hesabın var mı? giriş yap

  • fenalık geçiren kıza geçmiş olsun ama içindeki diğer 253 yolcuya daha bi geçmiş olsun. hani uçak 7 saat istanbul üzerinde tur atacağına kuzey kutbuna ne biliyim en azından bir svalbard’a falan gidip gelseydi keşke yani empati yapıyorum 7 saat boyunca devasa bi tenekenin içinde sürekli bağcılar, gaziosmanpaşa esenler manzarasına tepeden maruz kalıyorsun..ne zor bi imtihan. uçaktaki yolcuların hepsi ekmeğe falan bastı herhalde kuran yırttılar başka açıklaması yok. geçmiş olsun yine.

  • mükemmel bir bilim adamı olmasına karşın oldukça da kindar birisiymiş. yaşantısı boyunca atıştığı bilim adamlarına kin besleyerek ve bir çocuk gibi küserek geçirmiş. kendisiyle en çok kapışanların arasında şüphesiz ki (bkz: robert hooke) gelir. (bkz: gottfried wilhelm von leibniz) ile türev inegral konusunda kapışmış ve newton çevresini de kullanarak leibniz'i madara etmiş hatta nerdeyse leibniz'in yalancı damgası yemesine neden olmuştur. (bkz: johann bernoulli) de matematikte newton'un zekasına meydan okumuş, sorulardan birisinin önceden leibniz tarafından çözülen fakat açıklanmayan ve bir tane de kimsenin çözemediği iki matematik sorusu göndermiştir. bu iki sorunun cevabı yaklaşık üç ay sonra bir bilim makalesinde isimsiz olarak yayınlanmış bunun üzerine bernoulli; newton çözmeyi başardı, aslanı pençe izinden tanırım demek zorunda kalmıştır. fakat newton'un gazabından en çok etkilenen bilim adamları değil yine çok zeki bir adam olan fakat bu zekasını kalpazanlıkta kullanan (bkz: william chaloner) olmuştur. newton darphane müdür yardımcısı olduğu sıralarda kalpazanlığı zevk ve zeka gösterisi için yapan bu adam paraların iyileştirilmesi için meclise fikir önermesine bulunması bardağı taşıran son damla olmuştur. newton kendisinin bir numaralı düşmanı olarak belirtmiş, bunun üzerine chaloner "şu yaşlı köpek" diyerek newton'u alaya almış, aşağılamıştır. bunun üzerine newton bu adamı astırmaya yemin etmiştir. aylarca hafiyeler tutmuş, yan kesiciler, dolandırıcılarla konuşmuş hatta bizzat kılık değiştirerek chaloner'in açığını aramıştır. akıllı rakibine karşı pek bişey bulamayınca yasaları kendine biraz yontmuş, chaloner'i nedensiz yere tutuklatıp hapse attırmıştır. hapse üç tane anlaştığı suçluyu yerleştirerek chaloner'in ağzından bilgiler aldırmıştır ve bu üç suçlunun tanıklığında chaloner'i astırma kararı çıkmıştır. kaderin işine bakın ki chaloner'in tek kurtuluş ümidi newton'dan geçmektedir. bu nedenle chaloner newton'a bir mektup yazarak kendisinden af dilemiştir. fakat cevap asılana kadar gelmemiştir. konu hakkında son sözü newton söylemiştir: "suçlular da, köpekler gibi, daima kusmuklarına geri dönerler"

    sözün özü newton keskin zekasını bilim dünyasını aydınlatırken aynı zamanda rakiplerini mahvetmek için çekinmeden kullanmıştır.

    kaynak: gale e. christianson-isaac newton

  • uzun süre uğraşarak, benden habersizce, yanlış verilmiş bir karar sonrasında geçmek zorunda kaldığımız kotalı internet tarifesinden (yaklaşık 5 gün boyunca en az 6 saatlik telefon görüşmesi yapmak, onlarca yönetici ile uğraşmak zorunda kalmıştım) kurtulmanın sevinciyle yaşayan biri olarak konuşacağım bak şimdi. adı limitsiz, kendi kotalı tarifelerin internet tarifesi olarak satıldığı, "sınırsız görüşme" isimli cep telefonu abonelik paketlerinin 5000dakika konuşmayla sınırlı olduğu bir ülkeden sesleniyorum sana.

    insanları yağ kuyruklarında yaşattılar yıllarca, ekmek ve benzin kuyruklarında. kendileri yerken, bizi aç bırakıp rezil ettiler dağa taşa, kurda kuşa. sonra kepçeyle getirip kaşıkla bize vermeye başladılar, karnımız doydu sanıp güvenmeyi sürdürdük hepsine. sonra internet minternet derken teknolojiyle tanıştık, başta rezil, sonra düzgün, sonra da aptal uygulamalarla karşı karşıya kala kala internet kullanıcısı olduk. sonra da adil kullanım denen bok çıktı.

    uzağa gitme, sadece benden önce konuşanların yazı olarak bıraktıklarına bak biraz...

    şimdi anlıyor musun neden "adil kullanım" diye bir bok çıktığını sevgili sözlükçü arkadaşım. bak o zihniyet kendini gösterdi hemen. "aylık 50gb'lık ne yapıyorsunuz?" diye soruyor. "tanesi 800mb'tan kaç film eder" hesabı yapıyor. hem de bunu; tüm dünyanın bağlantı hızı konusunda gigabitlere taşınmış olduğu bir zaman aralığında soruyor. bu mantıktaki adamlar o mevkilerde oturduğu için adil kullanım diye bir halt var işte. "800mb'lık 5 film neyinize yetmiyor?" diyecek kadar salak tiplemelere yöneticilik koltuğu devredildiği için sen ve ben bu gerizekalı uygulamalara maruz kalıyoruz işte.

    ipsala'dan öteye geçirsen milletin kıçıyla güleceği bir düşünme algoritmasına sahip bu insanlar yüzünden "kota" diye bir bokla yüzyüzeyiz. adil kullanımmış, peh. en büyük adaletsizlik, senin gibi embesili oraya yetkili yapan yüzünden karşımızda bizim.

    hayata bir pringles kutusunun içinden bakarsanız, sadece basit bir yuvarlağa sığar her şey. onun dışında kalanları görme şansınız yoktur. iptv, htv, hdtv, voip, ultrahd vesaire gibi şeyler hep o çemberin, yuvarlağın veya dairenin dışında kalır pringles kutusuna kafanızı gömüp onun dışına bakamaz olduğunuzda. bir blu-ray film 25 veya 50gb boyunda oluyor, eğer merak ediyorsan sevgili embesil arkadaşım. hani şu "ne yapıyosunuz o kadar interneti, kapatsanıza musluğu" derken sorduğun miktar.

    hem zaten sana mı düştü benim ne indirip ne yüklediğimin çetelesini tutmak? düşün şimdi; sen bana gelip 18 koltuklu bir minibüs satıyorsun. ben günün birinde arkadaşlarımla toplanıp pikniğe gitmek için biniyorum, beni yolda durdurup "minibüse bu kadar insan binemezsiniz, siz minibüse bu kadar insanla binerseniz adil bir kullanım olmaz" diyorsun. sonra da benden sana insanmış gibi davranmamı bekliyorsun. var mı öyle tatava? senin o fındık kadar aklının üretebileceği üç beş fikir, olsa olsa bu kadar kokuşmuş olur işte. bu kadar leşsin, bu kadar embesilsin sen.

    50 gbyte neyimize yetmiyormuş... sttir git mal mısın nesin...

  • insanlarla anlaşıp anlaşamayacağımı ortaya çıkaran testin değişken elemanı..
    şişe şekline gereken saygıyı göstermiyosa o insanla işim olmaz..

  • üniversite mezunlarını asgari ücrete mahkum et, bir de utanmadan karşılarına geçip "fakir, fukara" de. yatacak yeriniz yok be sizin, hiçbirinizin!

  • 12.04.2022 tarihinde gaziantep ili şehitkamil ilçesi anneler parkı mevkisinde 17 yaşında ehliyetsiz sürücünün dersaneden çıkan iki genç kıza yüksek hızda çarpmasıyla kızlarımızdan birisi olay yerinde hayatını kaybetti. diğer kızımız ise halen yoğun bakımda tedavi altındadır.

    yine gaziantep'te mehmet kaplan olayında olduğu gibi (bkz: 34 bay 376 cinayeti) ailenin yüksek nüfuzundan dolayı henüz yerel gazeteler dışında ulusal basına yayılmadı.

    amcası ak parti'den eski milletvekili ve şu an ilçe belediye başkanı, babası aynı ilçenin ticaret odası başkanı olarak görev yapmaktadır.

    ilgili yerel gazete haberi