde plastik tüpler kullanılıyor. başını da sıksan, dibini de sıksan farkı yok. tüp şeklini koruyabiliyor. tüpün içindeki macunun büyük bir kısmını kullanabiliyorsun.

    80'lerin, 90'ların geyiği ile 2015 yılında olmayan sorun üretmek sizin yaptığınız.

    dingiller...

  • son on aydır oturduğum evdir. önceden ben de çok fazla kuşkuya sahiptim ama gözlemlerim şöyle:

    1. belki iyi bir firmanın yeni inşaatı olduğu için izolasyon çok iyi. kışın ev hamam gibiydi, kazak giymeye, yorgan örtmeye hasret kaldık. alt katta ısınan hava yukarı yükseliyor, bu da daha önce oturduğumuz ince uzun dairelere kıyasla daha iyi bir ısınma sağlıyor. maksimum doğal gaz faturası olarak 200 tl gördük ki, geçen senelerde eski evimizde kışın 600 görüp yine de battaniye altından kurtulamamıştık. toprak sahibinin müteahhidin gırtlağına basarak taktırdığı villa boyu yoğuşmalı kombi sanırım şansımız oldu, bize kalsa daha mütevazı bir şey alırdık.

    2. ve fakat yazın üst kat fırın gibi. en kısa zamanda multi split klima almak gerekecek, sıcak günlerde nefes alınmıyor, uyku uyunmuyor. bunun nedeni izolasyonun zayıflığı değil, geniş teras kapısı ve pencereler nedeniyle oluşan sera etkisi, zira üst kat müthiş güneş alıyor. genel olarak her türlü hava durumunun etkilerine çok açık üst kat.

    3. eğimli tavan iyi planlanmışsa sıkıntılı değil, eğimsiz yerlerde tavan yüksekliği normalden yüksek tutularak hacim korunmuş. ama mobilya seçimi çok sıkıntılı, gardrop, kitaplık gibi mobilyaların ölçüyle yaptırılması gerekebiliyor.

    4. merdiven inip çıkmak bayabiliyor, özellikle uykunuz gelmişse veya elinizde tepsi varsa. üst kata da bir çay-kahve istasyonu kurmak gerekiyor. ve iki kata iki ayrı elektrik süpürgesi şart. neyse ki ev çift girişli ve asansör üst kata kadar çıkıyor, o sayede ağır eşyaları üst kata asansörle çıkarmak mümkün.

    tam bir yıl sonra gelen edit: üst kata küçük buzdolabı da almam gerekti, yazın bir bardak su için aşağı inilmiyor.

    5. teras yaz geceleri harika oluyor, üzerinizde yıldızlı gökyüzü, elinizde bilgisayar ve çay kahveyle sabahlamak mümkün. öte yandan, kullanım süresi en fazla beş ay. terasta çamaşır kurutmayı ise unutun, rüzgara çok açık olduğundan çamaşırlar yelken gibi dolup sürükleniyor.

    6. üst kat pencerelerinin önünden yağmur olukları geçiyor, yağmurlu gecelerde dere kenarında uyur gibisiniz.

    7. martılar tepenizde, gece gündüz vak vak bağırıyorlar. seviyorsanız harika, sevmiyorsanız rahatsız edebilir.

    8. gözlemime göre piyanosu olanların tercihi çatı dubleksi. piyanoyu üst kata koyunca komşu şikayetlerinden kurtulmak mümkün oluyor, alt kat nasılsa yine sizin ve üzerinizde de gökyüzü var. hem bizde, hem yan dairemizde, hem de karşı apartmanın bizim hizamızdaki çatı dubleksinde piyano var.

    şimdi yeniden ev seçecek olsam çatı dubleksi alır mıyım? sanırım evet, üzerinizde kimsenin olmaması ve üst katın eve giren çıkandan uzak ayrı bir alan olması çok rahat, teras seçeneği de çok keyifli.

    edit: çatı arasının kaçak olduğu iddia edilmiş, hayır, yeni inşaatlarda kaçak değil. daire iskanlı, yani kat mülkiyetli ve tapuda tam olarak "çatı arasında odaları bulunan bağımsız bölüm" yazıyor.

  • bim'den içeri girildiğinde insanın dört bir yanını saran kocaman bir boşvermişliğin, zihnin en ücra noktalarına sirayet eden o anlamsız hiçliğin tüm bedendeki tezahürüdür. evet, gözyaşartıcı bir gerçek bu anlamsızlık. o gelişigüzel sıralanmış, ilk bakışta reçel mi yoksa otlu peynir mi olduğu anlaşılmayan ürünlerin arasından geçerken, sağa sola atılmış kolilere basa çarpa ilerlerken hissedilir. çalışanların o android görüntüsünü izlerken sorgularsınız hayatı. neden allah'ım, neden!!? diye isyan edersiniz ama artık çok geçtir her şey için. bim'in sarmalları arasında yok olmaya, hiçliğin içine doğru yol almaya başlamışsınızdır çoktan. çok geç. evet. çok. geç.

  • gittikçe "evet"in yerini alan kelime. etrafımda en çok evet yerine kullanıldığını duyuyorum. o kadar yaygın ki, yakın zamanda şöyle olacak sanki:

    - sayın pelinsu, mertcan'ı eşliğe kabul ediyor musunuz?
    - aynen.

    yersiz ve tek başına kullanımıyla insanı aşırı irite ediyor. en azından sonuna "öyle" eklense daha çekilir olacak.

  • bu geceki efsane begüm ayarından aklımda iki cümle kalmış, topluma hizmet amacıyla paylaşıyorum:

    1. öyle 3-5 tane kamyon arkası yazısı ezberlemekle delikanlı olunmuyor.
    2. süper kahraman logosunun içine kendi baş harfini koymakla da süper kahraman olunmuyor.

  • yüz yıldır orada duran okul ülkenin başına bela olan, kibri dağları aşmış bir topluluk tarafından kapatılmak isteniyor. başbakanlığınızın da, ofisinizin de allah belasını versin. siz tarif edilemeyecek kadar kötüsünüz ve hiçbir güzelliğin yaşamasına izin vermiyorsunuz. umarım bu ülke bu günlerden iyi bir ders alır da bu kötülerden kurtulduktan sonra bir daha böyle bir topluluk ülkeyi yönetmez.

  • bir bulgar olarak (bu kadar iyi türkçe konuştuğuma bakmayin, busbulgarım) alnim acik başım dik bir şekilde kalan hayatıma devam etmemi sağlayan 43 dakikadır. yeni sezona 17 galibiyet ile başlayan fenerbahçe karşısında ilk 43 dakika oynadığımız oyun ve maçı beraberlikte tutmamız dunya ve bulgar futbolu adına tarifi imkansız bir haz. ha biz bu 43 dakikayı yaşamısiz ha muhammed yollanmış miraca. bugün itibari ile futbol izlemeyi zirvede bırakıyorum. takimimla gurur duyuyorum.

  • ingiltere gibi pahalı bir ülkede ucuzluğun bayraktarı market zinciri. içinde temizlik malzemesinden , yiyeceğe, elektronik adaptörlere kadar her şeyi bulmak mümkün. ha tabi burayı keşfetmeden alış veriş yapıp sonra buraya geldiğinizde içinize acayip oturur onuda baştan söyleyeyim. bizim bir milyoncularla karıştırılmamalıdır. bizim işletmecilerin sözde bir milyoncu olup içeride bir liraya bir şey bulamazken burada fiyatlar sabit bir pounddur. adanın güzel yanlarındandır. bir diğeri için (bkz: tk maxx).