hesabın var mı? giriş yap

  • evet,
    sonunda yine babam haklı çıktı. zaten uzun vadede genel olarak haklı çıkar, ama bu sefer hiç beklemiyordum.
    sayın sözlükçüler benim internet üzerinden herhangi bir fatura ödediğim de bile yazılı makbuz alamadığım için uyuz olan bir babam var.

    babam 1992 ile 1994 yılları arasında sosyal sigortalar kurumuna 31 ay isteğe bağlı sigorta pirimi ödemiş, ancak güzide kurumumuzun güzide çalışanları nasıl oluyorsa sadece 1992 yılın sigorta pirimini tam olarak sistemlerine işleyip birleştirme yapmış. biz bu durumu fark edip sgk ya düzeltilmesi için başvurduğumuzda arşivlerini inceliyorlar ve babamın yatırdığı isteğe bağlı sigorta pirim makbuzlarını bulamadıkları için bir şey yapamayacaklarını söylüyorlar. 1993 ve 1994 yıllarını kapsayan 2 yıllık sigorta süresi sisteme işlemediği için babamın emeklilik yaşının arttığını 2 yıl daha çalışıp sigorta pirimi ödemesi gerektiğini ve 3 yıl daha emekli maaşı alamayacağını ellerinden gelen bir şey olmadığını pirim tahsil makbuzu olmadan bu süreleri sisteme işleyemeyecekleri söylüyorlar.

    ve ne oluyor biliyor musunuz?
    babam yıllardır ayakkabılığın üzerinde duran eski bond çantasının içinden 1992/haziran - 1994/aralık arası ödediği pirim tahsil makbuzunun orjinalini acınacak halde ama hala okunur ve imza ve mühürleri belli olan şekilde buluyor.
    24 yıl makbuz mu saklanır baba helal olsun sana. kim bilir o çantanın içinde daha neler var.
    siz siz olun, önemli evraklarınızı mutlaka yedekleyip saklayın gençler.
    makbuz

    özet: sgk'nın pirim tahsil makbuzlarını kaybedip, babama 2 yıl daha çalış gel demesi. babamın 24 yıl sakladığı makbuzu bulup geç emekli olup sigorta pirimi ödemeye devam etmekten kurtulması.

  • bundan 50 yıl önce de, 100 yıl önce de, 1000 yıl önce de, tıpkı bizim gibi insanlar hemen hemen bizimkine benzer bir hayat yaşadılar ve ölüp gittiler.

    onlar da hiç ölmeyecekmiş gibi para ve güç kavgası yapıyorlar, envai çeşit siyasi entrikalar çeviriyorlardı.

    milyonluk kitlelerin yarı tanrı addedip önünde diz çöktüğü imparatorlar vardı.

    hepsinin aileleri, akrabaları, çevreleri vardı.

    şimdi neredeler?

    hepsi toprak olup gittiler.

    bütün bunlardan bana kalan, veysel karani'den öğrendiğim şu ders oldu:

    -allah'ı biliyor musunuz?

    -evet

    -başkalarını bilmeseniz de olur.

    -allah sizi biliyor mu?

    -evet

    -başkaları bilmese de olur.

    madem dünyada her şey zamana yenik düşecek, her şeyi yel alıp gidecek, dünyaya lüzumundan fazla batmak anlamsızdır.

    ahiret hayatımız ve oradaki refahımız ise iman ve marifetullah derecesincedir.

  • espri anlayışı olmayan, mutsuz halkımın bir ferdini çileden çıkartmış gelin. ulan orası cenaze evi ya da devlet dairesi değil, senin düğünün, nedir bu kadar kasıyorsun? sen de çal bir parça pastayı gelinin suratına, beraberce eğlenin gitsin. bu kendini çok ciddiye almalar yüzünden çekilmez, mutsuz bir millet olduk çıktık.

  • eski türklerde kadınlar toplumda, devlet işlerinde hatta savaşlarda belki de günümüzdekinden bile daha etkin roller oynamışlardır.

    bazı topraklarda kız çocukları diri diri gömülürken, bazı topraklarda kız çocukları firavunlara, krallara kurban edilip kanları içilirken ve çoğu toplumda kız çocuğu sahibi olmak utanç kaynağı iken türkler kız çocuklarını erkek çocuklarından ayırmamış; at binmeyi, ok atmayı, avcılığı vs. öğretmişlerdir.

    tabii kızlar büyüdükçe evlilik durumu söz konusu olur.
    bazen çeşitli şenliklerle toplu düğünler yapılır, gelin adayı hediyelere boğulurdu.
    işte, bu düğünlerde gelin kızımıza, kaynanası tarafından en değerli hediye yani beşibiryerde takılırdı.
    burada aklımıza sadece altın gelmesin!
    şamanizm inancına göre en değerli taşlardan gümüşe kadar değişiklik gösterebiliyordu bu takılar. lâkin değişmeyen şey sayısı idi. ne dört ne altı, sadece beş.
    bu sayının neleri temsil ettiğini belirmek gerekirse;

    1) inanç: ilk sıradaki takı. en büyük boydaki altın, taş vs.
    zaten büyükten küçüğe gider ya da birincisi en büyük diğerleri aynı boyda olurdu.
    birincisi gök tanrı mânâsına gelirdi ve gelin hanımın her vakit bu inançla yaşaması temenni edilirdi.

    2) devlet: gelin hanımın her vakit devletine, türk milletine sâdık kalması temenni edilirdi.

    3) aile: daha önce de dediğim gibi aile çok önemliydi türklerde ve gelin hanımın her daim ailesine bağlı kalması temenni edilirdi.

    4) töre: cesaret ve sadakati temsil ederdi. ayrıca geline bozkurt simgeli bir de taç benzeri bir takı hediye edilirdi.

    5) ölüm ve sonrası: bu evliliğin ve aile birlikteliliğinin öbür dünyada da devam etmesi temenni edilirdi.

    ve en güzel detay da bu taşların, altınların vs. dizildiği ip de artık adı her neyse ip, zincir vs. gelini temsil ederdi. yani bu temennilerin hepsini bir arada tutan gelin hanım idi.

    işte beşi bir yerde geleneği böyle başlamış ve günümüze kadar ulaşmıştır.

    tabii artık bu anlamlar unutuldu gitti.

  • ben amerikan deniz piyadesi'nin videoda gösterdiği tekniği kullanıyorum. şimdiye kadar hep işe yaradı. size de tavsiye ederim.