hesabın var mı? giriş yap

  • lokasyon: antalya
    bugün pazara gittim arkadaşlar.

    ıspanak: 20
    havuç: 7
    domates: 8
    salatalik: 15
    yeşil sogan: 20
    karnıbahar: 7
    çilek: 35
    patlican: 20
    yesil sivri biber: 25-30
    roka, maydanoz: 3(bağ)
    6lı yufka: 18
    peynir: 70-80
    bakla: 30

    totalde 400 tl gitti. ben boyle tarım memleketinin de, fiyatların da, pazarin da, ekonominin de amina koyarim sevgili romalılar. saygılar.

  • bu vesileyle artık şu köy güzellemelerini de bırakalım artık, köy cehalettir, dedikodudur, körlüktür. küçük yerlerde insanlara nasıl acımasızca lakaplar takıldığını hatırlayın.

  • evladım. tsunami o. napsınlar deniz kenarlarına 1 km yüksekliğinde tsunami geçirmez duvar mı örsünler. 9.5 depremde bina yıkılmıyorsa yapılması gereken yapılıyor demektir. biz de japonlar kadar hazır olmasak şuan 41000 insan yaşıyor olabilirdi.

  • 20 yıl kadar önceydi. internet falan yok, bizim dünyadan haberimiz yok. amerika'da iyi koşullarda yaşayan işi nedeni ile dünya'yı gezen bir arkadaşımız vardı. bir gün bir sohbette türkiye'de sitelerin olmamasının çok güzel bir şey olduğundan falan bahsetti. anlamadık biz ne demek istediğini.

    şöyle açıkladı, toplumda fakirlik arttıkça site yaşamı çoğalıyor. sen insanlar seni görmesin, görüp de kıskanmasın, kıskanıp da sana zarar vermesin diye yüksek duvarların arkasına saklanmak kendini diğerlerinden soyutlamak zorunda kalıyorsun. o parayı son derece legal ya da illegal bir şekilde kazanmış olabilirsin. bu önemli değil önemli olan birileri açlık sınırındayken senin yaşamının onlara batma ihtimali. hindistan, güney afrika gibi örnekler verdi yanlış hatırlamıyorsam. sonra gelişmiş ülkelerden örnekler verdi. ne kadar az site olduğunu insanların cadde binalarında yaşadığını anlattı. bu yüzden de türkiye'nin gelişmiş ülkelere benzediğini bunun da daha kaliteli bir yaşam olduğunu anlattı.

    biz tabi o zaman henüz burnumuzun ucunu görmemiştik. geldiğimiz noktada dedikleri çok daha anlamlı geliyor. her gün yükselen siteler ülkedeki gelirler arasındaki uçurumun göstergelerinden biri aslında. sen ekmeğini hakkınla da kazansan, yoksulluğun artması onlarla arana duvar örmek zorunda bırakıyor.

    ne kadar yoksulluk o kadar duvar.

  • anlamadığınız nokta şu: ümit hoca tam bir devlet adamı basireti gösterdi.

    bir kere mansur yavaş'ı zafer partisinin adayı olarak göstermedi. zaten mansur bey ile görüşmemiş.

    milli mesele olarak gördüğü 2023 seçimlerini, partisinin üstünde bir aday ile kazanılabileceğini söylemiştir.

    açıkçası diyor ki; heeey 6'lı masa! bırak egonu, halkı dinle! mansur'u aday göster, ben de destekleyeceğim.

    aksi durumda yol haritasını da açıkladı hoca. eğer 6'lı masadan mansur yavaş dışında bir aday çıkarsa, biz mansur beye teklifte bulunuruz, eğer kabul etmezse biz kendi adayımızı çıkarırız.

    ümit hoca çok büyük iş yaptı. anlamadan dinlemeden ahkam kesmeyin.