ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
acun ılıcalı vs ali ihsan varol
-
aralarindaki en buyuk fark
ş_r_f
olan karsilastirmadir.
harf istemeyin amk.
bir evin temiz olduğunu anlama yöntemleri
-
iç içe geçen dörtlü sehpa takımının ikincisi ile üçüncüsü arasında toz yoksa o ev temizdir.
hemşirelere hekimlik yolu açılsın
-
torbacılar da eczacı olsun aq
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''beni sinirlendirmeyin, kan damlayan gül fotoğrafı paylaşıp hepinizi etiketlerim.''
jenerik marka
-
"sana", belki de en çok bilinenlerdendir.
hatta öyle ki 60 larda ünlü bi diyaloğa sahne olmuştur..
zamanın pek sevilmeyen bld. ba$kanı istanbulda fırınları gezmekte, ekmeklerden de tadarak kalite kontrol yapmaktadır. bi fırıncıya
-bu ekmek çok güzel ne koydunuz buna????
sorusuna fırıncı sırıtarak şöyle cevap verir:
-sana koyduk efendim.
bld. ba$kanı altta kalmaz tabi:
-ha o zaman bütün fırınlara söyleyelim de onlar da sana koysunlar*
24 temmuz 2021 el bab türk üssüne saldırısı
-
mustafa kemal atatürk yemen türküsünü dinlediği bir gün şöyle bir söz etmiş,
"türk çocuğu, artık arap çölleri için kanını dökmeyecektir."
suriye'deki her şehit haberinde aklıma direkt bu söz geliyor, üzülüyorum. şimdi kim bilir hangi eve ateş düşecek, hangi ana ağlayacak.
kadıköy'deki kokoreççide tebliğ yapan tebliğciler
-
"demokratik haklarını kullanmışlardır" diyen arkadaşlar..
hadi gidin caminin önünde ateizm anlatın.. anlatın da görün bu arkadaşların demokrasiden anladıklarının ne olduğunu..
onlar için demokrasi inilecek durağa varana kadar binilecek tramvaydır. (tanıdık geldi mi? )
kendilerine bir şey olunca "insan hakları" , kendileri bir şey yaptıklarında "burası müslüman ülke"
hadi canım , hadi .. demokratik hakmış... bizim karnımız tok artık.. eskiden yedik biz bunların demokratik ayak oyunlarını..
gratis
-
%40 indirim kampanyasında 7,90'a sattıkları deodorant migros'ta 7,50 lira. başka sözüm yok.
viski tüketiminde patlama yaşanması
-
viski firmalarından aldığımız eğitimlerde türkiye'nin viski tüketimi konusunda (özellikle chivas regal) dünyada ilk sıralarda olduğu söyleniyor. johnnie walker da artan talebi karşılayabilmek için roseisle gibi devasa tesisler açıyor.
dünyadaki yüksek düzeyde viski tüketen diğer ülkelerden bizi ayıran çok önemli bir özelliğimiz var.
kendi ürettiğimiz bir viski yok. hepsini ithal ediyoruz. pakistan'ın bile viski ürettiğini biliyor muydunuz? akp gelene kadar iyi kötü ankara viskisi adında single malt viskimiz de vardı.
2004 yılında tekel'in adeta yabancı içki devlerine hibe edilmesi bu yüzden bu ülkeye atılmış en nadide kazıklardan biri. şu an rakımızı kendimiz üretebiliyorsak bunun tek sebebi içki devi diageo'nun elinde başka rakı üreten fabrika olmamasıdır. türk içki tarihi boyunca ürettiğimiz ve yurtdışına sattığımız her kaliteli içkinin üretim hakları bu dev firmalar tarafından satın alınıp üretimi durduruluyordu. ta ki akp gelip tekel'i bütün tesis, gıda depoları, fabrika ve taşınmaz malları ile 140milyon dolar gibi bir fiyatla satıp ülkenin alkol tüketimini tamamen ithal ürünlere bağlayana kadar.
konu ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler tekel'in son genel müdürü olan kerim yanık'ın tekel'in nesi kaldı - damaklarda tadı kaldı kitabına göz atabilirler.
edit: uyarı geldi özelleştirme değerinin 140 değil 290 milyon dolar olduğuna dair. düzeltme yapalım. şunu da eklemekte fayda var. önerdiğim kitapta yazılan bilgilere göre tekel satılmadan önce tüm üst düzey müdürleri satın alacak firma ile anlaşmışlar ve tekel'in tüm eski tesislerini son teknoloji ürünler ile donatmışlar, depolarına 10milyonlarca dolarlık gıda stoku yaptırmışlar ve işten ayrılacak tüm personelin tazminatlarını da devlet bütçesinden ödemişler ve şirketin kasasındaki 70milyon dolar ile yeni sahiplerine devredilmiş. böylelikle tekel için ödenen meblağın büyük kısmı geri alınmış ve yine ortalama benim verdiğim fiyata denk gelmiştir. tekel birkaç yıl sonra 2.1 milyar dolara diageo'ya devrediliyor. vurgunu yapılan para inanılmaz boyutlarda.
yurt dışında yaşanılan küçük şoklar
-
polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.
ak-saray'daki 3 hektarlık masa
-
masanin ortasindaki cicekleri koyan gorevlinin coraplariyla masaya cikisini gozumde canlandirabildigim masa.