hesabın var mı? giriş yap

  • kaydolurken * nickini öylesine vermiştim daha sonra değiştiririm diye. bilmiyordum. yapıştı kaldı. pişmanım.

    bu nick hiç bir başlık entry ve nick uyumuna giremiyor diye geceleri yorganın altında ağladığım oluyor.

    eksiyi ilk keşfettiğimde 2004 falandı o zaman hiç yazar olmak aklıma gelmemişti. biraz salaklık varmış gençliğimde.

    olay butonu ilk yandığında sözlükte bir kavga falan çıktı ona adam çağırıyorlar sanmıştım.

  • başlık karakter sınırına takıldığından dolayı aslı "tubitakın sahip çıkmadığı projeye biz sahip çıkıyoruz kampanyası" olacak olan başlık.

    üniversiteli genç arkadaşın facebookta yazdığı yazıyı bizzat kopyalıyorum;

    "arkadaşlar oncelikle uzun bir yazı olacak ama hem hayatımın onemli bir anısını paylasmak hemde yardım isteyecegim llutfen uplarınızı esirgemeyin.

    suan ısparta suleyman demirel üniversitesinde okuyorum. bundan 3 yıl once yıllardır araştırdığım bir projeyi gerçekleştirdim ve tubitak proje yarışmasına katıldım 1500 proje arasından ilk 23 e kalarak ytüde gerçekleşecek olan yarı finale katılmaya hak kazandım. bu yarısmada ilk 3 gun sergi olur standınızs gelenlere projeyi anlatırsınız 4. gun ise juri onunde sunum yaparsınız ve finale gidecekler belirlenir. gittiğimizde yan standdaki kisilerin surekli aynı uc kisiye gördükleri her yerde selam verdiklerini ve hep muhabbet ettiklerini farkettik fakat tanıdıkları olabilecegini dusunerek birşeyden kuskulanmadık. 4. gun jürinin karşısına çıktığımda inanamadım tam anlamıyla. selam verdikleri uc kisi juri uyesi olan 3 kişiydi. sunumumu yaptım ve jurilerden biri " muhtemelen gecemeyeceksin fakat bu projenin mutlaka patentini al kar-maliyet oranı bu kadr yuksek bir proje zor bulunur" dedi.

    bende madem iyi bir proje neden gecemeyeyim dedim ve birsey söylemedi yanımdan ayrıldı. daha sonra sonuclar açıklandı ve finale giden 2 projeden 1inin o selam veren arkadaşlar oldugunu gordum. iste o an puzzle parçaları yerine oturdu. demem o ki tübitak'ın tarafsız oldugunu dusunmuyorum. ve aslında o juri üyesinin boyle demesinin ardından projemin uzerine düşmeye karar verdim. 5 is adamı bana ulaştı ve gorusmek istediklerini soyledi görüştük ve hepsi bana projemi 4 bin tl gibi komik bir rakama satın almak istediklerini söylediler bende avrupada veya kanada da universite okumak istedigimi bunu saglarlarsa projemi vereceğimi soyledim kabul etmediler. daha sonra tvde yayınlanan bir fikrinmi var adlı proje yarışmasından davet aldım ama üniversitem dolayısıyla katılamadım..

    projemden bahsedeyim: sadece basınçlı oksijen ve surtunme kuvvetini kullanan bir klima yaptım. deneylerle elde ettigimiz sıcaklık değerleriyle birlikte ortalama degerleri 2000. tl olan 12.000 btu klimalarda kullanılan uluslararsı sıcaklık değerlerini 450 tlye mal ettigim klima ile sıcak ve soguk değerlerin her ikisi icinde sağladık.

    2. avantaj zararlı gaz kullanımı olmadıgı icin klima gazı zehirlenmesi riski yok.
    3. avantaj kullanılan yerin fiziksel şartlarına gore %20-25 arası aylık enerji tasarrufu sağlıyor.

    ve son olarak ne istediğime geleyim. dedigim gibi yurt dısında bana bu projemi arge çalışması ile en iyi haline getirip gerçekleştirme imkanı sunabilecek bir universitede burs istiyorum. bana bu sartları sağladıktan sonra ulke farketmez hindistan bile olur. bu yolda yardım edebilecek kisiler arıyorum. belki yurtdışında bir üniversiteden birisini tanıyor olabilirsiniz veya bir konsoloslukta burslarla ilgilenen kisi olabilir, herhangi birsey olabilir. yardım edebileceğimizi umuyorum. uplarınız dert görmesin"

    ülkemizin en tarafsız olması gereken kurumu böyle şeyler yapıyorsa bence bizler bireysel olarak elimizden geldiğince bu tarz projelere sahip çıkmalıyız. umarım yardımı dokunacak birileri olabilir.

    edit: proje sahibi arkadaşa ulaşmak isteyenler burakbasaksehir@gmail.com adresinden mail yoluyla ulaşabilir. teşekkürler ilginiz için

  • ben, sana uçağı evde yaparım, hem daha ucuz olur hem de içine hangi teknolojiyi koyduğumuzu biliriz. yabancı ülkeler kim bilir içine neler koyuyor.

  • aleyna tilki'nin başarısız olmuş ilk yurt dışına açılma denemesi.

    warner music group distribütörlüğünde yayınlanan şarkı, youtube'da sadece 10 milyon izlendi (onun da çoğu aleyna ne yapmış diyen meraklı türkler tarafından). spotify'da ise 3 milyon stream bile alamadı. aleyna ülke dışında istediği başarıyı yakalayamadığı gibi bu sefer ülke içinde de ses getiremedi. zaten abd ya da ingiltere listeleri gibi bir şey düşünmemiştik ancak kıta avrupası'nda ya da diğer müzik piyasalarında da hiç varlık gösteremedi.

    şarkının başarısız olmasının birçok nedeni var. çoğu kişi "türk işte, nasıl başarılı olsun?" diye düşünüyor ama bunu diyebilmemiz için aleyna tilki ve ekibinin teknik olarak her şeyi doğru yapmasına rağmen başarısız olması gerekirdi. oysa aleyna'nın yaptığı çok ciddi hatalar var.

    ilki ve en önemlisi şarkı seçimi. retrograde dua lipa, sarah hudson, diplo, king henry ve jr. blender tarafından yazılmış bir edm şarkısı. yabancı müzik listelerini şöyle bir karıştırırsanız urban/rap/r&b türleri etkisinde olduğunu, edm gibi dancepop şarkılarının biraz geri planda kaldığını görürsünüz. tür olarak çok da doğru bir şarkıyla gelmediler. aleyna ülke içinde bu edm sound'unu satmayı başardı ama edirne'den yukarısı için bu müzik türü bir süredir gündemden düştü.

    ikincisi, piyasaya açılmak için seçtiği ismin dua lipa olması, daha doğru bir ifadeyle onun yolundan gitmeye çalışması. dua lipa kendini ispatlamış köklü bir şarkıcı değil ki. hâlâ kendini kanıtlama yolunda adımlar atan popüler bir isim o kadar. ilk stüdyo albümünden bir şarkı hit olmuştu. ikinci albümü ise ilkine kıyasla daha fazla ses getirse de abd'de üçüncü sırada kalmış ve yıl sonu listelerinde ilk 50'ye girememiş bir albüm. üstelik bizim buralarda her ne kadar arnavut olmasıyla gündeme gelse de özünde ingiltere'de doğmuş ve baştan aşağı ingiliz biri. müzik endüstrilerini takip edenler bilir, ingiliz şarkıcılar kendi endüstrilerinden çok ciddi destek görürler. abd'deki gibi %100 serbest piyasa yoktur. açıkça kayrılırlar. bu da onlara abd'de olmasa bile avrupa çapında hatırı sayılır bir başarı getirir. yani dua lipa'nın sadece new rules'la popüler olduğunu, onun gibi bir edm şarkısıyla bu popülariteyi yakaladığını düşünüp aynısını yapmaya çalışmak çok da iyi bir fikir değil.

    ikinci nokta yine dua lipa. piyasaya hızlı giriş yapmak isteyenler hitmaker'lar dediğimiz prodüktörlerle çalışır ve radyo dostu pop şarkılarla piyasaya girerler. şarkı yazarlığı konusunda hiçbir tanınırlığı olmayan ve kendi şarkılarını yazmasıyla bilinmeyen birinden şarkı almak niye? madem kesenin ağzını açacaksınız, piyasanın önde gelen prodüktörleri dururken neden genç ve şarkı yazarlığıyla bilinmeyen bir isim? bunun doğal sonucu olarak şarkı ciddi anlamda çok kötü. çok ucuz bir şarkı.

    dahası, dua lipa bu şarkıyı kendi albümüne koymak yerine sağa sola veriyorsa "album reject" dediğimiz bir parçadır. yani reddedilmiş, artık bir şarkıdır. yurt dışına açılmak isteyen biri diğerlerinin artığıyla mı yola çıkmalı sizce?

    bir başka konu, aleyna tilki'nin kimlik karmaşası yaşaması. tarz olarak dua lipa olmak istemiş, stil olarak şarkıcı ava max'a benzemiş. masa başında oturup "kime benzetirsek yıldızı parlar" diye düşünüp bu iki ismi bulmuşlar ama hiçbirinin aklına kendisi olması gerektiği gelmemiş. şu tarzı twitter'da "çakma ava lipa" ya da "dua max" esprilerinden fazlasını getirmedi. sadece alay konusu olmasına yaradı.

    aleyna gerçekten orijinal bir tarzla ve kaliteli bir şarkıyla gelseydi, piyasanın günümüz popüler isimlerini takip etmek yerine kendi yolunu çizseydi ve başarısız olsaydı, o zaman derdik ki "batı müzik endüstrisine karşı türk kimliğiyle ancak bu kadar oluyor. başarısız olması normal" ama önce onun üzerine düşeni yapması lazım. kendisi ve ekibi baştan sona yanlış şekilde yurt dışına açılmayı denerse başarısız olmalarında da şaşıracak bir şey olmaz. yalnız şunu belirtmek gerekir. şarkının tek iyi yanı aleyna'nın aksanı. o işi çok iyi kotarmış.

    o değil de, günümüzdeki şartlar hadise'nin elinde olsaydı bugün bambaşka bir yerde olabilirdi. hani şu "türk olduğu için önü tıkalıydı" engeli var ya, işte tam anlamıyla hadise'yi anlatıyor. mükemmel bir şarkı ve mükemmel bir stil. üstelik aleyna'dan çok daha fazlası vardı, hadise kendi şarkılarının yazımına katkıda bulunuyordu. gelin görün ki piyasaya çıktığı dönem youtube daha yeni kurulmuştu. streaming platformları diye bir şey yoktu. politik doğruculuk kavramı bugünkü gibi değildi, şarkıcılara karşı daha anlayışlı yaklaşılmıyordu.

    eğer hadise bugünün şartlarında, bugünün youtube'u ve spotify'ında stir me up gibi bir şarkıyla gelseydi dünya çapında tanınan bir isim olması işten bile değildi. 15 yıllık stir me up'ın bugün bile gideri var. o kadar iyi bir şarkıydı.

  • asayiş sıfır
    koordinasyon sıfır
    şeffaflık sıfır
    dürüstlük sıfır
    hazırlık sıfır
    verilen vergilerin karşılığı sıfır

    ailesini yerini yurdunu işini kaybetmiş insanlar ne yapsalar anlarım…

    tek suçlu yukarıdaki “sıfırlardan” hesap sormayan biziz bence.

  • kucukken musluman ilim adamlari kitabindaki favori karakterimdi. nobel odulu sirasindaki konusmasi da kisa bir vaazdir aslinda, ayetlerden falan alinti yapar. ahmedi cemaatine mensup oldugu icin bazilarina gore musluman olmadigi iddia edilir. hatta mezarinin uzerinde yazan first muslim nobel laurate ifadesindeki musluman kismi mahkeme karariyla silinmis. (bkz: http://en.wikipedia.org/…e:grave_of_abdus_salam.jpg) dunya cok acaip bir yer...

  • bizim insanımız taharet musluğuna rağmen nasıl kokuyor?

    hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte. terler avuçların, kesilir solukların. hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte.

    debedit: #açıklamabekliyoruz.