hesabın var mı? giriş yap

  • 14-20 yaş arasını beraber geçirmiştik. son 2 senesi uzak mesafe ilişkisiydi. ben okul için istanbul'a gelmiştim, o bizim memleketin üniversitesini tercih etmişti. daha önce de biraz kıskançtı ama uzak mesafeyle beraber kıskançlıkları da arttı. ali sami yen stadı hariç nereye çıkarsam çıkayım tartışma sebebiydi. erkek erkeğe meyhaneye bile gitsek "yalan söylüyorsun, yanınızda kesin kız vardır." diyecek kadar kuruntulu hale gelmişti. kafasında benim onu aldattığım senaryolar üretirdi, onun üstünden delicesine kavga ederdik. sıkıldım, boğuldum, asosyalleştim. bu konuyu ne kadar tartışırsak tartışalım "ne yapayım, kendime engel olamıyorum." deyip tartışmayı bitirirdi. birbirimizi sevsek de ikimizin akıl sağlığını düşünüp ayrılmak istedim.

    babasız büyümüştü. abisi vardı ama o da uzaktaydı, üstelik angutun tekiydi. ayrıldığımızın ertesi günü eski sevgilim şuna benzer bir mesaj çekmişti:

    "ben seninle beraber büyüdüm. garip gelecek ama senin varlığında baba, abi, arkadaş ve sevgili hepsi hayat bulmuştu benim için. hayatımdaki tek erkektin. sensiz nasıl olunur bilmiyorum. en son sensiz olduğumda daha çocuktum. ayrılık kararında haklısın, kendimi değiştiremedim ama lütfen hemen kopma benden. sensiz olmaya katlanabilene kadar iletişimde kalalım."

    ona bu kadarını borçlu olduğumu düşündüm. 8 ay boyunca dediği gibi hep iletişim halindeydik. yeni bir ilişkiye başlamadım. sonunda ikimizin de sesindeki burukluk gitti, daha neşeli konuşmaya başladık. iki eski sevgiliden, haftanın 2-3 günü konuşan iki arkadaşa dönüşmeyi başarmıştık. daha sonra benim karşıma biri çıktı. eski sevgilimi aradım:

    ben: biri var, olacak gibi. iyi bir insan. artık seninle bu kadar sık konuşmam garip kaçar.
    o: (2 saniye duraksadıktan sonra) aslında ben de aynı durumdayım. kafamda onun hakkında bazı sorular olduğu için dışarı çıkma tekliflerini henüz kabul etmedim, oyaladım biraz. senden cesaret alıp ben de bir şans vereyim o zaman.
    ben: hadi o zaman hayırlısı olsun. sen sağ ben selamet...

    benim 4 sene, onun da 1,5 sene sürecek yeni ilişkisi böylece başlamış oldu. daha sonra da iletişimi koparmadık, ayda yılda bir de olsa telefonda konuştuk, mesajlaştık. "uzun ve zorlu bir ilişkiden sonra severek ayrılan iki insan nasıl arkadaş kalır?" diye merak ederseniz; aha işte böyle kalıyor. biraz zor ama imkansız değil.

    taa seneler sonra memlekette bir araya geldik yine, kahve içip muhabbet ettik. bir ara benden sonraki sevgilisinden neden ayrıldığını sordum. mesele yine kıskançlıkmış ama bu sefer taraf değiştirmiş. eleman "etek giyme, şu adamla konuşma... başını örtsen olmaz mı?" falan diye ısrar etmeye başlayınca ayrılmışlar. istemsizce güldüm, "anladın mı ne çektiğimi?" dedim. sessizce başını salladı. anlamış.

    not: ulan unutulmayan sözler diye girdik. komple hikayeyi anlatıp çıktık. anlatasım varmış demek ki.

    edit: "sonra noldu, şimdi beraber misiniz?" mesajlarına istinaden; hayır, yaş oldu 31, bu konu çok geride kaldı. 3-4 yıl öncesine kadar birbirimize doğum günü kutlama mesajı atardık. sonra onu bile unuttuk. şu anda iki yıldır devam eden, evliliğe giden ve aşık olarak başladığım bir ilişkim var. ondan önceki 9 yılda da hayatıma girip çıkan birileri oldu tabi. hayat kaldığı yerden devam ediyor.

  • olay bakırköy-taksim sarı dolmuşlarında geçmektedir ...
    thug love cep telefonu ile bir arkadaşı ile mesajlaşmaktadır ...

    thug love: tl
    psikopat yolcu : py (30 yaşlarında iyi giyimli bir bayan)
    dolmuş şöförü: kaptan

    tl mesaj yazmaktadır ..
    py: başka zaman yapsan olmuyo mu o tıktık ı ?
    tl: buyur?
    py: kapat şu telefonu yaa
    tl: ahah size mi soracam hanfendi ne diyosunuz yaa
    py: telefonu kapat dedim rahatsız oluyorum kardeşim tıktık
    tl: bu şekilde söylediğiniz için inadına kapatmam efendi gibi rica etseydiniz kapatabilirdim
    py: gençliğin haline bak bunlardan bişey olmaz be
    tl: sizin gibi olcaksak hiçbişey olmıyalım zira daha güzel bişey olsa gerek
    py: ne terbiyesizmişsin sen ya cep telefonuyla mesaj yazıcaksan in taksiye bin hayret bişey
    tl: siz rahat seyahat etmek istiyosanız taksiye binin hanfendi dolmuşta cep telefonu yasak değil dimi kaptan ?
    kaptan: değil valla abi
    tl: al işte
    py: bak birlik olmuş bunlar terbiyesizler
    kaptan: abla in aşaa yaa ne konuştun iki saattir trafik var zaten
    py: ......
    kaptan durur kapıyı açar : abla valla in çekemem senin dırdırını ben
    py: tamam sustuk bee allah allah
    kaptan: allahım sen sabır ver bana yaa

    tl mesaj yazmaya devam eder ...

  • yolsuzluktan istifa edilir mi be? milli iradeye saygisizlik yapmislar o millet sizi yolsuzluk yapin, hem calin hem calisin diye oraya getirdi!

    edit: yolsuzluk degilmis yeni versiyonu ekliyorum.

    sucsuz insanlar cezalandirildi diye istifa edilir me be? milli iradeye saygisizlik yapmislar. o millet sizi istedginiz gibi at kosturun, istediginizi cezalandirin, istediginize terorist muamelesi yapin diye oraya getirdi!

  • bu kılıçdaroğlu nun varya yatacak yeri yok!
    deniz baykal 1, bu kılıçdaroğlu 2!
    hiç gereği yokken, gündem ekonomi olmalıyken geçmişte kalmış bir durumu açtı al buyur işte!
    istifa et,bırak artık şu chp yi, düş yakamızdan yahu!

  • bir türk annesi klasiği daha. evde misafir filan yoksa sürekli bu tişörtler vardır annelerin üzerinde. kimisi desenlidir, kimisi düz renk. ama hepsinin ortak özelliği, kıyısında köşesinde çamaşır suyu lekesi olmasıdır. böyle benekli benekli, dalmaçyalı kıvamında. hiçbir zaman giymekten bıkılmaz. ortalama 5 ila 6 yıl sonra da yer bezi olur.

  • anadoludan kop gel düz git
    ankarayı geç sağdan
    bursanın biraz yukarısı
    altunizadeden sonra köprünün hemen aşağısı
    avrupa yakası

    babamın otoritesini geç
    annemin damat takıntısı
    abimin şöhret sevdası
    gençliği solla
    kariyeri fulle
    çayını da demle
    son durak
    avrupa yakası
    avrupa yakası
    avrupaaaa yakasııııııı

    velhasıl;
    (bkz: avrupa yakası)

  • ada sahillerine zaman zaman karaya oturan gemiler ve insanlar yüzünden aslında ada dışında değişik bir hayat olduğunu bilen bir toplumun yaşadığı bir adadır.

    dünyadan izole yaşamalarının nedeni dışarıdan gelenlerin genelde saldırganca davranması olsa gerek. adalılar da kendilerince bir sevr sendromu ya da sevr paranoyası geliştirmiş olmalılar. "sentinellinin sentinelliden başka dostu yoktur" gibi...

    adalılar tarımla uğraşmıyorlar ama ellerinde demir aletler var. demiri, şu noktada görüldüğü gibi karaya vuran gemilerden tedarik etmişler.

    ayrıca şu noktada da kıyıya yakın kızıl çatılı barınak gibi bir şey gözükmekte ama emin değilim. (ara edit: şu anda sanırım google earth fotoğraf güncellemesi yapmış ve bahsettiğim barınak şu anda görünmüyor. belgesellerde görünen türden, geçici çardak türünden bir barınaktı. kaldırmış olsalar gerek.)

    uçakla bu adanın üzerinden 4-5 kez geçtim ve her seferinde görebilmek için aşağıya bakarım hava uygunsa. oradakiler de aslında gökyüzünde kayan bu beyaz noktayı ve peşinde bıraktığı bulutu görüyorlardır. kimbilir ne düşünürler, nasıl anlamlar yüklerler bize diye merak ederim.

  • aynı çomarlar gittigidiyor'da da vardır. ibneliğine yeni hesap açıp piyasası 150 tl olan ürünü açık arttırma ile 250 tl'ye kapatıyorum. ondan sonra "kardeş ödeme yapmayacak mısın?" diye sorduğunda en son güne kadar bekleyip "teknosa'dan sıfırını aldım 150 tl'ye" yazıyorum. adamı takip edip ilanı yeniden yayına soktuktan sonra süreci baştan başlatıyorum :)