ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
atakan'ın annesine yaptığı saygısızlık
-
atakan tam bir cehape zihniyetiyle büyümektedir. bol bol kitap okumakta ve başörtülü annesine saygısızlık yapmaktadır.
barajın arkasında yerde yatan futbolcu
-
az daha 'barajın arkasında afrodit gibi yatmak' şeklinde başlık açacaktım ki aramaya inandım ve 'barajın arkasında yerde yatan futbolcu' adıyla açılmışını buldum :) ...
kapı eşiklerinden başlayalım :
(bkz: draught excluder)
'draught excluder' için tam türkçe tercüme muhtemelen 'cereyan kesici' olabilir ... açık anlatımıyla izah etmek gerekirse, soğuk hava cereyanını önlemek için kapı altlarına (eşik boşluklarına) konan önleyici materyal şeklinde tarif edilebilir ...
birkaç örnek : görsel görsel görsel
barajın arkasında yerde yatan futbolcu ile bunun ne alakası var derseniz :
2017 yılında iki ingiliz futbol takımı, lig maçında karşı karşıya gelir : 'brighton & hove albion' ve 'liverpool' ... maç, farklı skorla liverpool'un galibiyetiyle sona erer ama yedikleri goller arasında, 'brighton'ın teknik direktörü' 'chris hughton'ı deyim yerindeyse çileden çıkartan, dördüncü goldür ... 'liverpool'un brezilyalı ünlü oyuncusu 'philippe coutinho', firikik atışını sert şekilde kullanır, yerden çakar kaleye doğru ve barajdaki tüm futbolcular aynı anda zıpladıkları için gol kaçınılmaz olur ... 'chris hughton'ın, bu kötü tecrübeyi bir daha yaşamamak adına sonrasında icat edeceği çözüm, barajın arkasına bir futbolcuyu yatırmaktır ...
bu metod zamanla giderek yaygınlaştığında, baraj gerisine yatan futbolculara, kapı eşiklerine konan 'cereyan kesici' (rüzgar stoperi) anlamında 'draught excluder' denmeye başlanır ...
örneklerle süsleyelim : görsel görsel
linklerden faydalanmamış olmakla birlikte, icadın orijinini teyid amaçlı olarak dikkatinize aşağıda not ediyorum :
draught excluder
draught excluder short story
istanbul'da iphone 6 için sıra bekleyen insan
-
tüm dünyada oluyor diye normal olmayacak durumdur. bugün aynı şekilde bir ekmek kuyruğu bile olsa garipsenecek iken, bu durumun kanıksanması tüketim çılgınlığının ne kadar felaket boyutlarda olduğunu gösterir sadece.
engelli asansörüne binmek için koşmak
-
her sabah metroda şahit olduğum olay.
metronun kapısı açılıyor. önden bir kaç kişi 100 metre koşucusu gibi fırlıyorlar.
önceden bunların geç kalan insanlar olduğunu sanmıştım, sonra fark ettim ki asansöre koşuyorlar.
hani öyle bir koşuyorlar ki o hızla merdiven çıksalar asansörden daha önce çıkarlar yukarı zaten.
yaşlılar engelliler falan da bunların işinin bitmesini bekliyorlar asansöre binebilmek için.
engelli asansörüne binebilmek için bile hızlı koşmak gerekiyor bu ülkede.
yeni uyanmış kız sesi
-
bu sesten etkilenen ne kadar da çok insan varmış meğer. halbuki benim kendi, öz babamın beni erkek zannedip telefonun diğer ucunda çıldırmışlığı bile mevcuttur.
sabri sarıoğlu
-
öyle bir bozuk saattir ki,tam da hoşlanılan kızın gelip saati sorduğu anda doğruyu göstermiştir...
(bkz: 26 subat 2009 galatasaray bordeaux maci)
erciyes üniversitesi dekanının atatürk paylaşımı
-
yazıda belirtilen " türk'ün" ifadesi yerine " arap'ın " ifadesi kullanılmalıydı...
mesela alfabe türk'ün değildi.
nil karaibrahimgil
-
yine ayşe arman'la röportaj yapmış. "iklim farkındalığı" yaratmak istediği şu yeni şarkısıyla ve doğayla ilgili konuşmuş yine.
tüm yazı bodrum'da teknesinde geçiren kendisi değilmiş gibi, denizi olabildiğine kirleten değilmiş gibi, eşinin denize işerken fotoğrafı yokmuş gibi "çevreci".
çocuğuna uygun ana okulu bulamayıp "bari ben açayım" deyip milleti silkelememiş gibi de "halkçı"
10 reklamdan 7-8 tanesinin müziğini kendisi yapmamış, piyasayı domine etmemiş gibi de "eşitlikçi"
pandemide millet ekonomik zorluklar içinde çabalarken, bu durumu "koza içindeyim gibi düşündüm, kelebek gibi çıkayım kozadan" dememiş gibi de "akıl hocası"
nefret ediyorum böyle halktan kopuk yaşayıp, halka akıl veren "elitist" insanlardan.
ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol ya da hiç sesini çıkarma, fikir yürütme de ne olduğun ortaya çıkmasın.
edit : röportaj yorumlarında da bayağı giydirmişler. neyse ki samimiyetsizliğini anlayanlar çoğunlukta
ayşe arman'ın nil röportajı
edit : yahu şu denize işemekle ilgili ne kadar mesaj geldi, bunun neresi yanlış diye. arkadaşlar, yanlış olan direkt tekneden denize işemek. yoksa ben de yüzerken çok sıkıştıysam ve etrafta da kimse yoksa elbette denize işedim. ikinci önemli nokta da, nil ve familyası gibi "kelebek, böcek, koza, doğa, saygı, deniz, toprak...vs" diyip, böyle birşey yapmak. umursamaz davranışlar, şımarıklık, yaparım kimse karışamaz tavrı ve sonrasında da işte bu samimiyetsiz konuşmalar.
galatasaray'ın c. ronaldo'nun fiyatını sorması
-
ben de bazen pahalı olduğunu bile bile alamayacağım ürünlerin fiyatını soruyorum. geçen borusan otomotivde bmw x6 nın fiyatını sormuştum mesala. ayıp mı ? alamayacaksam bile kaça alamayacağımı bilmek hakkımdır.