hesabın var mı? giriş yap

  • merhaba,

    erişim engeli konusunda yine bir karar olduğunu gördük ancak ayrıntısı hakkında bilgi sahibi değiliz. henüz tarafımıza tebliğ edilmiş bir kararın bulunmadığını bilmenizi isteriz.

    bir önceki engelleme sürecinde yaşadığımız gibi, yine sözlük'te algı çalışması yapan bir grup kullanıcıya yaptırım uygulamamızı takiben sözlük'e erişim engeli getirildi.

    ekşi sözlük'ün etkisi içeriklerin ve gündemin her fikirden kullanıcılar tarafından organik olarak oluşturulmasından gelmekte. bu etkiyi algı çalışmalarına malzeme ederek kötüye kullanmaya çalışan organize ekiplere her zaman müdahalede bulunuyoruz.

    tüm bu hukuksuz engellemelere rağmen, kendi düşüncesini paylaşmak ve başka düşünceleri okumak isteyen tüm kullanıcılarına alan sağlamaya devam edeceğiz.

  • iddiaları vs biraz geç de olsa izledim.

    arada ben de her normal insanın yapması gerektiği gibi kendi yazdığından şüphelenen, arada "belki de ben yanlış biliyorumdur" diyen biriyim. kendimi yanlış bulduğum gidip düzelttiğim vakidir.

    ama okullarda cüzdanından atatürk resmi düştüğü için 15 yaşındaki çocuğa mobbing uygulayan "abiler" beni hedef almaya başladıysa herhalde doğru yoldayım diyorum.

    siyasi partilerle benim pek bir işim olmaz. benim şahsi önderim mustafa fehmi kubilay'dır. tarikatlara, irticaya, yobazlara ve bunların şakşakçılarına bir gıdım yol vereceğine dik durup başını vermeyi tercih etmiş olan subaydır. bu ülkenin kurtuluşuna giden ve artık unutulmakta olan o yol kubilay gibi insanların başları ile döşelidir.

    o yolda benimkinin de olmasından şahsen gurur duyarım.

    kendimi savunmayacağım. benim yazdıklarım ortadadır. zaten sayı olarak çok da fazla bir yazı yok, isteyen gider okur ve ne anladıysanız odur.

  • lig tv'de ertuğrul sağlam'ın ağladığı görüntülerin ve maç sonunda yaptığı röportajın ardından çok doğru bir tespit yapmıştır. "biz artık kötüyüz. insanlara acı çektirmekten, kötü olmaktan mutluluk duyuyoruz. bizi oluşturan özelliklerden en büyüğü kötülük oldu" diyerek sadece futbol camiasına değil, yaklaşık 13-14 yıldır türkiye'de yaşayan tüm insanların geldiği durumu çok basit bir sıfat ile anlatmıştır.

  • deney: oksijensiz ortamda ateş söner
    malzemeler: bir kutu dolusu kibrit
    yaş: söylemeye utanıyorum

    *iki kibrit aynı anda çakılarak kibrit kutusuna sokulup kutu kapanır, sözde biraz beklenip kibritler sönmüş mü diye kutu açılıp bakılacaktır ama birkaç saniye sonra ..

    sonuçlar:
    - kibrit kutusu oksijen geçiriyor.
    - yanan kaş ve burun kılları uzun süre çıkmıyor.

  • hep merak etmişimdir yabancı ülkelerde de bizdeki gibi memleket muhabbeti var mı diye. mesela amerika'da new york'a gidip ben "new york'ta doğdum ama anam babam dallas'lı" dendiğinde irite olma durumu var mı? ya da insanlar kendi aralarında konuşurken şöyle diyaloglar geçiyor mu :

    - kız nereliymiş?
    + virginia. ama aslen kuzey carolaynalı
    - olm onlardan adam çıkmaz amk. beş para etmez yobaz hepsi. kızılderili falan olmasın olm onların adetleri farklı uyuşamazsınız siz olmaz yani.

    - kardeş nerelisin sen?
    + new york
    - aslen nerelisin ?
    + ????

    ya da haberlerde şöyle bir flaş haber geçiyor mu : "virginia'da neden ayine gelmedin dayağı"

    ya da "abi kansas'tan sonrasına atacaksın atom bombasını ülke tertemiz olacak" diyen birileri var mı?

    bir ton işim var ama oturup bunu düşünüyorum şimdi. herkesi kendimiz gibi sanıyor olmam da ayrı bir öküzlük tabi.

  • henuz gocup gitmeden once hastayken ellerini tutup "dunyadaki en muhtesem varlik sensin annem."demistim gozlerim dolu dolu.
    en halsiz haliydi, konusacak gucu yokru ama "hayir, tabii ki de bu dunyadaki en muhtesem sey sensin." demisti.

  • küçükken, şişenin dibinde çok az görünen kolanın, bardağa dökünce bardağın tamamını doldurması.

  • 4 ayın sonunda 39 kilo vermemi, dolabımda bir bahar temizliği ile kutladım bugün.

    dolabımın yaklaşık %70i çöpe gitti bugün. kalanların yarısı da atmaya kıyamadıklarım, birine veririm dediklerim ve bol da olsa daha giyiliri olan şeyler. üstüme normal olan kıyafetim çok az. iç çamaşırından ayakkabıya kadar her şey çöpe gitti. (ayaklarım da ufaldı biraz, şişi indi zaar) şu an sadece iki çift ayakkabım var. biri spor ayakkabım, diğeri de kışlık botlarım. ayağıma giymeye çorap yok. hepsini attım. kıçıma giymeye don kalmadı sadfghfdfs hepsi çöpte. kabanlar, kazaklar, ceketler, elbiseler, pantolonlar, pijamalar... hepsi gitti.

    kelimenin tam anlamıyla, üstüme giyecek hiçbir şeyim yok. iyice kıvama gelene kadar alışveriş yapmamaya karar vermiştim üstelik. ama artık dondur çoraptır alıcaz mecbur. buna rağmen, aşırı mutluyum. işte kilo vermek böyle bişey.

    niye kıyafetlerini çöpe attın diye darlayanlar için edit: size ne arkadaş, size ne? ister çöpe atarım ister saklarım istersem yakarım istersem makasla kırpık kırpık yaparım yaa, babamın oğlu musunuz arkadaş "niye çöpe attın birine versene" diye hesap soracak kadar? ki zaten kalan kıyafetlerin bir kısmını "birine vermelik" olarak ayırdığımı belirtmişim. ki o birine vermelikler, hiç giyilmemiş olanlar. millet sırf fakir diye benim giye giye sündürdüğüm kıyafetleri kabul etmek zorunda mı? donumdan çorabıma her haltımı attığımdan bahsediyorum, eleman mesaj yazıyor niye birine vermedin diye. eski donumu mu vereyim lan bu kadar mı sapıksınız? manyak mısınız arkadaş? çok meraklıysan git sen dolabındaki eskilerini ver bi fakire. emin ol yer bezi yapıyorlar.

    birine hayır yapılacaksa, gidilip yeni alınır verilir. "al ben bunları giydim giydim paraladım, şimdi de sen giy" diye giyilmiş kıyafet verilmez insanlara. ayıp denen bişey var yaa...

  • geçenlerde bir televizyon programında -adını hatırlayamıyorum- sinema konusunda ne kadar cahil olduğunu gösterdi şahan. recep ivedik 2 isimli filminin tanıtımı için mikrofonlara konuşurken sunucunun ''bir röportajınızda sanat filmlerinden hoşlanmadığınızı söylemişsiniz.'' demesi üzerine bir anda su görmüş kediye dönmüştür. ''aaa hiç gelemem , hiç dayanamam. aman allah korusun'' diyerek garip bir tribe girmiştir. sanat sineması sever sevmez , buna bir lafım olamaz elbette ama konuşmanın devamı her şeyden önce şahan için çok talihsizdi. ''şimdi ben alayım ağzıma bir sigara , başlayayım buradan eminönün'e kadar yürüyeyim. arada denize bakayım bir şey demeden. al sana sanat filmi.'' eyvah eyvah. bu kadar mı bağırır bir insan ben cahilim diye. tamam , sevmiyorsun etmiyorsun ama bu mudur senin sanat filmi benzetmen ? devam ediyoruz. ''öyle fukaralık edebiyatı yaptıklarına da bakmayın , milyon dolarlar kazanıyorlar festivallerde aldıkları ödüllerden sonra.'' sanırım burada nuri bilge ceylan a bir taş atıyor. e şahan bırak da adam kazansın para yahu , sen mi kazanacaksın olan parayı. neyse , devam. ''oyunculara da para vermiyorlar bunlar. mehmet sen gel , ahmet sen gel diyerek tanıdıklarını oynatıyorlar. bedavaya getiriyorlar filmi'' hmm. bu da oldukça talihsiz bir açıklama. acaba kaç sanat filmi izledi bu adam ? gerçekten tanışsam ilk önce soracağım bu. söylevinin en komik yerini sona sakladım tabi ki. ''zaten toplasan kırk ya da elli plan var. öyle film mi olur.'' hmm. demek ki film yapmak için devamlı cut , devamlı geçiş , devamlı bir aksiyon olacak öyle mi. baksanıza adam fellini , bergman triplerine girip sinemayı açıklıyor. planların ne kadar önemli olduğunu belirtiyor. gerçekten yazık. adam , sen sevmeyebilirsin. recep ivedik çek , izlen. bir lafım yok. ne diye çıkıp kendini gerçekten komik duruma düşürüyorsun ? sinema üzerine konuşacak son insanlardan birisin , bari konuşma.

    (bkz: gonuşma layn)

  • --- spoiler ---

    rickon'un zik zak çizerek koşmayı akıl edemediği bölüm olmuştur. zaten normal şartlar altında da bu akılla pek fazla yaşamazdı.

    --- spoiler ---